top of page
  • Yazarın fotoğrafı: Seda Küçük
    Seda Küçük
  • 15 Ağu 2022
  • 4 dakikada okunur
'Özgürlükler şehri' olarak bilinen Amsterdam, kanalları ve onları süsleyen harika mimarisi, meşhur müzeleri, eğlence hayatı, küçük tatlı kafeleri ile şüphesiz Avrupa'nın en göz alıcı şehirlerinden biridir. 24 saat uyumayan Amsterdam özellikle ulaşımda bisiklet kullanımıyla da öne çıkıyor.



Amsterdam kanallarıyla ünlüdür. Herengracht (Lordlar Kanalı) en iç tarafta olan kanaldır. Onun ilerisinde Keizersgracht (İmparator Kanalı) ve Prinsengracht (Prens Kanalı) yer alır. Tekne turu yaparak veya çevresindeki sokaklarda bisikletle dolaşarak kanalın tadını çıkarabilirsiniz. Ana kanallarla kesişen küçük kanallar, şehri birçok adacığa böler. Amsterdam’ın su yolunu yaklaşık 1.300 köprü süslemektedir. Şehir; kalabalık kafeler, restoranlar, kulüpler, geleneksel “kahverengi” barlar, sinemalar ve tiyatrolarla dolu hareketli gece hayatıyla da oldukça meşhurdur. Bunlar genel olarak Leidseplein, Jordaan Rembrandtplein çevresinde toplanmıştır. Birçok ziyaretçi hayat kadınlarının, striptiz kulüplerinin ve erotik ürün mağazalarının yasallaştırıldığı Red Light District’i (Kırmızı Işık Bölgesi) ziyaret eder.


Ünlü Amsterdam sakinleri arasında Anne Frank, ressam Rembrandt Van Rijn, Vincent Van Gogh adlı sanatçılar ve filozof Baruch Spinoza yer almaktadır.



Tarihçesi

Amsterdam, küçük bir balıkçı kasabası olarak 13. yüzyılda kurulmuştur. Efsaneye göre, küçük bir tekne içinde köpekleriyle birlikte Amstel Nehri’nin kıyısında karaya çıkan iki Friz’li balıkçı tarafından kuruldu. Adını nehir ağzına yapılan bir barajdan alan Amsterdam, Hollanda’nın başkentidir. Kentte önemli sanat koleksiyonları, çarpıcı bir mimari ve çok etkileyici müzeler vardır.


Amsterdam 14. yüzyıldan itibaren ticaret sayesinde gelişmeye ve büyümeye başladı. Hollanda’da 16. Yüzyıldan itibaren İspanyol İmparatorluğu’na karşı başlayan isyanlar Seksen Yıl Savaşları olarak da bilinen Hollanda İsyanı’na (1568-1648) dönüştü. 1578’de Amsterdam’ın da ayaklanmalara dahil olmasıyla birlikte, buradaki tüm Katolik kiliseler Protestan hâle getirildi. Hollanda Cumhuriyeti gizlice ibadet etmek zorunda kalan Katolikler hariç, farklı dinlere olan toleranslı tavırlarıyla tanındı. Altın Çağ olarak kabul edilen 17. yüzyıl başlarında Amsterdam, dünyanın en varlıklı şehirlerinden biri hâline dönüştü ve Baltık Denizi’ne, Kuzey Amerika’ya ve Afrika’ya düzenlenen gemi seferleri ile dünya çapında bir ticaret ağının temelleri oluşturuldu. 18. ve 19. Yüzyıllarda Fransa ve İngiltere ile girilen savaşlar sonrası şehrin refah düzeyinde gerilemeler yaşandı. Buna rağmen 1815’te Hollanda Krallığı’nın kurulmasıyla şehir yeniden toparlandı.


Amsterdam için 19. yüzyılın sonları ikinci bir Altın Çağ hâline geldi. Şehre bir tren istasyonu, yeni müzeler ve bir konser salonu inşa edildi. Endüstriyel devrimin Amsterdam’a ulaşması, şehri Ren Nehri’ne ve Kuzey Denizi’ne bağlayan su kanallarının yapılmasıyla, tüm Avrupa’yla ve dünyayla olan bağını da artırdı. Kurulduğu ilk zamanlardan itibaren hoşgörünün merkezi olarak anılan kent, çok kültürlü yapısı sayesinde 1900’lü yılların sonlarına doğru Kuzey Avrupa’nın en fazla turist çeken kentlerinden birisi hâline gelmiştir.


Aktiviteler

En çok yaz aylarında güzel olan Amsterdam’a ilkbahar, yaz ve sonbahar aylarında gitmenizi öneririm. Kışın çok soğuk olabiliyor. Şaşırtıcı ve kültürel bir çeşitliliğe sahip bu şehir, Avrupa’nın bir numaralı eğlence merkezlerinden biridir ve her zevke uygun bir şeyler sunar.


Dam Meydanı’nı gezin

Amsterdam’daki birçok etkinliğin yapıldığı ve önemli aktivitelerin gerçekleştirildiği popüler bir meydan. Çevresinde önemli yapılar barındıran bu meydan, adını 13. yüzyılda inşa edilen bir barajdan almış.



Bisiklet sürün

Bisiklet dostu olan bu şehirde şehri keşfetmenin en güzel yolu hiç şüphesiz bisiklet kiralamak.


Tekne turu yapın

Size şehrin manzarasını en iyi şekilde izleme imkânını kanallarda yapacağınız tekne turu verecektir.

Oude Kerk Kilisesi’ne gidin

Her taşına sanat işlenmiş bu kiliseyi mutlaka görmelisiniz. Vitrayları ve yerdeki taş oyma anıtlarıyla gerçekten etkileyici bir kilise. Ayrıca Avrupa’daki en geniş ahşap orta çağ kubbesine sahip en eski kilise.


Anne Frank’ın evini ziyaret edin

Televizyon ve filmlere defalarca konu olan Anne Frank ve günlüğünü yerinde görmeye ne dersiniz? Anne Frank’ın, bu evde saklanan sekiz kişinin öyküsünü anlattığı meşhur günlüğünü yazdığı eski saklanma yeri olan Prinsengracht’taki evi. Anne Frank’ın orijinal hatıra defteri sergilenen diğer objeler arasındadır.


Van Gogh Müzesi’ni görün

Sanatçının dünyadaki en geniş koleksiyonunu sergileyen Van Gogh Müzesi gerçekten eşsiz parçalara sahip.


Madame Tussauds Müzesi’de eğlenin

Dam Meydanı üzerindeki Peek & Cloppeburg Alışveriş Merkezi’nde bulunan Madame Tussauds Müzesi ziyaretçilerini ağırlıyor. Eğlenceli zaman geçirmek istiyorsanız uğrayın.


Lale bahçelerinde ruhunuzu dinleyin

Hollanda her yıl lale mevsiminde Keukenhof lale bahçelerinde 1 milyondan fazla ziyaretçiyi ağırlıyor. Rengârenk laleleri görmek istiyorsanız lale mevsiminde yani nisan ve mayıs aylarında orada olmalısınız.



Mutfak

Etnik çeşitliliğin etkisiyle Amsterdam yüzyıllar içerisinde zengin bir mutfak kültürüne kavuşmuş. Hollanda’nın başkenti Amsterdam’da bulabileceğiniz yöresel lezzetlerden bazıları:


Bitterballen | İçi yumuşacık, dışı çıtır çıtır olan Bitterballen, kafe ve restoranlarda içeceğin yanında meze olarak sunuluyor. Kıyılmış dana veya sığır eti, et suyu, tereyağı, koyulaştırılmış un, maydanoz, tuz ve biber kullanılarak hazırlanıyor. Kızgın yağda pişirilen yuvarlak köftelere bazen havuç da eklenebiliyor. Servisi ramekin denilen küçük kaplarda, yanında hardalla yapılıyor.

Kaas | Kaas, yani peynir, sadece Amsterdam’da değil tüm Hollanda’da en fazla tüketilen gıda maddeleri arasında başı çekiyor. Peynir çeşitlerinin en bilinenleri Edam, Gouda ve Parrano.

Patat | Amsterdam’daki dükkânlarda patates kızartması için çoğunlukla taze ürünler kullanılıyor. Kalın parçalar hâlinde kesilen patateslerin sunumu kâğıt külahlarda yapılıyor. Mayonez, ketçap gibi standart sosların yanı sıra Hollanda peyniri, yer fıstığı, zeytinyağı ve sarımsak içeren farklı lezzetlerde eklenebiliyor.

Pannekoeken | Un, süt, tuz ve yumurta kullanılarak hazırlanan Pannekoeken, Amsterdam’da hem yerel halkın hem de gezginlerin en fazla tercih ettikleri sokak lezzetlerinin başında geliyor.

Hutspot | Hollanda mutfağının vazgeçilmez lezzetlerinden biri olan Hutspot, haşlanmış patatese havuç ve soğan eklenerek hazırlanan bir tür püre. Ağır ateşte pişmiş sığır etiyle birlikte servis edilen püre, daha çok kış aylarında tüketiliyor.


Ulaşım

Amsterdam’a İstanbul, İzmir ve Konya’dan direkt uçak seferleri ile ulaşım sağlanabiliyor. 3.5 saatlik bir yolculukla ulaşılan Amsterdam dışında Hollanda’nın Eindhoven ve Rotterdam kentlerine de İstanbul’dan direkt uçak seferleri var. Daha uygun uçuş seçenekleri için Belçika ve Almanya üzerinden de uçuşları kontrol ederek bu ülkelere gidebilir ve sonra tren ya da otobüsle Amsterdam’a geçebilirsiniz.

  • Yazarın fotoğrafı: Seda Küçük
    Seda Küçük
  • 15 May 2022
  • 3 dakikada okunur
Kendinizi şımartacak bir seyahat planlıyorsanız buraya bayılacaksınız! Bu şehrin caddelerinde kaybolup tanıdık lezzetlerle kucaklaşacak, tarihin arka sokaklarında dolaşırken keşke zaman dursa diyeceksiniz. Hayattan kaçmak için değil, hayatı kaçırmamak için yola çıkın! Emin olun, Brugge kaçırmak isteyeceğiniz bir şehir değil.


Batı Flandra’nın başkenti olan Brugge, Avrupa’daki en güzel ve en iyi korunmuş Orta Çağ şehirlerinden biridir. II. Dünya Savaşı’nda zarar görmediği için korunan mimarisi, değişik çikolataları, rahibe işi denilen dantelleri, Belçika birası ve kanallarıyla ünlü turistik bir kent olan Brugge’ün tarihi merkezi Unesco Dünya Kültür Mirası Alanı ilan edilmiştir. Şirin, sivri çatılı evleri, taşlı sokakları ve kanallarıyla kendinizi Orta Çağ’ın o görkemli ve büyülü atmosferinde hissedeceksiniz. Brugge, gerçek bir masal diyarı ve gezmeye başladığınız andan itibaren siz o masalın kahramanı olmak isteyeceksiniz.



Tarihçesi

İlk yerleşimin M.S. 9. yüzyıl olduğu kabul edilen Brugge’de o dönem Vikingler şehri ele geçirmeye çalışıyor ve yerlileri tehdit ediyorlardı. Viking tehdidini bastıran şehir 1300 yılında Fransa’nın sınırları içine girdi. Fransızların yüksek vergi taleplerine karşı ayaklanan halk tüm Fransızları öldürerek bir isyan başlattı. Şehir, hızla ticaret merkezi hâline gelirken İngiliz tacirlerini bölgeye çekip Avrupa’nın modern anlamda bilinen ilk borsasını oluşturmaya başladı. Brugge, Avrupa tarihinde menkul kıymetler borsacılığının geliştiği ilk şehirdir. Eski çağlarda, bulunduğu coğrafyanın en önemli ticaret merkezi olan Brugge, on birinci yüzyıl boyunca bölgede yünü önemli bir sanayi kolu hâline getirmiş, İskoçya ve İngiltere’nin yün üreticiliği yapan bölgeleriyle de iyi ticaret bağları kurmuştur.


İngiliz tüccarların şehre tahıl ve şarap getirmesiyle birlikte, on üçüncü yüzyılın sonlarına doğru Akdeniz ticareti için önemli bir nokta olmuştur. 16. yüzyıla gelindiğinde şehrin önemi yavaş yavaş azalmıştır. Antwerp Limanı’nın ticaretin çoğunu ele geçirmesiyle Brugge sakin bir taşra hâline gelmiştir.



Aktiviteler

Şehir, ziyaretçilerin ilgisini çekecek pek çok mimari özellik ve sanat eserine sahiptir. Church Of Our Lady’de Avrupa’daki en yüksek tuğla kule vardır ve Michelangelo’nun Madonna ve Çocuk heykeli buradadır.


Markt Meydanı

Burası şehrin kalbi. Turistik gezilerin başladığı nokta burası. Meydan her biri farklı dönemden kalma rengârenk tarihi binalarla çevrili. Hansel ve Gratel’in kurabiye evlerine benziyorlar adeta. Meydanın tam ortasında yer alan geleneksel kostümlerini giymiş faytoncuların arabalarıyla şehir turu atabilirsiniz.


Belfry Kulesi

Markt Meydanı’na geldiğinizde Berfry Kulesi sizi bütün heybetiyle karşılayacak. Kule tam 83 metre yükseklikte. İnşası 1282 yılında başlayan kulenin sekizgen üst bölümünün tepesi 1482 yılında tamamlanmış. Kuleden 47 melodik çan sesi duyabiliyorsunuz. Kulede tam zamanlı olarak çalışan ve resitaller veren bir çan çalıcısı da bulunmaktadır. Kulenin en tepesine kadar toplam 366 basamak var. Brugge’de en iyi manzarayı görmek istiyorsanız ve sağlık probleminiz yoksa mutlaka tırmanmalısınız. Emin olun buna değecek.



Kiliseleri ve Manastırları

Brugge, yüzyıllar boyunca kiliselerin, manastırların ve şapellerin aktif merkezi olmuş. Şehrin olağanüstü bir dini mimarisi var. Church of Our Lady, Aziz Salvador Katedrali gezilecek yerlerin başında geliyor. Şehirdeki diğer ünlü kiliselerden biri de Kutsal Kan Bazilikası’dır. İçinde İsa’nın kanı olduğunu söylenen küçük bir şişeyi barındırmaktır.



Çikolata, Patates Kızartması ve Bira Müzesi

Bu lezzetlerin yapımındaki püf noktaları ve tarihçesini öğrenmek isterseniz bu müzeleri kesinlikle ziyaret edin. Bu müzeleri gezdikten sonra emin olun Brugge’e bakışınız değişecek.


Minnewater Gölü

Markt Meydanı’na 15 dakikalık yürüyüş mesafesinde yemyeşil bir park. Türkçe “Aşk Gölü” anlamına gelen Minnewater’da dilerseniz yürüyüş, dilerseniz piknik yapabilirsiniz. Her şekilde keyifli bir yer.



Yel Değirmenleri

Günümüzde hâlâ korunan ve aktif olan yel değirmenleri Markt Meydanı’na 20 dakikalık yürüme mesafesinde. Güzel ve güneşli havalarda yemyeşil çimlerinde oturup piknik yaparak muhteşem manzaranın tadını çıkarabilirsiniz.


Şehrin kanallarındaki gezi tekneleri hem ziyaretçiler hem de yerli halk için en sevilen eğlencelerden biri. Kanalın sakin suları üzerinde şehri izlemek zamanda yolculuğa çıkmak için harika bir seçenek. Şehrin popüler otelleri yakınlarında çok sayıda bisiklet kiralama bürosu bulabilirsiniz. Şehri izlemenin en harika yollarından biri de balon. Balon turu yaklaşık üç saat sürüyor. Bazı turlarda yiyecek ve içecek servisi bile var. İçkinizi yudumlarken muhteşem Brugge manzarasının tadını romantik bir şekilde çıkarabilirsiniz. Tarihin içinde kaybolmak isteyenler için ise kurulmuş bir platoyu andıran bu şehrin taş caddelerinde ve zarif meydanlarında yürümek de keyifli bir aktivite olabilir.



Mutfak

Midye | Bu bölgede biraz farklı tüketiliyor. Bizim gibi dolma ya da tava olarak değil de içi lezzetli bir sosla servis ediliyor. Haşlanmış midye büyük bir tencere içinde sosuyla birlikte geliyor sofranıza. Bir midyeseverseniz şayet mutlaka denemelisiniz.

Çikolata | Sevmeyen yoktur herhâlde çikolatayı. Dükkânlarda büyük kalıplar hâlinde çikolatalar satılmakta. Bu çikolatayı gram ya da kilo ile alabilirsiniz. Gerçek bir çikolata tutkunuysanız bu lezzete bayılacaksınız.

Patates Kızartması | Brugge’de patatesler iki kere kızartılıyor. Önce içi yumuşak olsun diye yağa çiğ olarak atılıyor. Yağdan alınan patatesler soğumaya bırakılıp daha sonra kızgın yağa atılıyor. Böylelikle çıtır çıtır kızaran patatesler altın rengini alıyor. Lezzeti bir harika!

Waffle | Burası öyle bir şehir ki her tarafı tatlı tatlı waffle hamuru kokuyor. Şehrin içine girdiğiniz anda bu koku adeta sıcak bir yuva gibi kucaklıyor sizi. Onlarca çeşit waffle hazırlatabilirsiniz kendinize. Çikolata ve meyve parçaları arasında kendinizi kaybedeceksiniz.



Ulaşım

Brugge şehrine ulaşmanın en kolay yolu, bulunduğunuz yerden Brüksel International Havaalanı’na uçmak. İstanbul’dan bu uçuş yaklaşık 3 saat 20 dakika sürüyor. Daha sonda Brüksel’in “Bruxelles Midi” isimli güney istasyonundan trene binip 1 saat içinde Brugge’e varabilirsiniz.


  • Yazarın fotoğrafı: Seda Küçük
    Seda Küçük
  • 15 Şub 2022
  • 4 dakikada okunur
Venedik’in meydanlarında oturup kanallarını seyrederken eşsiz hayallere dalacak ve kendinizden geçeceksiniz. Sokaklarında yürüyerek ya da gondolla nefes kesen kanallarında süzülerek gezebileceğiniz ve gezerken büyüsüne kapılacağınız bir yer burası.


Bir zamanlar Avrupa’nın en varlıklı şehirlerinden biri olan Venedik, 118 adanın üzerine kurulu kanallarla ayrılmış, köprülerle bağlanmış bir İtalya şehridir. İtalya’nın Adriyatik sahilinde, lagünün merkezine ağaçtan temel kazıklar çakılarak üzerine inşa edilen şehir dünyaca ünlüdür. Âşıklar, balayı çiftleri ve romantik bir tatil yapmak isteyenlerin ilk aklına gelen yerler arasındadır.




Venedik, birçok isimle anılmaktadır. “Kanallar Şehri”, “Sular Şehri”, “Köprüler Şehri” ve dünyaca ünlü maskeleri nedeniyle “Maskeler Şehri.” Sokaklarında yürüyerek ya da gondolla nefes kesen kanallarında süzülerek gezebileceğiniz ve gezerken büyüsüne kapılacağınız bir yer burası. Venedik, sahip olduğu Akdeniz iklimi dolasıyla kışın dahi aşırı soğuk değildir. İlkbahar ve sonbaharda genelde hava güzeldir. Venedik’in en güzel zamanı ise nisan ayından ekim ayına kadar olan zamandır. Şehir, kasım ve aralık aylarında gelgit olayı ile sular altında kalabilir.


Bilim adamlarının tahminleri doğruysa iklim değişimleri, depremler, doğal afetler ve ekonomik sebepler nedeniyle tabiat ana bu şehrin kaybolmasına karar vermiş durumda.

Bu güzel şehir, dünyanın en romantik şehirlerindendir. Ne yazık ki son 1000 senedir ufak ufak batıyor ve son 100 yılda batışı %300 artmış durumda. Son 100 yıl içinde 24 santimetre batan şehir için İtalya hükümetinin çeşitli projeler üzerinde çalışmaları sürüyor. Kurtarılabilecek mi? Kimse bilmiyor…



Tarihçesi

Roma İmparatorluğu döneminde kurulmuş olan Venedik, imparatorluğun dağılmasıyla birlikte Bizans İmparatorluğu’nun yönetimi altına girmiştir. Dağınık bir yapıya sahip olan şehirde Bizans etkisi çok fazla hissedilmediğinden hızlı bir şekilde gelişmeye devam etmiştir. Bölgedeki yerli halk tarih boyunca geçimini balıkçılıkla sağlamıştır. Altın çağı boyunca Bizanslılar ve İslam dünyasıyla güçlü ticaret bağlantıları olmuştur. On üçüncü yüzyılın sonlarında 3.300’den fazla Venedik ticaret gemisi Akdeniz ticaretine yön vermiştir. Akdeniz ticaretinin hâkim devletlerinden biri olarak hem devlet hem de halk zenginleşmiştir. Bu refah dönemi boyunca şehrin en önde gelen aileleri daha büyük saraylar yaptırmak ve en yetenekli sanatçıları desteklemek için birbirleriyle yarışmışlardır. Bu sayede Venedik, sanat ve mimaride büyük bir gelişim göstermiştir. Rönesans döneminde önemli bir rol oynayarak pek çok sanatçıyı ağırlamıştır. Bu sanatçıların da etkisiyle şehir önemli bir tarihi birikime sahip olmuştur ve günümüze kadar korunabilen pek çok tarihi eseriyle görülmeye değer bir şehirdir. Tüm Venedik şehri ve lagünü 1987 yılında tarihi ve mimarisi nedeniyle Unesco Dünya Mirasları listesine girmiştir.


Aktiviteler

Tarihi eserler açısından son derece zengin bir kent olan Venedik’i gezmeye doyamayacaksınız.

San Marco Meydanı’nı görün

Meydan hareketli ve bir o kadarda büyülü yapılarıyla tam bir sanat eseri. Burada yer alan St. Mark’s Bazilikası, Doge’s Palace(Dükler Sarayı) ve 1496 yılından kalma saat kulesi Torre dell’ Orologio öncelikle gezmeniz gereken yerler arasında. Meydanda yer alan eşsiz Ahlar Köprüsü’nü ise dışarıdan görebilirsiniz ancak üzerinden geçmek için Dükler Sarayı’na giriş biletiniz olmalı. San Marco Meydanı aynı zamanda maskeli baloların düzenlendiği en büyük açık hava balo salonlarından biridir.


Gondol veya Traghetto’ya binin

Venedik’te yapılan hiçbir aktivite şehrin kanallarında gondolla gezmenin yerini tutmaz. Bu yüzden Gondol’a binmeden Venedik’ten dönmeyiniz! 80-100 euro arasında değişen 30 dakikalık gondol turlarının fiyatı maalesef biraz tuzlu. Ancak bir gondolu 6 kişiye kadar paylaşabiliyorsunuz.


Burano Adasını gezin

Adanın sokaklarında dolaşmaktan oldukça keyif alacaksınız. Rengârenk binalarıyla sosyal medya hesaplarınızı hareketlendirip takipçilerinize görsel bir şölen yaşatabilirsiniz. Ada aynı zamanda dantel işçiliği ile ünlü. Fırsat bulabilirseniz dantel atölyelerini de gezebilirsiniz.


Aqua Alta kitabevini görün

Dünyanın en ilginç kitabevleri arasında yer alan Aqua Alta kanal üzerindeki binalardan birinin altında yer alıyor. Gondolların içine yerleştirilmiş kitapları, kedisi, çiçekleri ve şapkalarıyla oldukça değişik bir yer.


Campanile Çan Kulesi’nden Venedik’i seyredin

M.S 888 ve 912 yılları arasında yapılan Campanile’nin çökmesi üzerine 1902’de aynısı yeniden yapılmış. En ilginç yerleşim düzenine sahip olan adalar ve kanallar şehri Venedik’i mutlaka yüksekten görmelisiniz. Şehirdeki en yüksek yapı olan (99 metre) Campanile, gün batımında sizlere büyüleyici bir manzara sunuyor.

Şehrin büyüsüyle Vivaldi dinleyin

İtalyan barok klasik müzik bestecisi, virtüöz kemancı ve “Kızıl rahip” lakabıyla tanınan Vivaldi’yi memleketinde dinlemek bambaşka bir deneyim olacak. Kaliteli bir Vivaldi dinletisi arıyorsanız. Venedik Barok Orkestrası ya da La Fenice Orkestrasını tercih etmelisiniz.


Müzeleri gezin

Collezione Di Peggy Guggenheim müzesi, Museo Marciano, Dükler Sarayı, arkeoloji müzesi, deniz müzesi, Gallerie Dell Academia ve dahası… Gitmeden yapacağınız küçük bir ön araştırmayla hangi müzeleri gezeceğinize karar verebilirsiniz. Neredeyse adım başı bir müze bulunan Venedik’te müzeleri gezerken zaman planlaması önemli unutmayın.

Venedik Karnavalına katılın

Kötü bir anının karnavala dönüşen hikâyesini yaşamak için şubat ayında kesinlikle Venedik’te olmalısınız. Geçmişte yaşanan veba salgını nedeniyle Venedikliler yüzlerindeki yaraları gizlemek için maske takarlarmış ve yıllar sonra bu kötü anı bir karnavala dönüşmüş. İnsanlar maskeleri ve birbirinden güzel kostümleriyle karnaval boyunca Venedik sokaklarını dolduruyor. Düzenlenen çeşitli sanat etkinlikleri ve konserler de karnaval süresince devam ediyor.



Mutfak

Tarihi yüzyılları bulan çok eski ve köklü bir mutfak kültürüne sahip olan şehirde enfes tatlar var. Makarna, pizza, risotto ve tiramisu gibi ünü dünyaya yayılan lezzetlerle tanınan bir ülke İtalya. Ancak Venedik kendi içinde bambaşka bir mutfağa sahip. Bu yüzden Venedik’e gidip de klasik İtalyan lezzetlerinin peşine düşmeyin! Günlük olarak lagünde tutulan taze balık ve deniz ürünlerinden yapılan Baccala Mantecato, Sarde In Saor veya Moleche gibi yemekler deneyebileceğiniz özel lezzetlerden birkaçı. Fritelli Veneziana ise Venedik’in en sevilen tatlısı. Bir çeşit donut. Venedik’in dar sokaklarında oturmuş yüzyıllar öncesinde yaşananların atmosferine kapılmışken Venedik’e özgü bir kokteyl olan Bellini’nin de tadına bir bakın derim.



Ulaşım

Venedik’e ulaşmak için doğrudan havayolunu kullanabilirsiniz. Bazı firmalar Marco Polo Havalimanı’na doğrudan ve aktarmalı seferler düzenlemektedir. Uçuş yaklaşık 2,5 saat sürüyor. Ya da İtalya’nın Roma, Milano ve Floransa gibi diğer turistik şehirlerine iniş yapıp sonrasında demir yolunu kullanarak Venedik’e ulaşabilirsiniz.

Bodrum Dergi Web Sitesi © Yabancı Ses Prodüksiyon tarafından hazırlanmıştır.

bottom of page