top of page
  • Yazarın fotoğrafı: Seda Küçük
    Seda Küçük
  • 11 May 2024
  • 4 dakikada okunur
Budapeşte coğrafi konumu, tarihî eserleri ve diğer çekicilikleri ile Avrupa’nın en güzel şehirlerinden biridir. Tuna’nın incisi olarak bilinen bu şehir, aslında Tuna Nehri’nin iki yakasındaki Budin (Buda) ve Peşte’nin 1873 yılında birleşmesiyle oluşmuştur. Budin ve Peşte’yi ikiye ayıran Tuna Nehri’nin üzerine inşa edilen Zincirli Köprü iki şehri birbirine bağlamış ve şehrin adı Budapeşte olmuştur. Buda daha eski ve turistik bir yerleşim yeridir ve çoğu tarihi kalıntı burada yer alır. Peşte ise şehrin daha modern yüzünü temsil eder. II. Dünya Savaşı sırasında şehir, hava saldırılarına uğramış olsa da Macarlar yeniden şehri inşa etmeyi ve güzelleştirmeyi başarmışlar. Macaristan'ın başkenti olan Budapeşte, aynı zamanda ülkenin politik, kültürel, ticari, endüstri ve ihracat merkezidir. Budapeşte, günümüzde mimari, arkeolojik ve kültürel öneme sahip birçok eseriyle UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer almaktadır.

ree

Tarihçesi

Kanuni Sultan Süleyman tarafından 1526’da fethedilen Budin ve Peşte, bir buçuk asırlık süren bir Türk hakimiyeti yaşamıştır. 1662 yılında burayı ziyaret eden Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde Budin ve Peşte’nin etraflı bir tasviri yer almaktadır. Evliya Çelebi’nin kaleme aldığı Seyahatname’ye göre Buda’da 25 cami, 47 mescit, 12 medrese, 16 mektep, 2 hamam, 8 kaplıca, 9 han, 1 saat kulesi ve 1 bedesten inşa edilmişti. Bunların çoğu bugün ayakta değil. Kısacası o dönemden günümüze Budapeşte’de Osmanlı izlerine dair pek bir şey kalmamış.


İlk kalıcı köprü olan Zincirli Köprü’nün açılmasıyla birbirine bağlanan iki şehirden biri olan Peşte, ülkenin idari, siyasi, ekonomik, ticari ve kültürel merkezi hâline gelmeye başlamıştı. Ülkenin kırsal kesimlerinde artan göç, Macarların şehirde çoğunluğa sahip olmasını sağlamış, buna bağlı olarak da Budapeşte’de en çok kullanılan dil Almanca değil Macarca olmuştu.


I. Dünya Savaşı’nın sonunda Avusturya-Macaristan İmparatorluğu yıkıldı ve Macaristan Cumhuriyeti ilan edildi. II. Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru Budapeşte hava saldırılarından çok fazla zarar gördü. Bütün köprüler tahrip olup yıkılırken Zincirli Köprü’deki aslan heykelleri savaşın yıkımından kurtuldu.

1949 yılında Macaristan Komünist Halk Cumhuriyeti’nin ilan edilmesiyle şehirde demokratik değişiklikler talep eden barışçıl gösteriler başladı. Göstericiler Budapeşte radyo istasyonuna giderek taleplerinin yayınlanmasını istediler. Buna karşılık yönetim, göstericiler için vur emrini verdi. Macar askerleri ise silahlarını göstericilere vererek binanın ele geçirilmesini sağladılar. Böylece Macar Devrimi başlamış oldu. Kasım ayının başına kadar devam Çatışmalar 3000’den fazla ölüme sebep oldu. Altmışlardan seksenlerin sonuna kadar Budapeşte, Doğu Bloku’nun en mutlu “kışlası” olarak anılırdı ve şehir bu dönemde II. Dünya Savaşı’nın yarattığı yıkımı sonunda atlatabilmişti.


ree

Aktiviteler

Her sokağında tarih bulabileceğiniz bu şehri mutlaka görmelisiniz. Birçok festivale ev sahipliği yapan şehir, Orta Avrupa’daki en büyük sanat ve kültür merkezi olarak bilinir. Dünyanın birçok yerinden ziyaretçileri kendine çeken ‘Budapeşte Bahar Festivali’ 1981’den buna yapılmaktadır.


ree

Tarihi sokakları ve eserleri sayesinde keyifle vakit geçirebileceğiniz bu şehirde görülmesi gereken çok yer var. Aziz Stefan Bazilikası, Parlamento Binası, Buda Kalesi, Kahramanlar Meydanı, Zincirli Köprü görülmesi gereken yerlerin başında geliyor. Şehri detaylı gezip keşfetmek isteyenler için ise Matthias Kilisesi, Dohany Sokağı Sinagogu, Vajdahunyad Kalesi, Memento Park, Gellert Tepesi’de diğer güzel alternatifler arasında olabilir.


Eğer kültürel gezilerden sıkılırsanız, Tuna’daki adalardan biri olan Margit-sziget’e gidebilirsiniz. Burası hem turistler hem de yerliler için parkları, Japon Bahçesi, küçük hayvanat bahçesi ve çeşmesiyle popüler bir dinlence yeridir.


ree

Aziz Stefan Bazilikası

Adını eski bir Macar kralından alan Bazilika, 96 metre yüksekliğindeki kubbesiyle bir dönem şehrin en yüksek yapısı unvanına sahipti. Önceleri katedral olan kilise, Papa’nın emri ile artık bazilika statüsüne geçmiş durumda. Budapeşte’yi 364 basamak yukarıdan görmek isterseniz bu yüksek yapının kubbesine çıkmanız gerekecek.



Parlamento Binası

Aziz Stefan Bazilikası’nın unvanını elinden alan Parlamento Binası, din ve devlet işlerini dengede tutmasını temsilen şehirdeki en yüksek dini yapıyla aynı yükseklikte inşa edilmiştir. 691 odası, 96 metre yüksekliğe ulaşan 20 km uzunluğundaki merdivenleri ile dünyanın en büyük üçüncü parlamento binasıdır.


ree


Buda Kalesi

1265 yılında inşa edilen Buda Kalesi, geçmişte kraliyet sarayı olarak da kullanılmıştır. Günümüzde Macar Askeri Tarih Müzesi, Müzik Müzesi gibi çeşitli tarihi yapıları ve müzeleri içinde barındırır. Bu bölgedeki, Orta Çağ’dan kalma Arnavut kaldırımlı sokaklar, UNESCO koruması altındaki tarihi yapılar, gotik ve barok mimarinin en ihtişamlı örnekleri ve muhteşem Budapeşte panoraması görülmeye değer.


Kahramanlar Meydanı

Kahramanlar Meydanı, Budapeşte’nin hatta Macaristan’ın en büyük ve en ünlü meydanlarından biri. 1895 yılında Macarların Avrupa’ya gelişinin 1000. yıl dönümü şerefine inşa edilen meydan, bir yıl sonra açılmıştır. O tarihten bu yana da şehirdeki tüm kutlamalara ve anmalara ev sahipliği yapmaktadır. Meydanın ortasında 1932 yılında inşa edilen bir Milenyum Anıtı bulunmakta. İki tarafta gördüğünüz heykeller ise eski Macar krallarını temsil ediyor.


Zincirli Köprü

Zincirli Köprü, şehrin en önemli simgelerinden biri. Köprü yapılmadan önce Budapeşte’nin iki yakası ancak kış gelip, nehir donduğunda kavuşabiliyormuş. 1849’da yapılan Zincirli Köprü iki yakayı birbirine bağlayan ilk sabit köprü ve zamanın mühendislik harikalarından biri.


ree

Mutfak

Budapeşte mutfağı geniş bir yelpaze seçeneğiyle ile yemek konusunda sizi üzmeyecek şehirlerden biri. Hatta tanıdık, damak zevkinize uygun bir şeylerle karşılaşabilirsiniz bile. Bir gün yolunuz düşerse bu güzel şehirde mutlaka yemeniz gereken birkaç lezzeti sizler için hazırladık.


Langos| Çoğunlukla hamurun üzerine sarımsak, sour cream ve peynir ile tüketilen bu yemeğe Macarlar bayılıyor ve bol bol tüketiyorlar.

Pogácsa | Hepimizin keyifle yediği poğaça muhtemelen Macar mutfağına Osmanlı döneminde girdi ve oldukça çok sevildi. Peynirli, etli, sebzeli olarak bir sürü çeşidi bulunan Pogácsa’nın dışı çıtır içi ise yumuşacık.

Gulyas | Ülkenin milli yemeği olan Gulyas’ı her restoranda bulabilir, çorba kıvamındaki bu yemeğin değişik lezzetlerle çeşitlendirilmiş onlarca varyasyonu arasından damağınıza en uygun olanını seçebilirsiniz.

Chicken Paprika | Yanında pek çok farklı şey ile birlikte servis edilen Chicken Paprika oldukça doyurucu bir yermek. Tavuk, soğan, tereyağı, domates, sarmısak, un ve bol kırmızı biber malzemelerinden yapılmakta.

Palaçinka | Tanıdık bir lezzet daha… Palaçinka, aslında hepimizin bildiği Boşnak Akıtması. Tuzlu ve tatlı olarak yapılan Palaçinka’nın içine bal, reçel, marmelat konulduğunda yine meyve, çikolata ve karamel gibi soslarla süslenip pudra şekeriyle son dokunuşları yapılıyor.


ree

Ulaşım

İstanbul’dan Budapeşte’ye olan uçuşlar gün aşırı ve aktarmasız. Ayrıca uçuş için birçok havayolu şirketi seçeneği de mevcut. Havaalanından kent merkezine gitmek için otobüs, tren, taksi kullanılabilir. İstanbul- Budapeşte uçuş süresi ise 2 saat. Şehrin merkezine 16 kilometre uzaklıkta olan havaalanı üç defa üst üste Avrupa’nın en iyi havaalanı ödülünü kazandı.


  • Yazarın fotoğrafı: Seda Küçük
    Seda Küçük
  • 10 Şub 2024
  • 5 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 29 Şub 2024

Kuzey İtalya’nın doğal güzellikleri ile tanınan bölgesi Toskana’nın sınırları içerisinde yer alan Floransa, kültürü ve mimarisiyle dünyaca ünlü bir turizm kentidir. Sergiler, muhteşem binalar ve sanat eserleriyle dolu bu el değmemiş şehir aynı zamanda Batı dünyasının da en önemli kültür merkezlerinden biri. Şehirde önemli sanat galerileri ve müzeler bulunmakta. Leonardo da Vinci ve Michelangelo bu tarihi şehirde yetişmiş dünyaca ünlü sanatçılardır. Ünlü yazar ve şair Dante Alighieri de bu şehirde yaşamış ve bu şehirden ilham almıştır.

ree

Tarihçesi

Jül Sezar, MÖ 59 yılında ordusundan emekliye ayrılmış askerlere Arno Nehri vadisindeki bu verimli toprakları vererek Floransa’nın kurulmasında önemli bir pay sahibidir. 15. yüzyılın ilk yarısında ünlü Medici ailesinin eline geçen kent için ise bambaşka bir dönem başlamıştır. Medici ailesi bankacılık mesleği dolayısıyla zengin olmuş nüfuzlu bir aileydi. Önceleri kenti perde arkasından yönettiler. Daha sonra ise şehri tamamen ele geçirdiler. Köklü bir tarihe sahip olan şehir en ihtişamlı zamanlarını, bu aile ile yaşadı. Medici’ler dönemin mimar ve heykeltıraşlarının maddi bakımdan her zaman yanında oldu. Böylelikle aralarında Michelangelo, Leonardo da Vinci ve Botticelli’nin de bulunduğu sanatçılara verilen destek ile İtalya yarımadasında Rönesans çağı başlamış oldu. Pek çok ressamı himayelerine alan Medici’ler Uffizi ve Pitti Sarayı’nı bu ressamların sanat koleksiyonları için yaptırdı.



ree

Ailenin ilk önemli üyesi olan Cosimo’nun torunu Lorenzo kendisine o kadar büyük bir saygınlık kazandırdı ki ‘Lorenzo il Magnifico’ yani ‘Muhteşem Lorenzo’ adıyla anılmaya başladı. Lorenzo’nun ölümünden sonra oğlu Piero aynı saygınlığı kazanamadı. Muhafazakâr bir papaz olan Girolamo Savonarola’nın önderliği altında ayaklanan halk Piero’yu başa geçmesinden iki yıl sonra kentten sınır dışı etti. Şehir Savonarola tarafından yönetilmeye başlandı. Floransa’nın sanat eserlerini edep dışı ve günahkâr olarak kabul eden Savonarola, adamlarını kapı kapı dolaştırarak birçok değerli sanat eserini toplattı ve onları kentin ana meydanı olan Piazza della Signoria’da büyük bir ateş yaktırarak yok etti. Papa’nın Savonarola’yı aforoz etmesiyle, Savonarola’nın zulmüne isyan eden Floransa halkı, günahkâr olduklarını düşünüp yakarak öldürttüğü birçok insan gibi Savonarola’yı önce asıp sonra da kent meydanında yaktılar.


1537 yılında Floransa’da tekrar iş başına gelen Medici Ailesi, bu sefer kendilerini resmen Floransa Dükü ilan ederek Medici Hanedanı’nı kurdular. Daha sonra 1569 yılında kendilerini Toskana Grandükü ilan ettiler. Medici Hanedanı nesilleri tükenene kadar kenti yönetti. Kent, Medici’lerden sonra Avusturya İmparatorluğu’nun eline geçti ve yeni kurulmuş olan İtalya Krallığı’nın bir parçası ve başkenti oldu. 6 yıl süren başkentlik İtalya’nın Roma kentini ele geçirmesiyle son buldu. Bu tarihten sonra Roma, İtalya’nın başkenti hâline geldi.


ree

Aktiviteler

Floransa gezilecek yerler konusundaki zenginliği ile dikkat çeken bir şehir. Tarihi sokakları ve eserleriyle sizi zamanda yolculuğa çıkaran büyülü bir atmosfere sahip. Müzeleri, farklı kültürü ve dünyaca ünlü sanatçılarının şehre kattığı benzersiz eserleriyle Floransa’da görülmesi gereken çok yer var. Signoria Meydanı, Floransa Katedrali, Ponte Vecchio, Uffizi Galerisi, Pitti Sarayı, Vecchio Sarayı, Boboli Bahçeleri ve Akademi Galeri görülmesi gereken yerlerin başında geliyor. Şehri detaylı gezip keşfetmek isteyenler için ise Piazzale Michelangelo, Aziz Giovanni Vaftizhanesi, San Lorenzo Bazilikası, Bargello, Piazza della Repubblica’ da diğer güzel alternatifler arasında olabilir.


ree


Signoria Meydanı

Açık hava müzesi görünümüne sahip bu meydan, adını önünde bulunduğu eski şehir yönetim merkezinden alır. Çok sayıda tarihi eser ve yapıya ev sahipliği yapan meydan da Giambologna’nın atlı Grandük I. Cosimo heykeli, Sabin Kadınların Kaçırılması heykeli, Salone dei Cinquecento, Neptün Çeşmesi, Perseus, Palazzo Vecchio, Uffizi Kafe ve Michelangelo’nun dünyaca ünlü “Davud” heykeli yer almaktadır. Meydanda bulunan eserlerin hemen hemen hepsi gerçeğinin kopyasıdır. Orijinalleri koruma amaçlı Vecchio Sarayı’na, Bargello’ya ve Akademi Galeri’ye taşınmıştır.


ree

Floransa Katedrali

Floransa’nın siluetini değiştiren katedral, 1296-1436 yılları arasında inşa edilmiştir. Floransa’nın her noktasından görülebilecek kadar ihtişamlı bir yapı olan Floransa Katedrali, şehrin simgesi hâline gelmiştir.


Ponte Vecchio

Arno Nehri’nin iki yakası arasındaki ulaşımı sağlamak için yapılan köprü seller yüzünden deforme olarak birçok kere yenilenmiş ve yine bir sel felaketi sonrası 1345 yılında yeniden yapılmıştır. Önceleri köprünün üzerinde sağlı sollu kasaplar ve deri tabakhaneleri bulunuyormuş. Bu dükkanların yaydıkları kötü kokular yüzünden 16. yüzyıl sonlarında boşaltılan dükkanlar, işlikler ve mücevherciler tarafından doldurulmuş. İçindeki evler ve dükkanlarla Ponte Vecchio’yu görmeden geçmeyin! 1345’te yapılmış olan bu köprü 2. Dünya Savaşı’nda da hasar almayan tek köprüdür.


ree

Uffizi Müzesi

Avrupa’daki ilk müzelerden biri olan Uffizi ziyarete ilk olarak 1591’de açıldı. Dünyadaki en önemli sergilerden bir olan Uffizi, aralarında Vinci, Michelangelo ve Rembrant’ın da eserlerinin sergilendiği büyük ustaların resimlerine ev sahipliği yapmaktadır. Rönesans Dönemi’nin tüm özelliklerini taşıyan U şeklindeki müze binası, başka bir deyişle Uffizi Sarayı (Palazzo Uffizi) aslında bir müze olarak planlanmamış. İtalyanca’da “ofisler” anlamına gelen Uffizi şehir yönetim ofislerini bir araya toplamak amacıyla Grandük Cosimo tarafından yaptırılmıştır.


ree


Pitti Sarayı

Piti Sarayı’nda hem Medici Ailesi’nin özel çalışmaları hem Raphael ve Titan’ın da aralarında bulunduğu Rönesans ustalarının resimleri hem de büyük bir modern sanat koleksiyonu yer almaktadır. 1400’lü yıllarda Floransa’da yaşayan ve kentin yönetiminde söz sahibi olan iki aile vardı. Bunlar Pitti ve Medici Aileleriydi. Zengin bir bankacı olan Luca Pitti, Medici Ailesi’nin sarayından daha güzelini yaptırmak istemiş. Sarayın inşaatı sırasında finansal sorunlar yaşamaya başlayan Luca Pitti, 1472 yılında öldüğünde saray inşaatı hâlâ tamamlanmamıştı. Yaklaşık 100 yıl sonra, Medici Ailesi sarayı satın almış ve resmi konutları hâline getirmişler. 1919 yılında İtalya Devleti’ne bağışlandı ve sonrasında müzeye dönüştürüldü. Bugün Floransa’daki en popüler turistik yerlerden biri.


ree

Vecchio Sarayı

Sarayın ziyareti sırasında öncelikle gözünüze sarayın muhteşem avlusu çarpacaktır. Grift oyma sütunlar, duvarları süsleyen işlemeler ve hemen avlunun ortasında Verrocchio adı verilen bir çeşme bulunmaktadır. Vecchio Sarayı’nın ana girişinde Michelangelo’nun Davud Heykeli ve Donatello’nun iki kopya eseri yer almaktadır. Ayrıca Vecchio Sarayı’nda Giambologna’nın “Sabin Kadınlarının Kaçırılması” adlı heykelinin kopyası, Bartolomeo Ammannati’nin 1565’te yaptığı “Neptün Çeşmesi” heykeli, Cosmo Di Medici’nin at üstündeki heykeli de sergilenmektedir. Sarayın içerisinde bulunan Beş Yüz Salonu’nun duvarlarının bir tarafı Leonardo da Vinci diğer tarafı Michelangelo, tavanı ise Giorgio Vasari tarafından resmedilmiştir.


ree

Boboli Bahçeleri

Grand Dük I. Cozimo tarafından hiçbir masraftan kaçınılmadan bir kraliyet bahçesi olarak oluşturulmuştur. Meşhur heykel koleksiyonu ve Roma antik eserleri ile benzersiz bir atmosfere sahip. Buradan şehrin manzarasını seyredebilir ve heykel koleksiyonunu görebilirsiniz.


Akademi Galerisi

Sanat okullarında eğitim alan öğrencilerin daha rahat bir ortamda çalışabilmelerini sağlamak için 1784 yılında kuruldu. Signoria Meydanı’nda kopyaları sergilenen Davud ve Sabine Kadınları’nın Kaçırılışı heykellerinin orijinalleri bu galeride yer almaktadır. Heykellerin bulunduğu bölümde Papa II. Julius için hazırlanan; ancak tamamlanamayan bir anıt mezarı da görebilirsiniz. Müzeye 1966’da eklenen Medici ve Lorraine ailelerine ait yaklaşık 50 müzik aleti ile piyanonun mucidi Bartolomeo Cristofori’nin enstrümanları da burada sergilenmektedir.


ree

Mutfak

İtalyan mutfağı, dünyanın en zengin mutfaklarından biridir ve bölgelerine göre farklılıklar gösterir. Akdeniz esintileri taşıyan mutfakta yiyeceğiniz yemek ve atıştırmalıklar damak tadımıza hiç de yabancı değil. Bir gün yolunuz düşerse bu güzel şehirde mutlaka yemeniz gereken birkaç lezzeti sizler için hazırladık.


Ribollita | Yoğun kıvamlı bir çorba olan Ribolita, domates, havuç ve başka sebzelerle pişiriliyor. Lezzetli ve doyurucu bir yemek.

Crostini | Ekmeğe dayalı bir İtalyan lezzeti olan Crostini, zeytinyağlı ve kızartılmış küçük, ince İtalyan ekmeği dilimlerinden yapılır. Crostini tabağını farklı soslar, püreler, sebze ve etlerle denemelisiniz.

Bistecca alla Fiorentina | 1–4 kilo arasında gelen Floransa Bifteği, kalın ve az pişmiş bir biftektir. Alevsiz odun kömüründe tütsülenerek pişirilir ve genellikle kilo ile fiyatlandırılır. Büyük porsiyonlar hâlinde olduğu için 2-3 kişi paylaşmanızı öneririz.

Cornetti | Cornetti, bir İtalyan kruvasanı. Üzerine çikolata, bal veya çeşitli reçeller sürülerek kahvenin yanında ya da sade olarak da tüketilebilir. Son derece lezzetli bir tatlı.


ree

Ulaşım

Floransa’daki Amerigo Vespucci havalimanına Türkiye’den direkt ve aktarmalı uçuşlar düzenlenmektedir. Havalimanından şehir merkezine otobüs ya da taksi ile ortalama 15 dakika içerisinde ulaşabilirsiniz.


  • Yazarın fotoğrafı: Seda Küçük
    Seda Küçük
  • 21 Kas 2023
  • 3 dakikada okunur
Eşsiz kültürel yapısıyla tam bir Avrupa şehri olan Barselona İspanya’daki ikinci en büyük şehir ve Katalonya’nın başkentidir. Ününü modern sanat akımına yön veren sanatçı Gaudi’nin şehrin kimliği hâline gelmiş eserlerine ve 1900’lerden kalma ızgara planlı ilginç şehir yerleşimine borçludur. Yaygın dil olarak Katalanca konuşulmaktadır.

ree

İdari açıdan çeşitli bölgelere bölünen Barselona’da 44 mahalle birimi vardır. Şehir, parlamenter monarşi ile yönetilmektedir. 1929-1988 Dünya Ticaret Fuarı ve 1992 Olimpiyatları’nın organizatör şehri olması 20. yüzyıla damga vurmasını sağlamıştır. Barselona kışların nemli ve yağışlı, yazların ise kurak ve sıcak geçtiği tipik bir Akdeniz iklimi kentidir. Dünyanın en güzel şehirlerinden biri olarak nitelendirilen Barselona, her yıl binlerce turisti ağırlamaktadır. Yılın hangi döneminde isterseniz gidilebilirsiniz.


ree

Tarihçesi

İspanya’dan daha eski bir geçmişe sahip olan Barselona’nın tarihi, efsanevi kumandan Hannibal Barca’nın babası Kartacalı Hamilcar Barca’nın M.Ö 1. yüzyılda Barcino’da üst kurmasıyla başlar. Romalıların Kartacalıları yenilgiye uğratmasıyla kurulan şehir bugünkü Gotik Mahalle’nin olduğu yerde büyütülerek etrafı surlarla çevrilmiş ve adına “Barcino” denilmiştir.

Tarihte Vizigotların, Endülüs Emevi Devleti’nin, Karojen Hanedanı’nın hakimiyeti altına giren şehri, 10. ve 11. yüzyıllarda özerkleşen Barselona kontları Katalonya’nın geri kalan bölgeleriyle birlikte denetimleri altına aldı. 1137’de Aragon’la birleşen Katalonya’da ticaretle uğraşan varlıklı sınıfların siyasi gücü arttı. Kısa sürede Barselona, Akdeniz ticaretinde Cenova ve Venedik’le boy ölçüşür hâle geldi.


ree

14. yüzyılda başlayan veba salgınları nüfusu önemli ölçüde azaltınca kent bir duraklama dönemine girdi. 16. yüzyılda ise Osmanlı İmparatorluğu’nun Akdeniz’de artan gücü ve Amerika’nın keşfi de Barselona’nın Akdeniz ticaretindeki konumunu gölgeledi. Daha sonra Napoleon’un egemenliği altında giren kent, 1808-1813 yılları arasında hızla sanayileşmeye başladı. 1832’de Buhar gücüyle çalışan ilk dokuma fabrikası açıldı ve Barselona, İspanya Krallığı’nın en önemli kenti hâline geldi.


ree

Aktiviteler

Müzeleri, farklı kültürü ve Gaudi’nin şehre kattığı benzersiz eserleriyle Barselona’da görülmesi gereken çok yer var. Sagra da Familia, Nou Camp Stadyumu, Park Güell, Las Ramblas, Picasso Müzesi görülmesi gereken yerlerin başında geliyor. Şehri detaylı gezip keşfetmek isteyenler için ise Montjuic Tepesi, Joan Miro Müzesi, Casa Mila, Casa Battlo, Marcet de La Boqueria, günümüzde UNESCO Kültür Mirası sayılan konser salonu Palau de la Musica Catalana da diğer güzel alternatifler arasında olabilir. Barselona’da görülmesi gereken çok yer var. Sagra da Familia, Nou Camp Stadyumu, Park Güell, Las Ramblas, Picasso Müzesi görülmesi gereken yerlerin başında geliyor


ree

Sagra da Familia

Gaudi’nin üstünde kırk yıl çalıştığı “müşterim aceleci değildir” şakasını yapmasına sebep olan tamamlanmamış bazilikanın iç yapısını ayakta tutan kolonlar dallanıp budaklanan ağaçlar şeklinde tasarlanmıştır. Yapının içine girildiğinde ormanda dolaşma hissi uyanır. Gaudi’nin 1883 yılında devraldığı fakat 1926 yılında bir tramvayın altında kalarak ölmesi sonucu yarım kalan Sagra da Familia’nın yapımı hâlen devam etmektedir. Halk arasında bitmeyen kilise olarak da bilinir.



Nou Camp Stadyumu

FC Barcelona’nın eski stadı Camp de Les Corts’un daha fazla büyütülememesi nedeniyle 28 Mart 1954’te yeni stadyum Nou Camp’ın inşası başladı. Avrupa’nın en büyük, dünyanın ise kapasite bakımınden en büyük 11. stadyumu olan Nou Camp’ın resmi açılışı 1957 yılında yapıldı. İhtişamlı mimarisi ile göz dolduran bu stadyum tarihi boyunca iki kez Şampiyonlar Ligi final maçına da ev sahipliği yapmıştır.

ree

Park Güell

Barselona’da mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri de Park Güell… Bahçelerden ve mimari unsurlardan oluşan bir kamu parkı olan Park Güell, 1900’den 1914’e kadar inşa edildi ve resmi olarak 1926’da halka açıldı. İçinde rengârenk bir oyun bahçesi bulunan Park Güell, 1984 yılında UNESCO tarafından “Antoni Gaudi’nin Eserleri” adı altında bir Dünya Mirası Alanı ilan edildi.


ree

Las Ramblas

Barselona’nın kalbi olarak anılan, ünlü markaların mağazalarını ve şık restoranları bir araya getiren bu ünlü caddeyi gezmeden dönerseniz çok şey kaçırırsınız. Şehrin sosyal hayatının aktığı, festivallerde ve kutlamalarda milyonların buluştuğu bir cadde burası. Geceleri sokak gösterileriyle canlı bir hâle gelir.


ree

Picasso Müzesi

Sahip olduğu 4 bin 251 eserle ziyaretçilerine kalıcı ve geçici sergiler sunan müze, Pablo Picasso hayattayken adına açılan ilk müze olma özelliğini taşıyor. Picasso Müzesi, İspanyol sanatçının en çok eserini barındıran iki müzeden biridir ve 1957 yılında yaptığı Las Meninas (Nedimeler) isimli serisi de burada sergilenmektedir.



ree

Mutfak

Akdeniz esintileri taşıyan Barselona mutfağında sebze, deniz ürünleri, zeytin yağı ve et hemen hemen her yemekte kullanılmaktadır. Bir gün yolunuz düşerse bu güzel şehirde mutlaka yemeniz gereken birkaç lezzeti sizler için hazırladık.


Paella | Midye ve karides gibi deniz ürünleri pirinçle birlikte baharatlar eklenerek pişirilir. Etli ve tavuklu olabildiği gibi pek çok değişik lezzette de sunulabiliyor.

Pa amb tomaquet | Ekmek üzerine sarımsak, domates, tuz ve zeytinyağı karışımı sürülmesi ile elde edilen pa amb tomaquet harika bir atıştırmalık. Hem keyifli hem de lezzetli.

Escalivada | Sebze yemeği seviyorsanız eğer Escalivada’yı denemeden şehirden ayrılmayın. Sebzeler, sarımsak ve zeytinyağı ile harmanlandıktan sonra ızgarada pişirilir. Oldukça hafif bir lezzette olan bu yemeği mutlaka denemelisiniz.

Churros | Tatlısız olmaz diyenler el kaldırsın! İspanyol tatlısı diye de bilinen churros, bir tür kızarmış hamur tatlısı. Toz şekere ve çikolata sosuna ya da süt reçeline bulanarak yenen Churros’un tadına doyamayacaksınız.


ree

Ulaşım

Tercih edebileceğiniz ulaşım seçeneği sayısı fazla olmasına rağmen sizlere en konforlu ve hızlı olan havayolu ulaşımını tavsiye ederiz. Ülkemizden Barselona’ya direkt uçak seferleri bulunmakta ve yaklaşık 3 saat 35 dakika sürmektedir.


Bodrum Dergi Web Sitesi © Yabancı Ses Prodüksiyon tarafından hazırlanmıştır.

bottom of page