top of page
  • Yazarın fotoğrafı: BODRUMDergi
    BODRUMDergi
  • 19 Şub
  • 3 dakikada okunur
2024’ün seyahat karnesi, ilginç verilerle dikkat çekiyor. Yılın en pahalı tek yön uçak bileti, İstanbul-San Francisco rotasında 160 bin TL’ye alıcı bulurken en ucuz uçak bileti 432 TL’ye İstanbul-İzmir uçuşunda satıldı. Feribot yolculuklarında Midilli-Ayvalık hattı öne çıkarken otobüs seyahatlerinde İstanbul-Ankara en popüler rota oldu.


Online seyahat platformu Turna.com, 2024 yılına ilişkin kullanıcı davranışlarını temel alarak hazırladığı seyahat raporunu yayımladı. Uçak, otobüs ve feribot bileti kategorilerinde seyahat alışkanlıklarını analiz eden bu rapora göre, 2024 yılında çiftler daha çok egzotik destinasyonları tercih ederken öğrenciler kültürel çeşitliliği yüksek şehirleri seçti. Yaz aylarında feribot yolculukları popülerliğini korurken otobüs seyahatleri ekonomik bir ulaşım seçeneği olarak her yaştan yolcunun ilgisini çekti.


En Pahalı İç Hat Tek Yön Uçak Bileti 12 bin TL’ye Bodrum-İstanbul

Rapora göre, yılın en pahalı gidiş-dönüş uçak bileti 226 bin TL’ye İstanbul-New York uçuşunda alıcı buldu. En pahalı tek yön dış hat uçak bileti ise İstanbul-San Francisco rotasında 160 bin TL olarak kaydedildi. Dış hatlarda uçak biletlerinin en pahalı olduğu dönemler ağustos ve eylül ayları oldu.


İç hatlarda, en pahalı tek yön uçak bileti 12 bin TL ile Bodrum-İstanbul arasında satılırken en pahalı gidiş-dönüş uçak bileti satışı 15 bin TL ile Ankara-İstanbul rotasında gerçekleşti. İç hatlarda uçak biletlerinin en pahalı olduğu dönemler temmuz ve ağustos oldu.


En Ucuz Uçak Biletleri Ocak, Nisan ve Mayıs Aylarında Satıldı

Verilere göre, yılın en ekonomik uçuşları ocak, nisan ve mayıs aylarında gerçekleşti. Dış hatlarda en ucuz tek yön uçak bileti 829 TL ile Priştine rotasında, en ucuz gidiş-dönüş bileti ise 1.933 TL ile Ankara-Tahran rotasında satıldı. İç hatlarda ise en ucuz tek yön uçak bileti 432 TL ile İstanbul-İzmir arasında, en ekonomik gidiş-dönüş uçak bileti ise 1.043 TL ile Balıkesir-İstanbul arasında alıcı buldu.


Uçak bileti fiyatlarının en ekonomik olduğu dönemler, iç hatlarda nisan ve ocak, dış hatlarda ise ocak ve mayıs ayları olarak belirlendi. Yılın en çok iniş yapılan destinasyonları arasında İstanbul, İzmir, Ankara, Antalya ve Adana yer alırken yaş ortalaması iç hatlarda 36, dış hatlarda ise 35 olarak kaydedildi.



İç Hatlarda İstanbul, Antalya ve İzmir, Dış Hatlarda Tahran, Bakü ve Bangkok

2024 uçak bileti satış verilerine dayalı olarak hazırlanan raporda, en çok sevilen rotalarda geçtiğimiz yıllardaki yerini koruyan İstanbul, Antalya ve İzmir’in yanına bu yıl Adana da eklendi. Sıralamayı Trabzon ve Bodrum takip etti. Dış hatlarda ise Tahran, Bakü, Bangkok, Üsküp ve Berlin öne çıkan favori şehirler oldu. Düsseldorf ve Belgrad da popüler destinasyonlar arasında yer aldı.


2024’te öğrenciler, iç hatlarda en çok İstanbul, Antalya ve İzmir’e; dış hatlarda ise Düsseldorf, Stuttgart ve Berlin’e uçtu. Çiftler iç hatlarda İzmir, Antalya ve İstanbul’u; dış hatlarda ise Bangkok, Viyana ve Üsküp’ü tercih etti. Çocuklu ailelerin tercihi iç hatlarda İstanbul, Antalya ve Trabzon olurken dış hatlarda en çok Bakü, Berlin ve Düsseldorf’a seyahat ettiler. 65 yaş üzeri yolcular ise iç hatlarda İstanbul, Antalya, İzmir’e dış hatlarda Tahran, Düsseldorf, Üsküp’e uçmayı tercih etti.


Doğu Ekspresi ile Başlayan Maceralar, Uçak Yolculuğuyla Tamamlandı

Son yılların en popüler tren rotaları arasında bulunan Doğu Ekspresi ile Kars’a seyahat eden gezginlerin büyük bir kısmı, dönüşte uçak yolculuğunu tercih etti. 2024 verilerine göre, Kars-İstanbul uçuşları en yoğun dönemini ocak ayında yaşadı. Kış aylarında Kars’ın karla kaplı büyüleyici manzaralarına tanıklık etmek isteyen seyahat severler, bu deneyimi Doğu Ekspresi ile başlatıp uçak yolculuğuyla tamamlamayı seçti.


İç Hatlarda AJet, Dış Hatlarda SunExpress

Rapora göre, iç hat uçuşlarda en çok tercih edilen hava yolları arasında AJet yer aldı. Onu, Pegasus, Türk Hava Yolları ve SunExpress takip etti. Dış hat uçuşlarda ise SunExpress, Pegasus, AJet ve Türk Hava Yolları yolcuların en sık tercih ettiği havayolu firmaları oldu.


Otobüs Yolculuklarında İstanbul - Ankara

2024 verilerine göre; otobüs yolculukları, popülerliğini koruyarak seyahat severler için vazgeçilmez bir seçenek olmaya devam ediyor. 2024’te İstanbul-Ankara, Bursa-İstanbul ve Ankara-İstanbul hatları en çok tercih edilen otobüs yolculuğu rotaları arasında yer aldı. Temmuz, otobüs yolculuklarının en yoğun olduğu ay olarak dikkat çekerken mart ayı bilet fiyatlarının en ucuz olduğu dönem oldu.


Çiftler otobüs yolculuklarında genellikle İstanbul, Ankara ve İzmir’i tercih ederken 65 yaş üzeri yolcular İstanbul, İzmir ve Antalya’ya seyahat etmeyi tercih etti. Gençler ise ağırlıklı olarak İstanbul-Ankara, Bursa-İstanbul ve İstanbul-İzmir hatlarında seyahat etti.


Feribot Seyahatlerinin Yıldızı Midilli-Ayvalık Hattı

Resmi verilere göre, kapı vizesi uygulamasıyla birlikte 31 Ağustos’a kadar Türkiye’den toplam 372 bin 495 turist Yunan adalarına seyahat etti. 2024 seyahat raporu da feribot yolculuklarının özellikle yaz aylarında popüler olduğunu ortaya koyuyor.


Rapora göre; Midilli-Ayvalık, yıl boyunca en çok tercih edilen feribot rotası oldu. Ağustos, feribot yolculuklarının en yoğun olduğu ay olarak öne çıkarken en avantajlı feribot bileti fiyatları mayıs ayında sunuldu. Çiftler Sakız Adası-Çeşme hattını sıklıkla tercih ederken çocuklu ailelerin favorisi Fethiye-Rodos hattı oldu. 65 yaş üzeri yolcular ise Sakız-Çeşme hattında sıklıkla seyahat etti.

  • Yazarın fotoğrafı: Seda Küçük
    Seda Küçük
  • 13 Şub
  • 5 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 14 Şub

İspanya’nın en güneybatı kesiminde Endülüs özerk bölgesinin merkezi ve en büyük şehri olan Sevilla, keşifler çağının altın şehri olarak anılmaktadır. Atlas Okyanusu’na bağlanan Guadalquivir Nehri üzerinde kurulmuştur. Yol boyunca birçok parkın yer aldığı nehir kenarında, şehrin kalabalığından uzak manzaraya karşı harika bir gezinti yapabilirsiniz. Şehrin her yerinde uzun tarihinin izleri vardır. Modern şehrin karmaşasına karşın, dar sokakları ve şirin balkonlu evleriyle barriolar (eski mahalleler), ateşli İspanyol hayatının güçlü yadigârıdır. Tarihi eser tutkunlarını mutlu edecek kadar çok gezilmesi ve yapılması gereken aktivite var bu şehirde. Sizi içine attığı atmosfere bayılacaksınız. Birçok operaya konu olan (Bizzet’in Carmen’i, Beethoven’ın Fideliosu, Mozart’ın don Giovanni ve Figaro’nun Düğünü ve tabii ki Rossini’nin Sevil Berberi) şehir, portakal çiçeği avluları, küçük meydanları, boğa güreşleri, Flamenko dansçıları ve tapas barları ile Endülüs’ün kalbidir.


Futbol Şehri Sevilla

Ayrıca spor tutkunlarının da bileceği gibi şehrin iki büyük takımından birisi olan Sevilla FC, 3 kez üst üste olmak üzere toplamda ise 7 kere UEFA Avrupa Ligi şampiyonluğu ve 1 kez UEFA Süper Kupası şampiyonluğu yaşamıştır. Sevilla’da Akdeniz iklimi hakimdir. Yaz aylarında şehirdeki sıcaklık bunaltıcı olabileceğinden, temmuz ve ağustos aylarında gitmekten kaçının.


Tarihçesi

Bir rivayete göre Yunan Mitolojisi kahramanı Herkül tarafından kurulan Sevilla’nın gelişimi M.Ö. II. yüzyılda başladı. M.S. VI. yüzyıl başlarında Singil Vandallarının kurduğu krallığın başkenti oldu. 711 yılında Müslümanların yönetimine geçti ve İşbiliye adını aldı. Bu dönemde şehir, büyük bir gelişme göstererek önde gelen bir kültür ve ticaret merkezi durumuna yükseldi. XII. yüzyılda yüksek bir refah düzeyine ulaştı ve geniş çaplı bayındırlık çalışmalarıyla daha da büyüdü. 711’den beri Müslümanlarca yönetilen İşbiliye, 1248’de Katilya ve Leon Kralı III. Fernando tarafından ele geçirildi. III. Fernando’nun komutasındaki Hristiyan ordusunun 1248’de Müslüman yönetimine son vermesinden sonra, çok sayıda insan kentten sürüldü. Bu durum yörenin ekonomisine geçici de olsa zarar verdi. Yeni Dünya’nın keşfi Sevilla için yeni bir fırsat doğurdu. İlerleyen yıllarda Yeni Dünya kaynaklarının aktığı bir merkez durumuna gelen Sevilla, iki yüzyıl boyunca İspanya’nın denizaşırı ticaretinde egemen bir konumda kaldı. XVII. yüzyılda denizaşırı ticaret gerileme sürecine girdi. Buna karşılık kültürel yaşam büyük bir canlanma gösterdi. Diego Velazquez, Francisco de Zurbaran ve Bartolome Esteban Murillo, heykelci Juan Martinez montanes ile şair Fernando Herrera gibi büyük sanatçılar bu şehirde yetişti. Ünlü Don Kişot romanının yazarı olan Miquel de Cervantes’de bu topraklarda yaşadı.



Aktiviteler

Sevilla daracık sokakları, birbirine yaslanmış fısıldaşan binaları ve eserleriyle görülmesi gereken harikulade yerlerden biri. Bu şehirde gezilmesi gereken çok yer var. Sevilla Katerali&Giralda Çan Kulesi, Santa Cruz Mahallesi, Real Alcazar, Plaza de Espana görülmesi gereken yerlerin başında geliyor. Şehri detaylı gezip keşfetmek isteyenler için ise Metropol Parasol, Flamenko Müzesi, Macerana Bazalikası, Torre del Oro, Sevilla Boğa Güreşi Alanı, Isla Mágica, Hospital de los Venerables, Calle Sierpes, Triana Bölgesi’de diğer güzel alternatifler arasında olabilir.


Sevilla Katerali & Giralda Çan Kulesi

Tarihi XIII. yüzyıla kadar uzanan bu dini yapı dünyanın en büyük gotik kilisesi ve en büyük üçüncü kilisesidir. 1248’de Kastilya Kralı III. Fernando’nun önderliğindeki ordunun kenti ele geçirmesinden sonra buradaki cami kiliseye çevrilmiş. 1356’daki depremde kullanılamayacak hâle gelen dini yapının yerine Sevilla Katedrali’nin yapımına karar verilmiş. 1507 yılında tamamlanan katedral Kristof Kolomb’un gömüldüğü yer olması nedeniyle de özel bir öneme sahiptir. Giralda, Sevilla Katedrali’nin çan kulesidir. 105 metre uzunluğa sahip kule caminin günümüze ulaşabilen tek bölümünü. Giralda, deniz seviyesinin 23 metre üstünde yer almaktadır. UNESCO tarafından Dünya Mirası ilan edilen bu kule, orta çağ şehir tarihine ait en önemli sembollerden birisi olarak kabul edilmektedir.


Santa Cruz Mahallesi

Santa Cruz, Sevilla’nın en önemli turistik bölgelerinden birisidir. XVIII. yüzyılda gerçekleştirilen yenileme projesi ile yeniden hayat bulan mahalle, şehrin en güzel yerlerinden biri. Mimari yapısı nedeniyle daima serin olan bir yer burası. Mahalledeki dar sokaklardan birine verilen isim oldukça enteresan. Herhâlde darlığı ve balkonların birbirlerine değecek kadar yakın olması sebebiyle “Öpücük Sokağı” ismiyle anılıyor.


Real Alcazar

Moro kökenli Müslüman krallar için inşa edilmiş bir kraliyet sarayıdır. Adı dilimizde “Kralın Evi” anlamına gelmektedir. Müdeccen stili mimarisiyle göz kamaştıran yapının üst katları hâlen kraliyet ailesi tarafından kullanılmaktadır. Dünyada hâlâ kullanılan kraliyet saraylarının en eskisi olan Alcazar, UNESCO tarafından Dünya Mirası ilan edildi. Dizi ve film çekimleri için oldukça efsunlu bulunan Alcázar Sarayı’nın ilgi çekici bölümlerinin başında ise Maria del Padilla Banyosu geliyor.


Plaza de Espana

Maria Luisa Parkı’nda bulunan Plaza de Espana, hem mücceden hem de Rönesans etkilerinin gözlemlendiği bir meydandır. 1924-1929 yılları arasında İspanya-Amerikan Dünya Fuarı için inşa edilmiştir. Maria Luisa Parkı’ndaki bahçeler Jean-Claude Nicolas Forestier tarafından tasarlandı. Yaklaşık yarım mil uzunluğunda bir alana yayılmış çeşmeler, süs havuzları, oturma bankları, portakal ve çam ağaçları ile çiçeklerden oluşan bu parkın içine ve çevresine Expo için birçok yapı da inşa edildi.



Mutfak

İspanyollar, günün büyük kısmını evde değil sokakta geçirirler. Adım başı yer alan restoran ve kafelerde oturup güzel yemekler lezzetli içkiler tadarak, dışarıda geçirilen zamanın hakkını çok da güzel verirler doğrusu. Et sever bir millet olmalarına rağmen Endülüsler ıspanağı da bolca tüketirler. Bir gün yolunuz düşerse bu güzel şehirde mutlaka yemeniz gereken birkaç lezzeti sizler için hazırladık. Unutmadan bazı lezzetleriyle bize yakın bir mutfak olduğunu da hatırlatalım.


Bull’s Tail | İspanyolların milli yemeklerinden biridir Bull’ Tail. Farklı bölgelerde farklı isimlerle anılan bu yemek, boğanın kuyruk etiyle yapılmaktadır. Kırmızı et, şarapla birlikte pişiriliyor, yanında papates kızartması ve ekmek dilimleriyle servis ediliyor. Geçmiş yıllarda boğa güreşlerinin ardından kesilen ve gereksiz olarak görülen hayvanların kuyruk kısımları fakir halka dağıtılıyormuş. Günümüzde ise şık restoranlarda en çok tercih edilen yemeklerden biri.


Spinach And Chickpeas | Nohut ve ıspanağı bir arada hayal edemiyor olabilirsiniz fakat çok et sever biri değilseniz bu yemek oldukça lezzetli gelecektir size. Üstelik karbonhidrat ve demir deposu olan Spinach And Chickpeas geziniz sırasında enerjinizi de yükseltecektir. Yanında ekmek dilimleri ile servis edilen spinach and chickpeas çok iyi bir seçim olabilir, tatmadan geçmeyin!


Cazon En Adobo | Atlantik Okyanusu’na sadece bir saatlik mesafede bulunan Sevilla da hâliyle deniz ürünleri de çok seviliyor. Cazon En Adobo, köpekbalığının kimyon, kekik, sirke ve limonla harmanlandıktan sonra hafifçe kızartılmasıyla hazırlanıyor. Bu yemek, şehrin mutlaka tadılması gereken efsane lezzetleri arasında bulunuyor.


Montadito De Pringa | Sevilla’da gerçekten muhteşem sandviçler var. Montadito de pringa tavuk, sosis ya da chorizo ile hazırlanıyor. Bu lezzetli sandviçler, bölgeden bölgeye değişkenlik gösterebilmektedir. Bir şeyler atıştırıp açlığınızı yatıştırmak için harika bir seçim.


Torrijas | Yanında dondurma ile de servis edilen bu küçük ekmekler sizi çok mutlu edecek. Ekmek dilimleri, kızartılmadan önce çırpılmış yumurtaya bulanıyor ve ardından fırında ya da tavada kızartılıyor. Bu şekilde tüketilse de bal, şeker şurubu gibi tatlandırıcılarla da kaplanabilmektedir.


Ulaşım

Türkiye’den Sevilla Havaalanı’na ne yazık ki direkt uçuş yok. Ancak aktarmalı olarak uçabilir veya 4 saat 30 dakika süren direkt uçuşla Malaga’dan buraya ulaşabilirsiniz. Malaga-Sevilla arası mesafe 214 km. Havalimanına 10 km uzaklıktaki Maria Zambrano İstasyonu’na taksiyle gidebilir, buradan 2 saatlik bir tren yolculuğu ile Seville Santa Justa İstasyonu’na ulaşabilirsiniz. Bir diğer alternatif ise Madrid üzerinden Sevilla’ya gitmek olabilir, hızlı tren ile 2,5 saatte Sevilla’ya ulaşabilirsiniz.



  • Yazarın fotoğrafı: Seda Küçük
    Seda Küçük
  • 11 Ara 2024
  • 5 dakikada okunur
Tarihi dokusu ve keşfedilmeyi bekleyen sokaklarıyla Avrupa’nın bohem ruhlu çocuğu Berlin’i eski hanedanlıkların bıraktığı farklı dönemlerden kalan izler, mimari zenginliğe sahip bir yer hâline getirmiştir. Çok kültürlü ve toleranslı yapısı, hareketli gece hayatı, sayısız müzesi ve sanat galerisi şehri her yıl binlerce turistin gözde destinasyonlarından birisi yapmakta. Alman şehir planlamacılığının bir örneği olan Berlin, aynı zamanda da çok düzenlidir. Şehir içerisinde ulaşım oldukça rahattır ve şehir sakinleri yaygın olarak bisikleti tercih etmektedir. Burası dünyanın en yeşil, en temiz şehirlerinden birisi. Berlin’de gezerken kendinizi doğa yürüyüşü yapıyormuş gibi hissedebilir, nefes alırken yüksek oksijenin tadını çıkarabilirsiniz. Almanya’nın başkenti Berlin’de genel olarak karasal iklim hâkim. Yıl boyunca birbirinden renkli etkinliklere ev sahipliği yapan bu şehirde keyifli vakit geçirmek için seyahatinizi planlarken bu etkinliklere de göz atmalısınız.


Tarihçesi

13. yüzyılda kurulmasından bu yana Berlin hep bir şeylerin merkezinde yer almıştır. Prusya Krallığı’na, Alman İmparatorluğu’na, Weimar Cumhuriyeti’ne, Üçüncü Reich’e başkentlik yapan Berlin, günümüzde Almanya’nın başkenti ve en büyük şehridir. Aynı zamanda da bir eyalettir. Kuzey Almanya’da, Spree ve Havel nehirlerinin arasındaki kumluk bölgeye kuruludur.


II. Dünya Savaşı’nda harabeye dönen Berlin, müttefik devletler tarafından işgal edildi. Şehir dört sektöre bölünerek ABD, Birleşik Krallık, Fransa ve SSCB’nin kontrolüne girdi. II. Dünya Savaşı’ndan sonra ise şehir ikiye bölündü. Doğu Berlin, Doğu Almanya’nın başkenti olurken Batı Berlin 1961-1989 yılları arasında Berlin Duvarı ile çevrildi. Bu duvar “Utanç Duvarı” olarak da bilinmektedir. O dönemde Berlinlilerin doğudan batıya geçişi en katı yöntemlerle engellendi. Berlin’i inşa eden mimar Karl Friedrich Schinkel ‘in tasarladığı binalar, büyükelçilikler, saraylar, müzeler tamamen kentin doğu kesiminde kaldı. Türkiye’den kaçak yollarla getirilen Bergama Sunağı’nın sergilendiği dünyanın en önemli müzelerinden biri olan Bergama Müzesi, Cölln ile Berlin’i birleştiren anlaşmanın yapıldığı St. Nicholas Kilisesi de tıpkı diğer önemli yapılar gibi Doğu Berlin’de kaldı.


1989’da duvarın yıkılması ve 3 Ekim 1990’daki birleşmenin ardından şehir Almanya’nın başkenti konumuna geri dönmüş, karanlık yıllarını geride bırakarak Avrupa’daki en hareketli, ileriye dönük ve modern merkezlerden biri hâline gelmiştir. Günümüzde Almanya’nın Başbakan’ı olan Angela Merkel’de duvarın yıkıldığı gün bariyeri aşarak Batı Almanya’ya geçen binlerce insan arasındaydı.



Aktiviteler

Berlin, hareketli gece hayatı ve gece kulüpleriyle eğlence kültüründe birinci sırada gelir. Bohem bir ruha sahipseniz, Berlin’in sokakları ve eserleri keyifle vakit geçirebileceğiniz bir yer. Bu şehirde görülmesi gereken çok yer var. Berlin Duvarı & East Side Gallery, Victory Column, Müzeler Adası, Berliner Fernsehturm görülmesi gereken yerlerin başında geliyor. Şehri detaylı gezip keşfetmek isteyenler için ise Gendarmenmarkt, Kaiser Wilhelm Anıt Kilisesi, Mitte ilçesinde yer alan 210 hektarlık alanı ile Berlin’in en büyük parkı unvanına sahip Tiergarten, Charlottenburg Sarayı, Potsdamer Platz ’da diğer güzel alternatifler arasında olabilir.


Victory Column

İnşasına 1864’te başlanan ve Tiergarten Parkı’nın kalbinde yer alan Victory Column, Heinrich Strack tarafından tasarlanmıştır. İlk başlarda Platz der Republik’da bulunan anıt 1938’de Hitler’in emriyle bugünkü yerine taşınmıştır. 4. kısım yapıya sonradan eklenerek yüksekliği 67 metreye çıkarılan yapının üst kısmında görkemli bir de heykel bulunmakta. Friedrich Drake imzası taşıyan bronz heykel, 35 ton ağırlığa, 8,30 metre yüksekliğe sahip. Heykelin hemen altında ise kentin büyük bölümüne hâkim bir seyir terası bulunuyor.

Berlin Duvarı& East Sıde Gallery

46 kilometre uzunluğundaki duvar, 13 Ağustos 1961’den 9 Kasım 1989’a kadar kenti Doğu ve Batı Berlin olarak ikiye bölmüştür. 1989 yılında Doğu Alman bir yetkilinin televizyonda yaptığı açıklama sonrasında tamamına yakını Berlin halkı tarafından yıkılmıştır. Birbirine paralel dizilmiş iki sıra taş ile varlığını hissettiren ‘Utanç Duvarı’ndan geriye kalan en önemli bölümü East Side Gallery oluşturuyor. 1,3 kilometre uzunluğa sahip anıt, 20’den fazla ülkeden gelen 105 sanatçının çalışmalarından oluşuyor.


Müzeler Adası

Mittle ilçesinden geçen Spree Nehri’nin üzerinde bulunan bu adanın kuzey kısmında dünyaca ünlü 5 müze bulunuyor. 1999’dan beri UNESCO’nun Dünya Mirasları Listesi’nde bulunan bölgenin oluşturduğu müzeler, sadece barındırdıkları koleksiyonları ile değil, mimarileri ile de görenleri büyülüyor.


Altes Nationalgalerie | 2. Dünya Savaşı’nda zarar gören fakat yılmayan ve sanat tarihini çok değerli tablolarıyla tek tek anlatan eski bir ulusal galeri. Müzede Türk ressam Osman Hamdi Bey’e ait 2 eser bulunmakta.

Neues Museum | Antik Mısır ve tarih öncesi devirlere ait birbirinden değerli parçaların sergilendiği müze sağlam bir restorasyon geçirdiği için yeni müze olarak da anılıyor.

Bergama Müzesi | Klasik Antik Çağ Koleksiyonu, Antik Yakın Doğu Müzesi, İslam Sanatı Müzesi olmak üzere üç bölümden oluşan müzenin en beğenilen parçası, Zeus Sunağı.

Alte Nationalgalerie | Joachim H. W. Wagener tarafından bağışlanan 19. yüzyıl sanat eserlerinin sergilendiği müze de ilgi görenler arasında.

Bode Müzesi | Orta Çağ’dan 18. yüzyılın son dönemlerine kadar ki zaman aralığında üretilmiş heykelleri bünyesinde barındırıyor. Madeni paralar ve madalyalar gibi Anadolu’da arkeolojik kazılarda bulunan pek çok eseri de sergileyen müze, adanın en kuzeyinde.


Berlıner Fernsehturm

1960-1964 yılları arasında inşa edilen televizyon kulesinin uzunluğu 365 metredir. Şehirdeki en yüksek yapı konumundaki Berliner Fernsehturm’un her yıl 1 milyondan fazla ziyaretçiyi kendisine çekmesinde sunduğu manzaranın büyük bir payı var. Panoramik Berlin manzarasını konuklarının gözleri önüne seren küre şeklindeki gözlem alanının yerden yüksekliği 200 metre. Buraya asansör vasıtasıyla 40 saniye içerisinde ulaşılıyor. Gözlem alanının dışında küre içerisinde bir restoran ve bar faaliyet gösteriyor.



Mutfak

Damak tadınıza uygun lezzetleri bulabileceğiniz bir şehir olan Berlin, yıldızlı restoranlardan sokak standlarına kadar geniş bir yelpazede çeşit çeşit restoran ve kafeye sahip. Kısacası aklınıza gelen her yemeği rahatlıkla bulabilirsiniz. Ayrıca hamburger, sosisli sandviç ve bira bu topraklardan doğmuştur. Bir gün yolunuz düşerse bu güzel şehirde mutlaka yemeniz gereken birkaç lezzeti sizler için hazırladık.


Pretzels | Dünyanın en eski atıştırmalığı unvanına sahip Pretzels’in ilk defa 7. yüzyılda yapıldığı düşünülüyor. Kıvrık bir şekle sahip bu krakerler oldukça doyurucu. Yapımında en yaygın olarak kullanılan baharat tuzdur fakat bu krakeri sade olarak yiyebileceğiniz gibi çikolatalı, peynirli veya başka malzemelerle zenginleştirilmiş farklı çeşitlerini de deneyebilirsiniz.

Kartoffelpuffer | Rendelenmiş patates, un, yumurta ve soğanla yapılan bir pankek. Yani bir nevi patates mücveri de diyebiliriz. Bu yemeğin en güzel yanı ona eklediğiniz soslarla farklı bir lezzet kazanması. Elmalı veya bir başka meyveli sosla birlikte yerseniz tatlı, domates ve sarımsaklı bir sosla yerseniz tuzlu olarak tüketmiş oluyorsunuz.

Senfeier | Özellikle et yemek istemeyenler için son derece uygun bir seçenek. Haşlanmış yumurta dilimlerinin üzerindeki patates püresi ve hardal sosunun uyumuna bayılacaksınız. Doyurucu ve aynı zamanda besleyici bir yemek olan Senfeier yumurta severlerin kalbini fethedecek.

Maultaschen | Hamur işi seviyorsanız Maultaschen tam sizi mutlu edecek bir yemek. Hamurun içi kıyma, ıspanak, peynir, çeşitli bitki ve baharatlarla doldurulabiliyor. Ardından kızartılarak veya haşlanarak pişiriliyor. Değişik bir mantı denemeye hazır olun.

Apfelstrudel | Elma veya elma marmelatı ile doldurulmuş çıtır çıtır hamurun üzerinde dondurma, tarçın, bazen kuru üzüm ve vanilyalı sosla birlikte servis edilen bir tatlı çeşidi. Elmalı turta kıvamındaki bu lezzeti mutlaka denemelisiniz.



Ulaşım

Berlin’e gitmek için ya yeşil pasaport sahibi olmanız ya da Schengen vizesi almanız gerekiyor. Almanya’nın kuzeydoğusunda konumlanan kente ülkemizden direkt uçuşlar mevcut. Uçuş süresi yaklaşık 2 saat 55 dakikadır. Şehirde Tegel ve Schoenefeld olmak üzere iki ayrı havalimanı bulunuyor. Tegel Havalimanı, şehir merkezine 8 km uzaklıkta, Schoenefeld Havalimanı ise şehir merkezine 18 km uzaklıkta yer alıyor. Her iki havalimanından şehir merkezine ulaşım için belediye otobüsü, taksi ve araç kiralama seçenekleri bulunuyor. Karar size kalmış.

Bodrum Dergi Web Sitesi © Yabancı Ses Prodüksiyon tarafından hazırlanmıştır.

bottom of page