top of page
  • Yazarın fotoğrafı: Seda Küçük
    Seda Küçük
  • 13 Şub
  • 5 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 14 Şub

İspanya’nın en güneybatı kesiminde Endülüs özerk bölgesinin merkezi ve en büyük şehri olan Sevilla, keşifler çağının altın şehri olarak anılmaktadır. Atlas Okyanusu’na bağlanan Guadalquivir Nehri üzerinde kurulmuştur. Yol boyunca birçok parkın yer aldığı nehir kenarında, şehrin kalabalığından uzak manzaraya karşı harika bir gezinti yapabilirsiniz. Şehrin her yerinde uzun tarihinin izleri vardır. Modern şehrin karmaşasına karşın, dar sokakları ve şirin balkonlu evleriyle barriolar (eski mahalleler), ateşli İspanyol hayatının güçlü yadigârıdır. Tarihi eser tutkunlarını mutlu edecek kadar çok gezilmesi ve yapılması gereken aktivite var bu şehirde. Sizi içine attığı atmosfere bayılacaksınız. Birçok operaya konu olan (Bizzet’in Carmen’i, Beethoven’ın Fideliosu, Mozart’ın don Giovanni ve Figaro’nun Düğünü ve tabii ki Rossini’nin Sevil Berberi) şehir, portakal çiçeği avluları, küçük meydanları, boğa güreşleri, Flamenko dansçıları ve tapas barları ile Endülüs’ün kalbidir.


ree

Futbol Şehri Sevilla

Ayrıca spor tutkunlarının da bileceği gibi şehrin iki büyük takımından birisi olan Sevilla FC, 3 kez üst üste olmak üzere toplamda ise 7 kere UEFA Avrupa Ligi şampiyonluğu ve 1 kez UEFA Süper Kupası şampiyonluğu yaşamıştır. Sevilla’da Akdeniz iklimi hakimdir. Yaz aylarında şehirdeki sıcaklık bunaltıcı olabileceğinden, temmuz ve ağustos aylarında gitmekten kaçının.


Tarihçesi

Bir rivayete göre Yunan Mitolojisi kahramanı Herkül tarafından kurulan Sevilla’nın gelişimi M.Ö. II. yüzyılda başladı. M.S. VI. yüzyıl başlarında Singil Vandallarının kurduğu krallığın başkenti oldu. 711 yılında Müslümanların yönetimine geçti ve İşbiliye adını aldı. Bu dönemde şehir, büyük bir gelişme göstererek önde gelen bir kültür ve ticaret merkezi durumuna yükseldi. XII. yüzyılda yüksek bir refah düzeyine ulaştı ve geniş çaplı bayındırlık çalışmalarıyla daha da büyüdü. 711’den beri Müslümanlarca yönetilen İşbiliye, 1248’de Katilya ve Leon Kralı III. Fernando tarafından ele geçirildi. III. Fernando’nun komutasındaki Hristiyan ordusunun 1248’de Müslüman yönetimine son vermesinden sonra, çok sayıda insan kentten sürüldü. Bu durum yörenin ekonomisine geçici de olsa zarar verdi. Yeni Dünya’nın keşfi Sevilla için yeni bir fırsat doğurdu. İlerleyen yıllarda Yeni Dünya kaynaklarının aktığı bir merkez durumuna gelen Sevilla, iki yüzyıl boyunca İspanya’nın denizaşırı ticaretinde egemen bir konumda kaldı. XVII. yüzyılda denizaşırı ticaret gerileme sürecine girdi. Buna karşılık kültürel yaşam büyük bir canlanma gösterdi. Diego Velazquez, Francisco de Zurbaran ve Bartolome Esteban Murillo, heykelci Juan Martinez montanes ile şair Fernando Herrera gibi büyük sanatçılar bu şehirde yetişti. Ünlü Don Kişot romanının yazarı olan Miquel de Cervantes’de bu topraklarda yaşadı.


ree

Aktiviteler

Sevilla daracık sokakları, birbirine yaslanmış fısıldaşan binaları ve eserleriyle görülmesi gereken harikulade yerlerden biri. Bu şehirde gezilmesi gereken çok yer var. Sevilla Katerali&Giralda Çan Kulesi, Santa Cruz Mahallesi, Real Alcazar, Plaza de Espana görülmesi gereken yerlerin başında geliyor. Şehri detaylı gezip keşfetmek isteyenler için ise Metropol Parasol, Flamenko Müzesi, Macerana Bazalikası, Torre del Oro, Sevilla Boğa Güreşi Alanı, Isla Mágica, Hospital de los Venerables, Calle Sierpes, Triana Bölgesi’de diğer güzel alternatifler arasında olabilir.


Sevilla Katerali & Giralda Çan Kulesi

Tarihi XIII. yüzyıla kadar uzanan bu dini yapı dünyanın en büyük gotik kilisesi ve en büyük üçüncü kilisesidir. 1248’de Kastilya Kralı III. Fernando’nun önderliğindeki ordunun kenti ele geçirmesinden sonra buradaki cami kiliseye çevrilmiş. 1356’daki depremde kullanılamayacak hâle gelen dini yapının yerine Sevilla Katedrali’nin yapımına karar verilmiş. 1507 yılında tamamlanan katedral Kristof Kolomb’un gömüldüğü yer olması nedeniyle de özel bir öneme sahiptir. Giralda, Sevilla Katedrali’nin çan kulesidir. 105 metre uzunluğa sahip kule caminin günümüze ulaşabilen tek bölümünü. Giralda, deniz seviyesinin 23 metre üstünde yer almaktadır. UNESCO tarafından Dünya Mirası ilan edilen bu kule, orta çağ şehir tarihine ait en önemli sembollerden birisi olarak kabul edilmektedir.


Santa Cruz Mahallesi

Santa Cruz, Sevilla’nın en önemli turistik bölgelerinden birisidir. XVIII. yüzyılda gerçekleştirilen yenileme projesi ile yeniden hayat bulan mahalle, şehrin en güzel yerlerinden biri. Mimari yapısı nedeniyle daima serin olan bir yer burası. Mahalledeki dar sokaklardan birine verilen isim oldukça enteresan. Herhâlde darlığı ve balkonların birbirlerine değecek kadar yakın olması sebebiyle “Öpücük Sokağı” ismiyle anılıyor.


Real Alcazar

Moro kökenli Müslüman krallar için inşa edilmiş bir kraliyet sarayıdır. Adı dilimizde “Kralın Evi” anlamına gelmektedir. Müdeccen stili mimarisiyle göz kamaştıran yapının üst katları hâlen kraliyet ailesi tarafından kullanılmaktadır. Dünyada hâlâ kullanılan kraliyet saraylarının en eskisi olan Alcazar, UNESCO tarafından Dünya Mirası ilan edildi. Dizi ve film çekimleri için oldukça efsunlu bulunan Alcázar Sarayı’nın ilgi çekici bölümlerinin başında ise Maria del Padilla Banyosu geliyor.


Plaza de Espana

Maria Luisa Parkı’nda bulunan Plaza de Espana, hem mücceden hem de Rönesans etkilerinin gözlemlendiği bir meydandır. 1924-1929 yılları arasında İspanya-Amerikan Dünya Fuarı için inşa edilmiştir. Maria Luisa Parkı’ndaki bahçeler Jean-Claude Nicolas Forestier tarafından tasarlandı. Yaklaşık yarım mil uzunluğunda bir alana yayılmış çeşmeler, süs havuzları, oturma bankları, portakal ve çam ağaçları ile çiçeklerden oluşan bu parkın içine ve çevresine Expo için birçok yapı da inşa edildi.


ree

Mutfak

İspanyollar, günün büyük kısmını evde değil sokakta geçirirler. Adım başı yer alan restoran ve kafelerde oturup güzel yemekler lezzetli içkiler tadarak, dışarıda geçirilen zamanın hakkını çok da güzel verirler doğrusu. Et sever bir millet olmalarına rağmen Endülüsler ıspanağı da bolca tüketirler. Bir gün yolunuz düşerse bu güzel şehirde mutlaka yemeniz gereken birkaç lezzeti sizler için hazırladık. Unutmadan bazı lezzetleriyle bize yakın bir mutfak olduğunu da hatırlatalım.


Bull’s Tail | İspanyolların milli yemeklerinden biridir Bull’ Tail. Farklı bölgelerde farklı isimlerle anılan bu yemek, boğanın kuyruk etiyle yapılmaktadır. Kırmızı et, şarapla birlikte pişiriliyor, yanında papates kızartması ve ekmek dilimleriyle servis ediliyor. Geçmiş yıllarda boğa güreşlerinin ardından kesilen ve gereksiz olarak görülen hayvanların kuyruk kısımları fakir halka dağıtılıyormuş. Günümüzde ise şık restoranlarda en çok tercih edilen yemeklerden biri.


Spinach And Chickpeas | Nohut ve ıspanağı bir arada hayal edemiyor olabilirsiniz fakat çok et sever biri değilseniz bu yemek oldukça lezzetli gelecektir size. Üstelik karbonhidrat ve demir deposu olan Spinach And Chickpeas geziniz sırasında enerjinizi de yükseltecektir. Yanında ekmek dilimleri ile servis edilen spinach and chickpeas çok iyi bir seçim olabilir, tatmadan geçmeyin!


Cazon En Adobo | Atlantik Okyanusu’na sadece bir saatlik mesafede bulunan Sevilla da hâliyle deniz ürünleri de çok seviliyor. Cazon En Adobo, köpekbalığının kimyon, kekik, sirke ve limonla harmanlandıktan sonra hafifçe kızartılmasıyla hazırlanıyor. Bu yemek, şehrin mutlaka tadılması gereken efsane lezzetleri arasında bulunuyor.


Montadito De Pringa | Sevilla’da gerçekten muhteşem sandviçler var. Montadito de pringa tavuk, sosis ya da chorizo ile hazırlanıyor. Bu lezzetli sandviçler, bölgeden bölgeye değişkenlik gösterebilmektedir. Bir şeyler atıştırıp açlığınızı yatıştırmak için harika bir seçim.


Torrijas | Yanında dondurma ile de servis edilen bu küçük ekmekler sizi çok mutlu edecek. Ekmek dilimleri, kızartılmadan önce çırpılmış yumurtaya bulanıyor ve ardından fırında ya da tavada kızartılıyor. Bu şekilde tüketilse de bal, şeker şurubu gibi tatlandırıcılarla da kaplanabilmektedir.

ree

Ulaşım

Türkiye’den Sevilla Havaalanı’na ne yazık ki direkt uçuş yok. Ancak aktarmalı olarak uçabilir veya 4 saat 30 dakika süren direkt uçuşla Malaga’dan buraya ulaşabilirsiniz. Malaga-Sevilla arası mesafe 214 km. Havalimanına 10 km uzaklıktaki Maria Zambrano İstasyonu’na taksiyle gidebilir, buradan 2 saatlik bir tren yolculuğu ile Seville Santa Justa İstasyonu’na ulaşabilirsiniz. Bir diğer alternatif ise Madrid üzerinden Sevilla’ya gitmek olabilir, hızlı tren ile 2,5 saatte Sevilla’ya ulaşabilirsiniz.



  • Yazarın fotoğrafı: Seda Küçük
    Seda Küçük
  • 11 Ara 2024
  • 5 dakikada okunur
Tarihi dokusu ve keşfedilmeyi bekleyen sokaklarıyla Avrupa’nın bohem ruhlu çocuğu Berlin’i eski hanedanlıkların bıraktığı farklı dönemlerden kalan izler, mimari zenginliğe sahip bir yer hâline getirmiştir. Çok kültürlü ve toleranslı yapısı, hareketli gece hayatı, sayısız müzesi ve sanat galerisi şehri her yıl binlerce turistin gözde destinasyonlarından birisi yapmakta. Alman şehir planlamacılığının bir örneği olan Berlin, aynı zamanda da çok düzenlidir. Şehir içerisinde ulaşım oldukça rahattır ve şehir sakinleri yaygın olarak bisikleti tercih etmektedir. Burası dünyanın en yeşil, en temiz şehirlerinden birisi. Berlin’de gezerken kendinizi doğa yürüyüşü yapıyormuş gibi hissedebilir, nefes alırken yüksek oksijenin tadını çıkarabilirsiniz. Almanya’nın başkenti Berlin’de genel olarak karasal iklim hâkim. Yıl boyunca birbirinden renkli etkinliklere ev sahipliği yapan bu şehirde keyifli vakit geçirmek için seyahatinizi planlarken bu etkinliklere de göz atmalısınız.

ree

Tarihçesi

13. yüzyılda kurulmasından bu yana Berlin hep bir şeylerin merkezinde yer almıştır. Prusya Krallığı’na, Alman İmparatorluğu’na, Weimar Cumhuriyeti’ne, Üçüncü Reich’e başkentlik yapan Berlin, günümüzde Almanya’nın başkenti ve en büyük şehridir. Aynı zamanda da bir eyalettir. Kuzey Almanya’da, Spree ve Havel nehirlerinin arasındaki kumluk bölgeye kuruludur.


II. Dünya Savaşı’nda harabeye dönen Berlin, müttefik devletler tarafından işgal edildi. Şehir dört sektöre bölünerek ABD, Birleşik Krallık, Fransa ve SSCB’nin kontrolüne girdi. II. Dünya Savaşı’ndan sonra ise şehir ikiye bölündü. Doğu Berlin, Doğu Almanya’nın başkenti olurken Batı Berlin 1961-1989 yılları arasında Berlin Duvarı ile çevrildi. Bu duvar “Utanç Duvarı” olarak da bilinmektedir. O dönemde Berlinlilerin doğudan batıya geçişi en katı yöntemlerle engellendi. Berlin’i inşa eden mimar Karl Friedrich Schinkel ‘in tasarladığı binalar, büyükelçilikler, saraylar, müzeler tamamen kentin doğu kesiminde kaldı. Türkiye’den kaçak yollarla getirilen Bergama Sunağı’nın sergilendiği dünyanın en önemli müzelerinden biri olan Bergama Müzesi, Cölln ile Berlin’i birleştiren anlaşmanın yapıldığı St. Nicholas Kilisesi de tıpkı diğer önemli yapılar gibi Doğu Berlin’de kaldı.


1989’da duvarın yıkılması ve 3 Ekim 1990’daki birleşmenin ardından şehir Almanya’nın başkenti konumuna geri dönmüş, karanlık yıllarını geride bırakarak Avrupa’daki en hareketli, ileriye dönük ve modern merkezlerden biri hâline gelmiştir. Günümüzde Almanya’nın Başbakan’ı olan Angela Merkel’de duvarın yıkıldığı gün bariyeri aşarak Batı Almanya’ya geçen binlerce insan arasındaydı.


ree

Aktiviteler

Berlin, hareketli gece hayatı ve gece kulüpleriyle eğlence kültüründe birinci sırada gelir. Bohem bir ruha sahipseniz, Berlin’in sokakları ve eserleri keyifle vakit geçirebileceğiniz bir yer. Bu şehirde görülmesi gereken çok yer var. Berlin Duvarı & East Side Gallery, Victory Column, Müzeler Adası, Berliner Fernsehturm görülmesi gereken yerlerin başında geliyor. Şehri detaylı gezip keşfetmek isteyenler için ise Gendarmenmarkt, Kaiser Wilhelm Anıt Kilisesi, Mitte ilçesinde yer alan 210 hektarlık alanı ile Berlin’in en büyük parkı unvanına sahip Tiergarten, Charlottenburg Sarayı, Potsdamer Platz ’da diğer güzel alternatifler arasında olabilir.


Victory Column

İnşasına 1864’te başlanan ve Tiergarten Parkı’nın kalbinde yer alan Victory Column, Heinrich Strack tarafından tasarlanmıştır. İlk başlarda Platz der Republik’da bulunan anıt 1938’de Hitler’in emriyle bugünkü yerine taşınmıştır. 4. kısım yapıya sonradan eklenerek yüksekliği 67 metreye çıkarılan yapının üst kısmında görkemli bir de heykel bulunmakta. Friedrich Drake imzası taşıyan bronz heykel, 35 ton ağırlığa, 8,30 metre yüksekliğe sahip. Heykelin hemen altında ise kentin büyük bölümüne hâkim bir seyir terası bulunuyor.

Berlin Duvarı& East Sıde Gallery

46 kilometre uzunluğundaki duvar, 13 Ağustos 1961’den 9 Kasım 1989’a kadar kenti Doğu ve Batı Berlin olarak ikiye bölmüştür. 1989 yılında Doğu Alman bir yetkilinin televizyonda yaptığı açıklama sonrasında tamamına yakını Berlin halkı tarafından yıkılmıştır. Birbirine paralel dizilmiş iki sıra taş ile varlığını hissettiren ‘Utanç Duvarı’ndan geriye kalan en önemli bölümü East Side Gallery oluşturuyor. 1,3 kilometre uzunluğa sahip anıt, 20’den fazla ülkeden gelen 105 sanatçının çalışmalarından oluşuyor.


Müzeler Adası

Mittle ilçesinden geçen Spree Nehri’nin üzerinde bulunan bu adanın kuzey kısmında dünyaca ünlü 5 müze bulunuyor. 1999’dan beri UNESCO’nun Dünya Mirasları Listesi’nde bulunan bölgenin oluşturduğu müzeler, sadece barındırdıkları koleksiyonları ile değil, mimarileri ile de görenleri büyülüyor.


Altes Nationalgalerie | 2. Dünya Savaşı’nda zarar gören fakat yılmayan ve sanat tarihini çok değerli tablolarıyla tek tek anlatan eski bir ulusal galeri. Müzede Türk ressam Osman Hamdi Bey’e ait 2 eser bulunmakta.

Neues Museum | Antik Mısır ve tarih öncesi devirlere ait birbirinden değerli parçaların sergilendiği müze sağlam bir restorasyon geçirdiği için yeni müze olarak da anılıyor.

Bergama Müzesi | Klasik Antik Çağ Koleksiyonu, Antik Yakın Doğu Müzesi, İslam Sanatı Müzesi olmak üzere üç bölümden oluşan müzenin en beğenilen parçası, Zeus Sunağı.

Alte Nationalgalerie | Joachim H. W. Wagener tarafından bağışlanan 19. yüzyıl sanat eserlerinin sergilendiği müze de ilgi görenler arasında.

Bode Müzesi | Orta Çağ’dan 18. yüzyılın son dönemlerine kadar ki zaman aralığında üretilmiş heykelleri bünyesinde barındırıyor. Madeni paralar ve madalyalar gibi Anadolu’da arkeolojik kazılarda bulunan pek çok eseri de sergileyen müze, adanın en kuzeyinde.


Berlıner Fernsehturm

1960-1964 yılları arasında inşa edilen televizyon kulesinin uzunluğu 365 metredir. Şehirdeki en yüksek yapı konumundaki Berliner Fernsehturm’un her yıl 1 milyondan fazla ziyaretçiyi kendisine çekmesinde sunduğu manzaranın büyük bir payı var. Panoramik Berlin manzarasını konuklarının gözleri önüne seren küre şeklindeki gözlem alanının yerden yüksekliği 200 metre. Buraya asansör vasıtasıyla 40 saniye içerisinde ulaşılıyor. Gözlem alanının dışında küre içerisinde bir restoran ve bar faaliyet gösteriyor.


ree

Mutfak

Damak tadınıza uygun lezzetleri bulabileceğiniz bir şehir olan Berlin, yıldızlı restoranlardan sokak standlarına kadar geniş bir yelpazede çeşit çeşit restoran ve kafeye sahip. Kısacası aklınıza gelen her yemeği rahatlıkla bulabilirsiniz. Ayrıca hamburger, sosisli sandviç ve bira bu topraklardan doğmuştur. Bir gün yolunuz düşerse bu güzel şehirde mutlaka yemeniz gereken birkaç lezzeti sizler için hazırladık.


Pretzels | Dünyanın en eski atıştırmalığı unvanına sahip Pretzels’in ilk defa 7. yüzyılda yapıldığı düşünülüyor. Kıvrık bir şekle sahip bu krakerler oldukça doyurucu. Yapımında en yaygın olarak kullanılan baharat tuzdur fakat bu krakeri sade olarak yiyebileceğiniz gibi çikolatalı, peynirli veya başka malzemelerle zenginleştirilmiş farklı çeşitlerini de deneyebilirsiniz.

Kartoffelpuffer | Rendelenmiş patates, un, yumurta ve soğanla yapılan bir pankek. Yani bir nevi patates mücveri de diyebiliriz. Bu yemeğin en güzel yanı ona eklediğiniz soslarla farklı bir lezzet kazanması. Elmalı veya bir başka meyveli sosla birlikte yerseniz tatlı, domates ve sarımsaklı bir sosla yerseniz tuzlu olarak tüketmiş oluyorsunuz.

Senfeier | Özellikle et yemek istemeyenler için son derece uygun bir seçenek. Haşlanmış yumurta dilimlerinin üzerindeki patates püresi ve hardal sosunun uyumuna bayılacaksınız. Doyurucu ve aynı zamanda besleyici bir yemek olan Senfeier yumurta severlerin kalbini fethedecek.

Maultaschen | Hamur işi seviyorsanız Maultaschen tam sizi mutlu edecek bir yemek. Hamurun içi kıyma, ıspanak, peynir, çeşitli bitki ve baharatlarla doldurulabiliyor. Ardından kızartılarak veya haşlanarak pişiriliyor. Değişik bir mantı denemeye hazır olun.

Apfelstrudel | Elma veya elma marmelatı ile doldurulmuş çıtır çıtır hamurun üzerinde dondurma, tarçın, bazen kuru üzüm ve vanilyalı sosla birlikte servis edilen bir tatlı çeşidi. Elmalı turta kıvamındaki bu lezzeti mutlaka denemelisiniz.


ree

Ulaşım

Berlin’e gitmek için ya yeşil pasaport sahibi olmanız ya da Schengen vizesi almanız gerekiyor. Almanya’nın kuzeydoğusunda konumlanan kente ülkemizden direkt uçuşlar mevcut. Uçuş süresi yaklaşık 2 saat 55 dakikadır. Şehirde Tegel ve Schoenefeld olmak üzere iki ayrı havalimanı bulunuyor. Tegel Havalimanı, şehir merkezine 8 km uzaklıkta, Schoenefeld Havalimanı ise şehir merkezine 18 km uzaklıkta yer alıyor. Her iki havalimanından şehir merkezine ulaşım için belediye otobüsü, taksi ve araç kiralama seçenekleri bulunuyor. Karar size kalmış.

  • Yazarın fotoğrafı: Seda Küçük
    Seda Küçük
  • 18 Ağu 2024
  • 4 dakikada okunur
Güney Amerika’nın hem ekonomik hem de kültürel olarak en önemli şehirlerden biridir Buenos Aires. Dünya standartlarında müzelere, galerilere ve orkestralara sahip şehir, atmosferi ve tutkusuyla görülmesi gereken bir yer. Buenos Aires denince akla tango gelmektedir. Tango buradaki fakir mahallelerde ortaya çıkmıştır. Pazar günleri ve aralık ayının ortasındaki Tango Günü’nde müziğin sesi San Telmo ile La Boca’yı baştan sona sarar. Şehrin bazı yerlerinde isterseniz her gece tango yapma şansınız da var. Oldukça hareketli olan bu şehrin sokaklarını inleten bandoneonun sesi sizi başka bir zaman dilimine taşıyacak. Tutkulu ve kültürel mirası ile gurur duyan insanlarla dolu, özgürlükçü bir şehirdir burası. İlkbahar ve sonbahar ayları Bounes Aires’e seyahat etmek için uygun bir zaman. Ancak Buenos Aires caddeleri ve sokaklarını, kasım ayına denk gelen ilkbaharın sonlarına doğru çiçek açan Jakaranda ağaçları, mor renge boyuyor. Bu görsel şöleni kaçırmak istemezsiniz. Müzikle tutkunun iç içe geçtiği bu şehirden emin olun mutlu döneceksiniz.

ree

Tarihçesi

2 Şubat 1936’da Pedro de Mendoza tarafından kurulan Buenos Aires, ismini Cagliari’nin Virgen de Bonaria’sından (Güzel Hava Bakiresi) almıştır. Bir başka rivayete göre ise Rio de la Plata’daki havanın güzel oluşundan dolayı seçilmiştir bu isim. Buenos Aires, İspanyolcada “Güzel Havalar” anlamına gelmektedir.


Mendoza yaz sonunda 16 gemiyle birlikte gelmişti ve tahıl ekmek için çok geç bir dönemdi. Bölgedeki Kızılderilileri kendilerine yiyecek sağlamaya zorlayan Mendoza’nın 1.600 adamı 1541 yılında bölgeyi terk etmek zorunda kaldı.


Şehir 1580 yılında, Juan de Garay tarafından tekrar kuruldu. 17. ve 18. yüzyılda İspanyol yönetimi Avrupa’ya gelecek bütün malların vergilendirilebilmesi için Peru’daki Lima şehrine gönderilmesini zorunlu kıldı. Malların yollanması epey zorlaşmıştı. Buenos Airesli tüccarların, bu konudaki hoşnutsuzlukları giderek artıyor, İspanya Kralı III.Karl’ında otoritesi giderek azalıyordu. Bunun üzerine önce ticari yaptırımları hafifletti sonra da Buenos Aires’i serbest bir liman şehri olarak tanıdı. 1776 yılında Peru’dan ayrılan Buenos Aires, Rio de la Plata Eyaleti’nin başkenti oldu. Rio de la Plata’nın İngiliz İşgali sırasında Buenos Aires de işgal edildi. Ancak şehir halkı İngilizlere karşı direndi ve 4 Ağustos’ta şehri tekrar ele geçirdi. 1880 yılında Arjantin’in başkenti ilan edilen Buenos Aires, o yıllarda Latin Amerika’daki en büyük ve en önemli şehir konumundaydı.


ree

Aktiviteler

Arjantin’in tutku, aşk, müzik ve neşe dolu şehri Buenos Aires, sokakları ve eserleri sayesinde keyifle vakit geçirebileceğiniz bir yer. Bu şehirde görülmesi gereken çok yer var. 9 Temmuz Caddesi, La Recoleta Mezarlığı, Caminito Sokağı, Palacio Barolo görülmesi gereken yerlerin başında geliyor. Şehri detaylı gezip keşfetmek isteyenler için ise Plaza de Mayo, Casa Rosada, Teatro Colon, Buenos Aires Dikilitaşı, Jardin Japones’de diğer güzel alternatifler arasında olabilir. Buenos Aires alışveriş olanaklarıyla da meşhur bir şehirdir. Ayrıca San Telmo’da pazar günleri muhteşem bir pazar ve Recoleta’daki Francia Park’ta el işleri fuarı kurulur.


9 Temmuz Caddesi

Şehir merkezindeki bu büyük cadde 22 şeritli ve 140 metre bir genişliğe sahip. Adını 9 Temmuz 1816’da Arjantin’in Bağımsızlık Günü’nünden alan cadde, Río de la Plata sahilinin yaklaşık 3 kilometre batısında bulunuyor. Kuzeydeki Retiro bölgesinden güneydeki Constitución istasyonuna kadar uzanmaktadır.


ree

La Recoleta Mezarlığı

Buenos Aires’in Recolata semtinde yer alan bir mezarlıktır. Eva Peron, Arjantin başkanları, Nobel Ödülü sahipleri, Arjantin Donanması’nın kurucusu ve Napolyon’un torunu da dahil olmak üzere önemli kişilerin mezarları burada bulunmaktadır. BBC 2011’de La Recoleta Mezarlığı’nı dünyanın en iyi mezarlıklarından biri seçerken 2013 yılında da CNN burayı dünyanın en güzel 10 mezarlığı arasında listeledi.


ree

Caminito Sokağı

La Boca semtinin Caminito sokağı, adını tango bestecisi ve yorumcusu Carlos Gardel’in şarkısından almıştır. Maradona’nın futbol oynadığı ünlü Junior Boca da bu semtin takımıdır. Çok sayıda tango yapılan restoranları ve duvarları renkli resimlerle dolu eski evleri bu sokağa ayrı bir değer katmaktadır. Bu evler batık ve eski gemilerin saclarından inşa edilmiş, tekne boyası ile alaca renkli boyanmışlardır. Renkli bir yaşamdan hoşlanıyorsanız Caminito Sokağı’nı mutlaka görmelisiniz.


Palacio Barolo

Palacio Barolo, Buenos Aires’te bulunan bir gökdelendir. 100 metre yüksekliğinde ve 22 katlı olan bu bina 1923 yılında tamamlanmıştır. Tamamlandığında kentin en yüksek binasıydı. 1997 yılında ulusal tarihi bir anıt ilan edilen Palacio Barolo da şu an, birkaç seyahat acentesi, İspanyol yabancılar okulu, tango için giysi satan mağaza, mimarların, muhasebecilerin, avukatların ofisleri ve stüdyoları bulunmakta.


ree

Mutfak

Dünyanın en çok sığır eti üreten ülkesi olan Arjantin mutfağı çok çeşitlidir denemez. Genelde et ve hamur ağırlıklı bir mutfağa sahiptirler. Ancak Arjantin mutfağı bulunduğu coğrafi koşulların tüm zenginliklerini büyük bir uyum ve lezzet içinde barındırır. Bir gün yolunuz düşerse bu güzel şehirde mutlaka yemeniz gereken birkaç lezzeti sizler için hazırladık.


Provoleta | Provotela, ara sıcak ve sabah kahvaltısı için enfes bir lezzettir. Eritilen peynirlerin, fesleğen ve domatesle birlikte sunumu sizi baştan çıkarabilir. Ekmeğinizi batırıp yiyebileceğiniz, keyifli ve doyurucu bir tat.

Steak | Etin Buenos Aires’te mutfağın ana maddesi olduğunu söyleyebiliriz. Muhteşem steakler yiyebileceğiniz bir şehir burası. Sığırın en yumuşak, yağsız bölümü olan lomoyu denemelisiniz.

Empanada | Buenos Aires’inde en sevilen tatlarından biri olan Empanada, kıymalı ve soğanlı bir harçla doldurulan küçük poğaça benzeri oldukça lezzetli hamurlardır. Üstü nar gibi kızartılan empanadaların muhteşem bir tadı var.

Alfajores | Güney Amerika’nın en güzel atıştırmalığı olan Alfojor’un tadı biraz un kurabiyesini andırsa da arasındaki karamelle bambaşka bir lezzete dönüşmüş.

Dulce de leche | Uzun süre kaynatılıp karamelize olmuş bir tür sütlü tatlı. Ülkemizde süt reçeli olarak bilinen bu tat sabah kahvaltılarında tercih edebileceğiniz lezzetli bir reçeldir.


ree

Ulaşım

İstanbul’dan direkt olarak 16 saat süren uçuş süresiyle Buenos Aires’e varmak mümkün. Kent içinde her bir noktaya toplu taşıma ile de rahatlıkla gidilebilir. Para birimi olarak Arjantin Pezosu kullanılmaktadır. Buenos Aires, Güney Yarım Küre’de yer aldığı için en sıcak ay ocaktır. Ocak ayı ortalama sıcaklığı 23–25 derece arasında değişir. Şehir kışı haziranda yaşar ve en soğuk aydır. Ortalama kış sıcaklığı ise 8-10 derece arasında değişir. Bahar ayında kent içinde zaman zaman yağış görülmektedir. En çok yağış mart ayında etkili olur. İlkbahar ve sonbahar, Buenos Aires’e gitmek için en uygun zamanlardır.


Bodrum Dergi Web Sitesi © Yabancı Ses Prodüksiyon tarafından hazırlanmıştır.

bottom of page