top of page
  • Yazarın fotoğrafı: Özge Zeki
    Özge Zeki
  • 11 May 2022
  • 2 dakikada okunur

Özellikle davet tasarımlarıyla öne çıkan Barrus markası Londra’ya açıldı. Şu anda Londra’da Selfridges çatısı altında satılan tek Türk markası olma başarısını elde eden Barrus’un Kurucu Ortağı ve Baş Tasarımcısı Neslişah Yılmaz ile projeleri üzerine konuştuk.


ree

Moda sektörü ile nasıl tanıştınız? Barrus’un kuruluş öyküsünden kısaca bahseder misiniz?

ree

2011 yılında Marmara Üniversitesi Tekstil ve Moda Tasarım bölümünden, bölüm birinciliğiyle mezun oldum. Eğitim dönemim süresi boyunca çeşitli yarışmalara katıldım ve dereceye girdim. Yüksek lisans eğitimimdeki konumu biraz daha çeşitlendirip Nanoteknoloji Tasarımlara yöneldim. ‘Karbon Lifleriyle Isıtmalı Ceket’ tezimi vererek onur öğrencisi olarak mezun oldum. Master eğitimim sırasında İTHİB-İTA tarafından düzenlenen Teknik Tekstil Yarışmasında dereceye girdim. Yarışmaya katıldığım ‘Cilt Kanserine Karşı Uyarıcı ve Koruyucu Kumaş’ projemin patentini alarak TÜBİTAK tarafından bronz madalya ile ödüllendirildim ve 2016 yılında ‘ilk 5 Kadın Girişimci’ arasında yer aldım. Aslında şu anda yaptığım mesleği, kazara seçmedim ya da hobi olarak başlamadım.Bu başarı için gerekli olan eğitimleri almayı planlayarak başladım. Eğitim süresince birçok tekstil firmasında stajlar yaparak mezun olduktan sonra da gerekli deneyime sahip olmak için tasarım departmanlarında çalıştım. 2014 yılında Volkan Hidayetoğlu ile birlikte Barrus London markasını kurduk.


Barrus London ile tüm dünyaya açıldınız. Londra’nın en büyük AVM’lerinden birinde satışta olan tek Türk markası oldunuz. Aynı zamanda küresel çevrim içi pazar yerlerinden de müşterilerinize ulaşıyorsunuz. Türkiye’de marka yaratmanın ve bunu küresel boyuta taşımanın ne gibi zorlukları olduğunu düşünüyorsunuz? Bir sonraki hedefiniz nedir?

ree

Markamızı kurduğumuz ilk andan beri hedefimiz dünya pazarıydı. 2016 yılında London Fashion Week’den aldığımız teklifle bu süreç hızlı gelişti. Arka arkaya yaptığımız defileler, moda otoritelerinden tam not alarak güzel gelişmeler yaşamamızı sağlamıştı. Ancak ülkemizde ve dünyada oluşan krizlerle bu süreç yavaş ilerlemiş olsa da önemli olan doğru ve sağlam adımlarla ilerleyebilmek.


Yeni sezon için bir koleksiyon hazırlığında olduğunuzu biliyoruz. Bu koleksiyonun odağında neler olacak?

ree

İki yıldır üretimimizin yönünü geri dönüştürülmüş malzemelere çevirdik. 2020 yılında, geri dönüştürülmüş kumaşlarla yaptığımız defilemiz büyük yankı uyandırmıştı. Günlük giyim ve dış giyimde tercih edilen geri dönüştürülmüş kumaşlardan ‘haute couture elbiseleri’ Türkiye ve dünyada ilk yapan Barrus London oldu. Şu anda hazırlanan koleksiyonumuzun odağında geri dönüştürülmüş kumaşlar yer alıyor. Seçen Tekstil recycle kumaşlarıyla içimize sinen koleksiyonlar hazırlamanın heyecanı anlatılamaz. Sonbahar-Kış koleksiyonumuz için hazırlıklarımız tam gaz devam ediyor. Önümüzdeki sezon yaz olacağı için soft renklerin yanında canlı, parlak renklerimizden hazırlanan parçalarımız da var. Uzun süredir rahat kıyafetlere alıştığımız için, rahatlıktan çok uzaklaşmayan ama şık tasarımlar üzerinde çalışıyoruz.

  • Yazarın fotoğrafı: BODRUMDergi
    BODRUMDergi
  • 22 Şub 2022
  • 2 dakikada okunur

Ulusal ve uluslararası ölçekte iç mimari projeler yürüten ve sanatsal mekânlara imza atan İç Mimar Beril Khalaf, 2022 yılında ön plana çıkacak olan dekorasyon trendlerini değerlendirdi. Beril Khalaf’a göre natürel renkler, fonksiyonel mobilyalar ve minimal tasarımlar yeni yılda fazlaca karşımıza çıkacak.


ree


ree

Basit yaşam, doğala yakın nötr ve natürel renkler, minimal tasarımlar popüler hâle gelecek

ree

Beril Khalaf Interiors’un kurucusu İç Mimar Beril Khalaf, 2022 yılında tasarım alanında konuşulacak yenilikleri ve iç mekânlarda karşımıza çıkacak dekorasyon trendlerini Bodrum Dergi’ye anlattı.


ree

Genel olarak evlerde 2021 yılında da yansımalarını görmeye başladığımız ve bir noktada hayatımıza girmiş olan doğala yakın nötr ve natürel renklerin hakim olduğu tasarımların göz önüne çıkacağını belirten Beril Khalaf, işlevsel mobilyaları ve basit yaşam prensiplerini benimseyebileceğimiz minimal tasarımların popüler hâle geleceğini söyledi.

Doğanın iç mekânlarda hüküm sürmeye devam edeceğini ve doğanın sunduğu natürel renkleri ev dekorasyonlarında daha sık göreceğimizi vurgulayan Khalaf şöyle dedi:

“Natürel renklere işlenmemiş, doğal ve sürdürülebilir malzemeler eşlik edecek. Traverten, oniks, granit gibi malzemelere konut ya da ticari projelerde çokça rastlayacağımızı düşünüyorum.




ree

Natürel renklere bozuk formlar ve organik bitişlere sahip mobilyalar eşlik edecek. Geçirmiş olduğumuz dönemin şartlarına ayak uydurabilmek adına evlerde çokça vakit geçirdiğimiz, evlerimizi kimi zaman ofis kimi zaman da bir atölye olarak kullandığımız için, özellikle yaşam alanlarında, boşlukların ve hareket alanlarının da bulunduğu, aynı alanın birden fazla fonksiyona sahip olduğu tasarım fikirlerine 2022 yılında fazlaca yer vereceğimizi düşünüyorum. Eskimeyen ve her tasarım dilinde farklı bir formuna rastladığımız ahşap, bu yıl da duvar panelleri olarak karşımıza çıkacak. Zeminde kullandığımız doğal taş karolar, mermerden yapılmış tezgâhlar keten ve pamuklu kumaşlar 2022’de de trend olmaya devam edecek.”


ree

Modada başlayan nostaljik canlanma stilinin önümüzdeki yılda iç mekân tasarım trendlerinde de yeniden popüler olacağını belirten Beril Khalaf, “Farklı tasarım dillerine yer verilmek istenen tasarımlarda retro tarzı unsurlara ve renklere rastlayacağız. Minimal tasarımlarda görmeye alışkın olduğumuz keten kumaşlar ve ahşap natürel dokuların yanı sıra kadife kumaşlara, pirinçlere ve metal dokulara da çokça yer verilecek” dedi.



ree


Khalaf, tüm zamanların trendi diyebileceğimiz, her mekânın en önemli aksesuarı olan bitkilerin her yıl olduğu gibi bu yıl da tasarımın tamamlayıcı parçaları olarak yaşam alanlarımızda yerlerini alacağını, seramik ve ahşap malzemelerden elle üretilmiş, doğal bitişli aksesuarların da önümüzdeki yıl göz önünde olacağını söyledi.


  • Yazarın fotoğrafı: Seda Küçük
    Seda Küçük
  • 21 Şub 2022
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 11 Haz 2022


ree

Diş Hekimi Ebru Küçük Erşan, tüm dünyayı etkisi altına alan pandeminin, ağız ve diş sağlığı kontrollerini olumsuz yönde etkilediğini belirterek, “Pandeminin özellikle ilk altı ayında insanlar ağız ve diş sağlığı problemlerini erteleyip sadece acil olarak yaşanan sorunlarını hallettirmek istedi. Bu durum pek çok insanda önlenebilir ağız ve diş sağlığı hastalıklarının ortaya çıkmasına neden oldu. Ancak bu konuda sadece seri çözüm üretebilen ve yeterli alt yapısı bulunan klinikler çalışabildi. Küçük problemlerinizin kocaman bir sorun olarak karşınıza çıkmasını istemiyorsanız, koruyucu diş hekimliği uygulamaları kapsamında en az altı ayda bir diş hekiminize görünmeniz çok önemli” dedi.



ree
Diş Hekimi Ebru Küçük Erşan

Diş Hekimi Ebru Küçük Erşan, Covid-19 virüsünün başlıca bulaş yolunun havadaki enfekte aerosoller aracılığıyla olması ve diş tedavilerinin özellikle bu riski artırması nedeniyle, Diş hekimlerinin, hastalarla yakın temastan dolayı yüksek enfeksiyon riskine maruz kaldıklarını belirterek şunları söyledi:


“Bu risk nedeniyle, pandeminin başlangıcından itibaren diş hekimleri, sadece acil ve hayatı tehdit eden tedavi hizmetlerini vermekle görevlendirildiler.Düzenli kontroller, estetik diş tedavileri, Sağlık Bakanlığı’nın diş hekimlerine gönderdiği bildirgeyle kısıtlandı. Buna eşzamanlı olarak Türk Diş Hekimliği Birliği de pek çok tedbiri zorunlu kıldı. Buna rağmen hastalarımızı mağdur etmemek için hizmet vermeye devam ettik.


Ne yazık ki bu süreç hastaların ağız ve diş sağlığı kontrollerini olumsuz yönde etkiledi. Özellikle ilk altı ay insanlar ağız ve diş sağlığı problemlerini erteleyip sadece acil olarak yaşanan sorunlarını hallettirmek istedi. Bu durum pek çok insanda önlenebilir ağız ve diş sağlığı hastalıklarının ortaya çıkmasına neden oldu. Ancak bu konuda sadece seri çözüm üretebilen ve yeterli alt yapısı bulunan klinikler çalışabildi.


ree

Bu durumdan çıkarılan ders; insanların hafife aldığı koruyucu diş hekimliği yaklaşımı ve uygulamalarıdır. Daha çok estetik diş hekimliği ve implant üzerine odaklanan diş hekimliği anlayışı pandeminin getirdiği problemler karşısında yetersiz kalmıştır. Planlı hamilelik ile başlayan ve hayatın her dönemini içine alan koruyucu diş hekimliğinin ne kadar stratejik öneme sahip olduğunu yaşananlar bize göstermiştir. Bu yüzden mümkünse, çocukluktan başlayarak rutin kontroller yapılmalı ve oluşabilecek sorunlar önceden görülüp hasta bu yönde uyarılmalıdır. Bazen hastalarımızın hiçbir şikâyeti olmadığı hâlde ağzında sorunlar olabilir. Günümüzde gelişen görüntüleme yöntemleri ile takip ve erken tedavi mümkündür.


Sonuç olarak; sonradan daha büyük sorunlarla uğraşmamak için 6-8 ayda bir diş hekiminizi ziyaret etmenizde fayda var.”


Bodrum Dergi Web Sitesi © Yabancı Ses Prodüksiyon tarafından hazırlanmıştır.

bottom of page