top of page
  • Yazarın fotoğrafı: Uzm. Psk. Sarita Elhadef
    Uzm. Psk. Sarita Elhadef
  • 22 Şub 2022
  • 3 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 20 Şub 2024

Kişiler, hipnozla ilgili kulaktan dolma bilgilere sahip oldukları için hipnozun tehlikeli olabileceği kanısına varmaktadırlar. Hatta “Ya uyanamazsam” kaygısı olan kişiler bile mevcut. Böyle bir tehlike söz konusu değildir. Deneyimli ve ne yaptığını bilen uzman terapistler tarafından kullanıldığı sürece hiçbir zararı yoktur.

ree

Hipnoz Nedir?

Hipnoz, uyku ile uyanıklık arası ara bir trans hâlidir. Hipnoz aslında günlük hayatta bütün insanların farkında olmadan tecrübe ettiği bir durumdur. Ders dinlerken, film izlerken, oyun oynarken, maç seyrederken yolculuk yaparken dalıp gitmemiz günlük hayatta yaşadığımız hipnotik deneyimlerdir. Çünkü bu süreçte kendimizi dış uyaranlara karşı kapatıp, yaptığımız işe odaklanıyoruz, tıpkı hipnozda telkinlerle hipnoza odaklandığımız gibi. Hipnoz bir bilinç kaybı, bir koma hâli değildir. Hipnoz sırasında söylediğimiz şeyleri, hipnoz sonrasında hatırlarız. Hipnoz, yaşamınıza farklı bir pencereden bakmayı sağlayan bir araçtır. Bilinç kısmımızı buz dağı, bilinç dışımızı da buz dağının altında kalan kısım diye tanımlarsak, hipnoz bizi buzdağının altına götüren kestirme bir yoldur.


ree

Hipnozun Zararı Var mıdır?

Kişiler, hipnozun ne olduğunu tam bilmeyip konuyla ilgili kulaktan dolma bilgilere sahip oldukları için hipnozun tehlikeli olabileceği kanısına varmaktadırlar. Hatta ‘Ya uyanamazsam’ kaygısı olan kişiler bile mevcut. Böyle bir tehlike söz konusu değildir.

Hipnozdaki insana istemediği bir şeyi yaptırmak mümkün mü?


Hipnotik trans hâlinde olan bir insana istemediği bir şeyi yaptırmak mümkün değildir, bu ancak filmlerde rastlanılan bir durumdur. Hipnoz, hipnoterapide kullanılan bir araçtır sadece. Deneyimli ve ne yaptığını bilen uzman terapistler tarafından kullanıldığı sürece hiçbir zararı yoktur.


ree

Herkes Hipnozdan Yararlanabilir mi?

İnsanların yüzde 95’i ilk seansta hipnoza girmektedir. Diğer kısım ise kademeli olarak hipnoza ulaşabilmektedir. Hipnoza yatkın olmamak, öğrenilemeyeceği anlamına gelmez. Ortalama zekâ, sosyal ve duygusal gelişime sahip her insan hipnozdan yararlanabilir. Hipnoz gerçekleşememişse, danışanın düşünce yapısı ve duygusal durumu değerlendirilmelidir.


ree

Hipnozu Kimler Kullanabilir?

Hipnoz konusunda eğitim almış, kendini yetiştirmiş tıp doktorları, diş hekimleri ve psikologlar bir tedavi aracı olarak hipnozu kullanabilirler. Bunların dışındaki kişilerin hipnozu kullanmaya yetkileri yoktur ve eksik bilgileri nedeniyle hastalara, danışanlara yarardan çok zarar verebilirler.


ree

Hipnoterapi Nedir?

Hipnoterapi, hipnozun araç olarak kullanıldığı terapi yöntemdir. Hipnozdaki trans hâli telkin almayı kolaylaştıran bir ruh durumudur. Olumlu telkinin iyileştirici, tedavi edici bir terapi yöntemi olduğundan bahsetmek mümkündür. Bilinçaltımız bizi olumsuz etkileyebildiği gibi olumlu da etkileyebilmektedir. Hipnozla bilinçaltı kapasitelerimizin farkına varmak, terapinin amaçlarına ulaşmayı sağlar. Hipnoterapi ile sizi terapiye alan terapist bilinçaltınızın labirentlerinde dolaşırken, siz kendinizi yeniden keşfedersiniz.


ree


Hipnoterapide imgelerin önemli bir yeri vardır, çünkü bu imge dili bilinçaltımızın, ruhumuzun anadilidir ve bu dil evrenseldir. Bu sebepten hipnoterapiyi uygulayan terapistin imge diline ve psikoterapi tekniklerine hakim olması önem taşır. Karşınızdaki kişi Çince konuşuyor ve siz bu dili bilmiyorsanız, sadece ona tatlı tatlı gülümsersiniz. Ancak Çinceyi biliyorsanız ona duygularında eşlik edersiniz, tıpkı hipnozdaki imgeleri duygulara dökebildiğiniz gibi. İşte bu sebepten “Gelin ben sizi hipnozla tedavi edeceğim” yanlış bir kalıptır. Hipnoterapi, psikoterapi tekniklerini bilen terapistler tarafından kullanıldığında güzel sonuçlar verir.



ree

Hipnoterapi Kaç Seans Sürer?

Hipnoterapinin seans sayısını etkileyen çeşitli koşullar vardır. Bunlar; kişilik özellikleriniz, hipnoterapistle kurduğunuz olumlu ilişki, hipnoterapistin kullandığı terapi teknikleri ve çözmek istediğiniz sorunlardır.


Hipnoterapi Hangi Durumlarda Kullanılır ve Hangi Durumlarda Kullanılmaz?

Hipnozun kullanım alanları çok çeşitlidir. Stres yönetimi, sosyal fobi, panikatak, özgül fobiler, öfke kontrol, özgüven eksikliği, ego güçlendirme, depresyon, motivasyon, uyku bozuklukları, davranış bozuklukları, kaygı bozukları, dürtü bozuklukları gibi birçok alanda kullanılmaktadır. Bugün artık doğumlarda ya da diş çekerken acıyı dindirmek veya kişiyi sakinleştirmek için bile hipnoz kullanılabiliyor. Hipnoterapi, psikotik ve şizofreni tanısı almış kişilere uygulanmamalıdır.


Hipnoterapinin Avantajları Nelerdir?

Hipnoterapi yetkin terapistler tarafından kullanıldığında iyi sonuçlar vermektedir. Bazı terapistler tarafından en zararsız terapi yöntemi olarak tanımlanmıştır. Bilinçaltına ulaşmak için daha kestirme bir yöntemdir. Olumlu telkinlerle olumsuz duyguyu olumluya dönüştürmekte etkili bir yoldur. Ve yapılan araştırmalar gösteriyor ki hipnoterapi ile çözülen sorunlar tekrar gündeme gelmemektedir.



  • Yazarın fotoğrafı: BODRUMDergi
    BODRUMDergi
  • 22 Şub 2022
  • 3 dakikada okunur

Büyükşehirlerin en önemli sorunlarından biri olan yoğun trafik, sürücüler başta olmak üzere maruz kalan herkeste strese yol açıyor. Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sosyoloji Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Tuğba Aydın Öztürk, cok yüksek sesle müzik dinlemenin trafik ihlallerine yol açtığını ve kaza riskini artırdığını belirterek, sevilen ve aşina olunan bir müziğin yüksek olmayan bir ses ayarında dinlenmesini tavsiye etti.


ree

Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sosyoloji Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Tuğba Aydın Öztürk, özellikle yoğun trafikte oluşan stresle baş edebilmek için müzik dinlemenin iyi bir sakinleştirici olduğunu belirterek şunları söyledi:

ree
Dr. Öğretim Üyesi Tuğba Aydın Öztürk

“İstanbul başta olmak üzere büyük şehirlerde yaşayanlar gününün büyük bir kısmının trafikte geçiriyor. Bir yerden bir yere yetişme telaşında olan ve alternatif yol arayışlarına rağmen, trafikten kaçamayan sürücüler ve yolcular için yolculuğun kendisi bir stres faktörüne dönüşmektedir.

Bu durum toplu ulaşım araçlarını kullanan ve kalabalıklar içinde yolculuk yapmak zorunda olan kişiler için de geçerli elbette. Özellikle sürücülerin araç kullanırken müzik dinleme eğiliminde olduğunu biliyoruz. Müzik işitsel bir uyaran olduğu için psikolojimiz üzerinde çok büyük bir etkisi var. Yapılan araştırmalar çok yüksek sesle müzik dinlemenin trafik ihlallerine yol açtığını ve dolayısıyla kaza riskini arttırdığını gösteriyor. Çünkü aşırı derecede yüksek sesle müzik dinlemek dikkat dağıtıcıdır ve sizi diğer işitsel ve görsel uyaranlara karşı duyarsızlaştırır.


Yüksek olmayan bir sesle dinleyin

Belirli bir müzik türünü dinlemekle ilgili doğru ya da yanlış demek mümkün değil. Kişi çoklu bir görev olarak aynı anda araç kullanıp müzik dinleyebilir ancak araç kullanma esnasında müziğe müdahale etmek risk doğurur. Özetle sevdiğiniz, aşina olduğunuz bir müziği yüksek olmayan bir ses ayarında dinleyebilirsiniz.


Müzik dinleyerek rahatlamak bir sonuç

Büyükşehirler baş döndürücü bir hızla ses ve görüntü karmaşası sunuyor. Çoğu kez bu kadar çok uyarana maruz kalındığının farkına bile varılamıyor.Trafik sorunu gündelik hayatımızın görünen sorunlarından yalnızca biri. Metropol hayatı zaman içinde bireylerin kendilerine ve yaşadıkları çevreye karşı duyarsızlaştıkları bir mekâna dönüşüyorsa orada kentin sorunları üzerine çok ciddi ve kapsamlı bir biçimde düşünülmesi ve çözüm aranması gerektiği ortadadır. Herhangi bir müziği dinleyerek rahatlamak ya da iyi hissetmek bir sonuç olabilir sadece. Şehir hayatının bu denli stresli bir hayat sunması aslında başından itibaren ele alınması gereken bir sorundur.


Müzik size alan açar

Bir stres kaynağı ile baş edebilmek için elbette sanatın çok büyük iyileştirici bir gücü vardır. Müzik tek başına problemleri ortadan kaldıramaz ancak günün yorgunluğunu atmak için size bir alan açar. Sanatın daha en baştan, yani sosyal problemler bu kadar çok hayatımızın içinde olmadığında, büyük bir ihtiyaç olduğunun altını çizmek istiyorum. Sanat, spor gibi sosyal aktiviteler hayatımızdaysa zaten sorunlarla baş etmek için daha yaratıcı yollar bulma eğiliminde oluruz.


Bazı müzikler olumsuz duygulara yol açıyor

Müzik dinlemek stresle baş etmede ve bilişsel performansı geliştirmede oldukça faydalıdır. Kimi müzik türleri ise olumsuz duygulara neden olur. Müzik dinleme eylemi her ne kadar kişisel beğeni, kültürel geçmişimiz, sosyal çevremiz ve geliştirdiğimiz zevklerle ilişkili olsa da örneğin arabesk müzik türünün kişilerde depresif duyguları öne çıkardığı, umutsuzluğa neden olduğu ve öfkeye yol açtığını biliyoruz. Benzer şekilde yapılan araştırmalar heavy-metal müzik türünü dinleyen kişilerde saldırganlık eğiliminin daha yüksek olabileceğini gösteriyor. Bu iki müzik türünde de olumsuz duygulara ve davranışlara yol açan sebep ise daha çok şarkıların sözleri ile ilgilidir.


Müzik ruh hâlini etkiliyor

Müzik, hayatımızın her alanında sevincimizi, hüznümüzü, sıkıntımızı, öfkemizi paylaşan en önemli eşlikçilerden biri. Özellikle çocuklarda ve gençlerde dinlenilen müzik türü ile ruh hâli arasında daha yakın bir ilişki kurulduğu görülmektedir. Belli bir müzik türünü dinleyen kişilerde belli duygu ve düşüncelerin ortaya çıkacağını söylemek konuya çok dar bir açıdan bakmak anlamına gelir. Fakat yine de içinde sürekli ölüm, saldırganlık, isyan, depresif duyguların ele alındığı müziklerin olumsuz ruh hâlini tetikleyebileceği de unutulmamalıdır.”


  • Yazarın fotoğrafı: Seda Küçük
    Seda Küçük
  • 21 Şub 2022
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 11 Haz 2022


ree

Diş Hekimi Ebru Küçük Erşan, tüm dünyayı etkisi altına alan pandeminin, ağız ve diş sağlığı kontrollerini olumsuz yönde etkilediğini belirterek, “Pandeminin özellikle ilk altı ayında insanlar ağız ve diş sağlığı problemlerini erteleyip sadece acil olarak yaşanan sorunlarını hallettirmek istedi. Bu durum pek çok insanda önlenebilir ağız ve diş sağlığı hastalıklarının ortaya çıkmasına neden oldu. Ancak bu konuda sadece seri çözüm üretebilen ve yeterli alt yapısı bulunan klinikler çalışabildi. Küçük problemlerinizin kocaman bir sorun olarak karşınıza çıkmasını istemiyorsanız, koruyucu diş hekimliği uygulamaları kapsamında en az altı ayda bir diş hekiminize görünmeniz çok önemli” dedi.



ree
Diş Hekimi Ebru Küçük Erşan

Diş Hekimi Ebru Küçük Erşan, Covid-19 virüsünün başlıca bulaş yolunun havadaki enfekte aerosoller aracılığıyla olması ve diş tedavilerinin özellikle bu riski artırması nedeniyle, Diş hekimlerinin, hastalarla yakın temastan dolayı yüksek enfeksiyon riskine maruz kaldıklarını belirterek şunları söyledi:


“Bu risk nedeniyle, pandeminin başlangıcından itibaren diş hekimleri, sadece acil ve hayatı tehdit eden tedavi hizmetlerini vermekle görevlendirildiler.Düzenli kontroller, estetik diş tedavileri, Sağlık Bakanlığı’nın diş hekimlerine gönderdiği bildirgeyle kısıtlandı. Buna eşzamanlı olarak Türk Diş Hekimliği Birliği de pek çok tedbiri zorunlu kıldı. Buna rağmen hastalarımızı mağdur etmemek için hizmet vermeye devam ettik.


Ne yazık ki bu süreç hastaların ağız ve diş sağlığı kontrollerini olumsuz yönde etkiledi. Özellikle ilk altı ay insanlar ağız ve diş sağlığı problemlerini erteleyip sadece acil olarak yaşanan sorunlarını hallettirmek istedi. Bu durum pek çok insanda önlenebilir ağız ve diş sağlığı hastalıklarının ortaya çıkmasına neden oldu. Ancak bu konuda sadece seri çözüm üretebilen ve yeterli alt yapısı bulunan klinikler çalışabildi.


ree

Bu durumdan çıkarılan ders; insanların hafife aldığı koruyucu diş hekimliği yaklaşımı ve uygulamalarıdır. Daha çok estetik diş hekimliği ve implant üzerine odaklanan diş hekimliği anlayışı pandeminin getirdiği problemler karşısında yetersiz kalmıştır. Planlı hamilelik ile başlayan ve hayatın her dönemini içine alan koruyucu diş hekimliğinin ne kadar stratejik öneme sahip olduğunu yaşananlar bize göstermiştir. Bu yüzden mümkünse, çocukluktan başlayarak rutin kontroller yapılmalı ve oluşabilecek sorunlar önceden görülüp hasta bu yönde uyarılmalıdır. Bazen hastalarımızın hiçbir şikâyeti olmadığı hâlde ağzında sorunlar olabilir. Günümüzde gelişen görüntüleme yöntemleri ile takip ve erken tedavi mümkündür.


Sonuç olarak; sonradan daha büyük sorunlarla uğraşmamak için 6-8 ayda bir diş hekiminizi ziyaret etmenizde fayda var.”


Bodrum Dergi Web Sitesi © Yabancı Ses Prodüksiyon tarafından hazırlanmıştır.

bottom of page