top of page
Bodrum yine ışıl ışıl, yine büyüleyici… Yaz burada sadece bir mevsim değil; bir ritüel. Her yıl yeniden başlanan, her defasında bambaşka yaşanan bir heyecan. Ama bu yaz, gökyüzündeki güneş kadar parlak değil sokaklar. Bodrum, günden güne büyüyen bir sevdanın yorgunluğunu taşıyor omuzlarında.  O güzelim taş döşemeler artık hafızalarda birer nostalji. Ağır tonajlı hafriyat kamyonları geçerken yollardaki sabır taşları da çatlıyor. Bodrum’un sokakları ne eski kaldırımlarına sahip çıkabiliyor ne de artan nüfusa uygun bir hizmet altyapısı sunabiliyor. Her yaz biraz daha kırılıyor kent. Her yaz biraz daha yoruluyor.

ree

Bu yıl gözle görülür biçimde azalan turist sayısı, sadece otellerin doluluk oranlarına değil, esnafın yüzündeki gülümsemeye de yansımış durumda. Oysa yıllarca, turisti “kalıcı bir dost” yerine “geçici bir fırsat” olarak gören bir anlayışın gölgesinde ilerledi Bodrum’un ticareti. Şişirilmiş hesaplar, güler yüzün yerini alan hoyratlık ve “nasıl olsa yine gelirler” rehaveti… Ama devir değişti. Artık insanlar kaliteye, samimiyete, şeffaflığa bakıyor.


Peki ya altyapı? Yollar hâlâ kazılı, hâlâ toz içinde. Vidanjör kokuları sabah kahvesine karışıyor. Patlayan ishale hatları “acil” değil, “rutin” oldu. En temel ihtiyacımız olan su, artık bir kriz başlığı. Bazı mahallelere günlerce su verilemiyor. Çözüm mü? Tankerle taşıma su.

Ama bu da başka bir eşitsizlik zinciri yaratıyor. Bugün Bodrum’da 1 metreküp (yani 1 ton) taşıma su, kalitesine göre 500 ila 1000 TL arasında. Ortalama 4 kişilik bir ailenin ayda 20 ton su kullandığını düşünürsek, sırf suya ödenen bedel 10 ila 20 bin TL gibi bir rakama ulaşıyor. Bodrum’da su artık bir yaşam hakkı değil; lüks tüketim maddesi. Yani anlayacağınız suyun adaleti, paranın gölgesinde çoktan boğuldu.


Tekneler, göğe süzülen zarif birer hayal gibi duruyor uzaktan. Ama denize salınan sintineyle birlikte o hayallerin altından kimyasal bir ölüm sızıyor. Deniz köpürüyor, doğa bağırıyor, biz sadece susuyoruz. Bodrum’un artık suyu çıkmış ama kimse bardaktaki son damlayla ilgilenmiyor. Çünkü burada artık ne suyun kıymeti var ne de sessizliğin… Ve biz, gürültülü bir suskunluğun tam ortasında yaşıyoruz.


Ve yangınlar… Her yaz yüreğimizi kavuran, ciğerimizi dağlayan, gökyüzünü kapkara dumanlara boğan o yangınlar… Yanan sadece ormanlarımız değil. Yanan, burada büyüyen bir çocuğun anıları… Bir karacanın yuvası, bir arının çiçeği, bir kuşun kanadı…Yanan, bu coğrafyanın geleceği. Doğa bir kere yanmaz. İlkinde ölür, sonrakilerde susar. Biz o sessizliği hâlâ duymuyorsak, sorun kulaklarımızda değil, vicdanlarımızdadır. Ve şimdi elimizde kalan: güzel ama yorgun bir kent. Büyüleyici ama kırgın bir doğa.


Cazibesini yitirmeye başlayan bir yaz ama biz hâlâ buradayız... Çünkü Bodrum sadece bir coğrafya değil. Bir hayal, bir sığınak, bir yaşam şekli. Ve biz, bu kenti sadece eleştirmek için değil; onarmak için yazıyoruz, anlatıyoruz, çabalıyoruz. Umut hâlâ burada. Bir serin meltemde, bir sokak kedisinin gözlerinde, sessiz bir koyda, sabahın ilk ışıklarında…

Ama o umudu kaybetmek, düşündüğümüzden çok daha kolay.


Sevgilerimle,

  • Yazarın fotoğrafı: Mustafa Küçük
    Mustafa Küçük
  • 11 Tem
  • 1 dakikada okunur
Yalıkavak’ta açıldığı ilk günden itibaren hem tasarımı hem de ruhu ile dikkat çeken Xenza, klasik bir mekan değil, adeta mitolojiden günümüze uzanan bir deneyim alanı…

ree

Tasarımıyla Büyülüyor

Mekanın mimarisi, Antik Yunan ve Anadolu mitolojisinden ilham alınarak usta isim İsa Akkaya tarafından tasarlandı. Mekâna adım atan herkes, modern çağın içinde büyülü bir atmosferde buluyor kendini. Göz alıcı detaylar, manzaranın içine saklanmış dokunuşlarla birleşiyor.


ree

İtalyan Mutfağı'na Yeni Bir Soluk

Xenza’nın mutfağı, İtalyan lezzetlerini sevenleri fazlasıyla tatmin edecek türden. Şef koltuğunda ise gastronomi dünyasının tanınan ismi Dilaver Göktaş oturuyor. Dünya markalarına danışmanlık yapmış, sayısız menüye imzasını atmış Göktaş, Xenza’ya özel olarak hazırladığı menüyle Bodrum’un damak haritasını yeniden çiziyor.


ree

Gün Batımına Müzik Eşlik Ediyor

Güneşi Ege’nin sularına uğurlarken DJ Çetin Pınarlı sahneye çıkıyor. Elektronik ve akustik ezgileri harmanlayan canlı performansı, gün batımını adeta bir ritüele dönüştürüyor. Lezzet, manzara ve müzik… Üçü aynı anda, kusursuz bir uyum içinde Xenza’da buluşuyor.


ree

Üç Güçlü İsmin Ortaklığında Hayat Buldu

Projenin arkasında tanıdık isimler var: Ünlü sunucu ve gurme Lokman Dağ, iş insanı Samet Tecer ve mimar İsa Akkaya. Lezzet, tasarım ve eğlenceyi kusursuz bir dengeyle bir araya getirmeyi hedefleyen bu üçlü, Bodrum’un ritmini değiştirmeye kararlı.


ree

Xenza: Bodrum’da Sadece Bir Mekân Değil, Bir Yaşam Tarzı

Yazın enerjisini en üst noktada hissetmek isteyenler için Xenza şimdiden listenin en üst sırasında. Lezzet tutkunları, müzikseverler ve estetik düşkünleri için yeni bir buluşma noktası doğdu.

Bodrum Dergi Web Sitesi © Yabancı Ses Prodüksiyon tarafından hazırlanmıştır.

bottom of page