top of page
  • Yazarın fotoğrafı: Seda Küçük
    Seda Küçük
  • 5 Eyl 2024
  • 6 dakikada okunur
Son zamanlarda kitaplardan, dizilerden, filmlerden ve bazen de sosyal medyadan aşina olmaya başladığımız bir kavramın kuvvetli adımlarının sesini gitgide artan bir şekilde duymaya başlar olduk. Aile dizimi... Yaklaşık 15 yıldır kişisel gelişim konularında çalışmalar yürüten Aile Dizimi Uzman Uygulayıcı ve Danışmanı Eshwari Ayşe Tuğba Dedeoğlu ile aile dizimini konuştuk. İşte uzmanından çok merak edilen aile dizimi hakkındaki bilinmesi gerekenler.

ree

Tuğba Hanım nedir bu aile dizimi?

Asıl adı sistem dizimi olan bu çalışma, sesini daha çok aile dizimi çalışmaları olarak duyurdu. Yani bu şu demektir ki içinde bir sistem bulunan her yapıya dizim açılabilir; iş, aile ve ilişki gibi. Bizler birey olarak her zaman birtakım ilişkilerin içindeyiz ve bu ilişkiler hiçbir zaman sadece iki kişiyle sınırlı kalmaz. Aile, iş ya da arkadaş ortamlarımızda kurduğumuz ilişkilerimiz her daim çok daha kapsamlı bir bağ örüntüsüne sahip. Aile dizimi de aslında en basit hâliyle, bu bağ alanımızda yaşanmış olaylar ve sonuçları arasındaki ilişkileri nesnel olarak inceleyen, gözümüzle göremediğimiz ama farkındalıksız bir şekilde etkisini hayatımızda hissettiğimiz şeyleri görünür kılan bir yöntem.


ree
Eshwari Ayşe Tuğba Dedeoğlu | Aile Dizimi Uzman Uygulayıcı ve Danışmanı

Aile dizimiyle ilgili ilk çalışma ne zaman ve kim tarafından yapıldı?

Kökleri 1980’lere kadar dayanan bu yöntem, ilk olarak Alman Psikoterapist Bert Hellinger tarafından ortaya konmuştur. Afrika’daki görevi sırasında yerli Zulu kabilesinin aile yapılarını ve ritüellerini gözlemleme şansı bulan Hellinger, Zulu kültüründe bireylerin ailelerine ve atalarına olan derin bağlarından etkilenmiş ve bu gözlemlerini psikoterapi alanına uyarlamıştır. Aile Dizimi, bireylerin aile içindeki dinamikleri ve bilinçaltı bağlarını keşfetmelerine olanak tanırken bireylerin sadece kendi kişisel geçmişleriyle değil aynı zamanda ailelerinin ve atalarının yaşantılarıyla da derinden bağlantılı oldukları fikrini

merkeze alır.


Aile dizimi uygulaması nasıl oluyor, bu uygulamayı kimler yapabiliyor?

Uygulama konusunda belli başlı aşamalar vardır ama şunu belirtmek gerekir ki her çalışma kendi içinde biricik ve özeldir. Hazırlık aşamasında, kolaylaştırıcı (uygulayıcı, danışman) ve danışan hangi konuda çalışacaklarını belirler, sonrasında temsilciler seçilerek dizim başlatılır.


Farklı ekoller olmakla birlikte en önemli ve dikkat edilmesi gereken nokta, danışanın dizim esnasında verdiği tepkiler, enerjisi ve elbette temsilcilerin enerjileridir. Temsilciler, birbirleriyle olan ilişkilerini ve duygularını ifade ederek danışanın ait olduğu sistemi canlandırır. Dizimin açıldığı alanın enerjisi bize her şeyi anlatır. Uygulayıcı, dizim sırasında ortaya çıkan dinamikleri yorumlar ve çözüm önerileri sunar. Gerekirse temsilcileri farklı konumlandırarak yeni çözümler de üretebilir. Sonuç olarak dizim çalışması bittikten sonra uygulayıcıyla birlikte deneyiminizi gözden geçirirsiniz ve günlük hayatınıza bu deneyimleri nasıl aktarabileceğinizi değerlendirirsiniz.


ree

Aile dizimi bir nevi atalarımızla yüzleşme, hesaplaşma ve sonrasında da onlardan kaynaklı sorunları çözmek için gerçekleştirilen alternatif bir yöntem. Bu yöntemle ataların karmalarını temizlemek mümkün mü?

Aile dizimi konusunda uzun zamandır aklıma takılan ve çoğu insanın yanlış anladığını düşündüğüm bir durum var. Atalardan kurtulmak, geçmiş ataların karmalarını temizlemek, atalarla bağlarını kesmek, soy ağacı temizliği gibi pek çok başlıkta aile dizimi ve bağ kesme üzerine onlarca çalışmayla karşılaştım. Uzun yıllardır bu konuda okuyan, araştıran, eğitimler alan, aile dizimi konusunda sayısız çalışmaya katılan, farklı farklı eğitmenler ve uygulayıcılar ile çalışan biri olarak şunu açıkça söyleyebilirim ki bu başlıkların hepsi ne yazık ki hatalı. Bunların hepsi insanı yanlış yönlendirmekten, insanlara yanlış vaatlerde bulunmaktan öteye geçmeyen hatalı başlıklar ve çalışmalar.


“Atalardan kurtulmak” diye bir şey söz konusu değildir, hiçbir zaman da olmadı. Çünkü özünü reddetmek ya da ondan kurtulmak, kendini reddetmekle eş değerdir. Hiçbir sorumluluk almadan zavallı kurban torun rolünü oynamaya başlamaktır. “Kanadın taşıdığı yük” ya da “obadan kurtulmak” kavramları da aynı şekilde çok hatalıdır. Gereken sorumluluğu almadan tüm sorunların kaynağını atalara yükleyip hayatımıza devam etmek bizi kahraman değil, sadece bir kurban yapar.


Son dönemde öne çıkan pek çok aile dizimi çalışması ve uygulayıcısı olsa da aile dizimi uygulamasını gerçekten hem beden hem enerji hem de farklı çalışmalarla destekleyen tecrübeli bir uygulayıcıyla gerçekleştirmenizi öneririm.


Çünkü göreceksiniz ki aile dizimi, özünde bir farkındalık çalışmasıdır. İşinin ehli kişilerin gerçekleştirdiği uygulamalarda; ailenizden gelen bağları, aktarılan enerjileri yani esasında orada olanı fark edersiniz. Olanı kendi döneminde, kendi şartlarında ve kendi imkânlarında görürsünüz. Konunun aslında sizinle bir ilgisi yoktur. Sadece atada olan bir enerji vardır ve insanı asıl şifalandıran da (illaki bu deyişi kullanmak durumunda değiliz, “iyileştiren” de diyebiliriz) bu enerjiyi görebilmektir.


ree

Ailelerimiz ve atalarımız özünde kötü, bozuk ya da temizlenmesi gereken olgular değildir. Bu konuda önemli olan ise onları kendi dönemlerinde, kendi şartlarında ve kendi koşullarında yargısızca görebilmek, anlayabilmek ve fark edebilmektir. Olanı olduğu gibi görmek, esasında bize ait olmadığını fark edebilmek önemlidir. Yanlış anlaşılmasın; bu durum, hiçbir şey yapmadan oturduğumuz yerden hayatımıza devam edebileceğimiz anlamına gelmiyor. Yaşamımızı değiştirmek, iş yapış şeklimizi değiştirmek, ilişkilere bakış açımızı değiştirmek için edindiğimiz tüm bu farkındalıkları kullanmalıyız. Farkındalıklarımız, esasında söz konusu yoldaki taşları bir bir kaldırabilmemiz için elimizdeki en büyük güçtür.


“Atalarımdan kurtuldum!” dediğimizde, aslında yapmaya çalıştığımız şey kendi soy ağacımızdan kurtulmaya çalışmaktır. Bunu yapmaya çalışmak ise aldatmacadan başka bir şey değildir ve doğrusunu söylemek gerekirse mümkün de değildir. Naçizane tavsiyem, bu tarz konular altında verilen eğitimlerden ya da yapılan uygulamalardan uzak durmanızdır. Aile dizimi, son dönemin en popüler çalışmalarından biri olduğu için gösterilen ilginin bir sonucu olarak, alanında çok deneyimli hocaların yanında sadece çok kısa sürelerde eğitimler alarak ortaya çıkan ve “seanslar” vermeye başlayan maalesef çok sayıda “eğitmen” var. Bu noktada dikkatli olmalı, doğru eğitmeni bulabilmek için ince eleyip sık dokumalıyız. İşini bilen kişiyi bulmak, buradaki en büyük amacımız olmalı.


Farklı ekoller olmakla birlikte en önemli ve dikkat edilmesi gereken nokta, danışanın dizim esnasında verdiği tepkiler, enerjisi ve elbette temsilcilerin enerjileridir. Temsilciler, birbirleriyle olan ilişkilerini ve duygularını ifade ederek danışanın ait olduğu sistemi canlandırır. Dizimin açıldığı alanın enerjisi bize her şeyi anlatır. Uygulayıcı, dizim sırasında ortaya çıkan dinamikleri yorumlar ve çözüm önerileri sunar. Gerekirse temsilcileri farklı konumlandırarak yeni çözümler de üretebilir. Sonuç olarak dizim çalışması bittikten sonra uygulayıcıyla birlikte deneyiminizi gözden geçirirsiniz ve günlük hayatınıza bu deneyimleri nasıl aktarabileceğinizi değerlendirirsiniz.


ree

Aile dizimi bir nevi atalarımızla yüzleşme, hesaplaşma ve sonrasında da onlardan kaynaklı sorunları çözmek için gerçekleştirilen alternatif bir yöntem. Bu yöntemle ataların karmalarını temizlemek mümkün mü?

Aile dizimi konusunda uzun zamandır aklıma takılan ve çoğu insanın yanlış anladığını düşündüğüm bir durum var. Atalardan kurtulmak, geçmiş ataların karmalarını temizlemek, atalarla bağlarını kesmek, soy ağacı temizliği gibi pek çok başlıkta aile dizimi ve bağ kesme üzerine onlarca çalışmayla karşılaştım. Uzun yıllardır bu konuda okuyan, araştıran, eğitimler alan, aile dizimi konusunda sayısız çalışmaya katılan, farklı farklı eğitmenler ve uygulayıcılar ile çalışan biri olarak şunu açıkça söyleyebilirim ki bu başlıkların hepsi ne yazık ki hatalı. Bunların hepsi insanı yanlış yönlendirmekten, insanlara yanlış vaatlerde bulunmaktan öteye geçmeyen hatalı başlıklar ve çalışmalar.


“Atalardan kurtulmak” diye bir şey söz konusu değildir, hiçbir zaman da olmadı. Çünkü özünü reddetmek ya da ondan kurtulmak, kendini reddetmekle eş değerdir. Hiçbir sorumluluk almadan zavallı kurban torun rolünü oynamaya başlamaktır. “Kanadın taşıdığı yük” ya da “obadan kurtulmak” kavramları da aynı şekilde çok hatalıdır. Gereken sorumluluğu almadan tüm sorunların kaynağını atalara yükleyip hayatımıza devam etmek bizi kahraman değil, sadece bir kurban yapar.


Son dönemde öne çıkan pek çok aile dizimi çalışması ve uygulayıcısı olsa da aile dizimi uygulamasını gerçekten hem beden hem enerji hem de farklı çalışmalarla destekleyen tecrübeli bir uygulayıcıyla gerçekleştirmenizi öneririm.


Çünkü göreceksiniz ki aile dizimi, özünde bir farkındalık çalışmasıdır. İşinin ehli kişilerin gerçekleştirdiği uygulamalarda; ailenizden gelen bağları, aktarılan enerjileri yani esasında orada olanı fark edersiniz. Olanı kendi döneminde, kendi şartlarında ve kendi imkânlarında görürsünüz. Konunun aslında sizinle bir ilgisi yoktur. Sadece atada olan bir enerji vardır ve insanı asıl şifalandıran da (illaki bu deyişi kullanmak durumunda değiliz, “iyileştiren” de diyebiliriz) bu enerjiyi görebilmektir.


Ailelerimiz ve atalarımız özünde kötü, bozuk ya da temizlenmesi gereken olgular değildir. Bu konuda önemli olan ise onları kendi dönemlerinde, kendi şartlarında ve kendi koşullarında yargısızca görebilmek, anlayabilmek ve fark edebilmektir. Olanı olduğu gibi görmek, esasında bize ait olmadığını fark edebilmek önemlidir. Yanlış anlaşılmasın; bu durum, hiçbir şey yapmadan oturduğumuz yerden hayatımıza devam edebileceğimiz anlamına gelmiyor. Yaşamımızı değiştirmek, iş yapış şeklimizi değiştirmek, ilişkilere bakış açımızı değiştirmek için edindiğimiz tüm bu farkındalıkları kullanmalıyız. Farkındalıklarımız, esasında söz konusu yoldaki taşları bir bir kaldırabilmemiz için elimizdeki en büyük güçtür.


ree

“Atalarımdan kurtuldum!” dediğimizde, aslında yapmaya çalıştığımız şey kendi soy ağacımızdan kurtulmaya çalışmaktır. Bunu yapmaya çalışmak ise aldatmacadan başka bir şey değildir ve doğrusunu söylemek gerekirse mümkün de değildir. Naçizane tavsiyem, bu tarz konular altında verilen eğitimlerden ya da yapılan uygulamalardan uzak durmanızdır.


“Aile dizimi, son dönemin en popüler çalışmalarından biri olduğu için gösterilen ilginin bir sonucu olarak, alanında çok deneyimli hocaların yanında sadece çok kısa sürelerde eğitimler alarak ortaya çıkan ve “seanslar” vermeye başlayan maalesef çok sayıda “eğitmen” var. Bu noktada dikkatli olmalı, doğru eğitmeni bulabilmek için ince eleyip sık dokumalıyız. İşini bilen kişiyi bulmak, buradaki en büyük amacımız olmalı.”

Her şeyde olduğu gibi, ne yazık ki popüler olmak adına yanlış uygulamalar yapan uygulayıcılar karşınıza çıkabilir. Bunları göz ardı edip doğru uygulayıcıyı ve doğru alanı seçmek ise tamamen bizim elimizdedir. Şöyle dönüp bir kendimize bakmamız lazım. Kurtulmaya çalıştığımız şey ne? Sorumluluk almaktan neden kaçıyoruz? Kendi sorumluluğumuzu neden almıyoruz? Hayatımızda ters giden ne varsa tüm sorumluluk bize aittir. Akan enerjiyi görmek bize iyi gelebilir çünkü kök sebebi anlarız ama yolu yürümek nihayetinde yine bize kalır. Atalarımız yıllar yıllar önce birine haksızlık yapmış, birini öldürmüş, hakkı olmayan bir toprağa veya eve sahip olmuş olabilir. Başına tam tersi mağduriyetler de gelmiş olabilir. Yine de şöyle bir düşününce anlarız ki bunları yaşayan kişi biz değiliz; hiçbiri bizim başımıza gelmedi.


Sadece ortada bize aktarılan bir enerji var ve bu enerjiyi değiştirecek olan da yine bizleriz. Bu değişim ise kurban psikolojisinde kalarak sağlanabilecek bir şey değildir. Atalarımızdan kurtulmak yerine onların şartlarını, dönemlerini ve yaşadıklarını anlamak çok önemlidir. Değişimi ancak böyle bir farkındalık seviyesinde gerçekleştirebiliriz.


ree

Aile dizimi çalışması kişiye ne kazandır?

Farkındalık dediğimiz şey esasında yaşamın ve gelişimin temelini oluşturan unsurdur. Bizi her daim ileriye taşıyacak araçtır. Aile dizimi çalışmaları da bu farkındalığı güçlendiren, pekiştiren ve yaşamımızda kendi sorumluluğumuzu alarak ilerlememizi destekleyen çalışmalardan sadece biridir. Doğru aile dizimi çalışmaları, geçmişle barışarak bugünü ve geleceği daha sağlıklı ve dengeli yaşamamıza yardımcı olmanın yanı sıra atalarımızdan miras aldığımız enerjiler ve deneyimleri fark etmemizi sağlayarak bizi tanımlar ve güçlendirir. Bu nedenle, onları anlamak ve kabul etmek, kişisel gelişimimizin ve ruhsal iyiliğimizin vazgeçilmez bir parçası olarak hayatımızda var olur. Alanında yetkin kişilerle çalıştıktan sonra doğru uygulamalarla köklerimize inebilmek, olan enerjiyi fark edebilmek, gerekli farkındalığa ulaşabilmek ve gözümüzü daha ileriye dikebilmek işten bile değil…



  • Yazarın fotoğrafı: Seda Küçük
    Seda Küçük
  • 20 Ağu 2024
  • 4 dakikada okunur
Bu sayıdaki konuklarımız; Dila ve onun can dostu Harley... Dila’nın bir kedi sahiplenme fikri çok gergin olduğu sınav dönemine denk gelmiş. Babasının veteriner bir arkadaşının kedisinin doğum yaptığını öğrenmiş ve hemen sahiplenmiş. Onu ilk gördüğünde heyecan ve mutluluk verici bir serüvene başladığını hisseden Dila, kedisinin ismini de çok sevdiği bir çizgi roman kahramanı olan Harley Quinn’den esinlerek vermiş. Dila, British shorthair cinsi olan Harley’in; sakin, uysal, fazla ilgiden hoşlanmayan tam bir ev kedisi olduğunu anlatıyor. Harley’in aileye katılması ile eve neşe ve canlılık gelmiş. Dila evcil hayvan sahiplenmek isteyenlere de şu önerilerde bulunuyor: “Hangi tür evcil hayvanın yaşam tarzınıza ve beklentilerinize uygun olduğunu belirlemek için araştırma yapın. Farklı türlerin farklı ihtiyaçları ve davranışları var. Evcil hayvanlar genellikle uzun yıllar yaşıyor. Uzun vadeli bir taahhütte bulunmaya hazır olup olmadığınızı düşünün. Mümkünse, barınaklardan veya kurtarma organizasyonlarından evcil hayvan sahiplenin. Bu, hem evsiz bir hayvana yuva sağlar hem de hayvan nüfusunu kontrol etmeye yardımcı olur.”

ree

Sahiplenme hikâyeniz nedir?

Harley’i sahiplenmem aslında benim çok stresli olduğum bir dönemde gerçekleşti. Sınav senemdeydim ve gerçekten çok gergin bir durumdaydım. Ben bu durumdayken babamın veteriner bir arkadaşının kedisinin doğum yaptığını öğrendik ve zaman kaybetmeden de hemen sahiplendik. Böylece en yakın arkadaşıma kavuşmuş oldum.


ree

İlk karşılaşmanızda ne hissettiniz?

Onu gördüğümde heyecan ve mutluluk verici bir serüvene başladığımı hissettim. Onun enerjisini ve masumiyetini hissetmek bana derin bir bağlılık hissi veriyor. Sevimli yüzünü ve meraklı bakışlarını görmek, içten bir gülümseme yaratıyor bende. Aynı zamanda bir sorumluluk duygusu da baskılıyor. Çünkü bakımını üstlenmek ve ona sevgi dolu bir yuva sağlamanın önemli olduğu bilinciyle hareket etmeye başlıyorsunuz.


ree

İsmini nasıl koydunuz, sizin için özel bir anlamı var mı?

İsmini çok sevdiğim bir çizgi roman karakterinden alıyor. Kedim hayatıma girmeden önce zamanımın çoğunu ‘Harley Quinn’ adlı karakterin çizgi romanlarıyla geçiriyordum. Kedim hayatıma girdikten sonra düşünmeden ona ‘Harley’ ismini verdim.


Cinsi nedir, bu cinsin en belirgin özellikleri nelerdir?

Harley’in cinsi ‘British shorthair’ olarak geçiyor. Bu cinsin en belirgin özelliği sakin ve uysal olmaları diyebilirim. Çoğunlukla fazla ilgiden ve çok sevilmekten de hoşlanmıyorlar. Fazla sevip öpme gibi eylemlerde bulunursanız, saldırganlaşıp bulundukları ortamdan genellikle uzaklaşıyorlar. Gürültücü bir yapıları olmamakla beraber tam bir ev kedisi diyebilirim.



Nasıl iletişim kuruyorsunuz, isteklerini size nasıl anlatıyor?

Harley ile iletişim kurmak gerçekten çok kolay. İsmini seslendiğim her an koşarak yanıma geliyor ve beni gerçekten dinleyip anlayabiliyor. Belirli mama saatleri var ve bunu kısa bir süre içerisinde ezberledi. Mama saati geldiği zaman mutfaktaki kendine ayrılmış alanına geçip sakince mama vermemi istediğini belli ediyor ya da beni bu durumdan haberdar etmek istediği zaman sesli şekilde miyavlayıp istediği yere gelmemi sağlıyor. Bu genelde tuvaletini temizlemem için veya yakaladığı bir böceği patileriyle gururlu bir şekilde gösterip ödül maması istemek için oluyor.


Neden bir evcil hayvan sahiplenmek istediniz?

Sanırım bunun en önemli sebebi; bana ruhsal anlamda iyi gelecek, beni daha iyi bir insan hâline getirebilecek bir yol arkadaşına ihtiyaç duymamdı. Harley’i ilk sahiplendiğim dönemlerde stres ve kaygı düzeyim gerçekten çok yüksekti. Sahiplendiğim ilk andan itibaren stres ve kaygımın büyük oranda düştüğünü söyleyebilirim.


ree

Karar vermeden önce evde bir hayvanla yaşamanın nasıl bir şey olduğuna dair bir fikriniz var mıydı?

Harley’i sahiplenmeden önce kedi bakımını, sorumluluğunu ve nelere dikkat edilmesi gerektiğini çevremden biliyordum. Fakat bunu tecrübe ederken gördüm ki bazı kaçırdığım noktalar olmuş. Yine de bu benim için çok problem olmadı. Çünkü bu işi kusursuz hâle getirmeyi kedimle beraber öğrendim. Ve tüm kalbimle söyleyebilirim ki bu kesinlikle hayatımın en iyi serüvenlerinden biriydi…


Patili dostunuzun aileye katılmasından sonra hayatınız nasıl değişti?

Harley’in aileye katılması eve neşe ve canlılık getirdi. Kediler genellikle evde rahatlatıcı bir atmosfer yaratıyor ve stres azaltıcı etkiye sahip oluyorlar. Harley ile ilgilenmek, onu beslemek, onunla oynamak ve bakımını yapmak, günlük rutinin bir parçası hâline geliyor. Ayrıca onun sevimli ve oyuncu hâlleri ailede sürekli bir gülümseme ve mutluluk kaynağı oldu.


Bir evcil hayvana sahip olmanın olumlu veya olumsuz yanları nelerdir?

Olumlu yanları çok fazla aslında. Ama en önemlisi evcil hayvanların sahiplerine koşulsuz sevgi ve sadakat sunuyor olması. Birlikte geçirilen zaman, derin bir bağ ve arkadaşlık oluşturuyor. Harley’le vakit geçirmek, stresimi azaltmaya ve ruh hâlimi iyileştirmeye yardımcı oluyor. Günlük bakımında yapılması gerekenler, özellikle çocuklar için sorumluluk duygusunu geliştiriyor. Harley’den sonra kesinlikle daha aktif ve sosyal bir yaşam stili benimsediğimi de söyleyebilirim. Olumsuz yanlarından bahsedecek olursam bakımına zaman ve çaba harcamak gerekiyor diyebilirim. Besleme, temizlik, eğitim ve veteriner ziyaretleri gibi bazı sorumluluklar günlük programımı etkiliyor. Ayrıca bakımları da çok maliyetli oluyor. Mama, oyuncak, veteriner ücretleri ve diğer bakım ihtiyaçları bütçeyi zorluyor. Seyahat planı yaparken Harley’i nereye bırakacağımı düşünmek zorunda kalmak da bir diğer olumsuz durum.



ree


Evcil hayvan sahiplenmek isteyenlere mesajınız nedir?

Evcil hayvan sahiplenmek isteyenlere şu önerilerde bulunabilirim:


  1. Araştırma Yapın: Hangi tür evcil hayvanın yaşam tarzınıza ve beklentilerinize uygun olduğunu belirlemek için araştırma yapın. Farklı türlerin farklı ihtiyaçları ve davranışları var.

  2. Sorumlulukları Anlayın: Bir evcil hayvanın bakımının ne kadar zaman, çaba ve para gerektirdiğini tam olarak anlamak gerekir. Günlük bakım, beslenme, eğitim ve veteriner kontrolleri gibi sorumlulukları üstlenmeye hazır olmalısınız.

  3. Uzun Vadeli Düşünün: Evcil hayvanlar genellikle uzun yıllar yaşıyor. Uzun vadeli bir taahhütte bulunmaya hazır olup olmadığınızı düşünün.

  4. Barınaklardan Sahiplenin: Mümkünse, barınaklardan veya kurtarma organizasyonlarından evcil hayvan sahiplenin. Bu, hem evsiz bir hayvana yuva sağlar hem de hayvan nüfusunu kontrol etmeye yardımcı olur.

  5. Yaşam Alanını Hazırlayın: Evcil hayvanınız için güvenli ve konforlu bir yaşam alanı hazırlayın. Evde evcil hayvanınızın rahatça hareket edebileceği ve ihtiyaçlarını karşılayabileceği alanlar oluşturun.

  6. Veteriner Bakımı: Güvenilir bir veteriner bulun ve evcil hayvanınızın düzenli kontrollerini ve aşılarını ihmal etmeyin. Sağlık sorunlarını erken tespit etmek ve önlemek gerçekten önemli.

  7. Zaman Ayırın: Evcil hayvanınıza sevgi, ilgi ve zaman ayırmaya hazır olun. Onlarla oyun oynamak, yürüyüşe çıkmak ve birlikte vakit geçirmek önemlidir.

  8. Alerji ve Sağlık Durumları: Aile üyelerinin evcil hayvan alerjisi olup olmadığını kontrol edin. Evcil hayvan sahiplenmek sağlık sorunlarına neden olabilir. Bu hem evcil hayvan hem de sizin açınızdan zor durumlar oluşturabilir. Evcil hayvan sahiplenmek büyük bir sorumluluktur ama aynı zamanda hayatınıza büyük bir mutluluk ve sevgi de katar. Hazır ve kararlıysanız, bu yolculukta size eşlik edecek bir dost bulabilirsiniz.

  • Yazarın fotoğrafı: Seda Küçük
    Seda Küçük
  • 19 Ağu 2024
  • 3 dakikada okunur

Pir-i Lezzet

Nelere kadirdir bir yemek? Hangi baharat kılavuzdur kalbe giden yola? Kamer, Şems, Merih ve Zühre; Hangi yıldızlar saklıdır sıcak bir tencerede? Ve cevza ve mizan ya da kavs; hangi burcun kokusudur bir tutam tarçın? Sarımsak deva mıdır yoksa bela mı? İsmi nedir taze ekmek kokusunun? Bir bardak şerbet unutturur mu acıları? Ya da bir yudum çorba açar mı kapıları? Yıldızlar ve fısıltılarla çevrili, Topkapı Sarayı’nda başlayıp İskenderiye’ye uzanan bir serüven... Yeryüzüne ender gelen bir yeteneğin, tatlara ve kokulara hükmederek zihinleri ve duyguları etkisi altına aldığı, aşk dolu bir destan... Dünya çapında ilgi gören, 14 dile çevrilen Pir-i Lezzet… Gastronomi ile harmanlanmış, aşkla tatlandırılmış bir tarih yolculuğuna çıkıyoruz!


Gökten Gelenler

“Güneş sistemimizdeki gezegenleri Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Jupiter, Satürn diye sayıyorsanız, bizlere pek bahsedilmeyen bazı konuların var olduğunu kabul etmeniz gerekir. Bu kitapta, dünya tarihimizdeki ilk medeniyet olan Sümerlilerin çivi yazısı ile kil tabletler üzerine kayıt ettiği çok ilginç konulardan bahsetmek istedim. Çoğu müzelerde duran ve günümüzden altı bin yıl önce yazılmış bu tabletlerde o devirde inanılmayacak kadar gelişmiş bir medeniyetin, üstün birilerinden yardım alınarak kurulduğu yazıyor. Ayrıca Sümerliler yazılarında Mars ile Jüpiter arasındaki şimdiki asteroid kuşağının olduğu yerde, beşinci sırada başka bir gezegenin varlığına işaret ediyor. Sümerlilerin Tiamat (Yaşam Veren Kız) dedikleri, çok eskiden parçalanmış bu gezegenden günümüze ise o bölgede asteroid kuşağını oluşturan taş parçaları ve ufak bir araştırmayla sizin de görebileceğiniz Ceres gezegeni kalmış. Başlangıcımızla ilgili bu kitaptan zevk almanız ümidiyle...”

Dr. Cenk Kallemoğlu



ree

Ebeveynin Sihirli Yolculuğu

Hayatta her şeyde olduğu gibi ebeveynlikte de mevcut olanın ötesine geçmeyi, kalıpları kırabilmeyi merkeze alan bu kitap, ebeveynlik kavramındaki dönüşüme yepyeni bir yaklaşım getirerek dönüşümün esasında ebeveynden başlayarak çocuğa doğru aktığını anlatan bir ebeveynlik rehberi. Her şeyin esasında bakış açısı değiştirmekle ve bugüne kadar göz ardı edilen doğru teknikleri uygulamakla başlayıp tüm aileye yayılan bir değişim sürecinin habercisi. A. Ebru Tarım Dilekcan ve Öznur Karaeloğlu’nun yıllar boyu edindikleri deneyimlerle hayat bulan bu eser, tüm olasılıklara açık olma, sıradanlıktan içsel bir dönüşüm aracılığıyla kurtulma ve hem farklı hem de özgün bir ebeveynliği deneyimleme kapılarını tüm anne babalar için açıyor. Çeşitli içsel dönüşüm araçlarıyla ebeveynler ve çocukları arasındaki bağı güçlendirip mutlu bir yaşantıyı amaçlarken en önemli aracı da okurların huzuruna sunuyor: Zihin...


Hayatta Kalanlar

Hayatta Kalanlar, büyürken birbirine yabancılaşan üç kardeşin; Nils, Benjamin ve Pierre’in annelerinin ölümü üzerine bir araya gelmelerini anlatıyor. Kardeşler, annelerinin vasiyeti üzerine çocukluk yıllarının odağındaki eski yazlık evlerine dönüyorlar. Hikâye katman katman açıldıkça ve kardeşlerin çocukluklarına daldıkça gerçekler anlaşılıyor: Bu evde yaşananlar hepsinin karakterini, hayatını ve birbirleriyle ilişkilerini geri dönülemez şekilde etkilemiş, aileyi dağıtmış, herkeste ayrı bir yara açmış... Alex Schulman, travma ve trajedinin ardından çözülen bir zihnin anılar sarayında gezerken en derin bağlarımızın, bizi en büyük darbelere karşı nasıl savunmasız bıraktığını ustalıkla ortaya koyuyor.



ree


Hikâye Hırsızı

Hikâyeler bize kim olduğumuzu söyler, peki ya biri o hikâyeyi çaldıysa? Jake ilk kitabıyla dikkate değer bir çıkış yapmış ancak ikinci kitabının fiyaskosunun ardından yazar tıkanıklığına girmiştir. Üçüncü ve dördüncü romanının taslağı ise tam bir hayal kırıklığıdır. Bir yandan da geçimini sağlamak için bir yaratıcı yazarlık atölyesinde ders vermektedir. Ancak Jake için asla umut vaat etmeyen yeni ders döneminde onu bir sürpriz beklemektedir: iddialı yeni öğrencisi Evan Parker’ın muhteşem roman fikri. Yıllar sonra Evan’ın bu olağanüstü hikâyesinin hâlâ bir romana dönüşüp raflarda yerini almadığını gören Jake, merak edip biraz araştırınca bu parlak öğrencisinin öldüğünü öğrenir. Ve her yazarın yapacağı gibi hikâyenin ziyan olmasından korkarak (!) onu kendi yazmaya karar verir. Zira T.S. Eliot’ın da dediği ya da daha doğrusu büyük olasılıkla Oscar Wilde’dan “alıntıladığı” gibi: İyi yazarlar ödünç alır, büyük yazarlar çalar.


Kökten İyileşme

Erdoğan Şemsiyeci’nin hayata geçirdiği kendi tekniği olan Sistemik Arınma Tekniği, aile dizimi ile Tanıklık ve Duygusal Özgürleşme tekniklerinin harmanlanmasıyla bireye geçmişinin yüklerinden kurtulma fırsatı sunuyor. Sistemik Arınma Tekniği’nin adım adım işlendiği bu kitap, bu üç farklı tekniğin ahengi sayesinde bireyin, geçmişten gelip bugününü etkileyen sorunlarını fark etmesini, yaşanmışlıklarını kabul etme konusunda adım atabilmesini ve nihayetinde kendi kendine aile dizimi uygulayabilmesini sağlayarak geçmişin düğümlerini çözme yolunda benzeri bulunmayan bir kapı aralıyor. Sistemik Arınma Tekniği, aile dizimi ışığında, herkes için içsel özgürleşme ve arınma yolunda bir destekçi ve yol gösterici rolü üstlenerek hakkında çokça yazıp çizilen tekniklerin özüne inip doğru bir şekilde kullanılmalarını vadediyor.

Bodrum Dergi Web Sitesi © Yabancı Ses Prodüksiyon tarafından hazırlanmıştır.

bottom of page