top of page
  • Yazarın fotoğrafı: Mustafa Küçük
    Mustafa Küçük
  • 20 Ağu 2024
  • 2 dakikada okunur
Türk pop müziğinin son dönemdeki en büyük hitlerine imza atmış olan ve bu şarkıları pop starlara söyleten Ersay Üner, ikinci albümü ‘Taverna’ ile yorumculuktaki iddiasını da kanıtladı. Yedi taverna klasiği ve Ersay Üner’in yeni şarkısı ‘Sevme’den oluşan albüm kısa sürede listelerde üst sıralara tırmandı. Meğerse bu müziği çok özlemişiz…

ree

Dinleyicinin bu tarzı bu kadar çabuk kucaklamasını bekliyor muydunuz?

Hissediyordum ama bu kadar hızlı anlayacaklarını tahmin etmiyordum. Dinleyici samimiyetimi algılamış ve tavernayı özlemiş demek ki...


Bu fikir aklınıza nereden geldi?

Kariyerim boyunca hep farklı olanı aradım. Taverna her zaman aklımda olan bir şeydi. Çünkü ben bu işe taverna ve pavyonlarda başladım. O kültürü çok iyi biliyorum. Vakti bu zamanmış.


ree

Tavernanın popüler olduğu dönemde bu müzikle ilgili deneyiminiz nasıldı?

Nejat Alp, Ferdi Özbeğen, Ümit Besen, Atilla Kaya dinlerdim. Hatta İstanbul’a ilk geldiğim dönemde Udi Sami Çelik’in arkasında çıkar, taverna yapardık. Mercan Restoran’da Arif Susam çıkardı, onu dinlemeye giderdik.


Eski şarkıları modern aranjeleri ile dinlemek çok keyifli. Nasıl bir çalışma sonucu ortaya çıktı?

Orijinal duygusunu kaybetmemesi için hücum kayıt yaptık. Yani parçaları baştan sona canlı kaydettik. Ufak tefek hataları da bıraktık. Zaten benim için taverna ruhu önemliydi.


Şarkı seçimindeki kriteriniz ne oldu?

Ses rengime, duyguma yakışan ve o dönemden en çok hatırımda kalan şarkıları seçtim. 80 şarkı arasından sadece yedi şarkı seçerken oldukça zorlandım.


ree

Perde arkasında olmakla sahneye çıkmak arasındaki fark ne? Sahne daha zor olabilir mi?

Tam tersi, sahne benim için çok kolay ve çok seviyorum. Çünkü çocukluğumdan beri oraya aitim. Bestecilik, söz yazarlığı ve prodüktörlük kısmı başka bir yaşam, başka sorumluluklar tabii. İkisinin dengesini korumaya çalışıyorum.


Yazdığınız her şarkıda “Bu hit olur” hissi yaşıyor musunuz?

Her şarkı kafamın içerisinde hayal dünyamda başlıyor. Bazen bir melodi bazen bir söz. Mutlaka bir hikâye anlatması gerekiyor. Bana kalırsa hepsi güzel ama hit olup olmadığını solistle buluştuktan sonra hissediyorum. Solist de aynı şeyi hissederse “evet” diyorum.




Başkalarına verdiğiniz hit olmuş şarkılarınızdan kendinizin seslendirdiği bir albüm yapmayı düşünür müsünüz?

Büyük ihtimalle yapabilirim.


Hit adayı şarkılar için astronomik bedeller talep edildiği doğru mu?

Rolls Royce’a da binebilirsin, ikinci el bir binek arabaya da. Ama ilkini istiyorsan bedelini ödersin. Her şeyin kendine göre bir pahası var ve bunun astronomik olup olmadığına biz karar veremeyiz.

  • Yazarın fotoğrafı: Seda Küçük
    Seda Küçük
  • 20 Ağu 2024
  • 4 dakikada okunur
Bu sayıdaki konuklarımız; Dila ve onun can dostu Harley... Dila’nın bir kedi sahiplenme fikri çok gergin olduğu sınav dönemine denk gelmiş. Babasının veteriner bir arkadaşının kedisinin doğum yaptığını öğrenmiş ve hemen sahiplenmiş. Onu ilk gördüğünde heyecan ve mutluluk verici bir serüvene başladığını hisseden Dila, kedisinin ismini de çok sevdiği bir çizgi roman kahramanı olan Harley Quinn’den esinlerek vermiş. Dila, British shorthair cinsi olan Harley’in; sakin, uysal, fazla ilgiden hoşlanmayan tam bir ev kedisi olduğunu anlatıyor. Harley’in aileye katılması ile eve neşe ve canlılık gelmiş. Dila evcil hayvan sahiplenmek isteyenlere de şu önerilerde bulunuyor: “Hangi tür evcil hayvanın yaşam tarzınıza ve beklentilerinize uygun olduğunu belirlemek için araştırma yapın. Farklı türlerin farklı ihtiyaçları ve davranışları var. Evcil hayvanlar genellikle uzun yıllar yaşıyor. Uzun vadeli bir taahhütte bulunmaya hazır olup olmadığınızı düşünün. Mümkünse, barınaklardan veya kurtarma organizasyonlarından evcil hayvan sahiplenin. Bu, hem evsiz bir hayvana yuva sağlar hem de hayvan nüfusunu kontrol etmeye yardımcı olur.”

ree

Sahiplenme hikâyeniz nedir?

Harley’i sahiplenmem aslında benim çok stresli olduğum bir dönemde gerçekleşti. Sınav senemdeydim ve gerçekten çok gergin bir durumdaydım. Ben bu durumdayken babamın veteriner bir arkadaşının kedisinin doğum yaptığını öğrendik ve zaman kaybetmeden de hemen sahiplendik. Böylece en yakın arkadaşıma kavuşmuş oldum.


ree

İlk karşılaşmanızda ne hissettiniz?

Onu gördüğümde heyecan ve mutluluk verici bir serüvene başladığımı hissettim. Onun enerjisini ve masumiyetini hissetmek bana derin bir bağlılık hissi veriyor. Sevimli yüzünü ve meraklı bakışlarını görmek, içten bir gülümseme yaratıyor bende. Aynı zamanda bir sorumluluk duygusu da baskılıyor. Çünkü bakımını üstlenmek ve ona sevgi dolu bir yuva sağlamanın önemli olduğu bilinciyle hareket etmeye başlıyorsunuz.


ree

İsmini nasıl koydunuz, sizin için özel bir anlamı var mı?

İsmini çok sevdiğim bir çizgi roman karakterinden alıyor. Kedim hayatıma girmeden önce zamanımın çoğunu ‘Harley Quinn’ adlı karakterin çizgi romanlarıyla geçiriyordum. Kedim hayatıma girdikten sonra düşünmeden ona ‘Harley’ ismini verdim.


Cinsi nedir, bu cinsin en belirgin özellikleri nelerdir?

Harley’in cinsi ‘British shorthair’ olarak geçiyor. Bu cinsin en belirgin özelliği sakin ve uysal olmaları diyebilirim. Çoğunlukla fazla ilgiden ve çok sevilmekten de hoşlanmıyorlar. Fazla sevip öpme gibi eylemlerde bulunursanız, saldırganlaşıp bulundukları ortamdan genellikle uzaklaşıyorlar. Gürültücü bir yapıları olmamakla beraber tam bir ev kedisi diyebilirim.



Nasıl iletişim kuruyorsunuz, isteklerini size nasıl anlatıyor?

Harley ile iletişim kurmak gerçekten çok kolay. İsmini seslendiğim her an koşarak yanıma geliyor ve beni gerçekten dinleyip anlayabiliyor. Belirli mama saatleri var ve bunu kısa bir süre içerisinde ezberledi. Mama saati geldiği zaman mutfaktaki kendine ayrılmış alanına geçip sakince mama vermemi istediğini belli ediyor ya da beni bu durumdan haberdar etmek istediği zaman sesli şekilde miyavlayıp istediği yere gelmemi sağlıyor. Bu genelde tuvaletini temizlemem için veya yakaladığı bir böceği patileriyle gururlu bir şekilde gösterip ödül maması istemek için oluyor.


Neden bir evcil hayvan sahiplenmek istediniz?

Sanırım bunun en önemli sebebi; bana ruhsal anlamda iyi gelecek, beni daha iyi bir insan hâline getirebilecek bir yol arkadaşına ihtiyaç duymamdı. Harley’i ilk sahiplendiğim dönemlerde stres ve kaygı düzeyim gerçekten çok yüksekti. Sahiplendiğim ilk andan itibaren stres ve kaygımın büyük oranda düştüğünü söyleyebilirim.


ree

Karar vermeden önce evde bir hayvanla yaşamanın nasıl bir şey olduğuna dair bir fikriniz var mıydı?

Harley’i sahiplenmeden önce kedi bakımını, sorumluluğunu ve nelere dikkat edilmesi gerektiğini çevremden biliyordum. Fakat bunu tecrübe ederken gördüm ki bazı kaçırdığım noktalar olmuş. Yine de bu benim için çok problem olmadı. Çünkü bu işi kusursuz hâle getirmeyi kedimle beraber öğrendim. Ve tüm kalbimle söyleyebilirim ki bu kesinlikle hayatımın en iyi serüvenlerinden biriydi…


Patili dostunuzun aileye katılmasından sonra hayatınız nasıl değişti?

Harley’in aileye katılması eve neşe ve canlılık getirdi. Kediler genellikle evde rahatlatıcı bir atmosfer yaratıyor ve stres azaltıcı etkiye sahip oluyorlar. Harley ile ilgilenmek, onu beslemek, onunla oynamak ve bakımını yapmak, günlük rutinin bir parçası hâline geliyor. Ayrıca onun sevimli ve oyuncu hâlleri ailede sürekli bir gülümseme ve mutluluk kaynağı oldu.


Bir evcil hayvana sahip olmanın olumlu veya olumsuz yanları nelerdir?

Olumlu yanları çok fazla aslında. Ama en önemlisi evcil hayvanların sahiplerine koşulsuz sevgi ve sadakat sunuyor olması. Birlikte geçirilen zaman, derin bir bağ ve arkadaşlık oluşturuyor. Harley’le vakit geçirmek, stresimi azaltmaya ve ruh hâlimi iyileştirmeye yardımcı oluyor. Günlük bakımında yapılması gerekenler, özellikle çocuklar için sorumluluk duygusunu geliştiriyor. Harley’den sonra kesinlikle daha aktif ve sosyal bir yaşam stili benimsediğimi de söyleyebilirim. Olumsuz yanlarından bahsedecek olursam bakımına zaman ve çaba harcamak gerekiyor diyebilirim. Besleme, temizlik, eğitim ve veteriner ziyaretleri gibi bazı sorumluluklar günlük programımı etkiliyor. Ayrıca bakımları da çok maliyetli oluyor. Mama, oyuncak, veteriner ücretleri ve diğer bakım ihtiyaçları bütçeyi zorluyor. Seyahat planı yaparken Harley’i nereye bırakacağımı düşünmek zorunda kalmak da bir diğer olumsuz durum.



ree


Evcil hayvan sahiplenmek isteyenlere mesajınız nedir?

Evcil hayvan sahiplenmek isteyenlere şu önerilerde bulunabilirim:


  1. Araştırma Yapın: Hangi tür evcil hayvanın yaşam tarzınıza ve beklentilerinize uygun olduğunu belirlemek için araştırma yapın. Farklı türlerin farklı ihtiyaçları ve davranışları var.

  2. Sorumlulukları Anlayın: Bir evcil hayvanın bakımının ne kadar zaman, çaba ve para gerektirdiğini tam olarak anlamak gerekir. Günlük bakım, beslenme, eğitim ve veteriner kontrolleri gibi sorumlulukları üstlenmeye hazır olmalısınız.

  3. Uzun Vadeli Düşünün: Evcil hayvanlar genellikle uzun yıllar yaşıyor. Uzun vadeli bir taahhütte bulunmaya hazır olup olmadığınızı düşünün.

  4. Barınaklardan Sahiplenin: Mümkünse, barınaklardan veya kurtarma organizasyonlarından evcil hayvan sahiplenin. Bu, hem evsiz bir hayvana yuva sağlar hem de hayvan nüfusunu kontrol etmeye yardımcı olur.

  5. Yaşam Alanını Hazırlayın: Evcil hayvanınız için güvenli ve konforlu bir yaşam alanı hazırlayın. Evde evcil hayvanınızın rahatça hareket edebileceği ve ihtiyaçlarını karşılayabileceği alanlar oluşturun.

  6. Veteriner Bakımı: Güvenilir bir veteriner bulun ve evcil hayvanınızın düzenli kontrollerini ve aşılarını ihmal etmeyin. Sağlık sorunlarını erken tespit etmek ve önlemek gerçekten önemli.

  7. Zaman Ayırın: Evcil hayvanınıza sevgi, ilgi ve zaman ayırmaya hazır olun. Onlarla oyun oynamak, yürüyüşe çıkmak ve birlikte vakit geçirmek önemlidir.

  8. Alerji ve Sağlık Durumları: Aile üyelerinin evcil hayvan alerjisi olup olmadığını kontrol edin. Evcil hayvan sahiplenmek sağlık sorunlarına neden olabilir. Bu hem evcil hayvan hem de sizin açınızdan zor durumlar oluşturabilir. Evcil hayvan sahiplenmek büyük bir sorumluluktur ama aynı zamanda hayatınıza büyük bir mutluluk ve sevgi de katar. Hazır ve kararlıysanız, bu yolculukta size eşlik edecek bir dost bulabilirsiniz.

  • Yazarın fotoğrafı: Özge Zeki
    Özge Zeki
  • 22 May 2024
  • 3 dakikada okunur
Polisiye-suç romanı kategorisinin öne çıkan romanı Kaderin Kırmızı İpi, zengin kurgu ağıyla akıcı bir üsluba sahip. Kitabın yazarı Yasemin Candemir’le eserin çıkış noktasını ve sürprizli kurgusunu konuştuk.

Kaderin Kırmızı İpi
Kaderin Kırmızı İpi

Türk bir yazarın kaleminden çıkan ama karakterleri ve olayın geçtiği yerler nedeniyle uluslararası kimlik kazanan kitap; kendinden emin, inanılmaz sürükleyici, zekice kurgulanmış ve belli ki titiz araştırmalar sonucu kaleme alınmış. Ayrıca karakter derinliği konusunda da çok zengin. Hem hikâyenin temposuna ve şaşırtmacalarına hem de ana karakterlerin arasındaki gerçekçi, heyecan veren ilişki şaşırtıyor. Yasemin Candemir, çaprazlama olarak yaşadığımız tüm hikâyelerin, rastgele zaferlerin tesadüfi değil doğduğumuzda takılı olan görünmez kırmızı ipliklerin eseri olduğunu kanıtlarcasına, her anını nefes nefese okuyacağınız bir kurguyla çıkıyor okurun karşısına. Kitabı polisiye dünyasında hak ettiği yere getirecek olan ise yazarın dahice bir kurguyla geçmişte çözülmemiş olayları yeniden ortaya çıkarması, cinayetleri, ölümcül kazaları, kayıp insanları ve birçok sır saklayan karakterleri içermesi ve kitap boyunca birden fazla bükülme ve dönüşle okuyucunun son sayfaya kadar dikkatini canlı tutması.


Yazar Yasemin Candemir
Yazar Yasemin Candemir
Polisiye-gerilim alanında yazmaya nasıl başladınız,  kurguda zorlandınız mı?

Zordu çünkü çok denklemli bir matematik problemine benziyordu başta her şey. Düğüm düğümdü. Sabırla bir bölümünü çözüp beklemek gerekiyordu. Ben de öyle yazdım romanı. Her şey pandemi döneminde kafamdaki fısıltılarla başladı. Sabah, akşam yürürken kitabı yazmaya başladım iç sesimle. Aradan bir süre geçince bilgisayarın başına oturacak cesaretim oluştu. Yazmaya başladıkça da bağlılığım.


Kurgu çok kapsamlı. Geçmişle geleceğin tüm sırları üzerinde şeffaf bir örtü var. Araladıkça her şey saçılıyor etrafa. Bu örgüyü nasıl kurguladınız?

İngiliz matematik profesörü Frank Morley diyor ki “Bir matematik problemine dalıp gitmekten daha büyük bir mutluluk yoktur.” Detaylı kurgulanmış bir polisiye roman da aynı matematik problemi kadar derinlemesine dalış gerektiriyor. Ben de bunu yaptım. İki yıl Kaderin Kırmızı İpi’nin içinde yaşadım. İple bağım mesafeler, çeşitli hayat sorunları ile zamanla ipi gevşetse de hiç kopmadı.


İpucu vermek istemeyiz ama katille, büyücü de denen ana karakterle ilişkinizi nasıl yorumluyorsunuz?

Büyücü de bir fısıltının esiri. Onun fısıltısının adı intikam. İntikam bir anda ele geçirmez insanı. Yavaş yavaş, korkutmadan, sabırla kabullenişini bekler. Büyücü’de de sabırlı, yıllarca olgunlaşmasını bekliyor. Sonunda bazen planlı, bazen dürtüsel, bazen de sinsice öldüren bir katile dönüştürüyor Büyücü’yü. Benim onunla ilişkim, onu anlamaya çalışmam, zaman zaman korumam, zaman zaman silinip gitmesini istemem nedeniyle çok çapraşık. Rachel’ın kırmızı ipinin ucu bana da dolanık uzun zamandır.


Mitolojik kırmızı ipin ucu bu kez dahice kurgulanmış seri cinayetlere ve Şamanlığa kadar uzanıyor. Rachel bir Büyücü’ye dönüştü, sizce bu intikamın esiri olan ama sesleri çıkmayan çok kadın var mı dünyada?

Eminim olduğuna. Kitapta Rachel’ın komşusunun başına gelenleri ve sonrasını okuyan herkes eminim benimle aynı karara varacaktır sonunda. Dünyada RAINN Ağı’nın tespitine göre her üç kız çocuğundan biri ve her yedi erkek çocuğundan biri hayatının bir döneminde kısa süreli de olsa cinsel tacize maruz kalıyor. Mağdurların yüzde 60’ı başına gelen olayları polise hatta ailesine bile söylemediği için kayıtlara geçmiyor. Yanlış olduğunu hissettiğiniz her dokunuş buna dahil.


Kaderin Kırmızı İpi’nden Alıntılar:

“İnsan kendini bu kadar bırakınca, dağılan parçaları toplamak daha zor olurdu. Termodinamiğin 2. yasası hâlâ evrendeki en temel yasaydı; çürüme, bozulma ve ölüm. Siz tembelleştikçe, kendinizi bıraktıkça çürüme başlıyor, gerisi kaçınılmaz ve kendiliğinden geliyordu. İyileşmek, güzelleşmek, daha uzun yaşamak istiyorsak çabalamak zorundayız.”


“Babasız büyüyebilirsiniz bunda sorun yok. Esas sorun bir babanız varken yok gibi olması. İşte bu bir babasızlık şiddetidir.”


“Psikolojik şiddet, hayalleri, yetenekleri aşağılamakla başlar. Kiminle görüşeceğinizi mutlaka bilmek ister, ailenizle, arkadaşlarınızla görüştürmemeye çalışırlar. Kıskançlık adı altında atacağınız her adıma karışır, fiziki görünümünüzle dalga geçerek özgüveninizi yok eder. Uzun yıllar eşleri tarafından psikolojik şiddet yaşayan kadınlar, gençken böyle şeylerin başlarına gelmeyeceğine inanıyor ve uzun süre değişimin olacağını umut ediyorlar, yaşlanmaya başladıklarında da çoktan vazgeçmiş oluyorlar.”


“Kader, gerçekten varsa bunun diğer insanlara bağlı olması gerektiğini varsaydılar. Gözlerinizi kapatıp vücudunuzun şeffaf olduğunu hayal ettiğinizde göreceğiniz tek şey, her bölümü birbirine bağlayan karmaşık ve sonsuz görünen kan damar ağı olur. Varlığımızı bu hayat veren nehre borçluyuz.”


“Çalışkanlığın her şeyden değerli olduğu bir dünyada, Wu Wei’nin Taocu kavramı ulaşılamaz gibi görünebilir. Kabaca “çaba harcamadan” olarak tercüme edilen Wu Wei, tembellik ile karıştırılmamalıdır. Tembellik, harekete geçme isteksizliğini ima eder. Hiçbir şey yapmadan oturmak anlamına da gelmez. Hayatta hiçbir şeyi zorlamamak anlamındadır.”


“Taoizmde hiçbir zaman efora yer yoktur. Acıkırsan yemeğini yersin, susarsan suyunu içersin, yorgun olursan yatar uyursun, yaşadığın yer kirlenirse temizlersin. Her şey bir harmoni içinde kendi doğallığında yaşanmalıdır. Hiçbir şey için benliğinle savaşmaman gerekir.”


“Kırmızı İp’in kökenleri, Kabala öğretisine dayanır. Bunun bir çeşit tılsım olduğuna inanılır. Tanrı ile insanın tek vücut olduğunu simgeler. Kan aynı zamanda Hz. Süleyman’ın mabedindeki kurbanları ve adak kurbanlarını anlatır.”

Bodrum Dergi Web Sitesi © Yabancı Ses Prodüksiyon tarafından hazırlanmıştır.

bottom of page