top of page
  • Yazarın fotoğrafı: BODRUMDergi
    BODRUMDergi
  • 14 Şub 2024
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 29 Şub 2024

Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin en büyük altyapı yatırımlarından biri olan ve  Bodrum’un doğasını, denizlerinin korunması açısından büyük önem taşıyan Turgutreis İleri Biyolojik Arıtma Tesisi Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Osman Gürün’ün ev sahipliğinde düzenlenen törenle açıldı. Açılışa CHP YDK Üyesi Remzi Kazmaz, CHP Muğla Büyükşehir Belediye Başkan adayı, Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras, Menteşe Belediye Başkanı Bahattin Gümüş, CHP Bodrum Belediye Başkan adayı Tamer Mandalinci, muhtarlar ve çok sayıda vatandaş katıldı.

ree

Başkan Gürün; “Muğla’yı bir ev gibi düşündüğümüzde evimizde otururken zor bir tadilata girdik”

Bodrum’un en büyük arıtma tesisi olan Turgutreis İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisi açılışında konuşan Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Osman Gürün altyapının bir belediye başkanı için en riskli hizmetlerden biri olduğunu belirterek şunları söyledi:


"Tüm riskleri alarak Muğla’da büyük bir altyapı yatırımını başlatmanın, bu yatırımları tamamlamanın gururunu ve mutluluğunu yaşıyoruz. 2014 yılında başlayan bu maceranın bu şekilde sonuçlanmasından çok büyük keyif alıyorum. Altyapı projeleri belediye başkanları için büyük risktir ki bu süreçte bazı şikayetler aldık. Yolların bozuk olması çukurlar gibi. Bodrum’u toz duman içinde bıraktığımız için özür dileriz ama başka çaremiz yoktu. Ancak biz evin içinde otururken ağır bir tadilata girdik. Evin tüm elektrik, su tesisatlarını değiştirdik. Bunu yaparken toz toprak olur ama bunun yapılması da lazım. Şimdiye kadar bu hizmetler yapılamadığından biz bunu yapmak zorundaydık. Hizmetin durması diye bir şey yok. Son güne kadar hizmet edeceğiz. Bodrum’da Turgutreis çok önemli bir yatırım ama başka tesislerde var. Gümbet-Gümüşlük Atık su arıtma tesislerini yeniledik ve kapasitelerini arttırdık. Önümüzdeki dönem Ahmet başkanım yeni isale hattı yapacak ve burada yeşil alan sulaması yapılacak. Bu çok büyük bir tasarruf. Tüm tesislerimizi ileri biyolojik arıtma yapacak şekilde projelendiriyoruz.


3 BİNİN ÜZERİNDE BORU PATLADI

Bodrumumuzda sürekli patlayan DSİ hatları seçimi, donanımı eksik ve yanlış yapılmış hatlar. Basınca dayanıksız hatlar. 3 binin üzerinde patlak oldu. Biz defolu malın ödemesini yapıyoruz ve dava sonucunda bunu almaktan vazgeçtiler. Bizde bu noktalarda bazı hatları yeniledik ve buradaki patlaklar yüzde 10’lara düştü. Barajlardaki suyun bitişi nedeniyle DSİ telaşlandı. CTP borularına dokunamıyoruz ancak mevcut sistemdeki basınç düzenlemeleriyle patlakları azaltmaya çalışıyoruz. 150 milyon TL’yi aşan bir yatırım yapıyoruz. Yaza kadar bu hizmeti sizlere sunacağız.


Ahmet Aras - Dr. Osman Gürün - Tamer Mandarinci
Ahmet Aras - Dr. Osman Gürün - Tamer Mandarinci

Krediler 2020’den Beri Onayda Bekliyor

Fransız kalkınma ajansından 230 milyon Euroluk kredi için proje hazırladık ve kredi başvurusu yaptık. Hepsi uzmanlar tarafından incelendi. Kredi durumumuz için de uluslararası kredilendirme kuruluşu FİTCH’den en yüksek not olan AAA aldık. Mali yapımızla dimdik ayaktayız. Sağlanan kredinin 63,5 milyon EURO’su ile su altyapısını yenileyelim istedik. Patlak tamir edeceğimize yeni hat yapalım dedik. Ama kredi kullanımı için Cumhurbaşkanlığı tarafından uygundur imzası atılması gerekiyordu ancak maalesef atılmadı. 2020 Aralık ayından beri bekliyoruz. Aynı zihniyetle yerel seçimlerde aday olanlar Muğla’da hiç altyapı yapılmadı açıklaması yapmış, bilgi eksikliği olarak değerlendiriyor, vatandaşlarımızın özgür iradesine bırakıyorum. Bizler Muğla için çalışmaya, kültürü, tarihi, eşsiz güzellikleriyle özel olan bu şehre değer katmaya devam edeceğiz.”


Arıtma Tesisi 250 Bin Nüfusa Göre Yapıldı

Türkiye’nin en önemli turizm merkezlerinin başında gelen Bodrum’da, Muğla Büyükşehir Belediyesi tarafından yapımına 2021 yılında başlanan, Bodrum’un en büyük arıtma tesisi olan Turgutreis İleri Biyolojik Arıtma tesisi tamamlanarak hizmete başladı. 250 bin nüfusa göre hitap edecek olan arıtma tesisi Turgutreis Mahallesi başta olmak üzere Akyarlar, Dereköy, Peksimet, İslamhaneleri, Bahçelievler, Karabağ ve Akçaalan mahallelerine hizmet edecek ve yapılan 110 km kanalizasyon hattı Turgutreis Atıksu Arıtma Tesisi’ne bağlanacak. Turgutreis İleri Biyolojik Arıtma Tesisi güncel kurla 469 milyon 417 bin 388 TL’ye mal oldu.

  • Yazarın fotoğrafı: Görkem Kırel
    Görkem Kırel
  • 8 Oca 2024
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 8 Oca 2024

Anatavatanı İran olan Mahlep, nohut büyüklüğünde meyveleri olan, gülgiller familyasına ait boyu ortalama 6 ile 10 metreye kadar çıkabilen bir bitkidir. Mahlep baharatı ise mahlep ağacının meyvesine ait çekirdeklerin kurutulup toz hâline getirilmesi ile elde edilen bir baharat türüdür. Pastane ve fırın ürünlerinde sıklıkla tercih edilir. Birbirinden farklı kullanım alanına sahip olan bu ürün, Türkiye’de “yabani kiraz”, “taş kirazı”, “melem” ve “keniro” gibi isimler ile anılır.

ree

Dünyada en çok Güney Avrupa ile Batı ve Kuzey Asya’da yetiştirilen bu ağaç ülkemizde; Tokat, Amasya, Çorum, Mardin, Van, Ordu ve Erzurum civarlarında yaygındır.


ree

Yine içerisindeki kumarin, mahlebe vanilya kokusunu andıran hoş bir koku verir. Mahlep meyvesinden elde edilen mahlep baharatı ise eklendiği tuzlu hamur işlerinin kıvamının kıyır kıyır olmasını sağlar. Kandil simidine ve Paskalya çöreğine kendine özgü bir tat ve koku veren de mahleptir.


ree

Mahlep ağacı yetiştirilmesi oldukça kolay bir ağaçtır. Sulama, gübreleme, ilaçlama istemediği için kullandığınız mahlebin oldukça doğal olduğundan emin olabilirsiniz.


ree

Mahlep, Nerelerde Kullanılır?

Mahlep başta gıda endüstrisi olmak üzere kozmetik sektöründe ve özellikle de parfüm yapımında sıkça kullanılır. Boya, vernik, cila yapımında da kullanılan mahlep, ilaç endüstrisinde de kendisine yer bulmuştur. Hamur işlerinde de sıkça kullanılmaktadır.


ree

Mahlebin Faydaları Nelerdir?

  • Kuvvet ve enerji verici özelliği olduğu söylenen mahlebin içeriğinin ortalama yüzde 14 kadarı karbonhidrat, yüzde 27 kadarı da yağdır.

  • Mahlep, oldukça yüksek besin değerine sahiptir. Protein ve yağ asitleri bakımından zengin bir bitkidir.

  • İçeriğindeki kalsiyum sayesinde kemik gelişimine de destek olur.

  • Vücuttaki toksinleri biriktiren karaciğeri de temizlemede etkili olan mahlep, idrar yolu ile tüm toksinleri atar. Karaciğerin yağlardan hasar almasını önleyerek kendini yenilemesine destek olur. Böbrekler içinde aynı görevi yapan mahlep, enfeksiyon nedeniyle yaşanan ağrıların oranını azaltır. Aynı zamanda böbreklerde biriken toksinleri de atmada etkilidir.

  • Nefes darlığı, astım gibi rahatsızlıklarda yardımcı etkisi olduğu bilinen mahlebin aynı zamanda balgam söktürücü özelliği de vardır.

  • Potasyum bakımından zengin olan mahlep bağışıklık sistemindeki zararlı serbest radikalleri temizleyerek güçlenmesini destekler ve hastalıklara karşı direnci artırır. Toz hâline getirilen mahlep süt ile karıştırılarak tüketilebilir. Özellikle mevsim geçişlerinde gelişim çağındaki çocukların tüketmesi gerekir. 

  • Antioksidan etkisi ile vücudu serbest radikallerden korunma konusunda yardımcıdır. Kalp ve damar hastalıklarından korunma konusunda da etkisi olduğu söylenir.

  • Sindirim sisteminin düzgün çalışmasına da destek olur.

  • Bal ile karıştırılıp tüketildiğinde üst solunum yollarından dolayı boğazda biriken mikropları öksürük ile söker balgam şeklinde atılmasına yardımcı olur. Bu faydası sayesinde boğazdaki tümörlü hücreleri atarak kanserin oluşmasını önler.

IDEA Universal - Uluslararası Kalkınma ve Çevre Derneği’nde Proje Direktörü olarak çalışan Evrim Aykan, daha iyi bir dünya için harekete geçmenin önemine değiniyor. Kendisiyle gönüllülük yolculuğunu ve Afrika’da sahada çalışma sürecinde yaşadıklarını konuştuk.

ree


Evrim Aykan, IDEA Universal - Uluslararası Kalkınma ve Çevre Derneği’nde Saha Koordinatörü göreviyle Afrika’da birçok akıllı köy projesinin hayata geçmesini sağladı. Gönüllülüğü hayatının merkezine alan yaklaşımıyla suyu ve gıdası olmayan pek çok bölgede sürdürülebilir dönüşüm sağlanmasına yardımcı oldu. Özellikle Afrika gibi zorlu bir coğrafyada projeleri hayata geçirirken güçlü bir bedene ve sağlıklı bir ruh hâline sahip olmak gerektiğinin altını çiziyor ve ekliyor, “Büyük sabır ve adanmışlık gerektiren bir iş yapıyoruz.”


ree

Eğitiminiz endüstri ürünleri tasarımı üzerine, sizi tanıyabilir miyiz?

1980, Artvin doğumluyum. 8 yaşından sonra İstanbul’da büyüdüm. Bütün eğitim ve çalışma hayatım İstanbul’da geçti. 2007 yılında, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nden bir Endüstri Ürünleri Tasarımcısı olarak mezun oldum fakat meslek hayatıma bir mekân ve çevre tasarımcısı olarak devam ettim. 2010 yılında, 1 yıl Avustralya’da yaşadıktan sonra geri geldim. Acısıyla tatlısıyla hayatı doya doya yaşamayı, seyahat etmeyi, yeni insanlar, yeni mekânlar görmeyi, yeni deneyimler edinmeyi çok seviyorum. 2017’den beri, bir kalkınma ve çevre derneği olan IDEA Universal’ın Afrika’daki saha sorumlusuydum. 2023 yılının ortalarında ise sahadan biraz çekildim. Fakat hâlâ derneğimizin İstanbul’daki merkez binasında Proje Direktörü olarak görevime devam ediyorum.


ree

Gönüllü olma hikâyesi ve birlikte gelen farkındalık ne zaman nasıl başladı?

2016-2017 yılları arasında geçirdiğim bir buhran beni hayatın içinde yeni anlamlar aramaya itti. Ciddiye aldığım, düzenli gidip geldiğim yaratıcı bir işim vardı. Ürün ve mekân tasarımları yapıyordum. Bazen de küçük hikâyeler tasarlıyordum. Çok okuyor, çok yazıyordum ve her fırsatta geziyordum. Çünkü sahip olduklarım ve yaptıklarım bana yetmiyordu. Sanırım her şeyden önce kendi varoluş kimliğimi tasarlamaya çalışıyordum. Oysaki varoluş tasarlanan bir şey değildi, kendiliğinden oluverirdi. Neydi olamadığım bilemiyorum ama hep bu bir şeyler olma hâli beni çok yoruyordu. Kimseye ne faydası olan ne de zararı olan kendi hâlinde bir hayatım varken bir gün fark ettim ki tıpkı Lalalar’ın şarkı sözlerinde olduğu gibi: “Yalnız ölü balıklar akıntıyı takip ederdi.” Bu farkındalık bana bir kez daha bir şeyleri değiştirmenin vaktinin geldiğini hatırlattı. Bu yüzden konfor alanımdan çıkıp yaşadığım evi, seçtiğim mesleği ve kendimi değiştirdim öncelikle. Eğer ihtiyaç içinde yaşamayacak kadar şanslıysak, ihtiyaç duyan başkalarına yardım etmek doğal bir içgüdüdür. Ben de bu doğal içgüdüyü takip etmeye başladım. Kooperatif yetiştiricilik. Yani sadece anne tarafından değil, baba, büyükanne, büyük dede, kardeş ve diğer aile efradı tarafından elbirliğiyle yetiştirilen insan gibi türlerde, diğerlerini düşünme ve yararlarını gözetme alışkanlığı daha fazla görülüyor. Ben de sekiz yaşına kadar köyde ve kalabalık bir aile ile birlikte büyümüş bir birey olarak koskocaman bir şehrin ve hayatın ortasında yaşadığım yalnızlıktan ve bireyci bencilliklerden sıkılmıştım. Sahip olduğum her şeyden vazgeçebileceğim bir noktaya gelmiştim. Fakat bir zaman sonra fark ettim ki aslında sahip olduğumu düşündüğüm hiçbir şeye aslında sahip değildim. Materyaller dünyası büyük bir illüzyondu. Doğanın kuvveti karşısında yaşayacağımız ufacık bir sarsıntı hayatlarımızı kökten değiştirebilirdi. Bu nedenle “Minimalist” bir çevreci olarak hayatımı yeniden düzenledim. Önce sigarayı bıraktım. Sonra insan bağımlılığı, eşya bağımlılığı, yemek bağımlılığı, fikir bağımlılığı, toprak bağımlılığı derken tüm bağımlılıklarımdan kurtuldum ve en sonunda da her şeyi terk edip yola çıkmaya ve dünyanın herhangi bir yerindeki gönüllü projelerde çalışmaya karar verdim. Fakat tek başıma yapacağım bu yolculuğun ne zaman ve nereye evrileceğini planlamamıştım.

IDEA Universal ile yollarınız nasıl kesişti?

Ben Türkiye’deki STK’ları araştırırken IDEA Universal’ı internette gördüm. O zamanlar ‘volunteering/gönüllülük’ vurgusu daha baskındı web sitelerinde. İsminin anlamını ve açılımını bilmeden bende yarattığı düşünce; evrensel bir fikre ve iyilik yapma hareketine gönüllü olarak

ree

katılabilecek bir networke sahip oldukları idi. Bu yüzden büyük bir merak içinde ‘o’ evrensel fikrin ne olduğunu öğrenmek için peşlerine düştüm. Uzunca bir süre sosyal medya hesaplarını takip ettim. Hayri Dağlı’nın 2017’de İstanbul’da düzenlediği ya da davet edildiği her konferansa ve seminere katıldım. Bir yıllık takip ve araştırmadan sonra ‘gerçekçi, yenilikçi ve dürüst bir politika’ izlediklerine ikna olup onların gönüllü ekibine katılmaya karar verdim ve Hayri Dağlı’ya mail attım. Uzunca bir süre yanıt alamadım. Fakat vazgeçmedim ve sanırım o da benim kararlı olduğumu görünce bana olumlu bir dönüş yaptı. Bir önceki sorunuzda cevaplamaya çalıştığım farkındalık süreci aslında benim yolumu IDEA Universal ile kesiştirdi. Kendimi yaratma sorumluluğu ve varoluşsal sorunlarım beni bu arayışa itmeseydi belki de hiç Hayri Dağlı ile tanışmayacak ve yolum hiç Afrika’ya düşmeyecekti.


Neden Afrika ve neden özellikle temiz su projeleri?

Ben derneğin gönüllü ekibine katılmaya karar verdiğim sırada İstanbul’daki evimi kapatıp yola çıkmak için hazırlıklara başlamıştım fakat bu seyahatin nereden başlayacağı kararını henüz

ree

vermemiştim. Hayri Dağlı eğer beni gönüllü ekibine kabul ederse o anda o neredeyse ben de seyahatime oradan başlamalıyım diye düşünmüştüm. Ve öğrendim ki o sırada Hayri Dağlı Tanzanya’da projeler yürütüyordu ve beni ekibe birkaç aylığına kabul etmişti. Ben de bunun üzerine planlarımı Afrika üzerine yaptım. Ve o günden sonra da Afrika benim miladım oldu. Suya erişme ya da temiz suya erişme problemi özellikle Afrika’daki en ciddi sorunlardan biri. Afrika’ya yardım etmek için nereden başlarsanız başlayın, eğer bu temel problemi çözmezseniz yaptığınız hiçbir yardım, hiçbir çaba işe yaramayacaktır ya da geçici çözümler olarak kalacaktır. Oysaki bu temel sorunu çözdüğünüzde, bu çözümle beraber gelen diğer değişimler Afrika insanın hayatını kökten ve kalıcı olarak değiştirip, dönüştürüyor. Suya kavuşan bir topluluk öncelikle sağlık problemlerinden kurtulur, sonrasında tarım yapma şansı elde eder ve gıdaya erişim probleminden kurtulur, su bulabilmek için harcadıkları (güneşin altında minimum günde 4-5 km yürüyorlar su kaynağına erişebilmek için) zamanı ve enerjiyi onlara geri kazandırırsınız. Bu yüzden IDEA Universal’in temiz su projeleri hayati bir öneme sahiptir ve ben de bu vesileyle bu projelerin içinde yer almaktan her zaman onur duydum.


ree

Özellikle sahada çalışırken ne gibi zorluklarla karşılaştınız?

Büyük sabır ve adanmışlık gerektiren bir iş yapıyorum. Güçlü bir bedene ve sağlıklı bir ruh hâline sahip olmanız gerekiyor. Evinizden, ailenizden, dostlarınızdan çok uzakta ve size tamamen yabancı, unutulmuş coğrafyalarda daha adaletli bir dünya için çalışıyorsunuz. Biyolojik olarak ağır iklim koşullarına ve yeme alışkanlıklarına adapte olmanız gerekiyor. Dinlerine, dillerine, yaşam biçimlerine saygı duymanız gerekiyor. Çalışma sisteminize sadık ve disiplinli olmanız gerekiyor. Çalıştığınız kurumun manifestosundan ve prensiplerinden ödün vermemeniz gerekiyor. Derneğe yapılan bağışların doğru zamanda, doğru yerlere ve doğru şekilde ulaşmasını sağlamak başlı başına en büyük sorumluluğunuz. Beraber çalışmak zorunda olduğumuz devlet kurumlarının ya da tedarikçilerin hantallığı ve yetersizliği en büyük sorunlardan biri. “Beyaz bir kadın” olarak Afrika’da varlık göstermenin problemlerini de göreceli olarak ister ilk sıraya isterseniz son sıraya koyabilirsiniz.


ree

Hiç korktuğunuz ya da boşa kürek çektiğinizi düşündüğünüz oldu mu?

Yollar! Afrika’da tır ve kamyon şoförleri hiçbir kurala uymuyorlar ve çılgınca araç kullanıyorlar. Araba tamirleri ve hatta hiçbir şeyin tamiri doğru düzgün yapılmıyor bu ülkede. Siz ne kadar dikkat ederseniz edin, karşı tarafın dikkatsizliği ve umursamazlığı yüzünden trafik kazaları beni en çok korkutan şeylerden biri. Bunun dışında korktuğum bir şey olmadı. Boşa kürek çektiğimi ise hiçbir zaman düşünmedim. Elbette bazen enerjimin düştüğü ve yorgun hissettiğim zamanlar oluyor, özellikle devlet kurumlarının umursamazlığını ve gelir adaletsizliğinin en büyük yaşandığı bölgelerdeki sefaleti görünce çaresiz gibi hissediyorum fakat ne zaman ki bir köyü suya kavuşturup hep beraber danslar edip şarkılar söylüyoruz ve sonraki süreçlerde toplulukların nasıl iyileştiğini ve yaptığımız işlerin topluluklara ne büyük faydalar getirdiğini görüyorum o zaman tüm zorlukları unutuyorum. Böyle günlerde enerjimi ve umudumu geri topluyorum.


ree

En büyük motivasyon kaynağınız ne oldu?

En büyük motivasyonum “çocuklar”. Çok masum ve çok saflar. Bu coğrafyalarda onlarla iletişim kurabileceğim hiçbir dili bilmiyorum. Genellikle kendi kabile dillerini konuşuyorlar fakat sevgi dili tüm engelleri kaldırıyor. Çocukları kandıramazsınız, onlara rol kesemezsiniz. Çünkü onlar her şeyi tüm saflığıyla görür ve hissederler. Sizi sever ve ilginç bulurlarsa hiçbir çıkar ve beklentileri olmadan sizinle bağ kurarlar. Onlarla beraberken çok mutlu oluyorum. Bir de temiz suya kavuştukları “o ilk an” benim en büyük motivasyonum. Çoluk çocuk, kadın erkek, genç yaşlı hepsinin gözlerinde aynı ışıltıyı ve dayanışmayı görüyorum.


ree

Duygusal tatmini en çok ne zaman hissettiniz?

Daha önceki yıllarda gönüllü olduğum dönemde, Tanzanya’da bir köyü ziyaret etmiştim ve oradaki temiz su projesini oranın devlet politikaları yüzünden hayata geçirememiştik. İlk ziyaretimde Anotolia isimli yaşlı bir teyze yaşadıkları su sıkıntısı yüzünden çok sitem etmişti ve “Siz de politikacılar gibi gelip bize söz verip hiçbir şey yapmadan gideceksiniz değil mi?” diye haykırmıştı. Ben ne dediğini öğrendiğimde onu sakinleştirmek için ama aslında kendimi sakinleştirip ağlamamak için ona sımsıkı sarılmıştım. Ona hiçbir söz vermedim o gün ama kendime bir söz verdim; gücüm yettiğince ihtiyacı olan herkese elimden geleni yapacağım ve asla pes etmeyeceğim dedim. Bu sabrın sonucunda Anatolia ile geçen yıl yollarımız tekrar kesişti ve sonunda onun da köyüne temiz su ulaştırabildik. O zaman duygusal bir rahatlama ve tatmin yaşamıştım. Anatolia teyzeyi ve bana yaşattığı bu hissi hiç unutmuyorum bu yüzden.


Pandemiyi Afrika’da geçirmek nasıldı?

Pandemi başladığında İstanbul’daydım fakat pandemi başladıktan 6 ay sonra Hayri, Tanzanya’da bir saha görevlisine ihtiyacı olduğunu söyledi ve benim de koşullarım o an tam olarak bu göreve uygun olduğu için işi kabul ettim. Çalıştığım tasarım ofisi pandemi sürecinden dolayı kapanmak üzereydi ve ben de bu bunaltıcı süreci Türkiye’de geçirmek istemiyordum. Riskliydi ve zordu elbette bu kararı almak fakat Tanzanya ile ilgili birçok deneyimim vardı ve orayı çok seviyordum. Tanzanya hiçbir zaman sınır kapılarını kapatmadı. Pandemi ile ilgili izlediği politika tüm dünyanın tersine idi fakat her şeye rağmen pandemi süreci orada çok hafif geçti. Ve tam tersine ben kendimi orada dünyanın herhangi bir yerinde hissedebileceğimden çok daha güvende ve mutlu hissettim.


Tüm bu süreç size neler öğretti ve nasıl bir kadına dönüştürdü?

Çok güçlendim. Ama maskülen bir güçten bahsetmiyorum. Kırılgan ve savunmasız olmayı kabul etmenin getirdiği bir güç bu. Birbirimize ne kadar ihtiyacımız olduğunu kabul etmenin getirdiği bir güç. Çünkü birlikte çok güçlüyüz. Benim sahadaki faaliyetlerimin başarıya ulaşması için arka planda da muhteşem bir ekip çalışıyor. Bu birlikteliğin kuvveti dünyayı değiştirmeye yetiyor. Fakat bu değişimin her şeyden önce kendimizden başlaması gerektiğini öğretti bana bu süreç. Kendine ve başkalarına karşı çok daha şefkatli olmayı öğrendim. Esnemeyi, toleranslı olmayı fakat öz-değerimden ödün vermemeyi öğrendim. Sadeleştim, özgürleştim. Tam anlamıyla; ruhuyla, fikriyle, bedeniyle özgür ve korkusuz bir kadına dönüştüm. Daha doğrusu korkularıma rağmen, korkularımla beraber özgürleştim. Özgürleşirken yaşadığım hayatı ve bu gezegeni daha çok sevdim. Dünyayı birçok konumdan, birçok farklı rotadan, birçok hâliyle görme şansım oldu. Gezegen senden, benden farklı bir şey değil, benimle beraber nefes alan bir organizma. Bu yüzden göbek bağıyla bağlıyız birbirimize. Bu kadim bilgiyle devam ediyorum artık hayatıma.


ree

Daha iyi bir dünya için hayal kuran fakat nereden başlayacağını bilemeyenler için tavsiyeleriniz neler olur?

Sadece hayal kurmayın! Harekete geçin! Benim hayatın içinde bu kadar çok yol almamın tek nedeni “eylem” insanı olmam. Yola çık, harekete geç arkadaşım! Ne olur en fazla? Denemekten asla korkma! En kötü karar bile kararsızlıktan iyidir bana göre. Bu yüzden arada kalmaktan, fikirler, hayaller, insanlar ve mekânlar arasında sıkışıp kalmaktan hoşlanmıyorum. Bir de dünyayı değiştirmek ne haddimize! Öncelikle memnun olmadığın kendini bir değiş önce, gerisine bakarız. Çünkü sen değişirsen dünya değişiyor. Sen iyi olursan dünya daha iyi bir yer olur. İnan buna! Kendini besle, ruhunu besle, aklını besle. Ama tüketme! Öğren, çok öğren, çok oku, çok gez. Üret ve karşılıksız paylaş elinde olanları. O zaman çoğalıyoruz hayallerimizle beraber.


Bundan sonra ne gibi projelerde yer almayı hedefliyorsunuz?

Hayatı olduğu gibi yaşayıp yolun beni nereye götüreceğini görmek istiyorum. Hayata ve kendime daha çok güveniyorum artık. Beni utandırmayacak ve bıktırmayacak bir noktaya taşıyacağından eminim. Afrika’nın en doğusundan en batısına, Tanzanya, Gambiya, Senegal ve Uganda’da ve Türkiye’de yüzlerce su, tarım ve eğitim projeleri hayata geçirdim. Ömrüm izin verirse bu deneyimi aktarmak ve kalıcı bir şeylere dönüştürmek istiyorum. Elbette yaratmaya, üretmeye devam edeceğim. Belki bir ekolojik çiftlik kurarım, belki bir tarlaya deneyim ekerim, belki bir çocuğun tazecik aklına bir fikir ekerim, belki bir kitap yazarım, belki bir film olurum, belki bir umut… Bilemiyorum. Yaşayıp göreceğiz.

Bodrum Dergi Web Sitesi © Yabancı Ses Prodüksiyon tarafından hazırlanmıştır.

bottom of page