top of page
  • Yazarın fotoğrafı: BODRUMDergi
    BODRUMDergi
  • 29 Ara 2024
  • 2 dakikada okunur
İstanbul Üniversitesi Endokrinoloji ve Metabolizma Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kubilay Karşıdağ toplumun yüzde 15’inde diyabet yani şeker hastalığı, yüzde 15’inde ise gizli şeker olduğun belirterek “Yani 0’dan 100 yaşına kadar sofra şekeri yemesem benim hiçbir eksikliğim olmaz. Sofra şekeri; meyve, su, süt, et, peynir gibi değil. Bunları yemezsek olmaz ama sofra şekerini yemezsek hiçbir eksiğimiz olmaz.” dedi.

ree

Her Gün Mutlaka Üç Avuç Meyve Yiyin

Şekerin ortadan kaldırılması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Kubilay Karşıdağ şunları söyledi: “Her şeyden evvel şekeri ortadan kaldırmalıyız. Bunu sakın meyvedeki şekerle karıştırmayın lütfen. Bunlar farklı kavramlardır. Her gün mutlaka üç avuç kadar meyve yemeliyiz. Burada ölçü herkesin kendi avucudur. Ama baklavadan veya fruktozla yapılan her şeyden uzak durmalıyız. Çok basit bir şey söylemek gerekirse beslenme için beş şeyden uzak durun diyoruz: Şeker ve şekerli gıdalar, beyaz ekmek, pirinç ve pirinç pilavı, içine şeker veya fruktoz eklenmiş olan içecekler ve dışarıda yapılmış ürünler.


ree

Mutlaka Yürüyün

Bunun dışında yiyip içtiklerinize dikkat edin. Bunların üstünde olan bir şey daha var ki her gün ne yaparsanız yapın ama mutlaka yürüyün. Yaşımıza ve kapasitemize göre 20 ila 60 dakika arasında yürümeliyiz. Bu gençken kasların gelişmesi, ileri yaşta kasların erimemesi için son derece önemlidir.


ree

Şeker Yemeyerek Kendinizi Koruyabilirsiniz

İleri yaşta bizleri bekleyen tehlikeler var. Tedavi mümkün ama engellemek daha uygun bir yaklaşım olacak. Özetle başta şeker ve kilo fazlalığı olmak üzere birçok hastalıktan ve buna bağlı olan kanserden tutunda kireçlenmeye kadar birçok hastalığa sadece ve sadece başta şeker yemeyerek dikkat edebilir ve kendinizi koruyabilirsiniz.


Prof. Dr. Kubilay Karşıdağ | İstanbul Üniversitesi Endokrinoloji ve Metabolizma Bilim Dalı Öğretim Üyesi
Prof. Dr. Kubilay Karşıdağ | İstanbul Üniversitesi Endokrinoloji ve Metabolizma Bilim Dalı Öğretim Üyesi

Şeker ve Kilo Fazlalığı

Türkiye’de insanların yüzde 15’inde diyabet yani şeker hastalığı var. Yüzde 15’inde de gizli şeker hastalığı var. Baktığımız zaman sosyal güvenlik kurumu harcamasının neredeyse yüzde 15’i, tek başına şeker hastalığı için harcanıyor ve bunlar çok yüksek rakamlar. Bir kavram daha var, o da kilo fazlalığı. Türkiye’deki insanların 3’te 1’inde kilo fazlalığı var. Bunlar olağan üstü yüksek rakamlar. Bir süre sonra biz bunların yol açmış olduğu sorunlarla başa çıkamamaya başlayacağız. Yapmamız gereken en önemli şeylerden bir tanesi bunu engellemeye çalışmak. Yani şekeri tedavi etmeye çalışmak iyi ama en doğrusu şekeri, gizli şekeri ve kilo fazlalığını engellemeye çalışmak. Bu üçünün yolu öncelikle şeker ve şekerli şeyleri kısmaktan geçiyor.




Sofra Şekeri Kullanmayın

Bir insan doğumundan ölümüne kadar hiçbir şekilde ağzına şeker sürmese, herhangi bir sorun olmaz. Yani 0’dan 100 yaşına kadar sofra şekeri yemesem benim hiçbir eksikliğim olmaz. Sofra şekeri; meyve, su, süt, et, peynir gibi değil. Bunları yemezsek olmaz ama sofra şekerini yemezsek hiçbir eksiğimiz olmaz.”

  • Yazarın fotoğrafı: Dt. Ebru Küçük Erşan
    Dt. Ebru Küçük Erşan
  • 13 Ara 2024
  • 3 dakikada okunur
Diş taşı, diş yüzeyinde oluşan plakların temizlenmemesi sonucu tükürükte bulunan minerallerin bu plaklar ile birleşerek sertleşmesi ile meydana gelen diş yüzeyine yapışan taşlardır. Tüketilen besinler, tükürük ve bakterilerin oluşturduğu plakların mineralize olması ile oluşan taşlara diş taşı ya da tartar denir. Düzenli temizlenmediği zaman diş eti rahatsızlıkları, diş çürükleri, ağız kokusu ve sistemik rahatsızlıklara bile neden olabilir.

ree

Diş Taşı Nedir?

Ağızda biriken yiyecek artıkları, tükürük, bakteriler ve diğer maddeler birleşerek plak oluşturur. Bu plaklar temizlenmediği zaman mineralize olur yani sertleşir ve taşa dönüşür. Diş taşları diş ile diş eti arasında, diş eti çizgisi seviyesinde ve ileri boyutta diş eti içindeki ceplerde oluşabilir. Hastanın; sigara, çay, kahve vb. kullanım durumuna göre açık veya koyu renkli olabilir.


Diş Taşı Nasıl Oluşur?

İlk aşamada; ağızda bulunan yiyecek artıkları, tükürük bakterileri ve diğer maddelerle birleşip diş yüzeyinde yapışkan, renksiz veya sarımsı bir plak oluşturur. İkinci aşamada; tükürük içindeki mineraller (kalsyum, fosfat vb.) plaktaki bakterilerle birleşip daha sert bir tabaka oluşturur. Plak hâli sertleşip diş taşına dönmeye başlar. Üçüncü aşamada; plak artışı devam ettikçe plak daha da sertleşir ve diş üzerinde veya diş eti seviyesinde taş oluşur.


Diş Taşı Ağızda Nasıl Belirti Gösterir?

Diş taşı, dişlerin üzerinde beyaz, kahverengi, sarı lekelerle görünebilir. Diş minesine yapışan plaklar pürüzlü bir yüzey oluşturur. Dilin, dişlerin arka kısmında dolaşması durumunda doluluk ve takılma hissi olabilir. Diş etinin içinde oluşan taşlarda ise diş etinde kırmızılık, kanama, şişme, hassasiyet olabilir. İleri dönemde diş eti çekilmesi, dişler arasına yiyecek birikmesi ve dişlerde mobilite yani sallanma bile görülebilir.


Diş Taşı Neden Olur?

Nişastalı besinler, gazlı ve tatlı içecekler, sigara kullanımı, diş ve diş eti fırçalamasının yetersiz olması, ağızdaki tükürük bezlerinin iyi çalışmaması ve bazı ilaçlar bu taş oluşumuna sebep olur.


ree

Diş Taşı Temizliği Ne Zaman Yapılmalıdır?

Her birey farklı olduğu için temizleme aralıkları da kişiye göre değişir. Rutin olarak senede bir kere diş hekimi kontrolüne gidilmelidir. Genelde doğru bakım ile bu taşların oluşumu geciktirilir. Diş etinde kızarıklık, kanama veya  diş eti çekilmeleri olduğunda mutlaka diş hekimine gidilmelidir.


Diş Taşı Temizliği Nasıl Yapılır?

Diş hekiminin kullandığı özel ultrasonik cihazlar ve bunların değişebilir kalınlıkta uçları ile yapılır. Bu cihazlarlar titreşim yapan ve taşları kırarak ağızdan uzaklaştıran cihazlardır. Dikkatli kullanımda dişte çizik ve zarar oluşturmaz. Daha sonra lastik, fırça, airflow gibi cihazlarla diş yüzeyleri pürüzsüz hâle getirilip lekeler çıkarılır. Diş taşı dışında dişte lekeler de oluşabilir. Bunları da temizlemek gerekir.


Diş Taşı Temizlemek Acılı Bir İşlem midir?

Dikkatli bir şekilde kullanılan cihazlarla temizlendiğinde acı vermez. Derin taşlar varsa ve kök yüzeyleri açıksa çok hafif bir hassasiyet olabilir fakat sonra toparlanır. Bu işlemi yaparken anesteziye gerek yoktur. Genelde 30-40 dakikalık bir işlemdir.


Diş Taşı Temizlenmezse Ne Olur?

  • Diş eti hastalıkları oluşur. Diş taşı, diş etinin tahriş olması ve iltihaplanmasına yol açar. Diş eti hastalıklarının başlangıcı yani gingivitis ve ilerleyen dönemde Periodontitis oluşur. Dişlerinizi çürük olmadan sallanarak kaybedebilirsiniz.

  • Diş eti rengi değişir.

  • Şiş ve morarma olabilir.

  • Diş eti estetiği bozulur.

  • Dişlerin rengi koyulaşabilir.

  • Diş eti şişerse diş boyu küçülür.

  • Ağız kokusu olabilir.

  • Dişlerde hassasiyet ortaya çıkabilir.


Diş Taşı Tekrar Oluşur mu?

Hastanın düzgün bakımı ve rutin kontrolleri ile geciktirilebilir. Dönem dönem temizletmekte fayda var. Hastalar kendileri evde temizlik için değişik apartlar kullabilir fakat kesici, çizici aletlerden kaçınılmalıdır.


ree

Diş Taşı Oluşumunu Nasıl Engelleriz?

  • Düzenli ve doğru fırçalayarak,

  • Ağızdaki çürük dişlerin bakımını yaptırarak,

  • İki tarafla da çiğneyerek,

  • Diş arası fırça kullanarak,

  • Ağız gargaraları ve ağız duşları kullanarak,

  • Sağlıklı beslenerek,

  • Sigara, çay, kahve alışkanlıklarındandan uzak durarak.


Rutin diş hekimi kontrollerine giderek hekiminizin sizi yönlendirdiği şekilde ağız bakımı uygulamalı ve belirli aralıklarla diş taşı temizliği yaptırmalısınız.

  • Yazarın fotoğrafı: Prof. Dr. Mete Güngör
    Prof. Dr. Mete Güngör
  • 5 Ara 2024
  • 4 dakikada okunur
Üriner İnkontinans, istemsiz idrar çıkarma olarak tanımlanabilir. İdrar kaçırma şikâyeti, fiziksel olarak hayatı etkilemesinin yanında psikolojik olarak da utanma, kendini izole etme, iş ve sosyal yaşamı sınırlandırma gibi tüm hayatı etkilemektedir.

ree
İdrar kaçırma üç farklı başlık altında sınıflandırılır:

1) Stres Üriner İnkontinans: Fiziksel efor veya karın içi basıncın artması nedeniyle (ıkınma, zorlanma, hapşırma, ağır kaldırma vs.) idrarın mesaneden kaçarak dışarı çıktığı durumdur. Bu duruma mesane boynunu destekleyen dokulardaki gevşeme ve elastikiyet kaybının neden olduğu bilinmektedir.

2) Urge İnkontinans: Acil idrar yapma hissiyatını takiben idrara yetişememe şeklinde ortaya çıkan idrar kaçırmadır. Nedeni; mesane kaslarının düzensiz ve kontrolsüz kasılmasıdır.

3) Mikst İnkontinans: Her iki durumun birlikte olmasıdır.


GÖRÜLME SIKLIĞI

İdrar kaçırma şikâyetleri yaşla birlikte artar. Özellikle Stres Üriner İnkontinans’ın görülme sıklığı 50 yaşına kadar artış gösterir. 50 yaş sonrası fiziksel efor azalmasına bağlı olarak görülme sıklığında hafif bir azalma olur.


Oransal ağırlığı değişmekle beraber özellikle vajinal doğum yapmış kadınların yüzde 65’inde Stres Üriner İnkontinans şikâyeti görülür. Bunların yaklaşık yüzde 15-20’si günlük hayatın ciddi bir şekilde etkilendiği seviyededir. İdrara yetişememe durumu olan Urge İnkontinans ise özellikle 50 yaş sonrasında sıklığı artarak görülür.


ŞİKAYETLER

Stres Üriner İnkontinans genelde öksürme, gülme, hapşırma, ayağa kalkma, spor yapma veya ağır birşeyi kaldırma sırasında idrar kaçırma ile kendini gösterir. Özellikle mesane dolu iken bu sayılan durumlarda şikayetler belirgin olarak artar.


NEDENLERİ VE ARTTIĞI DURUMLAR

İdrar kaçırma şikâyetlerinden özellikle Stres Üriner İnkontinans, doğum sayısı ile doğru orantılı olarak artar. Doğum sırasında bebeğin geçtiği yollarda oluşan doku hasarının, bu duruma neden olduğu düşünülüyor.Şikâyetler doğumdan hemen sonra başlayacağı gibi seneler sonrasında da görülebilir.

Bunların dışında;

  • Kronik öksürüğe yol açan astım, KOAH gibi hastalıklarda,

  • Karın içi basıncın arttığı ve doku defektlerinin daha sık olduğu obezitede,

  • Kronik öksürük ve doku bozukluğuna neden olan sigara içmede,

  • İdrar üretimini arttıran çay, kahve ve alkolün yoğun tüketilmesinde,

  • Hormon yokluğunda doku desteğinin azaldığı menopozda, idrar kaçırma sıklığı artar.


RİSK FAKTÖRLERİ

Yaş: Stres İnkontinans; yaşlanmanın normal bir parçası olmamasına rağmen kasların güçsüzleşmesi gibi yaşlanmayla ilişkili fiziksel değişiklikler nedeniyle idrar kaçırma şikâyetinde artış olur. Ancak idrar kaçırmanın her yaşta görülebileceği de unutulmamalı.

Doğum Şekli: Birden fazla vajinal doğum yapanlarda, doğumun ıkınma evresi uzamış olanlarda, iri bebek, forceps veya vakum kullanılmasını gerektiren zor doğumlarda ve doğum esnasında geniş yırtıkların meydana geldiği durumlarda Stres İnkontinans daha sık görülür.

Vücut Ağırlığı: Obez kadınlarda idrar kaçırma daha sık görülür. Bunun altında artmış karın içi basınç ve doku bütünlüğünün bozulması olduğu düşünülüyor.

Geçirilmiş Cerrahiler: Rahim alma ameliyatı sonrası destek dokunun ve sinir sisteminin zarar görmesi nedeniyle idrar kaçırma şikâyeti oluşabilir. Bu durum, genelde ameliyat sırasında uygulanan bazı cerrahi tekniklerle engellenebilir.


KLİNİK DEĞERLENDİRME VE TANI

Stres Üriner İnkontinans, iyi bir tıbbi öykü alma ve klinik değerlendirme ile çoğu zaman tanınabilir. Klinik değerlendirmede önemli nokta, Stres Üriner İnkontinans’ı diğer idrar kaçırma tiplerinden ayırmaktır.

Tıbbi Öykü: Tıbbi öyküde; özellikle idrar kaçırmanın sıklığı, hangi durumlarda olduğu, artıran ve azaltan durumlar, hangi ilaçların kullanıldığı, geçirilmiş ameliyatlar, doğum sayısı, doğum şekilleri, idrar yolu enfeksiyonu şikâyetleri ve tedavi gördüğü hastalıklar (diyabet, nörolojik hastalıklar, kardiyolojik ve solunum hastalıkları vs.) mutlaka sorgulanmalıdır.

İdrar Günlükleri: İdrar günlüğü hastanın gün boyunca idrar kaçırma sıklığının, miktarının ve sıvı alımının kayıt edilerek takibe alınmasıdır. Değerlendirilmesinin basit ama tanıyı ve klinik durumu netleştirmenin çok etkin bir yolu olduğunu bilmekteyiz.

Fizik Muayene: Anatomik hasarı tesbit için yapılır.

İdrar Analizi ve Kültürü: Enfeksiyonu tesbit etmek için alınır.

Nörolojik Değerlendirme: Pelvik sinir hasarlarını tesbit etmek için uygulanır.

Stres Testi: Dolu mesane ile hasta ıkındırılarak veya öksürtülerek idrar kaçırması takip edilir.

Ürodinamik Testler: Stres Üriner İnkontinans tanısı için şart olmamakla birlikte tanı koymanın zor olduğu durumlarda (ek hastalık, nörolojik anormalliklerin varlığı, kaza veya cerrahi öyküsü, radyoterapi öyküsü) bu testlerden faydanılabilir. Bu testlerle işeme hızı, işeme sonrası mesane hacmi ve mesane basıncı gibi işeme fonkisyonunun detaylı değerlendirilmesi amaçlanmaktadır.


ree

TEDAVİ

DAVRANIŞSAL TEDAVİLER

Pelvik Kas Egzersizleri: Kegel egzersizleri, pelvik kasların güçlenmesini sağlayarak idrar kaçırma şikayetlerini düzeltebilmektedir.

Sıvı Alımının Kısıtlanması: Doktor kontrolünde sıvı alımın düzenlenmesi, idrar kaçırma şikâyetlerinde belirgin bir iyileşme sağlamaktadır.

Planlı Tuvalet Uygulaması: Sık idrara çıkma şeklinde oluşturulan tuvalet alışkanlığı ile idrar kaçırma şikayeti azaltılabilir.


HAYAT TARZI DEĞİŞİKLİKLERİ

Kilo Verme: Özellikle ‘Vücut Kitle Endeksi’ 25’in üzerinde olanlarda kilo vermek idrar kaçırma şikayetlerini azaltır.

Lifli Gıdalar Tüketilmesi: Eğer kabızlık; idrar kaçırma şikayetini arttırıyorsa, lifli gıdalar tüketilerek kabızlık azaltılır. Bu durum şikâyetin de azalmasına yol açar.

Sıvı Alımının Düzenlenmesi: Özellikle kahve, çay ve alkol gibi idrar miktarını arttıran içeceklerin tüketiminden kaçınmak idrar kaçırma şikâyetlerinde azalmaya yol açar.

Sigara İçmemek: Sigara kullanımı kronik öksürüğe ve mesanenin düzensiz kasılmalarına neden olabileceği için sigarayı bırakmak idrar kaçırma şikayetlerinde düzelmeye yol açar.


CİHAZ UYGULAMALARI

Vajinal Pesserler: Özellikle cerrahi için yüksek riskli ve mesane sarkması olan hastalarda, özel şekilli vajinal halkaların uygulanması idrar kaçırma şikayetini düzeltebilmektedir. Bu yöntemde vajinal uygulanan halkaların düzenli bir şekilde çıkarılıp temizlenmesi gerekmektedir.

Üretral Uçlar: Nadir kullanılan bu aygıtlar; özellikle idrar kaçırılan aktiviteler öncesinde idrar yoluna bir tıkaç koyarak idrar kaçırmanın engellenmesi yöntemidir.


CERRAHİ

Stres Üriner İnkontinans’da uygulanan cerrahi tedavilerin temel amacı mesane boynunun desteklenmesini sağlamaktır.

Sling (Askı) Ameliyatları: Bu, Stres Üriner İnkontinans durumunda en sık kullanılan ameliyat tekniğidir. Bu prosedürde mesh denilen sentetik materyaller hamak şeklinde mesane boynuna destek oluşturmak için kullanılır. Bu materyaller, kişinin kendi dokusundan veya hayvan dokularından olabileceği gibi daha sıklıkla sentetik materyallerden  yapılmış olabilir.

Mesane Boynuna Enjeksiyonlar: Mesane boynunu desteklemek amacıyla bu alana sentetik polisakkaritlerden yapılmış jeller enjekte edilebilir. Etkin bir yöntem olmasına rağmen etkisinin çoğu zaman geçici olması nedeniyle nadiren kullanılır.

Retropubik Kolposuspansiyon (BURCH): Bu teknik, kapalı veya açık cerrahi  ile yapılabilen mesane boynu ve çevre dokunun desteklenip dikişlerle ligamanlara ve kemiklere asılması işlemidir.

Bodrum Dergi Web Sitesi © Yabancı Ses Prodüksiyon tarafından hazırlanmıştır.

bottom of page