top of page
  • Yazarın fotoğrafı: BODRUMDergi
    BODRUMDergi
  • 2 May 2022
  • 2 dakikada okunur

“İyi Bak Dünyana” mottosuyla, sürdürülebilirliği yaşamın merkezine koyan Kale Tasarım ve Sanat Merkezi (KTSM), entelektüel derinliğe ve birikime sahip fikirleri buluşturmaya devam ediyor. Sanatçı Murat Germen’in iklim değişikliği, küresel ısınma, su hakları gibi konuları işlediği “Küresel İkaz” fotoğraf sergisi 29 Mart - 30 Nisan tarihleri arasında KTSM’de sergilendi.


ree

Kale Grubu’nun başlattığı ‘İyi Bak Dünyana’ hareketi kapsamında daha sürdürülebilir bir dünya için sosyal fayda yaratan fikirlerin savunuculuğunu üstlenen KTSM, küresel sorunların başında gelen iklim krizi konusunda farkındalık oluşturmak ve harekete çağırmak amacıyla yeni bir sergiye ev sahipliği yaptı. Sanatçı Murat Germen’in iklim değişikliği, küresel ısınma, su hakları gibi konulara dair birbirine eklemli sergilerinin en son safhası olan ‘Küresel İkaz’ fotoğraf sergisi 29 Mart- 30 Nisan tarihleri arasında KTSM’de sergilendi.


ree

Çalışmalarında; aşırı kentleşmenin etkileri, insanın doğada yarattığı tahribat, küresel ısınma, iklim değişikliği ve su hakları konularına öncelik veren Murat Germen, buzlarla kaplı kuzey coğrafyalarında belgesel fotoğraf çalışmalarına imza atarak küresel ısınma sorununun ciddiyetini gözler önüne sermeyi amaçlıyor. Norveç, Svalbard Adası ve Grönland’da çekilen toplam 17 fotoğrafın yer aldığı ve ilk defa sergilenecek olan ‘Küresel İkaz’ (Global Warning) belgeleme, arşivleme ve delil toplama üzerinden bellek oluşturuyor.


ree

Murat Germen

Küresel ısınmanın etkilerini deneyimlemek üzere kuzeye 2010’ların başından beri seyahat ettiğini belirten Murat Germen; “Svalbard Adası-Norveç, Grönland-Danimarka, Tromsö-Norveç, Laponya-Finlandiya ve İzlanda’da uzun süredir küresel ısınmanın etkilerini gözlemliyorum. Buralarda deneyimlediklerim, yerellerden duyduklarım, fotoğrafladıklarım sonrasında yaşamımda zaten merkeze oturan yettiği kadar kavramını iyice benimsedim. Mimari, giyim, beslenme, nüfus, günlük yaşam, vb. boyutlarda her şeyin gereken asgari miktarda üretildiğini ve tüketildiğini görmek demek ki mümkün dedirtti. Dünyanın en gelişmiş bazı ülkeleri tarafından yönetilen bu coğrafyalarda, iklimin üstünlüğünden dolayı tevazu, yetinme, sadelik, tasarruf, iş birliğinin benimsenmesi ve israf, ifrat, gösteriş, fuzulî büyüme, hırs, egodan uzak durulması, örnek alınması gereken tavırlar” dedi.


ree

Zeynep Özler

Kale Grubu Kurumsal İletişim Müdürü Zeynep Özler, KTSM tarafından dünyasına iyi bakan sanatçıların “Derdi Olan” sergilerine ev sahipliği yaptıklarını vurgulayarak; ‘’Her zaman öze değen, özgün ve özgür projelere öncelik veriyoruz. Dünyanın sanatla daha iyi bir yer olacağına inanıyoruz. Sürdürülebilir kalkınmanın önceliklerinden olan sorumlu üretim ve tüketime davet eden sanatçılara alan açmaya devam ediyoruz. Murat Germen de bu sanatçılardan biri. Kendisine sergi fikrini götürdüğümüzde hepimiz çok heyecanlandık. Bu fotoğraflar, üç yıldır KTSM’de sergilenmeyi bekliyordu. Doğru zamanda bu sergiyi hayata geçirmekten mutluluk duyuyoruz. Sanat, yüzleşme için bir araç ve biz de ziyaretçilerimizi iklim krizi ile yüzleşirken aynı zamanda atalete kapılmadan bugünden harekete geçmeye davet ediyoruz’’ dedi.


ree

Kalebodur desteğiyle, 29 Mart - 30 Nisan tarihleri arasında ziyaretçileriyle buluşan sergi, insan türünün sonunu getirecek gibi görünen beşeri gaflet, ihmalkârlık, lakaytlık ve kayıtsızlığa dikkat çekiyor. Diğer taraftan, küresel iklimle başa çıkmanın yolunun tevazu, sadelik ve tasarruftan geçtiğini vurguluyor.


  • Yazarın fotoğrafı: BODRUMDergi
    BODRUMDergi
  • 4 Mar 2022
  • 3 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 6 Mar 2022

Akrep Nalan ismiyle tanınan sanatçı Füsun Nalan Açın, Bodrum'daki evinde 67 yaşında hayatını kaybetti. Kendine has ses rengi, dik duruşu, sevgi dolu kocaman yüreği ile bu dünyadan bir Akrep Nalan geçti ama dillerden düşmeyen şarkılarıyla hep yaşayacak.

Seni hiç unutmayacağız... Geride bıraktıkların için minnettarız...


ree

Son Yolculuğuna "Halikarnas" Şarkısıyla Uğurlandı


İsmi Bodrum ile özdeşleşen sanatçılardan biri olan Akrep Nalan son yolculuğuna 5 Mart 2022 Cumartesi günü uğurlandı. Sanatçı için Bodrum Merkez Adliye Camii'nde kılınan ikindi namazını takiben cenaze töreni düzenlendi. Törene, Bodrum Kaymakamı Bilgehan Bayar, Bodrum Belediye Başkan Yardımcısı Ummuhan Yurt, Eski Devlet Bakanı İmren Aykut, sanatçı dostları, yakınları ve sevenleri katıldı. Bodrum İlçe Müftüsü İbrahim Kapancı'nın kıldırdığı cenaze namazının ardından Füsun Nalan Açın'ın naaşı Torba Mezarlığı'nda toprağa verildi. Akrep Nalan için gün boyu ilçe genelinde belediye hoparlörlerinden "Halikarnas" şarkısı çalındı.


Veda Gibi Paylaşım "Geliyor Gelmekte Olan..."


Akrep Nalan 12 Aralık 2021'de Facebook'taki hesabından yaptığı paylaşımda adeta veda etmişti. İşte Akrep Nalan'ın okuyanların yüreğini burkan o paylaşımı: "Yine delik deşik kollar. Yine bulunamayan damar yolları. Yine yarım yamalak alınan nefesler. Ciğerler su toplamış buzlanma da varmış. Gözlerde sarı nokta. Kulaklarda işitme kaybı. Bağırsaklar kilitlenmiş sıkıntı var. Dayanılmaz kas ağrıları. Ayak bileklerim ayak parmaklarıma kan göndermiyor. Neticede sevgili dostlarım; geliyor gelmekte olan..."


ree

ree

Mirasını Vakfa Bağışlamış

Ünlü sanatçının mirasını Aziz Nesin Vakfı'na bağışladığı ortaya çıktı. Akrep Nalan'ın ölüm haberinin ardından Aziz Nesin Vakfı resmi Instagram hesabından yayınladığı başsağlığı mesajında şöyle yazdı: "Sizin için Akrep Nalan, bizim için çocuklarımızın Nalan ablası, güler yüzlü, güzel dostumuz Nalan Açın'ın vefatının üzüntüsü içindeyiz. Bizim için düşüncelerini bilmezken o meğer bizi ve yaptıklarımızı izler, takdir edermiş. Bir gün arayıp mal varlığını vakfımıza bırakmak istediğini söylediğinde çok şaşırmıştık. Ama tanıyınca hiç de şaşmamak gerektiğini kısa sürede anladık. İsmine tezat, bu kadar mütevazi, bu kadar mı cana yakın olur insan? Vefatına kadar onunla tanışan herkesin aynı cümlelerle onu övdüğüne tanık olduk. Ne büyük bir iz bırakmış insanların gönlünde. Ne büyük bir iz bıraktı gönlümüzde...

Sevgiyle, dostlukla, özlemle anıyoruz... Nesin Vakfı ailesi"


ree

Kendi anlatımıyla Akrep Nalan:


"26 Nisan 1954 Ankara Yenimahalle doğumluyum... Nüfus Cüzdanındaki adım Füsun Nalan Açın. Annemin adı Hasibe, Babamın adı Vasfi.. Annemin ve Babamın birlikte yaptıkları tek çocuğum. Eğitimimi Ankara Bahçelievler Alparslan ilkokulunda, Ortaokulu Adana Kız Lisesi ve Uşak Ticaret Lisesinde tamamladım.





ree

1972-1980 Yılları arasında Şaban Karamancı Demir Çekme Fabrikasında, Ahmet Karamancı Oksijen Fabrikasında ve İnterfarma A.Ş. muhasebecilik yaptım. Muhasebecilik yaptığım yıllarda Ankara Sanat Evi'nde tiyatro çalışmalarım oldu. Hamdi Ortadirek isimli müzikli orta oyununda Erol Demiröz, Savaş Yurttaş, Selçuk Uluergüven ve Şener Kökkaya ile aynı sahneyi paylaştım..

Sahne tozunu yutunca; muhasebecilik tüm cazibesini yitirdi ve tiyatro ile birlikte barmaidlik yapmaya başladım. Ankara'da barın arkasında çalışan ilk hatun kişi olarak... Şarkı söylemem ve konuşmaya başlamam sanıyorum aynı zamana denk geldi... Annemin de sesi çok güzeldi ve çok güzel şarkı söylerdi...


ree

Babam da iyi bir dinleyici ve elektronik alet meraklısıydı. Evimizde her zaman en iyi müzik sistemleri vardı. Böyle olunca şarkı söylemek nefes almak, yürümek gibi hayatın içinden bir şey oldu benim için... Barmaidlik yaptığım dönemlerde de barın arkasında zaman zaman şarkı söylerdim, böyle böyle küçük bir dinleyici kitlem oluştu... Daha sonra sevgili Hakkı Çağdaş'ın desteği ile Goldfinger gece kulübünde profesyonel olarak sahneye çıktım.


ree

Yıl 1980'di... Daha sonra Bodrum'da Efe Bar'da bir tek gitar eşliğinde şarkılarımı söylemeye devam ettim. Dinleyici kitlem Bodrum'da daha da genişledi... Pirinç Otel, Ünlü Otel, Paradice ve arkasında İstanbul geldi... Klüp 12, Paella, Memos ve Küfe çalışmalarının ardından.. İstanbul ve Türkiye'nin her köşesinde şarkılarımı söyledim... 1991 yılında Dağ Çiçeği isimli ilk albümümü çıkardım. Vedat Sakman ve Halis Bütünleyin özverili çalışmaları ve sevgi dolu bir ekip olmamız nedeniyle yüz akı diyebileceğim çok güzel eserler içeren bir albümüm oldu. Daha sonra 1996 yılında Zil Zurna Sevdalar isimli ikinci albümüm çıktı... Sevgili Selim Atakan'ın emekleri ile gelecek kuşaklara bir eser daha bırakmış oldum...


ree

Bugüne kadar (Kasım 2005) iki sinema filminde ve iki de televizyon dizisinde aktrislik denemem oldu... Sadece deneme olarak kaldı...


ree









Neden Akrep?

1978 yılında filan hayatımda ilk defa at yarışı oynadım. Atın birinin adı Akrep idi. 6'lı tutturdum. O sıralarda gazetelerde manşet Akrep Nalan lakaplı bir hanım vardı. Arkadaş çevrem sanıyorum ondan esinlenerek Akrep diye hitap etmeye başladılar. Sonra da yapıştı kaldı.. İşte böyle...

Şimdilik bu kadar biyografi yeter:-)) Allah ömür verirse önümüzdeki zamanları, zamanı geldiğinde yazarım... Sevgi ve sağlıkla..."



Şarkıları

  • Fani Dünya

  • Güneşlerime Kar Yağdı

  • Zil Zurna Sevdalar

  • İstemem

  • Telgraf Direkleri

  • Cherie

  • Çocukluğum Uslansın

  • Al Sende Kalsın

  • Çingene Pembesi

  • Hey Yavrum Hey

  • Bu Gün Ayın Işığı

  • Sarhoş

  • Karlar Düşer

  • Çağır Beni

  • Böyledir Bizim Sevdamız

  • Yarın Olsun

  • Halikarnas

  • Dağ Çiçeği

  • Kolay mı?

  • Aşiyan

  • Bulut mu Olsam?

  • O Arzular Var ya

  • Yazarın fotoğrafı: BODRUMDergi
    BODRUMDergi
  • 22 Şub 2022
  • 3 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 17 Şub 2024

O, yaşamı, sanatı, fıkraları, anekdotları, hicivleri, şiirleri, besteleri, Atatürk sevdası, birbirinden değişik hikâyeleri, ele avuca sığmaz kişiliği, cesur kalemi ve insanlık adına yaptığı nokta atışı tespitleriyle nam salmış bir Neyzen Tevfik...


ree

1880’de Ege’nin engin yeşilliğini kucaklayan Bodrum’da hayata gözlerini açan şair, doğumunu da kendisine has üslubuyla şöyle anlatırdı; “Ben bu iki aziz mahlûkun sulbünden 1296 senesinde Bodrum’da dünyaya geldiğim zaman biri çekip de kulağıma yeryüzünün beni bekleyen maddî, manevî akıbetlerini fısıldayabilseydi, geldiğim yoldan geri dönmeye muhakkak yeltenirdim. Fakat aynı zamanda da iki tesir altında bundan vazgeçerdim. Birisi anam ve babamın güzel yüzlerindeki riyasız ve masum insanlık ifadesi, ikincisi de Ege Denizi’nin bütün hayatımda hayali ruhumu kucaklayan yeşil enginliği…”



Asıl adı Mehmet Tevfik Kolaylı olan şair, ney üflemedeki mahareti nedeniyle Neyzen olarak bilinirdi. Darulmuallimin okulunun ilk mezunlarından babası Hasan Fehmi Efendi, sanatsever bir Rüştiye öğretmeniydi. Neyzen, İlk ve ortaöğrenimini Bodrum’da yaptı. Öğretmen olan babasının yeni bir göreve atanması üzerine ailesiyle Urla’ya taşındı. İyi bir medrese eğitimi aldı, Mısır sürgünü sırasında Ezher Üniversitesi’nde eğitimine devam etti ve ilmi konulardaki yeteneğinin kaynağı olarak her zaman babasını gösterdi.


ree

Özgürlüğüne düşkün olan şair, babasının otoriter tutumu nedeniyle epeyce zorlanıyordu. Sara hastalığının ortaya çıkmasıyla Fehmi Efendi’nin bu tutumu da yumuşadı ve oğluna daha serbest bir yaşam lütfetti. Bu özgürlükle yaşamı başka türlü şekillenmeye başlayan Neyzen Tevfik’in henüz çocuk yaşlarda duyduğu ney sesi yaşamında bambaşka bir kapı araladı. Hasan Fehmi Efendi, gönülsüz bir şekilde de olsa oğlunun ney dersi almasını kabul etti. Fakat oğlunun İzmir’de savrulduğunu düşünüyordu ve iyi bir eğitim alması için onu İstanbul’a göndermenin en doğrusu olduğuna karar verdi.


İstanbul’da İstiklal Şairimiz Mehmet Akif Ersoy ile tanışan Neyzen Tevfik, ondan Farsça öğrenerek İzmir Mevlevihanesi’ne girdi. Bir süre sonra İstanbul’a yerleşen Tevfik, Galata’nın yanı sıra Kasımpaşa Mevlevihane'lerinde de işine devam etti. 1902 yılında Bektaşi dervişi oldu. Bu sıralarda şiire ilgi duyan Tevfik, Mehmet Akif ve Şair Eşref’ten çok etkilendi. İçkiye olan düşkünlüğüne rağmen dindarlığı ile bilinen Mehmet Akif ile yakın arkadaşı oldu. İstanbul’da cemiyet hayatının aranan ismi hâline gelen Neyzen Tevfik’in en büyük kusuru, içkiliyken ulu orta Sultan Abdülhanmid’i ve hafiye teşkilatını eleştirmekten çekinmemesiydi.


ree

Okuduğu sert bir hicviye yüzünden hapse atılan Neyzen’in dışarı çıktığında artık peşinde hafiyeler vardı ve eski dostları ondan bir vebalıymışçasına kaçıyordu.

Bunun üzerine İstanbul’dan kaçarak Mısır’a gitti. Burada da sert hicviyelerine devam etti ve Sultan Abdülhamid aleyhine yazdığı bir şiir sebebiyle idama mahkûm edildi ve Türk yetkililer onu Mısır’dan getirmek için bir hayli çaba sarf etse de o bir şekilde Mısır’da kalmayı başardı. Neyzen’in yurda dönüşü ancak İkinci Meşrutiyet’in ilanından sonra mümkün oldu. Döndükten sonra da hicvetmekten geri durmadı. Toplumdaki haksızlıkları gözüne kestiren Tevfik, siyasetin yanı sıra; dini baskı, çıkarcılık gibi konuları da işledi.


1946’da basın yararına düzenlenen bir konserde yaptığı taksimlerle izleyicileri büyüledi. Konser sonrası onu dinlemenin bir şans olduğunu dile getirdiler.

1949 yılında, dostlarından İhsan Ada, Neyzen Tevfik’in eserlerini, onun gözetimi altında, Azâb-ı Mukaddes adı ile kitaplaştırdı. 1951 yılında Onu Affettim adlı bir filmde önemli bir rolde oynadı. Ağlayan Şarkı adlı bir başka filmde ise, Suzan Yakar’a eşlik etti.1952 yılında, arkadaşlarının ısrarı ile Şehir Komedi Tiyatrosu’nda jübilesi yapıldı. 1930’larda İstanbul Belediye’sinin bağladığı yardım aylığını saymazsak Neyzen’in düzenli bir geliri hiç olmadı. Neyzen Tevfik, kendini hiçliğe adamıştı. Para-pul, mal-mülk, şan-şöhret onun için asla önemli olmadı. Haksızlığa, adaletsizliğe, dini araç olarak kullananlara hep başkaldırdı.


ree

28 Ocak 1953 tarihinde hayata gözlerini yuman şairin, cenaze namazı Beşiktaş’ta Sinan Paşa Camii’nde kılındı. Caminin avlusundan taşan kalabalık; ana caddeleri, kahveleri, yolun karşısında ki Barbaros Bulvarını doldurdu ve bin bir çeşit insan bir arada uğurladı Neyzen’i.


Bodrum Dergi Web Sitesi © Yabancı Ses Prodüksiyon tarafından hazırlanmıştır.

bottom of page