top of page
  • Yazarın fotoğrafı: Mustafa Küçük
    Mustafa Küçük
  • 15 Ara 2023
  • 4 dakikada okunur
Gerçek hayat hikâyelerinin izini sürerek romanlarının çatısını kuran; İncir Kuşları, Piruze, Aşk Başka Evde gibi ses getiren romanların yazarı Sinan Akyüz, hayattaki en önemli başarının insan kalabilmek olduğunu belirterek, “Ama öyle zalim insanlardan biri olarak değil, merhamet sahibi insanlardan biri olarak kalabilmek. Galiba bu hayatta yazılması en zor olan hikâyenin adıdır merhamet!” dedi. ‘Ben, Amir / Savaşın Unutulan Çocuğu” Bosna’daki soykırımı anlatan üçlemenin son kitabıyla raflardaki yerini alan Sinan Akyüz, Bodrum Dergi’nin konuğu.

Sinan Akyüz | Yazar
Sinan Akyüz | Yazar

Biraz kendinizden bahseder misiniz, Sinan Akyüz kimdir?

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü mezunuyum. Aynı zamanda eski bir gazeteci ve fotoğrafçıyım. Uzun yıllar çeşitli gazete ve dergilerde çalıştıktan sonra gazetecilik mesleğini bırakıp emekliye ayrıldım.


Peki yazmaya olan ilginiz ne zaman başladı? Sizi yazmaya yönlendiren, esinlendiğiniz isimler oldu mu?

Doğrusu gazetecilik yaptığım dönemde başladı. Yaptığım haberlerden ve yazdığım köşe yazılarından zevk almamaya başlamıştım. Çünkü o günlerde bir şeyi fark ettim. O da şuydu: ‘Yaptığım her haber ve yazdığım her köşe yazısı suyuna tirit yazılardı!’ Yani, bu yazılar ölümsüz değildi. Bugün vardı ama yarın yoktu. Mesleki çıkmaza girdiğim o dönemde baş ucumda duran kitaba birden gözüm takıldı. Kitabın kapağında ‘William Shakespeare, Romeo ve Juliet’ yazıyordu. Galiba o an bir aydınlanma yaşadım ve şunu fark ettim: Aslında Shakespeare’i ölümsüz kılan şey yarattığı bu güçlü karakterlerdi. Romeo ve Juliet. O gün anladım ki Shakespeare ölümsüz biriydi ve bu ölümsüzlüğün kapısını da Romeo ve Juliet’le aralamıştı. Ben o gün bu gerçeği fark eder etmez suyuna tirit yazılar yazmayı bıraktım ve böylece kalıcı eserler üretmeye başladım.


Çoğu sanat dalında olduğu gibi yazarlar için de motivasyon önemli bir nokta. Çalışırken sizi motive eden şeyler nelerdir?

Bu soruya iki kelimeyle cevap verebilirim: Disiplin ve sabır! Bir roman yazarının motivasyonunu bence bu iki şey sağlıyor. Disiplin çünkü roman yazmak maraton koşmaya benzer. Ancak o disiplin içinde zamanı verimli kullanabiliyorsunuz. Sabır çünkü roman yazmak çok sabır gerektiren son derece sıkıcı bir iştir. Bir de şunu belirtmek isterim ki ben bazı yazarların aksine ilhama inanan biri değilim. İlham dediğiniz şey ya şarkı sözü yazarları ya da şairler için geçerli olabilir ancak. Altı yüz sayfa roman yazan bir yazarın herhâlde ilhamdan daha başka şeylere ihtiyacı var.

Ben, Amir / Savaşın Unutulan Çocuğu
Ben, Amir / Savaşın Unutulan Çocuğu

Ben, Amir / Savaşın Unutulan Çocuğu, Bosna’daki soykırımı anlatan üçlemenin son kitabı. Ben, Amir’in hikâyesi okuyucuya ne vadediyor ve sizi bu üçlemeyi yazmaya yönelten şey neydi?

Bosna üçlemesinin ilk kitabı İncir Kuşları, ikincisi de Meyra’ydı. Ve şimdi üçlemenin son kitabı olan Ben, Amir’i okurlarıyla buluşturuyoruz. Böylece Bosna hikâyesi her yönüyle tamamlanmış oluyor. İlk iki kitap Bosna’da yaşanan savaşı gözler önüne seriyordu. Üçlemenin son romanı Ben, Amir ise savaşı değil, aksine savaşın yarattığı ve geride bıraktığı enkazı anlatıyor. Son kitap aslında Bosna Savaşı’nın izlerinin bir insanda nasıl can bulduğu hâli diyebiliriz. Sırplar savaş zamanı o kadar kötülük yaptılar ki kadınlara ve çocuklara… İşte Ben, Amir o kötülüğün can bulmuş hâli. Sorunuzun diğer kısmına gelirsek… Bosna üçlemesini yazdım çünkü birilerinin çıkıp o dönemde yaşanan iğrençlikleri bütün çıplaklığıyla anlatması gerekiyordu. Tabii vicdan ve merhamet sahibi birilerinin.


Yaptığınız araştırmalarda sizi en çok şaşırtan şey ne oldu?

İnsanların nasıl acımasız olabildiklerini görmek beni hem çok şaşırttı hem de çok üzdü. O gün anladım ki meğerse hayvanlar bu insanlardan daha merhametliymiş. Beni şaşırtan diğer bir şey de meğerse savaşların asıl kurbanı kadınlar ve çocuklarmış. Erkekler şanslı çünkü bir kurşunla hayatları son bulabiliyor. Peki ya savaş zamanında tecavüze uğrayan kadınlara ne demeli?


Sinan Akyüz | Yazar
Sinan Akyüz | Yazar

Bilgisayarın başında değilken, zihninizi üzerinde çalıştığınız projeden uzakta tutabiliyor musunuz?

Asla hayır. Nedeni ise yeni bir hikâyeye başladığım zaman tek başıma eve kapanırım ve hikâye bittiğinde o evden dışarı çıkarım. Tabii bu aylar süren bir tren yolculuğu gibi benim için.


Ülkemizde yazar olarak yaşamanın zorlukları nelerdir?

Bu soruya iki şekilde cevap verebilirim. Birincisi, maddi zorluklar! İkincisi de manevi zorluklar! Türkiye’de ne yazık ki yazarların ikinci bir işi olmalı. Hem de gelir getiren iyi bir işi. Kitap yazıp da zengin olan insan sayısı çok azdır ülkemizde. Bu, işin maddi tarafı. Bir de manevi tarafı var. Bence yazarlar ülkemizde hak ettiği değeri görmüyor. Sosyal medya fenomenleri daha kıymetli gibi bu ülkede. Onlara gösterilen ilginin onda biri yazarlara gösterilmiyor.

Sinan Akyüz | Yazar
Sinan Akyüz | Yazar

Diğer yazarlarla arkadaşlık etmenin entelektüel açıdan canlandırıcı bir etkisi olduğu söylenir. Bunun bir yazar için önemli olduğunu düşünüyor musunuz?

Elbette. Bir kere ortaya çok keyifli sohbetler çıkıyor bir araya geldiğimizde. Bir tarih yazarından geçmişi dinlemek, bir şairin ağzından mısraları duymak muhteşem bir duygu. Ayrıca işin şöyle bir güzelliği de var, besleniyor yazar bu sohbetlerde!


Sinan Akyüz’ün bir yanı yazar diğer yanı ise eş, baba, evlat ve kardeş… Bunların hepsine birden nasıl yetişiyorsunuz? Hayatı ıskaladığınızla ilgili zaman zaman kendinizi sorguluyor musunuz?

Bu hayatta ‘keşke’leri az olan bir insanım. Çünkü hayatı olduğu gibi kabullenmiş biriyim. Aslında mükemmel biri olmaya çalıştığınızda ıskalıyorsunuz hayatı ve kendiniz dâhil hiç kimseyi mutlu edemiyorsunuz. Ben mutlu eden değil, mutlu olmaya çalışan biriyim. Böyle olunca da etrafınızdaki herkes mutlu oluyor. Çünkü sizin yüzünüz gülüyor.


Bir evcil hayvanınız var mı? Varsa onunla ilişkiniz nasıl?

Geçen yıla kadar evimizde ‘guinea pig’lerimiz vardı. Ve bütün ev halkı onlarla duygusal bir bağ kurmuştu. Sonra tek tek ölmeye başladılar. O süreç hepimizi çok etkiledi ve üzdü. İnanın günlerce ağladığımızı biliyorum. Sonra evde hayvan beslememeye karar verdik. Çünkü başlarına bir şey geldiğinde insan üzüntüden perişan oluyor. En çok da çocuklar.

Yazmak dışında zamanınızı nasıl geçirmeyi seviyorsunuz?

Yazmak mesleğim, okumak ve gezmek hobim. Bol bol okurum, gezerim. Ayrıca müzikle uğraşıyorum. On yıldır klarnet eğitimi alıyorum ve deyim yerindeyse artık öttürüyorum.


ree

Hayat felsefeniz nedir? Hayatla eğlenen bir yapınız mı var yoksa ciddiye mi alırsınız?

Gençken ciddiye alıyordum ama şimdi eğleniyorum. Çünkü uzun bir süre önce şöyle bir gerçeğin farkına vardım: Artık hiçbir arkadaşıma ‘Allah sana bol kazanç versin’ demediğimi fark ettim. Peki bunun yerine ne mi diyorum? Şunu: ‘Allah sana sağlık versin!’ Şimdilerde böyle dememim nedeni de çevremdeki dostlarımın hastalık ve ölüm haberlerini alıyor olmamdan kaynaklanıyor. Yaş elliyi geçince hayat felsefem şöyle şekillendi: Az ye, çok gez, sağlıklı yaşamaya bak!


Küresel ısınmayla birlikte doğa, doğal hayat ve dolayısıyla dünyanın geleceği oldukça risk altında. Sizin bu konuyla ilgili düşünceleriniz neler?

Bu hayatta bildiğim bir şey var ki insanoğlu zalim ve yıkıcı! Doğa da işte insanoğlunun bu zalimliğini kaldıramıyor artık. Bunca yıl bu zalimliğe göğüs gerdi ama o da ‘yeter artık, ne hâliniz varsa görün,’ dedi. Ama insanoğlu bu… Doğaya karşı gözleri kör, kulakları sağır! Hâlâ görmezden ve duymazdan geliyor. Bakalım bu durum nereye kadar sürecek böyle?


Sizin için hayattaki en önemli başarı nedir?

İnsan kalabilmek! Ama öyle zalim insanlardan biri olarak değil, merhamet sahibi insanlardan biri olarak kalabilmek. Galiba bu hayatta yazılması en zor olan hikâyenin adıdır merhamet!


  • Yazarın fotoğrafı: BODRUMDergi
    BODRUMDergi
  • 5 Ara 2023
  • 3 dakikada okunur
İş dünyasındaki küreselleşme, kimi zaman alay konusu olan kimi zaman da eleştirilerle karşılaşan Plaza Türkçesi kavramını ortaya çıkardı. İngilizce ve Türkçe kelimelerin birlikte telaffuz edildiği ve çoğunlukla ‘Beyaz Yaka’ olarak tabir edilen çalışanlar tarafından kullanılan Plaza Türkçesi’ne ilişkin kapsamlı bir araştırma, 4 kişiden birinin günde birkaç kez Plaza Türkçesi kullandığını gösterdi.

ree

Çok uluslu şirketlerin Türkiye’de artık daha çok faaliyet göstermesi, Türkiye’de kurulan şirketlerin küreselleşme çabalarıyla İngilizce şirket yapıları oluşturması ve İngilizce konuşulan ülkelerdeki metodolojilerin kullanılması iş dünyasında Plaza Türkçesi gibi yeni bir dili ortaya çıkardı. Kimi zaman eleştirilere maruz kalan, bazılarına göre Türkçeye zarar veren, çoğu zaman da alay konusu olan Türkçe ve İngilizce kelimelerin birlikte konuşulduğu Plaza Türkçesine ilişkin kapsamlı bir araştırma yayımlandı. Online dil öğrenme platformu Preply tarafından yapılan araştırmada, Plaza Türkçesi sözlüğü oluşturulurken, en çok kullanılan Plaza Türkçesi ifadeleri de tespit edildi.

Preply Avrupa Bölge Müdürü Mustafa Ali Sivişoğlu, “İş dünyası küreselleştikçe ve şirketler daha çok ulusla iş yapmaya başladıkça çalışanlar hem İngilizce hem de Türkçe düşünüyor ve iletişim kuruyor. Preply olarak iki dilin karmasının plazalarda ne kadar yaygın olduğunu ve bu dili konuşanların temel eğilimlerini anlamak istedik” dedi.



ree


En Çok Kullanılan Plaza Türkçesi İfadeleri Belli Oldu

Yürütülen araştırmada, 470 katılımcıya online anket yöntemiyle en çok hangi Plaza Türkçesi ifadelerini kullandıkları, bu ifadelerin hangilerinden rahatsızlık duydukları, iş iletişimi için hangi araçları kullandıkları, Türkçeden sonra en çok hangi dili tercih ettikleri, Plaza Türkçesi kullanmalarının gerekçeleri ve bu kalıpların Türkçe’ye zarar verip vermediği gibi sorular soruldu.


ree


Katılımcı tercihlerinden yola çıkılarak hazırlanan Plaza Türkçesi Sözlüğü’ne göre en çok kullanılan ilk üç ifade, toplantı tarihi belirlemek, toplantı ayarlamak anlamına gelen “toplantı set etmek”, fikir alışverişi, beyin fırtınası yapmak anlamına gelen “brainstorming yapmak” ve bir konu üzerine tartışmak, bir konuyu değerlendirmek için kullanılan “discuss etmek” olarak sıralandı.


ree


Katılımcıların en çok rahatsızlık duyduğu Plaza Türkçesi ifadeleri arasında yine “toplantı set etmek”, “task açmak” ve Türkçede kullanılmayan bir fiil çekimi olan, İngilizcede “future continious” olarak adlandırılan, “yapıyor olacağız” ifadeleri sıralandı.


ree


Plaza Türkçesi En Çok Teknoloji Sektöründe Kullanılıyor

Plaza Türkçesine ilişkin kapsamlı bir sözlük sunan araştırmada, bu dili en çok kullanan sektörlere de yer verildi. 470 kişinin katıldığı çalışmaya göre Plaza Türkçesinin en çok teknoloji ve bilişim sektörlerinde kullanıldığı ortaya çıktı. Katılımcıların yüzde 34,7’si teknoloji ve bilişim sektörlerinde çalıştıklarını söylerken bu sektörü finans / bankacılık (yüzde 24,9), reklam ve pazarlama (yüzde 19,8) ve hızlı tüketim ürünleri - FMCG (yüzde 10,2) ile diğer sektörler (yüzde 10,4) izledi.


ree


ABD Pazarlarından Çıktı

İş dünyasında kullanılan pek çok metodolojinin ABD gibi pazarlardan çıktığını belirten Mustafa Ali Sivişoğlu, “Türkçede terminoloji geliştirmek ve bu terminolojiyi benimsetmek zaman alıyor. Özellikle teknoloji gibi sektörlerde çalışanlar, çoktan İngilizce terminolojiyi benimsemiş ve kullanmaya başlamış oluyor. Plaza Türkçesi kullanan katılımcıların temel gerekçesi de ‘Türkçede aynı anlama gelen tam karşılık yok’ olarak öne çıkıyor” diye konuştu.


ree


10 Kişiden 7’sinin 2. Dili İngilizce

Araştırmaya göre katılımcıların iş hayatında Türkçeden sonra en çok kullandığı dilin İngilizce olduğu belirlendi. 10 kişiden 7’si İngilizce seçeceğini işaretlerken İngilizceyi yüzde 10’la Almanca, yüzde 5’le Fransızca, yüzde 3’le İspanyolca, yüzde 2’yle Rusça ve Çince, yüzde 8 ile de diğer diller takip etti.


ree


Online Dil Dersleri Zaman Kazandırıyor

Araştırmayla İngilizce’nin iş dünyasında küresel olarak kabul gören bir dil olduğunun bir kez daha ortaya konulduğunu söyleyen Mustafa Ali Sivişoğlu, şunları söyledi: “Katılımcılar, İngilizce yeterliliklerini geliştirmek ve profesyonel İngilizce konuşmak için çoğunlukla dil odaklı mobil uygulamaları kullanmayı tercih ediyor. Konuşma kulüpleri, özellikle büyükşehirlerdeki katılımcılar için zaman ve ulaşım problemleri sebebiyle geri planda kalıyor. Dört kişiden biri ise online dil dersleri almakla ilgileniyor.”


  • Yazarın fotoğrafı: Mustafa Küçük
    Mustafa Küçük
  • 22 Eki 2023
  • 2 dakikada okunur
Cumhuriyetimizin 100. yılına özel olarak Selanik-İstanbul-Bodrum üçgeninde gerçekleştirilen Maximiles Black The Bodrum Cup tamamlandı. 21 Ekim’de yapılan son yarışın ardından Ağanlar Tersanesi’nde düzenlenen törenle ödüller sahiplerini buldu. Denizcilik ve yelken tutkunlarını buluşturan yarışmada 2023’ün kazananı Gara Poşet oldu.

ree

100’den fazla yat, 2 bine yakın yelkenci ve 10 bine yakın ziyaretçiyi konuk eden ve 2 Ekim’de Selanik’ten başlayan The Bodrum Cup, Çanakkale ve İstanbul duraklarından sonra Bodrum’a döndü. Son etabı 21 Ekim’de Bodrum – Bodrum rotasında tamamlanan Maximiles Black 35. The Bodrum Cup’ın kazananı Gara Poşet oldu. Anadolu Sigorta’nın ödülü olan “The Challenge Winner of 2023” kategorisinde de birincilik ödülünü yine Gara Poşet kazandı.


ree

Cumhuriyetin 100. yılına özel Maximiles Black The Bodrum Cup bu yıl üç ayrı etaptan oluştu. Yelkenler önce “Herşeyin Başladığı Yer” olan Selanik’e, Atatürk’ün doğduğu kente açıldı.


ree

Daha sonra Türk karasularına geçti ve Çanakkale Anıtı’nı selamladıktan sonra bölgenin göz alıcı koylarının ardından İstanbul’un hareketli sularına yelken açtı. Dolmabahçe önünde Atamızı anan filonun İstanbul geçişi kentte tam bir bayram havası estirdi.























Bu görkemli geçiş İstanbul’da şehir hatları vapurlarının destekleriyle gerçekleştirilirken İstanbullular, Şehir Hatları’nın kaldırdığı ücretsiz feribot ile töreni denizden canlı olarak izleme fırsatı buldu. Ardından, ekipler Bodrum’a geri döndü.


ree

Destekçisi Olmaktan Mutluyuz

Organizasyona dair açıklamalarda bulunan Anadolu Sigorta Genel Müdürü Mehmet Tuğtan, 6 yıldır Bodrum Cup’ı desteklediklerini belirterek, “Faaliyetlerimizi ekonomik, çevresel ve sosyal katma değer yaratma vizyonuyla sürdürüyoruz. Bunu sosyal etkisi yüksek projelerle de destekliyoruz. Deniz odaklı ekonomik faaliyetleri tanımlayan, mavi ekonomiye dikkat çeken Bodrum Cup ile iş birliğimiz de bunun bir sonucu. 6 yıldır destekçisi olduğumuz organizasyon, bu yıl yine kıyasıya yarışlara ev sahipliği yaptı. Cumhuriyetimizin 100. yılı nedeniyle Büyük Önder’in doğum yeri olan Selanik’ten başlayan yarışlar etkinliğe ayrı bir anlam kattı. Her geçen yıl daha geniş bir coğrafyaya yayılan Bodrum Cup’ı bu yıl da desteklemekten büyük mutluluk duyduk” dedi.


ree

Anadolu Sigorta’nın Platin sponsoru olduğu, 35. The Bodrum Cup bu yıl Türkiye İş Bankası’nın kart markası Maximiles Black’in isim sponsorluğu, Opet ve Tüpraş’ın ise ana sponsorluğunda Bodrum’da denizcilik ve yelken tutkunlarını buluşturdu. Türkiye İş Bankası ödülü olan Maximiles Black “The Winner of 2023” ile Anadolu Sigorta’nın ödülü olan “The Challenge Winner of 2023”ün kazananı Gara Poşet olurken 35. yıl özel kupasının sahibi ise Germania Nova oldu.


ree

Çanakkale-Bodrum arasında gerçekleşen yarışların kazananına verilen Maximiles Black The Bodrum Cup Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. Yılı Anma Yarışları Ödülü “The Challenge Winner of 2023” birincisi Colombaio, Opet & Tüpraş’ın ödülü “2023 Overall 1st Place” birincisi ise VAY teknesi oldu.


ree

Maximiles Black The Bodrum Cup’ın Platin sponsorları arasında yer alan Anadolu Sigorta Genel Müdürü Mehmet Tuğtan “The Challenge Winner of 2023” kategorisinde birinci olan Gara Poşet ekibine ödülünü verdi. Kurumsal İletişim ve Sürdürülebilirlik Koordinatörü Berna Semiz Ergüntan ise şirketin organizasyona 6. kez sponsor olmasından dolayı takdim edilen ödülü aldı.


ree

ree

Gazze’deki olayların ardından milli yas ilan edilmesi nedeniyle festival kapsamındaki Candan Erçetin konseri iptal edildi.

Bodrum Dergi Web Sitesi © Yabancı Ses Prodüksiyon tarafından hazırlanmıştır.

bottom of page