top of page
  • Yazarın fotoğrafı: BODRUMDergi
    BODRUMDergi
  • 29 Şub 2024
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 29 Şub 2024

Dünya genelindeki kadınlar, belli bir yaştan sonra genç ve fit görünmenin yollarını arıyor. Dermatolog Dr. Zahide Eriş, estetik alanındaki teknolojik gelişmelerin yenilikçi çözümler sunduğunu belirterek 2024’ün cilt sağlığında öne çıkan trendlerini BODRUMDergi okuyucuları için paylaştı.

ree

Güzellik algısına dair Gitnux’un yayımladığı araştırmanın sonuçları, kadınların yüzde 56’sının genel olarak görünüşlerinden memnun olmadığına işaret ediyor. Sağlıklı ve genç görünen bir cilde sahip olmak isteyen kadınların yüzde 99’u ise cilt bakımı ürün ve hizmetlerine yatırım yapmaya istekli olduğunu belirtiyor. Öyle ki kadınlar, her gün ortalama 22,4 dakikasını cilt bakım rutinlerine ayırıyor.


Dr. Zahide Eriş | Dermatolog
Dr. Zahide Eriş | Dermatolog

Dermatolog Dr. Zahide Eriş estetik alanındaki teknolojik gelişmelerin insanların kendilerini daha iyi hissetmelerine yardımcı olacak yenilikçi çözümler sunduğunu belirterek “Cilt sağlığı genel sağlığın bir yansımasıdır ve doğru bakımla desteklenmesi gerekir.Cilt bakımı, uzman hekimlerin denetiminde gerçekleştirilen özel bir tedavidir. Cildin ihtiyaçlarına yönelik kişiselleştirilmiş bir plan dahilinde yapılan bu bakım, dermatolojik tedaviler, kimyasal peeling, lazer terapileri, mezoterapi gibi uygulamaları içerebilir” dedi.


Kendi Hücreleriyle Cilt Yenileme

Cilt sağlığında 2024 yılında artarak devam etmesi beklenen ilk trend PRP (Platelet-Rich Plasma), kişinin kendi kanından elde edilen zenginleştirilmiş plazma içerik kullanılarak yapılır. Bu uygulama, cildin gençleştirmesini, kırışıklıkların azaltılmasını, cilt tonunun düzeltilmesini ve cilt dokusunun yeniden yapılandırılmasını sağlıyor. Vücuttan alınan hücreler özel bir süreçten geçiriliyor ve cilde uygulanıyor. Böylece cildin gençleşmesi desteklenirken lekeler azaltılıyor ve cilde doğal bir parlaklık kazandırılıyor.


Mezoterapi Popülerlik Kazanıyor

Yaygınlaşması beklenen diğer bir trend ise mezoterapi yöntemi. Cilt problemlerini tedavi etmek ve cildi gençleştirmek için kullanılan minimal invaziv bir yöntem. Bu yöntemde özel karışımlar içeren vitaminler, amino asitler, mineraller ve diğer doğal bileşenler, ince iğneler aracılığıyla cildin altına enjekte ediliyor. Bu sayede cildin nem dengesi sağlanıyor, kırışıklıkları azaltılıyor, cilt tonu düzeltiliyor. Bu teknik, altın iğnelerin cilde uygulanmasıyla gerçekleştiriliyor. Ciltteki kolajen üretimi artırılıyor. Böylece cilt sıkılaşıyor, kırışıklıklar azalıyor ve daha parlak bir görünüm kazanıyor. Elbette minik dokunuşlarla da ciltte büyük farklar yaratmak mümkün. Örneğin, dolgu ve botoks, kırışıklıkların ve çizgilerin azaltılmasında popüler uygulamalar arasında yer alıyor. Yenilenmiş formüller ve doğal içeriklerle geliştirilen dolgu maddeleri, cildin genç ve taze görünmesini sağlıyor.


ree

Ameliyatsız Uygulamalarla Daha Sıkı ve Gergin Bir Yüz

Teknolojinin gelişmesiyle iple yüz germe uygulaması gibi ameliyatsız tekniklerin kullanımı yaygınlaşıyor. İple yüz germe uygulaması da dokuyla uyumlu ince ipler kullanılarak gerçekleştiriliyor ve ciltteki sarkmaları azaltılıyor.


Geniş spektrumlu ışık teknolojisi kullanılarak cildi yenilemeye odaklanan BBL lazer de pigment lekeleri, kılcal damarlar ve cilt tonu düzensizlikleri gibi birçok cilt sorununu çözüyor. Bu yöntemde kısa sürede gözle görülür sonuçlar elde edilebiliyor.


ree

Dinç ve Fit Bir Beden de İyi Hissetmenin Önemli Bir Şartı

Cildin belirli bölgelerine mikroskopik delikler açarak kendi iyileşme sürecini tetikleyen tedavilerden fraksiyonel lazer; kırışıklıklar, akne izleri gibi cilt sorunlarını ortadan kaldırmayı vaat eden teknolojik bir yöntem. Artık, göz kapaklarındaki sarkma bile cerrahi müdahaleye gerek kalmadan lazerle çözülebiliyor. Gıdı bölgesindeki sarkmalar da mezoterapiyle giderilebiliyor. Kendini iyi hissetmek için sağlıklı bir cilt kadar, dinç ve fit bedene de sahip olmak gerekiyor. Bedeni daha iyi bir görünüme kavuşturmak içinse çeşitli teknolojik yöntemler uygulanabiliyor. Bunlardan biri olan selülit mezoterapisi, cilde daha pürüzsüz bir görünüm kazandırıyor. Yüksek enerjiyle çalışan ultrasonik kavitasyon uygulaması da sarkmaların azaltılmasına ve cildin sıkılaştırılmasına yardımcı oluyor. Yağ hücrelerini ani ve yüksek basınç değişikliklerine maruz bırakarak mekanik hasar ve parçalanma sağlıyor, sarkmalara karşı çözüm sunuyor. Güzellik ve estetik alanındaki bu yenilikler, insanların kendilerini daha iyi hissetmelerine ve doğal güzelliklerini ön plana çıkarmalarına olanak tanıyor.

  • Yazarın fotoğrafı: BODRUMDergi
    BODRUMDergi
  • 27 Şub 2024
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 29 Şub 2024

Cilt bakımı ya da makyaj malzemesi gibi bazı kozmetik ürünler kadınlar tarafından sıklıkla kullanılıyor. Bilinçsiz ürün kullanımı ise belirtileri ciltte görülen bazı genetik hastalıkların anlaşılmasını zorlaştırırken uzmanlar, ciltte görülen anormal değişikliklerin araştırılması gerektiğine dikkat çekiyor.

ree

Güzel hissetmek ya da yaşlanma belirtilerini gizlemek isteyen birçok kadın, kozmetik ürünlere yöneliyor ve güvenilir buldukları markaların ürünlerini kullanıyor. Kozmetik ürünlerin, belirtileri ciltte görülebilecek bazı genetik hastalıkları baskıladığını belirten İntergen Genetik ve Nadir Hastalıklar Tanı ve Araştırma Merkezi Kurucusu Prof. Dr. Serdar Ceylaner, “Ciltte görülen bulgular, birçok hastalığın belirtisi olabilir. Kozmetik ürünlerin kullanımı ile ve ‘Benim cildimde böyle, ne yapalım’ şeklindeki yaklaşımlarla bu belirtiler örtbas ediliyor ve hastalıkların gözden kaçmasına sebep oluyor. Hastalığın doğru tespiti için mutlaka klinik olarak değerlendirmek ve gerekirse bazı genetik testlerin yapılması gerekiyor” dedi.


ree

Erken Cilt Yaşlanmasına Dikkat

Genetik hastalıkların ciltte görülen belirtileri hakkında bilgi veren Prof. Dr. Serdar Ceylaner şunları söyledi: “Erken cilt yaşlanması bazı hastalıkların habercisi olabiliyor. Örneğin, kişinin cildi, yaş grubundan beklenenden daha yaşlı görünüyorsa ya da sık meydana gelen morarma, cilt altı kanamaları, açık ya da koyu renk lekeler gibi bulgular varsa bu durum mutlaka araştırılmalı. Çünkü cilt altı kanamaları gibi bulgular, otoimmun damar hastalıkları ve pıhtılaşma bozuklukları gibi durumlarla ilişkili olabilir. Ultraviyole ışınlara duyarlı hâle getiren bazı hastalıklar ya da taşıyıcılar da söz konusu olabilir.


DNA tamir mekanizmasındaki bozukluklarla oluşan bu hastalıklar, çeşitli kanser tiplerinin ortaya çıkma riskinin artmasına da yol açabiliyor. Hızlı değişiklik gösteren lezyonlar, kanser riski açısından değerlendirilmelidir. Hastalara doğru tedavi planı oluşturulmalıdır.”



Prof. Dr. Serdar Ceylaner |  İntergen Genetik ve Nadir Hastalıklar Tanı ve Araştırma Merkezi Kurucusu
Prof. Dr. Serdar Ceylaner | İntergen Genetik ve Nadir Hastalıklar Tanı ve Araştırma Merkezi Kurucusu

Kozmetik Ürünler

Hassasiyetle Kullanılmalı


Cilt bulguları yaşıtlarıyla uyumlu olan kişiler dahi kozmetik ürün kullanırken tıpkı ilaç gibi hassasiyet göstermeleri gerekir. Bazı kişilerin cildi kozmetik ürünlere karşı hassas olabilir. Bu durumun aşırı yaşanması hâlinde kullanılan maddelerin veya markaların değiştirilmesi gerekir. Tüketiciler, bu aşamada markaların ürünlerinin içeriğini kontrol etmeli. Yeni bir marka ile tanıştıklarında vücutlarının verdiği tepkilerin kaydedilmesi, nelere karşı hassas olunduğunu belirleme konusunda da faydalı olabilir. Çünkü, kişinin genel olarak kozmetik ürünlere hassasiyeti varsa, hipersensitif deri yapısına sahip olma ihtimali var demektir. Bu durumda, alerjik araştırmalar ve otoimmun hastalıklar için genetik risk analizlerinin yapılması önemli bir rol oynuyor.


Cilt Bozukluklarında Genetik Merkezlerde Test Gerekebilir

Kişide; egzama, cilt kızarıklıkları, sivilcelenme mevcutsa ve altın olmayan takılara, deterjanlara alerjik reaksiyon gösteriyorsa cilt bozukluğu hastalıkları olabilir. Otoimmün ismiyle de bilinen bu rahatsızlıklarla günümüzde de çok sık karşılaşıyoruz. Söz konusu hastalıklara sahip kişilerin kullandığı kozmetik ürünler, belirtileri yok edebiliyor. Bu yüzden, öncelikle teşhisin yapılması ve uygun ürünlerle tedaviye başlanması hastanın hayat kalitesini artırıyor. Klinik değerlendirme ve yapılacak ileri düzey genetik araştırmalarla hastalıkların nedenleri bulunmalı ve buna uygun tedavi planları yapılmalı. Hastalar veya hekimleri, süreci yönetmek için genetik tanı merkezleriyle iletişime geçebilirler.”

  • Yazarın fotoğrafı: BODRUMDergi
    BODRUMDergi
  • 7 Şub 2024
  • 2 dakikada okunur
Tıpta infertilite şeklinde adlandırılan kısırlık, küresel bir sağlık sorununa dönüşüyor. Dünya genelindeki yetişkin nüfusun yüzde 17,5’inin kısır olduğu saptanırken bu oran Türkiye’deki yetişkinlerde yüzde 15 olarak kaydediliyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Sevtap Hamdemir Kılıç, kısırlığa dair ayrıntıları ve hastalığı tetikleyen unsurları BODRUMDergi ile paylaştı.

ree

Doğurganlık, çocuk sahibi olmak isteyen dünya genelindeki birçok çift için endişe kaynağı olmaya devam ediyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Sevtap Hamdemir Kılıç, tıpta infertilite olarak adlandırılan bu hastalıkla ilgili şunları söyledi:


Sigara, Alkol ve Düzensiz Yaşam Tarzı Kısırlığı Tetikliyor


Prof. Dr. Sevtap Hamdemir Kılıç | Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı
Prof. Dr. Sevtap Hamdemir Kılıç | Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı

“İnfertilite, bir yıllık korunmasız ilişkiye rağmen gebelik durumunun oluşmaması şeklinde ifade edilir. Dünya genelinde 6 çiftten biri çocuk sahibi olmakta zorlanırken bunun nedenlerinin başında kısırlık geliyor. Bu tablo kısırlığın küresel çapta bir sağlık sorunu olduğunu gösteriyor ve kadın ya da erkeklerde farklı sebeplerden dolayı ortaya çıkıyor. Kısırlık, erkek üreme sisteminde meninin dışarı atılmasındaki problemlerden, spermin yokluğu ve spermin şekli ya da hareketindeki anormalliklerden kaynaklanıyor. Kadınlarda ise yumurtalıklar, rahim, fallop tüpleri ve endokrin sistemindeki çeşitli değişkenlerden dolayı ortaya çıkarken iki farklı gruptan oluşuyor. Kısırlık daha önce hiç gebe kalınmaması ya da daha önce en az 1 kez gebe olunmasıyla ayrıştırılıyor. Her iki durumda da hastalık, önemli teşhis ve tedavi süreçlerini kapsıyor. Kısırlığın oluşmasını tetikleyen bazı nedenler bulunuyor. Örneğin, kadınlarda kısırlık riski, tedavi edilmeyen cinsel enfeksiyonlar, güvenli olmayan doğum ya da kürtaj, pelvik cerrahi komplikasyonlar, hormonal bozukluklardan dolayı artabiliyor. Erkeklerde ise üreme sisteminin tıkanması, genital sistemdeki yaralanmalar veya enfeksiyonlar kısırlık olasılığını yükseltebiliyor. Öte yandan her iki cinsiyette de sigara ve alkol kullanımı, düzensiz yaşam tarzı kısırlığın oluşmasını tetikleyebiliyor.


ree

Tedavi Yöntemleri Hastalara Göre Değişiyor

Gelişen teknoloji ile anne, baba olma hayali kuran bireylere çeşitli tedaviler uygulanabiliyor. Bunlardan biri de tüp bebek yöntemi. Tüp bebek tedavisine başlamak için âdet döneminin ikinci ya da üçüncü gününü beklemek gerekiyor. Tedavi süreci altı aşamaya ayrılıyor. İlk üç aşama hormon tedavisi ile yumurtaların uyarılması, yumurta toplama, baba adayından sperm alınmasından oluşuyor. Bunları dölleme, embriyo transferi ve gebelik testi süreci takip ediyor. Ancak elbette her tedavide olduğu gibi kısırlıkta da uygulanacak yöntemler hastaya göre değişkenlik gösteriyor.”

Bodrum Dergi Web Sitesi © Yabancı Ses Prodüksiyon tarafından hazırlanmıştır.

bottom of page