top of page
  • Yazarın fotoğrafı: Seda Küçük
    Seda Küçük
  • 29 May 2024
  • 5 dakikada okunur
Bu sayıdaki konuklarımız; Bahçeşehir ve Kadir Has üniversitelerinde Öğretim Görevlisi olmasının yanı sıra kendi firmasında araştırma ve tasarım alanlarında da danışmanlık hizmeti veren Endüstri Mühendisi Ayşe Erol ve onun can dostları R2 ve D2... Bir kedi sahiplenme fikri hep aklında olan Ayşe Hanım, sosyal medyada gördüğü bir ilan üzerine harekete geçmiş. Hızlıca kedilerle ilgili birkaç kitap okumuş ve sonra kendini kedilerin bulunduğu o evde bulmuş. Tek bir kedi sahiplenmek için gittiği evden iki kediyle dönen Ayşe Hanım, ilk gecenin sabahında kedilere alerjisi olduğunu fark etmiş. İlk 6 ayı alerji hapları kullanarak geçirmiş ve sonunda kedi sevgisi baskın gelerek alerjiyi yenmiş. Şimdi hep birlikte mutlu mesut bir hayat yaşıyorlar.

Ayşe Erol ve Onun Can Dostları R2 ve D2
Ayşe Erol ve Onun Can Dostları R2 ve D2
Sahiplenme hikâyeniz nedir?

2014 yılında Facebook’ta bir arkadaşımın arkadaşının paylaştığı kedi sahiplendirme ilanını gördüm. Daha önce hiç kedi bakmamıştım ama bir süredir aklımdaydı. İlk görüşte aşk diyebiliriz o gördüğüm minnoş kedi fotoğrafına. Hızlıca kedilerle ilgili birkaç kitap okumaya başladım. Sonra da o ilanda gördüğüm kediyi sahiplenmeye karar verdim. Hazırlık için en yakın arkadaşımdan kedi taşıma çantası, kum kabı ve birkaç eşya aldım. İlgili kişiyle temasa geçip kediyi almaya gittim. İki sokak kedisinin o evde doğmuş altı yavrusu vardı. Benim ilanda görüp almak için gittiğim güzel yüzlü, gri Batman maskeli kedi, erkekmiş... Kedi çantasını yere koydum. Bir de ne görelim... Batman maskeli kedinin meraklı erkek kardeşi girip içine oturmuş bile... Sonra bizim güzel yüzlü ile meraklı kardeşi evin içinde oynayıp koşturmaya başladı. Onlara ve o anki mutluluklarına bakarken aklıma kedilerle ilgili okuduğum kitapta yazan bir cümle geldi: “Eğer evde tek kedi olursa siz işteyken sıkılır ama iki kedi olursa birlikte eğlenirler.” Çok mantıklı geldi ve ikisini birden çantaya atıp evden çıktım. Böylece güzel yüzlümü hem kardeşinden ayırmamış hem de ona meraklı bir oyun arkadaşı bulmuş oldum.


Ayşe Erol ve Onun Can Dostları R2 ve D2
Ayşe Erol ve Onun Can Dostları R2 ve D2
İlk karşılaşmanızda ne hissettiniz?

Çok heyecanlı bir süreçti benim için. İlk defa bir hayvan sahiplenecektim.


İsimlerini nasıl koydunuz, sizin için özel bir anlamı var mı?

İsimleri için bir süre düşündüm. 1-2 hafta “esas kedi” ve “diğeri” olarak bahsettim kendilerinden. Star Wars serisini çok sevdiğim için oradaki karakterlerden biri olan R2D2 robotunu düşündüm. Sanırım gri beyaz renklerinden ilham aldım. Kedilerden Batman maskeli olanın adını R2 ötekini de D2 koydum. Hem de “Reel 2” ve “Diğeri 2” olarak süreç içinde adlandırılmış oldular.


Ayşe Erol ve Onun Can Dostları R2 ve D2
Ayşe Erol ve Onun Can Dostları R2 ve D2
Cinsleri nedir, bu cinslerin en belirgin özellikleri nelerdir?

Benimkilere ne deniyor emin değilim, ana da baba da sokak kedisi. R2 babaya D2 anneye benziyor bu arada. En belirgin özellikleri diye bir şey yok sanki. Gri lekeli beyaz düz kedi. Ama bana sorarsanız dünyanın en muhteşem kedileri onlar.


Ayşe Erol ve Onun Can Dostları R2 ve D2
Ayşe Erol ve Onun Can Dostları R2 ve D2
Nasıl iletişim kuruyorsunuz, isteklerini size nasıl anlatıyorlar?

İsteklerini o kadar iyi anlatıyorlar ki şaşırırsınız... İkisinin de bambaşka karakterleri var. Bilmesem akraba olduklarına bile inanmazdım. R2 çok temkinli, sessiz ve çekingen bir kedi. Sadece bazen “makau” diye ince bir ses çıkarıyor ben hemen durumu anlayıp kendisiyle ilgileniyorum. Genelde yemek istiyor tabii. İnsan sevmiyor pek, o yüzden herkesi yaklaştırmıyor kendisine. Sadece kendisi istediğinde kucağıma gelir, genellikle kutusunda oturur, lazer ve top oynamayı çok sever. D2 ise bambaşka... O daha oyuncu, hareketli, sosyal ve meraklı. Ama asla lazerle oynamaz, hatta R2 lazer oynarken sinirlenir. O daha çok küçük oyuncakların, fındıkların ve zıplayan topların peşinden koşmayı sever. Ayrıca sürekli bir şeylere söylenir evde, memnuniyetsiz şekilde gezer canı sıkılınca. Yani “mızır” benim tabirimle. Acıkınca asla rahat bırakmaz, gece 3’te de olsa uyandırır beni. Uyarı ısırığı yapar, hafifçe ıslak burnunu tenime değdirip inceden dişlerini hissettirir. Bu, “Mama verecek misin yoksa ısırayım mı?” demektir. Pavlov’un bahsettiği koşullanma konusu bizde tam tersi şekilde oldu. Onlar beni eğitti diyebiliriz yani. Zil sesi (miyav) duyunca hemen fırlayıp kendileriyle ilgileniyorum.


Ayşe Erol ve Onun Can Dostları R2 ve D2
Ayşe Erol ve Onun Can Dostları R2 ve D2
Neden bir evcil hayvan sahiplenmek istediniz?

İnsan sevmiyorum... Hayvanlarla daha iyi anlaşıyorum diyelim.


Karar vermeden önce evde bir hayvanla yaşamanın nasıl bir şey olduğuna dair bir fikriniz var mıydı?

Pek yoktu aslında. Hatta çekirdek ailemde kimsede benimki gibi bir hayvan sevgisi görmedim, genelde uzaktan severler. Annem de babam da hiç bakmadı. Anneannem ve babaannemde de yok. Hatta evde hayvan tercih etmezler diyebilirim. Küçüklüğümden beri pelüş hayvan oyuncakları hep çok severdim. Bebeklerle hiç oynamayıp hep oyuncak tavşanlar ve ayılarla oynardım. Benim genel olarak anaç mizaçlı bir karakterim var. Kedilere de annelik edebileceğimi düşünüyordum. Ayrıca onlarla yaşamanın bana da çok iyi geleceğini tahmin ediyordum ki tahminim doğru çıktı.


Ayşe Erol ve Onun Can Dostları R2 ve D2
Ayşe Erol ve Onun Can Dostları R2 ve D2
Patili dostlarınızın aileye katılmasından sonra hayatınız nasıl değişti?

Kedilerin eve gelmesinin ertesi sabahı ağzım burnum akarak korkunç bir şekilde uyandım. Meğer kedilere alerjim varmış. 29 yaşındaydım ama bu derece kedi alerjim olduğunu daha yeni öğreniyordum. Hâliyle çok üzüldüm. Çünkü böyle yaşayamazdım ve onları geri götürmem gerekeceğini düşündüm. Karar vermeden önce birkaç gün beklemek istedim ve sonra doktora gittim, alerji hapı kullanmaya başladım. İlk üç hafta misafir odasında kaldılar. Sonra yavaş yavaş salona geçtiler. Bu süreçte yatak odası ve mutfak hep kapalıydı, oraya girmeleri yasaktı. Alerjimin hafiflemesiyle geceleri de yatakta birlikte uyur hâle geldik. Sonra alerjim tamamen geçti, sanırım bağışıklık kazandım. Ağustos’ta 10 yaşına basacaklar. Artık sarılıyorum, öpüyorum kokluyorum, mıncıklıyorum. Burnumun dibinde yatıyorlar, hiçbir problemim kalmadı. Mutlu mesut hep birlikte yaşıyoruz.


Bir yaşında kısırlaştırdık sonrasında biraz kilo aldılar. Tamam kabul ediyorum çok kilo aldılar. Son zamanlarda sürekli diyetteyiz ama kolay olmuyor kilo vermeleri. Ne ben ne de onlar ideal kilomuzu tutturabilmiş değiliz. Ailecek yemeği çok seviyoruz. İkisi de hayli büyük kediler oldu. Boyları da uzun, göbek dışında... Bacakları ve vücutları normalden daha büyük. Yani bilgisayarımdan daha büyükler, masaya zor sığıyoruz. Hayatımın dönüm noktalarında bana yoldaş oldular. Mesela doktora tezimi beraber yazdık diyebilirim. Masada beni hiç yalnız bırakmazlar, hep birlikte çalışırız. Zoom toplantılarında mutlaka bir görünürler. Pandemi döneminde özellikle evden çıkamazken beraber oluşumuz çok iyi gelmişti.


Ayşe Erol ve Onun Can Dostları R2 ve D2
Ayşe Erol ve Onun Can Dostları R2 ve D2
Bir evcil hayvana sahip olmanın olumlu veya olumsuz yanları nelerdir?

Çok net olarak söyleyebilirim ki hayatımda verdiğim en iyi kararlardan biridir R2 ve D2’yi sahiplenmek. Bana ettikleri yoldaşlık, birlikte geçirdiğimiz anlardan duyduğum keyif anlatılabilir bir konu değil benim için. Çok çok güzel. Sosyal medyada gördüğünüz tüm o “Dışarı çıkamam çünkü evde kedim bekliyor.” cümleleri aslında gerçeğin ta kendisi. İlle olumsuz bir şey söylemek zorundaysam evdeki en sevdiğim kanepenin üstünü örtüyle kaplatmak zorunda kaldım diyebilirim. Çünkü o kumaşı, tırnaklarıyla çok hızlı bir şekilde rezil ediyorlar. Sandalyeleri kurtaramadım mesela, üç senede bir kaplatıyorum. Tabii bir de tüy meselesi var, evi sıklıkla süpürmeme rağmen tamamen tüysüz bir an asla olmuyor. Fakat bu beni rahatsız eden bir konu değil. Tüylerle yaşama bedeli söz konusu olduğunda, onların varlığından duyduğum mutluluk kat be kat fazla benim için. Ayrıca hastalandıklarında çok üzülüyorum ama çok şükür ciddi bir problemleri yok şu an. Onlarla geçirebildiğim her an için sonsuz müteşekkirim…


Ayşe Erol ve Onun Can Dostları R2 ve D2
Ayşe Erol ve Onun Can Dostları R2 ve D2
Evcil hayvan sahiplenmek isteyenlere mesajınız nedir?

Çok iyi düşünülmesi gereken bir konu. Gerçekten büyük bir sorumluluk. Hem maddi hem manevi olarak insana bir yükü var. İçinde bulunduğumuz enflasyon ortamında; mama, kum ve ilaç masrafları hiç de az değil. Hayatınızı onların istek, ihtiyaç ve konforuna göre düzenlemeniz gerekiyor. Seyahate gideceğiniz zaman onların ihtiyaçlarının karşılandığından emin olmalısınız. Eğer bunu yapamayacaksınız hiç yapmamak en iyisi… Uzun süre yalnız bıraktığınızda üzüldüklerini, özlediklerini ve mutsuz olduklarını size çok net anlatıyorlar. Eğer titiz biriyseniz, evinizin temizliği çok önemliyse unutmamalısınız ki tüm hayvanlar tüy döker. O şekilde yaşamak sizi rahatsız ediyorsa kesinlikle sahiplenmemelisiniz. Eğer kedi sahiplenme fikriniz varsa mutlaka sokaklara ve barınaklara bakın. Her yerde harika canlar var…”

  • Yazarın fotoğrafı: Görkem Kırel
    Görkem Kırel
  • 28 May 2024
  • 2 dakikada okunur
Fesleğen ile karıştırılan fakat farklı bir bitki olan mor reyhan, ılıman bölgelerde sıkça yetişen ve yaz sonuna doğru rengi değişen keskin aromatik kokulu bir ottur. Önce yeşil yaprak veren bu bitki, güneş gördükçe rengini koyulaştırır. Akdeniz topraklarında sıkça görülmektedir. Maviden mora çalan rengi ile reyhan çok eski zamanlarda alternatif tıp alanında da kullanılan, insan sağlığı için etkili olan bitkiler arasında üst sırada yer alır. Ülkemizde Malatya’nın Arapgir ilçesinde yetişen mor reyhan, güçlü bir antioksidan kaynağıdır. Bu kokulu bitki, çeşitli yemeklerde baharat olarak kullanılıyor, özellikle İtalyan ve Tayland mutfağında önemli bir rol oynuyor. Aslen Hindistan, Asya ve Afrika’ya özgü reyhan, kutsal ve asil bir bitki olarak kabul ediliyor.

ree

Reyhanın Faydaları

  • Sindirimi Destekler: Reyhan çayı, sindirim sistemi üzerinde olumlu etkileriyle bilinir. Özellikle yemeklerden sonra tüketildiğinde sindirimi kolaylaştırır, mide rahatsızlıklarını hafifletir ve gaz sorunlarını azaltır.

  • Stres ve Anksiyeteyi Azaltır: Reyhanın rahatlatıcı özellikleri vardır ve bu nedenle stres, anksiyete ve sinirlilikle başa çıkmaya yardımcı olur. Reyhan çayı veya reyhan esansiyel yağı, aromaterapi uygulamalarında kullanılarak zihinsel ve duygusal rahatlama sağlar.

  • Antimikrobiyal Özelliklere Sahiptir: Reyhanın içeriğinde bulunan bazı bileşikler, antimikrobiyal özelliklere sahiptir. Bakteri, virüs ve mantarların büyümesini engeller. Bu özellikler sayesinde, reyhanın tüketilmesi bağışıklık sistemi sağlığını koruyabilir ve enfeksiyon riskini azaltır.

  • Cilt Sağlığını Destekler: Reyhanın anti-inflamatuar ve antiseptik özellikleri, cilt sağlığını destekler. Reyhan yağı, ciltteki irritasyonları hafifletir, akne ve sivilce oluşumunu azaltır. Ciltteki yara iyileşmesini hızlandırır.

  • Kan Şekerini Dengeler: Bazı araştırmalar, reyhanın kan şekerini dengeleme potansiyeline sahip olduğunu gösteriyor. Reyhanın içeriğinde bulunan bazı bileşiklerin, kan şekeri seviyelerini düzenleyerek insülin direncini ve tip 2 diyabet riskini azalttığı düşünülüyor.

  • Ağız Kokusunu Önler: Reyhan yaprakları, ağız bakım ürünlerinde de kullanılıyor. Ağız kokusunu önlemek için kimyasal ürünler tercih etmek yerine birkaç adet reyhan yaprağını çiğneyebilirsiniz.

  • Böbrek Taşlarını Temizler: Böbrek hastalığı olan kişilerin reyhanı evinden eksik etmemesi önerilir. Çünkü bu mucize bitki böbrekteki taşın atılmasına büyük ölçüde yardımcı oluyor.


ree
Reyhanlı Tarifler

Reyhanlı Kinoa Salatası

Pişirilmiş soğutulmuş kinoa ile doğranmış domates, salatalık, marul, kırmızı soğan ve taze reyhanı büyük bir salata kâsesinde karıştırın. Zeytinyağı, limon suyu, tuz ve karabiberle soslayarak servis edin. Bu sağlıklı ve doyurucu salata, öğle veya akşam yemeği için mükemmel bir seçenektir.


Reyhanlı Tavuk - Tofu Tavası

Marine etmek için zeytinyağı, taze limon suyu, doğranmış sarımsak, tuz ve karabiberle tavuk parçalarını veya tofu dilimlerini bir kapta karıştırın. Ardından doğranmış sebzeleri ve taze reyhanı ekleyin. Tüm malzemeleri yağlı kâğıt serilmiş bir fırın tepsisine yayın, ızgarada veya fırında pişirin. Servis yapmadan önce üzerine taze reyhan yaprakları serpin.


Reyhanlı Limonata

Bir sürahiye taze limon suyu, doğal tatlandırıcı (akçaağaç şurubu veya bal), su ve taze reyhan yapraklarını ekleyin. Tüm malzemeleri iyice karıştırın ve buz ekleyerek servis yapın. Bu serinletici içecek, sıcak günlerde ferahlatıcı ve lezzetlidir.


Reyhan Pesto

Bir blenderda; taze reyhan yaprakları, zeytinyağı, parmesan peyniri, sarımsak ve kavrulmuş çam fıstığını ya da bademleri karıştırın. Pestoyu; makarna, sandviç, salata ve ızgara sebzelerin yanında lezzetli bir sos olarak kullanabilirsiniz.


Reyhanlı Humus

Haşlanmış nohutları bir blenderda; tahin, zeytinyağı, limon suyu, sarımsak ve taze reyhan yapraklarıyla püre hâline getirin. İsteğe bağlı olarak kırmızı biber, biberiye veya susam tohumu ekleyebilirsiniz. Reyhanlı humusu; sebzelerle, tam buğday ekmeği ya da pideyle servis edebilir, sağlıklı bir atıştırmalık olarak tüketebilirsiniz.


ree

Porsiyon Değerleri

5 Gram taze reyhanın besin değerleri şöyle sıralanmaktadır:

  • Kalori: 1 

  • Protein: 0.2 gram

  • Yağ: 0 gram

  • Karbonhidratlar: 0.1 gram

  • Lif: 0.1 gram

  • Şeker: 0 gram


ree

Reyhanın İçeriğinde Bulunan Vitamin ve Mineraller

  • Kalsiyum

  • A vitamini

  • K vitamini

  • Manganez

  • Magnezyum

  • Demir

  • Çinko

  • Potasyum

  • Yazarın fotoğrafı: BODRUMDergi
    BODRUMDergi
  • 27 May 2024
  • 3 dakikada okunur
Ellerinizin sürekli mikrop içinde olduğunu düşünüyor ve bunu önlemek için kendinizi engelleyemez şekilde sürekli yıkıyorsunuz! Sık sık sevdiklerinizi kaybedeceğiniz korkusuna kapılıyor ve bunu kendinizce engellemek için bazı anlamsız hareketler yapıyorsunuz. Yolda giderken kaldırım taşlarını ya da herhangi bir nesneyi sayıyor, ancak bu durum her yere gecikmenize yol açıp sorun oluşturduğundan bundan kaçınmak için yolda sadece önünüze bakmak gibi bir ritüel geliştiriyorsunuz! Tıptaki adı Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) olan bu mental bozukluktan kurtulmaya var mısınız?

ree

Acıbadem Maslak Hastanesi’nden Uzman Klinik Psikolog Oğuzhan Gürdoğan “Günlük yaşamınız iki hafta veya daha uzun süreli düşünce veya davranışlarınızla kesintiye uğradıysa, obsesyonları ‘sessizleştiren’ kompülsif davranışlar size zarar verme potansiyeli taşıyorsa veya kendinize zarar verme riskiyle karşı karşıyaysanız profesyonel yardım almalısınız” diyor. Bu davranışlardan kurtulmak için çoğunlukla psikolojik tedavi almak gerektiğini ancak kişinin bazı kurallara dikkat ederek ve gayret göstererek bu bozukluğun üstesinden gelmesinin de mümkün olabileceğini belirten Uzman Klinik Psikolog Oğuzhan Gürdoğan, Obsesif Kompulsif Bozukluk ile baş edebilmenin 7 etkili yolunu anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.


OKB Günlüğü Tutun Bazı insanların diyet yaparken her gün ne yediklerini takip etmek için yiyecek günlükleri tuttuklarını görmüş olabilirsiniz; bir OKB günlüğü de aynı rolü oynuyor. Bir OKB günlüğü, tetikleyicilerinizi takip etmenize veya yenilerini bulmanıza ve genel OKB’nizin durumunu değerlendirmenize yardımcı olabilir. OKB günlüğünüzü gittiğiniz her yere yanınızda taşıyın ve bir kompulsiyonu tamamladıktan sonra olanları kaydedin.


Maruz Kalın ve Yanıt Önleyin Maruz kalma ve yanıt önleme (ERP), OKB ile yüzleşmenin ve muhtemelen onu hafifletmenin yaygın bir yoludur. ERP kullanırken kişi kendini takıntıya yol açacak bir durumla karşı karşıya bırakır ve daha sonra kompulsiyona girmez. Korkularınızı ve bunları takip eden tetikleyicileri 1’den 10’a kadar ciddiyet sırasına göre 10 basamaklı bir merdivende listeleyerek bir OKB merdiveni oluşturmayı deneyin. ERP’ye başladığınızda birinci seviye tetikleyiciyle başlayın, tetikleyicinizle yüzleştiğinizde kompulsiyonunuzu kullanmadan önce 10 saniye bekleyerek başlayın. Kompulsiyonunuzu kullanmadan önce, görevi yerine getirmeye veya kompulsiyonunuza ihtiyaç duymadan durumla yüzleşmeye hazır olana kadar yavaş yavaş zamanınızı artırın. Tetikleyicilerinizi yendikçe OKB merdiveninizi yükseltin.


ree

Belirtileri Önceden Belirleyin

OKB’nin semptomları ve alt türleri hakkında daha fazla bilgi edindikten sonra kendi OKB takıntılarınızı ve kompulsiyonlarınızı, bunların ortaya çıkma yollarını tanımlamaya biraz zaman ayırın. Böylece bir süre sonra obsesyonlarınızın nasıl, ne zaman ve nerede ortaya çıktığını belirlemeniz durumunda, bilmeden kompulsif davranışlar sergileyerek döngüyü beslemek yerine bunları gerçek zamanlı olarak kontrol etmeye daha hazırlıklı olursunuz.


Dikkatinizi Yeniden Odaklayın

Takıntınızı bir saat ve üzeri sürede düşünüyor ya da deneyimliyorsanız, ayrıca bu takıntıları gidermek için belli başlı davranışlar gerçekleştirme gayretine giriyorsanız dikkatinizi yeniden ana odaklamaya çalışın. Dikkatinizi yeniden odaklamak fiziksel veya zihinsel olarak yapılabilir. Farkındalığınızı artırarak dikkatinizin ne zaman kaymaya başladığını fark edebilir ve odağınızı olması gereken yere hızla geri getirebilirsiniz. Yeniden odaklanma süresinin sonunda hâlâ takıntınızı tamamlama ihtiyacı hissediyorsanız seansı tekrarlamayı deneyin.


Başarı İçin Kendinizi Ödüllendirin

OKB’nizle başa çıkmaya çalışırken, başarılarınızı kutlamak için de zaman ayırın. OKB ile mücadele etmek zordur, bu nedenle başarıya ulaşıldığında diğer başarılar gibi kutlanmalıdır. Kendinize meydan okumadan önce ödüllerinizi belirleyin. Örneğin; kompulsiyonunuzu tamamlamadan önce 20 saniye bekleyebilirseniz ödülünüzü devreye sokabilirsiniz. Her senaryo için ödül almanıza veya beklentiler yaratmanıza gerek yok çünkü bu daha fazla stres yaratabilir. Belki haftanın sonunda kaydettiğiniz herhangi bir ilerleme için kendinizi ödüllendirebilirsiniz ya da bir zorunlulukla yüzleşmeye karar verirseniz hemen kendinizi ödüllendirebilirsiniz.


Stresinizi Minimumda Tutun

OKB ile yaşamak ve onunla mücadele etmek zor bir iştir ve stres mevcut olduğunda daha da zorlaşabilir. Stresin insanlarda OKB’yi önemli ölçüde artırdığı gösterilmiştir, bu nedenle stres seviyenizi düşük tutmak çok önemlidir. Günlük programınızda, stresi yok etmek için zaman ayırdığınızdan emin olun. İster koşuya çıkın, ister kitap okuyun, ister biraz televizyon izleyin.. Her gün bir saatliğine stresinizi atmak için zaman bulmak inanılmaz derecede faydalı olabilir.


ree

Kendinize Gerçekleri Hatırlatın

Kendinden şüphe etme ve suçlama döngüsüne girmek kolaydır ancak bu döngüyü kırmaya çalışın. OKB’ye sahip olduğunuz için kendinizi suçlu hissetmeye başladığınızda, teşhis edilmiş bir tıbbi durumunuz olduğunu kendinize hatırlatın. Astımı olan arkadaşınızın durup ilacını alması gerekse ona kızar mıydınız? Elbette hayır! Bu nedenle normların dışında davranışlar sergilediğinizde veya hafif bir gecikmeye neden olduğunuzda kendinizi suçlu hissetmenize gerek yok. Bu olağan bir durumdur.



 Oğuzhan Gürdoğan | Uzman Klinik Psikolog
Oğuzhan Gürdoğan | Uzman Klinik Psikolog

Bodrum Dergi Web Sitesi © Yabancı Ses Prodüksiyon tarafından hazırlanmıştır.

bottom of page