top of page
  • Yazarın fotoğrafı: BODRUMDergi
    BODRUMDergi
  • 13 saat önce
  • 2 dakikada okunur


Yazar Seda Küçük, son romanı Deli Sarpa ile bu yıl 7.'si düzenlenen Altın İnsan Ödülleri kapsamında Roman dalında Altın Kalem Ödülü’ne layık görüldü. İstanbul’un doğayla iç içe simge mekânlarından biri olan Mihrabat Korusu, 17 Mayıs 2025’te edebiyat, bilim, sanat ve sağlık dünyasından birçok ismi ağırladı. Gündüz saatlerinde etkili olan yoğun yağışa rağmen gerçekleşen tören; Türkiye’nin yanı sıra Brezilya, Almanya, ABD, İsviçre, Dubai ve Lüksemburg gibi ülkelerden gelen konukların katılımıyla büyük bir coşkuyla yapıldı. Altın İnsan Ödülleri, bu yıl da topluma değer katan vizyoner projeleri, bilimsel çalışmaları ve sanatsal üretimleri görünür kılmayı amaçladı.

 


“Deli Sarpa” ile Yılın Romanı

 

Seda Küçük’ün yedinci romanı olan Deli Sarpa, insan ruhunun derinliklerine inen anlatımı, güçlü karakter örgüsü ve etkileyici diliyle jüri tarafından yılın en dikkat çekici eserleri arasında gösterildi.


Yazar Seda Küçük, ödülün manevi değerine şu sözlerle vurgu yaptı: “Kalemin gücüyle karanlıkları aydınlatabildiğimiz sürece edebiyat yaşayacaktır. Bu ödül, yalnızca bana değil; kelimelere, sessizce okuyanlara ve hayal gücüne inananlara verilmiş bir armağandır.” 




Sanat, Bilim ve Vicdan Bir Araya Geldi

 

Törende sadece Altın Kalem değil; Altın Yazar, Altın Kitap, Altın Deklanşör, Altın Fırça, Akademik Altın Kalem ve Dünya Sağlık Ödülleri gibi farklı kategorilerde de ödüller takdim edildi. Bu çok yönlü yaklaşım; yalnızca bireysel başarıyı değil, topluma katkı sağlayan tüm alanlardaki üretimleri onurlandırma misyonunu taşıdı.

 

Serra Erdoğan: “Bilim ve Sanat Göç Etmesin Diye Bu Çabayı Sürdürüyoruz”

 

Altın İnsan Ödülleri Organizasyon Komitesi Başkanı Serra Erdoğan, törende yaptığı konuşmada evrensel değerlere sahip çıkmanın önemini şu sözlerle ifade etti: “Bir roman bazen bir hayata yön verir, bir şiir insanın içini iyileştirir, bir tabloysa sessizce haykırır. İşte biz bu yüzden ‘değer’in peşine düştük. Altın Kalem, Altın Fırça, Altın Deklanşör, Akademik Altın Kalem ve Dünya Sağlık Ödülleri’ni tek bir çatı altında, Altın İnsan başlığıyla birleştirdik. İbni Sina’nın dediği gibi, ‘Bilim ve sanat, ödüllendirilmediği yerden göç eder.’ Biz bu göçü durdurmak, her değeri yaşatmak ve geleceğe taşıyabilmek için çalışıyoruz. Bu törenler yalnızca ödül vermek için değil; hatırlamak, anlamak ve yaşatmak için var.”

 



Yazarın Yolculuğu: Seda Küçük

 

Yedi romanıyla çağdaş Türk edebiyatında kendine özel bir yer edinen Seda Küçük, duygusal derinliği yüksek, sosyal meseleleri cesurca ele alan anlatımıyla dikkat çekiyor. Yazmak onun için yalnızca bir meslek değil; hayata tutunduğu, nefes aldığı bir alan.

 

Seda Küçük, kaleme aldığı her eserle okurlarını derin bir iç yolculuğa davet ediyor ve edebiyat dünyasında kalıcı izler bırakmaya devam ediyor. İlk kitabı Siyah Gelinlik 2010 yılında yayımlandı. Çocuk yaşta evlilikler konusunu cesurca işleyen bu roman, hem okurların hem de eleştirmenlerin ilgisini çekti. Ardından gelen romanlarla edebi çizgisini güçlendirdi:


     •           Siyah Gelinlik (2010)

     •           Yabancı Ses (2011)

     •           Yoksul Ruh (2014)

     •           Öznesi Sen (2016)

     •           Sarı Yaz (2017)

     •           Düş Yakamdan (2020)

     •           Deli Sarpa (2025)

 

Yalnızca edebi üretimiyle değil; okurlarıyla kurduğu içten bağ ve cesur temaları işlemedeki başarısıyla da dikkat çeken yazar, pek çok prestijli ödüle layık görüldü:


     •           2018 – Siyah Gelinlik ile Altın Kalem Ödülü

     •           2022 – Düş Yakamdan ile Romantik Komedi Roman Dalında Altın Kalem Ödülü

     •           2023 – Altın Yazar Ödülü

     •           2025 – Deli Sarpa ile Roman Dalında Altın Kalem Ödülü

 


 

Güncelleme tarihi: 12 Şub

2010 yılında yayımlanan ilk romanı Siyah Gelinlik ile toplumsal yaralara ayna tutan yazar Seda Küçük, yıllar içinde kaleme aldığı güçlü eserleriyle okurlarını derinlikli hikâyelere sürükledi. “Yazmak benim için bir tutku değil nefes almak kadar doğal bir ihtiyaç” diyen Seda Küçük, 2025’te Ceres Yayınları'ndan çıkan yedinci kitabı Deli Sarpa ile bir kez daha adından söz ettiriyor.

Yazar Seda Küçük Yedinci Kitabı Deli Sarpa ile Yeniden Okurlarıyla Buluştu
Yazar Seda Küçük Yedinci Kitabı Deli Sarpa ile Yeniden Okurlarıyla Buluştu

Yazarlık serüvenini çocukluk hayallerinden alıp bugünlere taşıyan ve okurlarını güçlü hikâyelerle buluşturan bir kalem Seda Küçük… İlk kitabını raflarda gördüğü anki heyecanını, karakter yaratımındaki denge unsurlarını, yazma rutininin vazgeçilmez ritüellerini ve yaratıcı tıkanıklıkları aşma yollarını anlatan yazar Seda Küçük, aynı zamanda farklı türlerde eserler vermenin zorluklarını ve ilham kaynaklarını bizimle paylaştı. Dijitalleşmenin edebiyat üzerindeki etkilerinden, okurlarla kurulan bağın yazma sürecine katkılarına kadar pek çok konuda içten bir sohbet sizleri bekliyor.


Yazar Seda Küçük Yedinci Kitabı Deli Sarpa ile Yeniden Okurlarıyla Buluştu
Yazar Seda Küçük Yedinci Kitabı Deli Sarpa ile Yeniden Okurlarıyla Buluştu

 

Yazarlık serüveniniz nasıl başladı? Sizi roman yazmaya yönlendiren en önemli etken neydi?

Yazarlık serüvenim, çocukluk yıllarında okuduğum kitapların büyüsüne kapılmamla başladı. Hayal gücümü kâğıda dökme arzusu zamanla hikâye anlatma tutkusuna dönüştü. İnsanların duygularına dokunan, düşündüren ve ilham veren eserler yaratma isteği beni roman yazmaya yönlendirdi.

 

İlk kitabınızı raflarda gördüğünüzde ve ilk imza gününüzde hissettiklerinizi bizimle paylaşır mısınız? O anlar sizin için ne ifade ediyordu?

İlk kitabımı raflarda görmek, tarif edilemez bir mutluluk ve gurur kaynağıydı. Yıllarca süren emeğin somut bir esere dönüşmesini görmek, hayalimin gerçekleştiğini hissettirdi. İlk imza günümde okurlarımla buluşmak, onların gözlerindeki heyecanı görmek, bana daha fazlasını yazma gücü verdi.

 


Yazar Seda Küçük Yedinci Kitabı Deli Sarpa ile Yeniden Okurlarıyla Buluştu
Yazar Seda Küçük Yedinci Kitabı Deli Sarpa ile Yeniden Okurlarıyla Buluştu
Romanlarınızı yazarken gerçek yaşamdan mı ilham alıyorsunuz yoksa kendi deneyimlerinizi kurguya mı dönüştürüyorsunuz? Bu yaratım sürecinden biraz bahseder misiniz?

Hem gerçek yaşamdan hem de kişisel deneyimlerimden ilham alıyorum. Gözlemlediğim hikâyeler ve yaşadıklarım, hayal gücümle birleşerek farklı kurgulara dönüşüyor. Karakterlerimi ve olay örgüsünü oluştururken yaşamın içinden detayları harmanlamak bana derinlik kazandırıyor.

 

Yazma rutininiz nasıl şekilleniyor? Belirli bir çalışma programınız veya sizi yazmaya motive eden ritüelleriniz var mı?

Yazma sürecimde belirli bir disiplin oluşturmayı önemsiyorum. Sabah erken saatlerde yazmaya başlamak ve sessiz bir ortamda çalışmak verimliliğimi artırıyor. Kahve eşliğinde yazmak, hayal gücümü besleyen bir ritüel hâline geldi.

 

“Deli Sarpa” romanınızda güçlü iki kadın karakter yarattınız. Bu karakterleri kurgularken hangi denge unsurlarını gözetiyorsunuz? Karakterlerinizle ne ölçüde özdeşleşiyorsunuz?

Karakterleri oluştururken onların güçlü yönleri kadar kırılgan yanlarını da göstermek benim için önemliydi. Bu denge, karakterlerin daha gerçekçi ve samimi olmasını sağladı. Onların yaşadığı duygusal dalgalanmaları ben de derinden hissediyorum ve zaman zaman kendimle özdeşleştiriyorum.

 

Yazar Seda Küçük Yedinci Kitabı Deli Sarpa ile Yeniden Okurlarıyla Buluştu
Yazar Seda Küçük Yedinci Kitabı Deli Sarpa ile Yeniden Okurlarıyla Buluştu

Farklı türlerde eserler verdiniz. Okurlarınızın bu tür değişimlerine tepkileri nasıl oluyor? Türler arasında geçiş yaparken sizi en çok ne motive ediyor?

Okurlarımın tür değişimlerine olan olumlu tepkileri beni motive ediyor. Farklı türlerde yazmak, kendimi keşfetmemi ve yazarlık yolculuğumda yeni kapılar aralamamı sağlıyor. Yeniliklere açık olmak yazma sürecimi zenginleştiriyor.

 







Yazarlık kariyerinizde tutarlılığı korumanın ve sürdürülebilir bir üretkenlik yakalamanın zorlukları nelerdir?

Yazarlıkta tutarlılığı korumak zaman yönetimi ve motivasyon gerektiriyor. Zaman zaman yaratıcı tıkanıklıklar yaşasam da bu süreçleri aşmak için farklı disiplinlerden besleniyorum. Sabırlı ve disiplinli olmak, sürdürülebilir üretkenliğin anahtarı.

 

Yazarlık hayali kuran gençlere hangi tavsiyelerde bulunursunuz? Onlara ilham verecek önerileriniz var mı?

Kendilerine ve kalemlerine güvenmelerini, bol bol okumalarını ve yazmaktan asla vazgeçmemelerini tavsiye ederim. Her yazdıkları satır, onları daha iyi bir yazar yapacaktır. Sabırlı olup hatalardan ders çıkarmak da gelişim için çok önemli.

 


Yazar Seda Küçük Yedinci Kitabı Deli Sarpa ile Yeniden Okurlarıyla Buluştu
Yazar Seda Küçük Yedinci Kitabı Deli Sarpa ile Yeniden Okurlarıyla Buluştu
Bir ajans sahibi olmak yazarlık sürecinizi nasıl etkiliyor? Bu durum size ilham mı veriyor yoksa zorluklar mı yaratıyor?

Ajans sahibi olmak yoğun bir tempo gerektiriyor ancak bu süreç bana farklı bakış açıları kazandırıyor. Zaman yönetimi açısından zorluklar yaşasam da sektörün içinden olmak yazarlığımı besliyor ve ilham veriyor.

 

Yazar olmasaydınız hangi mesleği yapardınız? Alternatif bir kariyer hayaliniz var mıydı?

Yazar olmasaydım psikolojiyle ilgilenmek isterdim. İnsan davranışlarını ve duygularını anlamak her zaman ilgimi çekmiştir.

 



Günlük yaşamınızda yazmaya ve okumaya ne kadar zaman ayırıyorsunuz? Bu zamanı nasıl planlıyorsunuz?

Günümün büyük bir kısmını yazmaya ve okumaya ayırıyorum. Genellikle sabah saatlerini yazıya, akşam saatlerini ise okumaya ayırarak dengeli bir rutin oluşturdum.

 

İlhamınızın tükendiğini hissettiğinizde bu durumu nasıl aşıyorsunuz?

İlhamım tükendiğinde doğada vakit geçirmek, farklı türde kitaplar okumak veya kısa bir mola vermek bana iyi geliyor. Bazen uzaklaşmak, yeniden üretken olmanın en etkili yolu olabiliyor.



Yazar Seda Küçük Yedinci Kitabı Deli Sarpa ile Yeniden Okurlarıyla Buluştu
Yazar Seda Küçük Yedinci Kitabı Deli Sarpa ile Yeniden Okurlarıyla Buluştu
Okurlarınızla iletişimde olmanın yazarlık sürecinize nasıl katkıları oluyor?

Okurlarımla iletişimde olmak, onların beklenti ve yorumlarını duymak yazma motivasyonumu artırıyor. Okur geri dönüşleri, karakterlerimi ve hikâyelerimi daha da geliştirmem için önemli bir rehber oluyor.


Dijital platformlar hakkındaki düşünceleriniz nedir? Kitapların dijitalleşmesi yazarlığınızı nasıl etkiliyor?

Dijital platformlar, yazarlara daha geniş bir kitleye ulaşma fırsatı sunuyor. Kitapların dijitalleşmesi okuma alışkanlıklarını değiştirse de yazarlık sürecime olumlu katkılar sağlıyor.

 




Her Gerçek Bir Bedel ve Her Aşk Cesaret İster

Hayatının enkazını toplarken tesadüfen bulduğu eski bir mektup Kumsal’ı 1912’nin acı dolu Balkan Harbi’ne ve saklı bir aile trajedisinin karanlıklarına sürükler. Açığa çıkan sırlar, yalnızca geçmişin değil, kendi hayatının da büyük bir yalan üzerine kurulduğunu ortaya çıkarır: Bir yanda tarihin tozlu sayfalarına gömülmüş haksızlıklar, diğer yanda kalbini acıtan gerçekler... Şimdi Kumsal, geçmişin sessiz çığlıklarına ses olmak ve kalbine düşen beklenmedik bir aşkı kabullenmek zorundadır. Ancak her gerçek bir bedel ve her aşk cesaret ister... Deli Sarpa, geçmişle bugünü ustaca bir araya getirirken kayıpların, affetmenin ve yeniden doğuşun hikâyesini derin bir duygu yoğunluğuyla anlatıyor. Bu roman, sizi yalnızca tarihin tozlu sayfalarına götürmeyecek, kalbinizin en kuytu köşelerinde saklı cesaretle de yüzleştirecek.



Yazar Seda Küçük Yedinci Kitabı Deli Sarpa ile Yeniden Okurlarıyla Buluştu
Yazar Seda Küçük Yedinci Kitabı Deli Sarpa ile Yeniden Okurlarıyla Buluştu

 

“Yazmak, Hayatımın Vazgeçilmez Bir Parçası”

Seda Küçük, İstanbul’da doğdu. 2002 yılında Trakya Üniversitesi Seramik, Cam ve Çinicilik Bölümü’nden mezun oldu. Mezuniyetinin ardından iki yıl boyunca Topkapı Sarayı, Ayasofya ve Harbiye Askeri Müzesi’nde “kalemkâr” olarak görev yaptı. Sanatla geçen bu yıllar, onun estetik bakış açısını şekillendirmesinde ve hayata farklı bir pencereden bakmasında önemli bir rol oynadı.

 

Yazmayı hayatının vazgeçilmez bir parçası olarak gören Seda Küçük, 2010 yılında yayımlanan ilk romanı Siyah Gelinlik ile edebiyat dünyasına adım attı. Bir ailenin dramını ve “çocuk anneler” sorununu ele aldığı bu eser hem okuyucuların hem de eleştirmenlerin dikkatini çekti. Daha sonra farklı temalarda kaleme aldığı eserleriyle edebiyat kariyerini başarıyla sürdürdü. Bugüne kadar şu eserleri yayımlandı:

 

  • Siyah Gelinlik (2010)

  • Yabancı Ses (2011)

  • Yoksul Ruh (2014)

  • Öznesi Sen (2016)

  • Sarı Yaz (2017)

  • Düş Yakamdan (2020),

  • Deli Sarpa (2025)

 

Yazarlık kariyeri boyunca aldığı olumlu geri dönüşler ve kazandığı ödüller, motivasyonunu her zaman artırdı. Bu ödüller arasında:


  • 2018 yılında Siyah Gelinlik ile “Dram Roman” dalında Altın Kalem Ödülü,

  • 2022 yılında Düş Yakamdan ile “Romantik Komedi Roman” dalında Altın Kalem Ödülü,

  • 2024 yılında Roman dalında Altın Yazar Ödülü bulunuyor.

 

2015 yılında “Yabancı Ses” isimli prodüksiyon şirketini kuran Küçük, bu şirkette profesyonel ekibiyle şirketlere özel kurumsal dergiler hazırlayıp yayımlıyor. Ayrıca, gazeteci eşi Mustafa Küçük ile 2021 yılından bu yana BODRUMDergi’yi yayımlıyor.

  • Yazarın fotoğrafı: Özge Zeki
    Özge Zeki
  • 22 May 2024
  • 3 dakikada okunur
Polisiye-suç romanı kategorisinin öne çıkan romanı Kaderin Kırmızı İpi, zengin kurgu ağıyla akıcı bir üsluba sahip. Kitabın yazarı Yasemin Candemir’le eserin çıkış noktasını ve sürprizli kurgusunu konuştuk.

Kaderin Kırmızı İpi
Kaderin Kırmızı İpi

Türk bir yazarın kaleminden çıkan ama karakterleri ve olayın geçtiği yerler nedeniyle uluslararası kimlik kazanan kitap; kendinden emin, inanılmaz sürükleyici, zekice kurgulanmış ve belli ki titiz araştırmalar sonucu kaleme alınmış. Ayrıca karakter derinliği konusunda da çok zengin. Hem hikâyenin temposuna ve şaşırtmacalarına hem de ana karakterlerin arasındaki gerçekçi, heyecan veren ilişki şaşırtıyor. Yasemin Candemir, çaprazlama olarak yaşadığımız tüm hikâyelerin, rastgele zaferlerin tesadüfi değil doğduğumuzda takılı olan görünmez kırmızı ipliklerin eseri olduğunu kanıtlarcasına, her anını nefes nefese okuyacağınız bir kurguyla çıkıyor okurun karşısına. Kitabı polisiye dünyasında hak ettiği yere getirecek olan ise yazarın dahice bir kurguyla geçmişte çözülmemiş olayları yeniden ortaya çıkarması, cinayetleri, ölümcül kazaları, kayıp insanları ve birçok sır saklayan karakterleri içermesi ve kitap boyunca birden fazla bükülme ve dönüşle okuyucunun son sayfaya kadar dikkatini canlı tutması.


Yazar Yasemin Candemir
Yazar Yasemin Candemir
Polisiye-gerilim alanında yazmaya nasıl başladınız,  kurguda zorlandınız mı?

Zordu çünkü çok denklemli bir matematik problemine benziyordu başta her şey. Düğüm düğümdü. Sabırla bir bölümünü çözüp beklemek gerekiyordu. Ben de öyle yazdım romanı. Her şey pandemi döneminde kafamdaki fısıltılarla başladı. Sabah, akşam yürürken kitabı yazmaya başladım iç sesimle. Aradan bir süre geçince bilgisayarın başına oturacak cesaretim oluştu. Yazmaya başladıkça da bağlılığım.


Kurgu çok kapsamlı. Geçmişle geleceğin tüm sırları üzerinde şeffaf bir örtü var. Araladıkça her şey saçılıyor etrafa. Bu örgüyü nasıl kurguladınız?

İngiliz matematik profesörü Frank Morley diyor ki “Bir matematik problemine dalıp gitmekten daha büyük bir mutluluk yoktur.” Detaylı kurgulanmış bir polisiye roman da aynı matematik problemi kadar derinlemesine dalış gerektiriyor. Ben de bunu yaptım. İki yıl Kaderin Kırmızı İpi’nin içinde yaşadım. İple bağım mesafeler, çeşitli hayat sorunları ile zamanla ipi gevşetse de hiç kopmadı.


İpucu vermek istemeyiz ama katille, büyücü de denen ana karakterle ilişkinizi nasıl yorumluyorsunuz?

Büyücü de bir fısıltının esiri. Onun fısıltısının adı intikam. İntikam bir anda ele geçirmez insanı. Yavaş yavaş, korkutmadan, sabırla kabullenişini bekler. Büyücü’de de sabırlı, yıllarca olgunlaşmasını bekliyor. Sonunda bazen planlı, bazen dürtüsel, bazen de sinsice öldüren bir katile dönüştürüyor Büyücü’yü. Benim onunla ilişkim, onu anlamaya çalışmam, zaman zaman korumam, zaman zaman silinip gitmesini istemem nedeniyle çok çapraşık. Rachel’ın kırmızı ipinin ucu bana da dolanık uzun zamandır.


Mitolojik kırmızı ipin ucu bu kez dahice kurgulanmış seri cinayetlere ve Şamanlığa kadar uzanıyor. Rachel bir Büyücü’ye dönüştü, sizce bu intikamın esiri olan ama sesleri çıkmayan çok kadın var mı dünyada?

Eminim olduğuna. Kitapta Rachel’ın komşusunun başına gelenleri ve sonrasını okuyan herkes eminim benimle aynı karara varacaktır sonunda. Dünyada RAINN Ağı’nın tespitine göre her üç kız çocuğundan biri ve her yedi erkek çocuğundan biri hayatının bir döneminde kısa süreli de olsa cinsel tacize maruz kalıyor. Mağdurların yüzde 60’ı başına gelen olayları polise hatta ailesine bile söylemediği için kayıtlara geçmiyor. Yanlış olduğunu hissettiğiniz her dokunuş buna dahil.


Kaderin Kırmızı İpi’nden Alıntılar:

“İnsan kendini bu kadar bırakınca, dağılan parçaları toplamak daha zor olurdu. Termodinamiğin 2. yasası hâlâ evrendeki en temel yasaydı; çürüme, bozulma ve ölüm. Siz tembelleştikçe, kendinizi bıraktıkça çürüme başlıyor, gerisi kaçınılmaz ve kendiliğinden geliyordu. İyileşmek, güzelleşmek, daha uzun yaşamak istiyorsak çabalamak zorundayız.”


“Babasız büyüyebilirsiniz bunda sorun yok. Esas sorun bir babanız varken yok gibi olması. İşte bu bir babasızlık şiddetidir.”


“Psikolojik şiddet, hayalleri, yetenekleri aşağılamakla başlar. Kiminle görüşeceğinizi mutlaka bilmek ister, ailenizle, arkadaşlarınızla görüştürmemeye çalışırlar. Kıskançlık adı altında atacağınız her adıma karışır, fiziki görünümünüzle dalga geçerek özgüveninizi yok eder. Uzun yıllar eşleri tarafından psikolojik şiddet yaşayan kadınlar, gençken böyle şeylerin başlarına gelmeyeceğine inanıyor ve uzun süre değişimin olacağını umut ediyorlar, yaşlanmaya başladıklarında da çoktan vazgeçmiş oluyorlar.”


“Kader, gerçekten varsa bunun diğer insanlara bağlı olması gerektiğini varsaydılar. Gözlerinizi kapatıp vücudunuzun şeffaf olduğunu hayal ettiğinizde göreceğiniz tek şey, her bölümü birbirine bağlayan karmaşık ve sonsuz görünen kan damar ağı olur. Varlığımızı bu hayat veren nehre borçluyuz.”


“Çalışkanlığın her şeyden değerli olduğu bir dünyada, Wu Wei’nin Taocu kavramı ulaşılamaz gibi görünebilir. Kabaca “çaba harcamadan” olarak tercüme edilen Wu Wei, tembellik ile karıştırılmamalıdır. Tembellik, harekete geçme isteksizliğini ima eder. Hiçbir şey yapmadan oturmak anlamına da gelmez. Hayatta hiçbir şeyi zorlamamak anlamındadır.”


“Taoizmde hiçbir zaman efora yer yoktur. Acıkırsan yemeğini yersin, susarsan suyunu içersin, yorgun olursan yatar uyursun, yaşadığın yer kirlenirse temizlersin. Her şey bir harmoni içinde kendi doğallığında yaşanmalıdır. Hiçbir şey için benliğinle savaşmaman gerekir.”


“Kırmızı İp’in kökenleri, Kabala öğretisine dayanır. Bunun bir çeşit tılsım olduğuna inanılır. Tanrı ile insanın tek vücut olduğunu simgeler. Kan aynı zamanda Hz. Süleyman’ın mabedindeki kurbanları ve adak kurbanlarını anlatır.”

Bodrum Dergi Web Sitesi © Yabancı Ses Prodüksiyon tarafından hazırlanmıştır.

bottom of page