top of page
Türk rock müziğinin öncü gruplarından maNga, merakla beklenen yeni single’ı “Bergüzarım” ile müzikseverlerle buluştu. Bergüzarım, “kıymetlim” anlamına geliyor. Bu parça, sadece grubun uzun süredir beklenen geri dönüşünün bir simgesi olmakla kalmıyor, aynı zamanda yakında yayımlanacak yeni albümlerinin de güçlü bir habercisi niteliğinde.

ree

Melodik rap ve senfonik öğelerin harmanlandığı “Bergüzarım”, dinleyicilere maNga’nın ikonik Şehr-i Hüzün dönemini anımsatırken daha modern ve cesur bir sound’la dikkat çekiyor. Gerek altyapısı gerekse duygusal yoğunluğuyla, geçmişin özlenen atmosferini bugünün müzikal anlayışıyla birleştiriyor.


Şarkı, ayrılığın eşiğinde duran ama aslında ayrılmak istemeyen bir ruh hâlini merkezine alıyor. Melankolik ama umut dolu hikâyesiyle “Bergüzarım”, sadece geçmişe bir selam duruşu değil; aynı zamanda maNga’nın müzikal evrimini ve duygusal derinliğini de gözler önüne seren bir eser.


Sanatsal dokunuşlarla zenginleşen bu çıkış, aynı zamanda grubun gitaristi Yağmur Sarıgül ve bir grafik tasarımcı iş birliğiyle, yapay zekâ destekli bir sanat çalışmasından ilham alınarak hazırlanan özel bir kapak tasarımı ile taçlandırıldı. Ayrıca, uzun zamandır maNga hayranlarının hasretle beklediği çizgi roman estetiği, bu şarkının klibiyle birlikte yeniden hayat buluyor.


Şarkının sözleri Ferman Akgül’e ait. Müziği ise Ferman Akgül ve Yağmur Sarıgül’ün ortak imzasını taşıyor. Düzenlemesi maNga tarafından yapılan parçanın prodüktör koltuğunda ise Tarkan Gözübüyük ve Yağmur Sarıgül oturuyor.


maNga’nın yıllardır kurduğu müzikal bağa sadık kalan dinleyiciler için “Bergüzarım” hem tanıdık duygulara dönüş hem de grubun gelecekteki sesine dair heyecan verici bir yolculuğun başlangıcı olacak.


Dünya Fotoğraf Organizasyonu tarafından bu yıl 18.’si düzenlenen Sony Dünya Fotoğraf Ödülleri 2025’in kazananları, 18 Nisan’da Londra’da gerçekleştirilen özel gala töreninde açıklandı. Fotoğrafçılık dünyasının en prestijli etkinliklerinden biri olan bu ödüllerde, “Yılın Fotoğrafçısı” unvanı Zed Nelson’a verildi. Ünlü belgesel fotoğrafçısı Susan Meiselas ise fotoğrafçılığa yaptığı üstün katkılar nedeniyle onur ödülüne layık görüldü.

ree

Yılın Fotoğrafçısı: Zed Nelson

İngiliz fotoğrafçı Zed Nelson, altı yıl süren ve dört kıtayı kapsayan belgesel projesi “The Anthropocene Illusion” ile büyük ödülün sahibi oldu. 25 bin ABD doları para ödülüne, Sony dijital ekipmanlarına ve 2026 sergisine katılım hakkına layık görülen Nelson, çalışmasında insanın doğayla olan ilişkisini; doğa rezervleri, hayvanat bahçeleri ve şehir planlamaları gibi yapay alanlar üzerinden sorguluyor.


ree

Profesyonel Kategori Kazananları

Her biri kendi alanında özgün bir anlatım ve yüksek teknik beceri sergileyen 10 profesyonel kategori kazananı da ödüllendirildi:

  • Mimari & Tasarım: Ulana Switucha (Kanada) – The Tokyo Toilet Project

  • Yaratıcılık: Rhiannon Adam (Birleşik Krallık) – Rhi-Entry

  • Belgesel: Toby Binder (Almanya) – Divided Youth of Belfast

  • Çevre: Nicolás Garrido Huguet (Peru) – Alquimia Textil

  • Manzara: Seido Kino (Japonya) – The Strata of Time

  • Perspektifler: Laura Pannack (Birleşik Krallık) – The Journey Home from School

  • Portre: Gui Christ (Brezilya) – M’kumba

  • Spor: Chantal Pinzi (İtalya) – Shred the Patriarchy

  • Natürmort: Peter Franck (Almanya) – Still Waiting

  • Yaban Hayatı & Doğa: Zed Nelson (Birleşik Krallık) – The Anthropocene Illusion


ree

Genç ve Öğrenci Kategorileri

  • Yılın Açık Yarışma Fotoğrafçısı Ödülü: Tbourida La Chute adlı tekil kareyle Olivier Unia’ya (Fransa) verildi.

  • Yılın Öğrenci Fotoğrafçısı: The Last Day We Saw the Mountains and the Sea projesiyle Micaela Valdivia Medina (Peru) oldu.

  • Yılın Genç Fotoğrafçısı Unvanı: Venice Beach’te çektiği etkileyici kareyle Daniel Dian-Ji Wu’ya (Tayvan, 16) verildi.


ree

Susan Meiselas’a Onur Ödülü

Bu yılki Fotoğrafçılığa Üstün Katkı Ödülü, belgesel fotoğrafçılığın öncülerinden Susan Meiselas’a verildi. Portrelere yönelik iş birlikçi yaklaşımı ve görünmeyeni görünür kılan anlatılarıyla Meiselas, çağdaş belgesel pratiğine yön veren isimlerden biri olarak anılıyor.

Sergi Londra’da Açıldı.


Kazanan ve finale kalan eserler, 17 Nisan – 5 Mayıs tarihleri arasında Londra’daki Somerset House’da sergileniyor. Ziyaretçiler 300’ün üzerinde baskının yanı sıra dijital ekranlarda da yüzlerce görseli inceleme şansı buluyor.

  • Yazarın fotoğrafı: Seda Küçük
    Seda Küçük
  • 6 Mar
  • 3 dakikada okunur
Her kitap, yeni bir yolculuktur. İster okuyun ister dinleyin, o an nerede olduğunuzun bir önemi yoktur. Kitap, sizi astral bir yolculuğa çıkarır; bazen kendi iç dünyanızda derinleşirken bazen de başkalarının hayatlarına savrulursunuz. Okurken mekânları ve karakterleri zihninizde canlandırır, onların hikâyesine kapılırsınız. Bazen bir öğretinin içinde kendinizi test eder, bazen de hayatın anlamını yeniden keşfedersiniz. Okudukça hayata yeni anlamlar yükler, yenilenmeye duyduğunuz ihtiyacı fark edersiniz...

ree
Unutma Dersleri

Nermin Yıldırım

“Bir yanlışı, sırf güzel olduğu için sevebilir insan.” Aşk acısıyla boğuşan Feribe, canını yakan hatıralardan kurtulmak için soluğu Mazi İmha Merkezi’nde alır. Ne var ki burada verilen unutma derslerinde unutmanın temel şartlarından birinin hatırlamak olduğunu öğrenince tadı kaçan kahramanımız, bir de aklının köşesinden bile geçmeyecek yepyeni sorunların devreye girmesiyle büsbütün çıkmaza sürüklenir. Kişisel ve toplumsal bellek ekseninde yazdığı romanlarla tanıdığımız Nermin Yıldırım, Unutma Dersleri’nde okuru geçmişin oyunbaz gölgeleri arasında dolaştırırken, bir yandan da hayat karşısındaki çaresizliğimizi muzip bir dille gözler önüne seriyor. İnsan kandırılmaz, kanmak istediği için kanar. Öyle ya da böyle yoldan çıktığıma göre, demek ben de kendimi kaybetmeye teşne, bulmamam gereken yerde aramaya meyyaldim. İşte bu yüzden diyorum ya, başıma gelen her şeyi hak ettim.



ree
Gece Açan Çiçekler

Tarık Tufan

“Hapsoldukları yerde gözlerini kapıya dikmiş son bir umutla birilerinin gelmesini bekliyorlardı. Istırap yüklü ruhlarının tek kurtuluşu buydu. Hayatlarının o en uzun gecesinde hikâyelerini anlatmayı seçtiler. Çünkü insan ölünce bedeni çürür, geriye yalnız hikâyesi kalır ve bütün hikâyeler gece anlatılır.” İstanbul’un Vefa semtinde ayakta kalan son ahşap konaklardan biri; Canfeda Konağı, namı diğer Uğursuz Konak. Konağa hapsolmuş genç bir kadın; Halide. Yıllardır konaktan uzakta hayatlar süren kardeşleri; Cihangir, Zeliha ve Nihal. Annelerinin ölümünün ardından, konağın satışı için son kez bir araya gelen kardeşlerin talihsiz alınyazılarının gizemini çözecek sadece bir geceleri var. Geçmişle yüzleşirken, konağın senelerdir kilitli tutulan odasının kapısı aralanınca, ailenin günahları ve suçlarıyla konağın sakladığı sırlar ortaya dökülür. Osmanlı’dan günümüze akan dokunaklı bir aile hikâyesi.



ree
Hiç

Markus Zusak

“19 yaşındayım, taksi şoförüyüm. Sadece bu işe yarıyorum, bir de arkadaşlarımla kâğıt oynamaya. Başka hiçbir uğraşım, isteğim, hedefim yok. Bir ev arkadaşım var, adı Kapıcı. Kendisi aynı zamanda köpeğim olur ve karşılıklı kahve içmekten büyük keyif alırız. Kısacası sıradanlığın mihenk taşıyım ve bundan şikâyetçi değilim. Ama bir gün posta kutumda bulduğum iskambil kartının, çerçevedeki bu resmi değiştireceğini nereden bilebilirdim ki? “Hiç” oluşum, kimliği belirsiz birini rahatsız etmişe benziyor ve belli ki benimle oyun oynamak istiyor. Neden sorusunun cevabı aslında çok basit: umursamak için. Peki o hâlde, oyuna hazırım!”





ree
Casuslar Sahili

Tess Gerritsen

“19 yaşındayım, taksi şoförüyüm. Sadece bu işe yarıyorum, bir de arkadaşlarımla kâğıt oynamaya. Başka hiçbir uğraşım, isteğim, hedefim yok. Bir ev arkadaşım var, adı Kapıcı. Kendisi aynı zamanda köpeğim olur ve karşılıklı kahve içmekten büyük keyif alırız. Kısacası sıradanlığın mihenk taşıyım ve bundan şikâyetçi değilim. Ama bir gün posta kutumda bulduğum iskambil kartının, çerçevedeki bu resmi değiştireceğini nereden bilebilirdim ki? “Hiç” oluşum, kimliği belirsiz birini rahatsız etmişe benziyor ve belli ki benimle oyun oynamak istiyor. Neden sorusunun cevabı aslında çok basit: umursamak için. Peki o hâlde, oyuna hazırım!”





ree
İkiyüzlü Öyküler

O. Henry

Hayatı boyunca Amerika’nın farklı bölgelerinde bulunan O. Henry, yaşadığı yerlerde karşılaştığı sıradan insanların hikâyelerini anlatıyor bize. Öykülerindeki karakterler çoğunlukla hayata yeni atılan gençlerden, evsizlerden, suçlulardan, yeniyetme sanatçılardan ve âşıklardan oluşuyor. Bu karakterlerin başlarına gelen olaylar neredeyse her zaman beklenmedik bir şekilde sonlanıyor. Bazı öykülerinde yoksulluğu, ölümü, aşkı dramatik bir tonla ele alan yazar, zaman zaman yalnızca güldürüyor. Ancak tüm öykülerinin ortak özelliği, yazarın her şeye yansıtmayı başardığı ironik tutumu ve insanlara karşı olan eleştirel hatta alaycı bakışı. İkiyüzlü Öyküler, şaşırtıcı bir yazarın ustalık dolu kısa öykülerini bir araya getiriyor.



ree
Yitik Adanın Öyküsü

Jose Saramago

İber Yarımadası anlaşılmaz bir şekilde anakaradan ayrılmıştır. Dünyanın her yerindeki gazeteler Yarımada’nın o tarihi fotoğrafını kocaman manşetlerle yayınlarken birbirinden ilginç rastlantılarla bir araya gelen beş kişinin her biri de bu kopuşun kendi davranışlarının sonucu olduğunu düşünmektedir. İki atla bir köpeği de yanlarına alarak koyuldukları serüvende, bir karaağaç dalı ile toprağa şekiller çizen Joana Carda, yerin sarsıldığını duyan Pedro Orce, sürekli sığırcıklar tarafından takip edilen José Anaiço, çok ağır bir taşı denize attığının nasıl görüldüğüne bir türlü akıl erdiremeyen Joaquim Sassa ve tavan arasında bulduğu bir çorapla uğraşıp duran Maria Guavaira, bizi hayali bir dünyaya doğru yola çıkartırken bir yandan da yaşamla ilgili pek çok gerçekle yüzleştiriyor.

Bodrum Dergi Web Sitesi © Yabancı Ses Prodüksiyon tarafından hazırlanmıştır.

bottom of page