top of page
  • Yazarın fotoğrafı: BODRUMDergi
    BODRUMDergi
  • 30 May 2022
  • 1 dakikada okunur

İzmir’de oynanan TFF 2. Lig play-off finalinde Karacabey’i Erdem, Samet ve Cenk’in golleriyle yenen Bodrumspor, tarihinde ilk kez TFF 1. Lig’e çıktı.


ree

Alsancak Mustafa Denizli Stadı'ndaki müsabakanın ilk yarısını Bodrumspor, 30. dakikada Erdem Çetinkaya ve 39. dakikada Samet Yalçın'ın golleriyle 2-0 önde tamamladı. 59. dakikasında Cenk Şen'in golüyle skoru 3-0'a taşıyan Bodrumspor, elde ettiği galibiyetle adını Spor Toto 1. Lig'e yazdırdı.


ree

TFF 2. Lig'de Kırmızı Grubu şampiyon bitiren Sakaryaspor ile Beyaz Grubu lider tamamlayan Pendikspor, Spor Toto 1. Lig'e yükselmişti. Play-off maçları sonucunda da Bodrumspor, tarihinde ilk kez 1. Lig'e çıkmayı başardı.


ree

  • Yazarın fotoğrafı: BODRUMDergi
    BODRUMDergi
  • 24 May 2022
  • 2 dakikada okunur

Gökova Körfezi’nin kuzey kıyısının tam ortasında yer alan Kissebükü Koyu, Mazı Köyü’nün incisidir. Bodrum’da bakir kalmayı başarabilen nadir büklerden biri olan Kissebükü için adeta küçük bir cennet parçası diyebiliriz.


ree

Bir gölü andıran bükler, doğanın bize sunduğu en muhteşem güzelliklerden. Sessizlik ve huzur olan bu bükte, doğayla baş başa kalıp ruhunuzu dinlendirme şansı yakalayabilirsiniz. Görülmesi, yaşanması, hissedilmesi gereken Kissebükü Koyu, farklı birçok deniz canlısına da ev sahipliği yapıyor. Bu koyda yüzerken, doğanın sesleri yanında rengârenk balıklar da size eşlik edecek. Aynı zamanda tarihi kalıntılara da sahip olan bükte tarih sevenler, hem kültürel hem de yaz tatili yapma fırsatı buluyor.


ree

Kıyı Karia’nın iki önemli antik kenti Keramus ve Halikarnassus’un kesişme noktalarından birini oluşturan koy, günümüzde “Kissebükü” bazı yayınlarda da “Alakışla” olarak adlandırılmaktadır. Koyun Geç Antik Çağın’daki isminin Anastasiopolis olduğu ileri sürülmektedir. MS 5. yüzyılın başlarında kurulan kentin, MS 7. yüzyılda Arap akınlarının başlamasıyla diğer sahil kentleri gibi terk edildiği düşünülmektedir.


İlk yerleşim yeri, körfezin kuzeyinde sahile 200 m mesafede, tüm koya hâkim bir tepe üzerine kurulmuş olan, iç ve dış surlarla çevrili, Arkaikten Roma dönemine kadar uzanan, arkeolojik bulgular sunan akropoldür. Sahil boyunca kıyıya paralel uzanan yapıların tamamı Geç Antik Çağ olarak da adlandırılan Erken Hristiyanlık Dönemine aittir. Kent, koyun yarım ay biçimli fiziki yapısına uygun olarak tasarlanmış bir liman yerleşimidir.


ree

Koyun kuzeyinde, liman yapılarının yanı sıra, kilise ve mezar yapısı ile kuzeydeki yamaçlara doğru devam eden işlevleri henüz belirlenemeyen birçok yapı kalıntısı bulunmaktadır. Limanın batısındaki sahil boyunca kentin önemli dini yapıları kıyı çizgisine paralel olacak şekilde sıralanmıştır. Bunlar; vaftizhane, kilise, kiliseye bitişik bir şapel ve hamamdır. Kıstağın güneyinde ise iki katlı düzenlenmiş kamu yapıları, hamam, karşılıklı sokaklar, konutlar, kule ve sarnıçlar bulunmaktadır.


ree

Etrafı dağlarla çevrili, karadan ulaşımı oldukça zor olan koyun bugün de kullanılan bazı yolları, antik dönemlerden günümüze kadar devam eden uzun soluklu bir yerleşime işaret etmektedir. Cumhuriyet dönemine ait sarnıç, konut ve şehit mezarı kentteki Türk dönemi izlerini oluşturmaktadır. Kissebükü anıtsal kalıntılarının yanı sıra uzun sahil şeridi ile deniz turizminin de önemli uğrak noktalarından biri durumundadır.

Mavi Yolculuğun Türkiye’deki başlangıç durağı olarak kabul edilen Gökova’daki cennet Kissebükü Koyu, deniz, orman ve kuş sesleri eşliğinde tatilinizi geçirebileceğiniz harika bir yer. Günübirlik gidebileceğiniz gibi birkaç gece konaklayabileceğiniz pansiyonlar da bulabilirsiniz.

Sadelikten ve sessizlikten hoşlanıyorsanız Kissebükü tam sizin göre. Aracınız varsa bu bölgeye karayolu ile de ulaşabilirsiniz. Ancak söyleyelim yolları epey zorlu.

  • Yazarın fotoğrafı: Mustafa Küçük
    Mustafa Küçük
  • 13 May 2022
  • 3 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 11 Haz 2022

Heykeltraş Seda Yaman, büyük şehrin kaotik ortamından kaçıp Bodrum’a sığınanlardan... Seda Yaman, “Henüz 7 yaşındayken bir duvarın üzerine oturup; kırılmış cam parçalarıyla sokaktan topladığım taşları kazıyarak tozlarını çıkartıp sonra da o tozları ıslatıp heykelcikler yapardım... Benim heykelle, çamurla maceram böyle başladı. Şimdi de hurdalıklara gidip enteresan metal ve ahşap parçalar topluyorum. Mümkün olduğunca çok malzeme araştırması, denemesi yapıyorum. O malzemeler mutlaka bir heykelin parçası ya da bana ilham kaynağı oluyorlar. Stresten uzak yaşamak yaratıcılığımı arttırdı. Ben kendi maceramı kovalıyorum. Benim hayalim, bu yolculuğun kendisi” diyor.


ree

Seda Yaman, 1976 yılında İstanbul’da doğdu. Çamurla tanışması henüz çocuk yaşta başladı. Sokakta oynarken taşlardan çıkardığı tozları ıslatıp minik heykeller yaptı…

Tutkusunun peşinde koştu ve Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümü Heykel Ana Sanat Dalı’nı bitirdi. Sonrasında medya sektörüne yöneldi. İlk durağı o dönemler Türkiye’nin “Amiral Gemisi” olarak bilinen Hürriyet Gazetesi oldu. Bir kaç yıl burada Foto Muhabiri olarak çalıştı. Ardından 18 yıl süreyle dergilerde konser ve sahne fotoğrafçılığı yaptı. Bu süreçte çok sevdiği ve okulunu okuduğu seramik ve heykel çalışmalarını da eş zamanlı olarak sürdürdü. İç ve dış mekânlara seramik tasarımlar hazırladı. Bir yandan da seramik öğretmenliği... Özellikle Darüşşafaka Lisesi’nde vermiş olduğu seramik dersleri kendisine mesleki tecrübenin yanı sıra, yurdun dört bir yanından gelen birbirinden yetenekli öğrenciler ile çalışma keyfini de yaşatmış oldu.


ree

"Ben Şehir İçin Yaratılmış Bir Organizma Değilim"

Başta Bodrum olmak üzere yurt içi ve yurt dışından hem özel hem de kurumsal müşterilerine ait çok farklı mekânların dekorasyonları için tasarımlar yapan Heykeltraş Seda Yaman, “Şehir hayatında 34 yıl. Bu seneler boyunca kalabalık, şehir karmaşası ve sonucunda oluşan sebepsiz koşuşturma, hayatın her alanındaki sürekli bir yerlere yetişme hâli benim bir gün ‘Ben şehir için yaratılmış bir organizma değilim’ diyerek arabaya atlayıp Bodrum’a gelmeme sebep oldu. Bodrum’a ilk adım attığımda 3-4 ay kadar bir yelkenlide yaşadım ve neler yapabileceğimi kurguladım. Sonrasında dağın yamacına, küçük bir taş eve yerleşip aynı

mekanda atölyemi de oluşturarak yaşamaya başladım" dedi.


"Heykelle, Çamurla Maceram Çocukken Başladı"

ree

7 yaşındayken sokakta bazı taşları topladığını, sonra bir duvarın üzerine oturur, kırılmış cam parçalarıyla taşları kazıyarak tozlarını çıkarttığını, sonra da o tozları ıslatıp heykelcikler yaptığını anlatan Seda Yaman şunları söyledi: "Benim heykelle, çamurla maceram böyle başladı. Şimdi de hurdalıklara gidip enteresan metal ve ahşap parçalar topluyorum. Mümkün olduğunca çok malzeme araştırması, denemesi yapıyorum. O malzemeler mutlaka bir heykelin parçası ya da bana ilham kaynağı oluyorlar. Çamurla kullanılabilir obje tasarlarken, kendim bir seramik parçayı nerede kullanmaktan keyif alıyorsam o ürünleri yapmayı tercih ediyorum. Şarap bardaklarım da böyle ortaya çıktı. Ek olarak, heykel formları kullanarak oluşturduğum viski karafları ve puro tablaları da var. Benim en büyük tutkum metalle karışık heykeller. Heykellerimde konusuz işleri seviyorum. benim için görsel sanatlar estetik ve teknik konudan bağımsız bir kavram. Çoğunlukla uykudan önce veya rüyamda gözümün önünde tasarımlar beliriyor. ‘aa tamam bu tam yapmak istediğim şey’ diyorum. Kendi anlarımı tasarlıyorum. Önceyi sonrayı değil anları. Bence bu işin en önemli parçası malzeme tanımak ve çok merak. Ürünlerimi kendi mekânlarında barındıranların beğenerek eşsiz bir parçaya sahip olmalarından çok mutlu oluyorum. Örneğin şarap sofralarına estetiği, tasarımı ve özgünlüğü katmak bana büyük bir keyif veriyor. Malzemeyle uğraşmanın her evresi çok enteresan. Her yaptığım çalışmada olasılıkları görmek için sabırsızlanıyorum. Seth Godin’in bana ilham veren bir sözü var; ‘İyi bir iş yapmak sizi mükemmel yapmaz. Sizi mükemmel yapan şaşırtıcılıktır, göze çarpmaktır, sürprizlerle dolu olmaktır, zarif ve dikkate değer olmaktır’ Kesinlikle benim sanattan anladığım tam da bu. Anlayışım gibi yaşıyorum. Bu da sizi ne kadar farklılaştırıyorsa..."


ree

‘Cebimdeki Yabancı’ Filmi ile Şansı Açıldı

Kadrosundaki ünlü oyuncularla yayınlandığı dönemde başarılı bir çıkış yakalayan, “Cebimdeki Yabancı” filminin neredeyse tamamının geçtiği muhteşem yemek masasındaki seramik bardakları da ilgi odağı olmuştu. Belçim Bilgin, Buğra Gülsoy, Şebnem Bozoklu, Leyla Lydia Tuğutlu, Serkan Altunorak, Şükrü Özyıldız ve Çağlar Çorumlu gibi ünlü isimleri bir araya getiren filmde kullanılan bardaklar tasarımcısı Seda Yaman’a da şans getirdi. Ferzan Özpetek’in yapımcılığını üstlendiği film boyunca oyuncuların elinden düşürmediği bardaklar izleyenler tarafından büyük ilgi görmüştü. Filmde kullanılan Sedaceramic bardakları, Bodrum’da yaşayan seramik sanatçısı Seda Yaman’ın “Aşk ve Şarap” koleksiyonunda yer alan ürünlerinden oluşuyor.



ree

O Masada Olmayı Hayal Ederdim

Filmlerini izlemeye başladığından b


eri hep Ferzan Özpetek’in sofrasında olma hayali kurduğunu belirten Seda Yaman, “Yapımcılığını Ferzan Özptek’in yaptığı ‘Cebimdeki Yabancı’ filminde, benim seramik şarap bardaklarım kullanıldı. Dolayısıyla bir biçimde o sofrada bulunmuş oldum. Bu beni çok mutlu etti” dedi.




Bodrum Dergi Web Sitesi © Yabancı Ses Prodüksiyon tarafından hazırlanmıştır.

bottom of page