top of page
  • Yazarın fotoğrafı: Özge Zeki
    Özge Zeki
  • 18 Kas
  • 4 dakikada okunur
Tuğba Şengül ,“Yeni Denge: Lüks” temasıyla hazırladığı içeriklerle ve Youtube kanalında yaptığı sohbetlerle hız çağında kaybolan denge duygusunu ve içsel zenginliği yeniden hatırlatıyor.

Tuğba Şengül
Tuğba Şengül

Hem kitapları hem de sosyal medyada ürettiği içeriklerle dijital dengeye dikkat çeken Tuğba Şengül, günümüzde lüks kavramının yaşamı değerli kılan bir dengede saklı olduğunu vurguluyor. Hayatın kıymetini gösterişte değil, derinlikte bulan bir bakış açısıyla; gösterişli olanın değil, anlamlı olanın peşinde bir yolculuk onunki. Şengül’ün kelimelerinde, lüks; dışarıdan görünen değil, içeriden besleyen bir denge hâline dönüşüyor. Kendisiyle bu özel yolculuğunu konuştuk.


“Yeni Denge: Lüks” temanızı nasıl özetlersiniz? Sizce günümüzde lüks kavramı nasıl bir dönüşüm yaşıyor?

Benim için lüks artık parıltılı vitrinlerde değil; görünmeyen ama yaşamı gerçekten değerli kılan bir dengede saklı. Çünkü çağımızda asıl kıt kaynak para değil, zaman ve dikkat. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, modern insanın stres seviyeleri son 20 yılda yüzde 30 arttı; buna karşılık kaliteli uyku oranı her yıl düşüyor. Yani aslında “lüks” dediğimiz şey, en temel ihtiyaçlarımızın yeniden keşfi: huzurlu bir uyku, sakin bir sabah, ekransız bir sohbet. Sabah kahvemi acele etmeden içebilmek, çocuklarımla sofrada göz göze gelebilmek ya da günün ortasında kendime sadece on dakika sessizlik armağan etmek…


Benim için lüks bunlar. Çünkü lüks artık gösterişli objeler değil, bizi hayata bağlayan küçük ama derin anlar. Araştırmalar da bunu söylüyor: düzenli olarak “mindfulness” pratikleri yapan insanların mutluluk düzeyi yüzde 20 artıyor. Yani yeni lüks, daha çok şeye sahip olmak değil; daha çok hissetmek. Dışarıdan görünen değil, içeriden güç veren bir ayrıcalık. Bence asıl lüks, başkalarının bakışıyla değil, kendi ruhunun derinliğiyle ölçülüyor.


Geleneksel lüks anlayışı ile bugünün lüks anlayışını nasıl karşılaştırıyorsunuz?

Tuğba Şengül
Tuğba Şengül

Eskiden lüks, daha çok “gösteriş” ile tanımlanıyordu. Marka logoları, ihtişamlı sofralar, kalabalık davetler… Yani lüks, başkalarının gördüğünde anlam kazanan bir kavramdı. Fakat bugün, dünyada yaşanan dönüşümle birlikte lüks, gözle görünenden çok hissedilene kaydı. Artık lüks; kendine ayırabildiğin zaman, kesintisiz uyku, zihinsel dinginlik ve doğayla bağ kurabilmek. Bunu bilim de destekliyor.


Harvard Üniversitesi’nin 75 yıl süren ünlü “mutluluk araştırması”nın sonucu çok net: insanı hayatta en çok mutlu eden şey ne para ne de şöhret; güçlü sosyal bağlar ve anlamlı ilişkiler. Yani modern çağda lüks, ilişkilerini besleyebilmek. Aynı şekilde uyku araştırmaları da gösteriyor ki düzenli uyuyan insanlar daha üretken, daha sağlıklı ve daha uzun ömürlü oluyor. Demek ki artık lüks, satın alınan nesnelerden çok, içsel dengeyi kurabilmek.


Bugün bana sorarsanız lüks, başkalarına “neye sahip olduğunuzu” göstermek değil; kendi içinizde “nasıl hissettiğinizi” derinleştirmek. Gösterişli sofralar yerini samimi masalara, marka logoları yerini kaliteli uykuya, kalabalık davetler yerini dost sohbetlerine bıraktı. İşte bu yüzden ben diyorum ki dünün lüksü vitrinlerdeydi, bugünün lüksü ruhumuzda.


Sizin için kişisel olarak lüks nedir: Zaman mı, mekân mı, deneyim mi, yoksa sadeleşmek mi?

Benim için lüks, çok basit ama çok derin bir şey: zamana ve dikkate sahip olmak. Çünkü çağımızda asıl kıt kaynak para değil, dikkat. Bilim insanları, beynimizin günde ortalama 35 bin karar verdiğini söylüyor. Bu kadar çok uyaranın arasında zihnini koruyabilmek, bence en ayrıcalıklı yaşam biçimi. Benim lüksüm; gün doğarken yaptığım yürüyüşlerde denizin kokusu, martıların sesi. Ya da annemin bana öğrettiği bir çorbayı pişirirken mutfağı saran o  koku… Bunlar parayla ölçülmeyen ama hayatımı doyuran ayrıcalıklar.


Lüksü günlük yaşamınıza nasıl dahil ediyorsunuz?

Ben lüksü günlük hayatıma, aslında sıradan gibi görünen ama ruhumu zenginleştiren küçük dokunuşlarla katıyorum. Örneğin, şehirde yoğun bir günün ortasında kulaklığımı takıp sadece doğa sesleri dinlemek… Bazen de gün içinde aldığım notları düzenlemek ve zihnimi boşaltmak bana gerçek bir ferahlık veriyor. Lüks, iş arasında beş dakikalığına pencereyi açıp temiz havayı içime çekmek bile olabiliyor. Bir diğer lüksüm, kendime “öğrenme alanı” açmak. Yeni bir dilde üç kelime öğrenmek, hiç bilmediğim bir konuda kısa bir yazı okumak… Bunlar bana tüketmekten çok beslenmenin verdiği ayrıcalığı yaşatıyor.


Araştırmalar da gösteriyor ki beynimiz yeni bir şey öğrendiğinde dopamin salgılıyor; yani küçük öğrenme anları aslında doğal bir mutluluk kaynağı. Gün içinde yürürken telefonuma bakmadan çevremdeki insanları, ağaçları, gökyüzünü fark etmek de benim için bir lüks. Çünkü çoğu zaman hayatın güzellikleri gözümüzün önünden akıp gidiyor. Lüks, o akışı yakalayabilmek. Ve tabii bazen sadece “hiçbir şey yapmamak.” Modern psikoloji buna “boş zaman lüksü” diyor. Hiçbir şey üretmemek, planlamamak, sadece var olmak. O kısa anlar bana günün en kıymetli hediyesi oluyor.


Sizce Türkiye’de “yeni lüks” algısı nasıl şekilleniyor? Dünyadaki eğilimlerle paralellik görüyor musunuz?

Türkiye’de lüks artık gösterişten çok huzurla ölçülüyor. İnsanlar beş yıldızlı oteller yerine doğayla bütünleşen butik tatilleri, kalabalık sofralar yerine samimi buluşmaları, pahalı markalar yerine sürdürülebilir seçimleri tercih ediyor.


Gençler ise bu dönüşümün öncüsü: onlar için lüks, deneyim yaşamak, kendini ifade edebilmek, dünyaya değer katan markaları seçmek. Dünyadaki “slow living” ve “mindful living” trendleriyle paralel bir dönüşüm var ama bizde bu, kültürümüzden gelen samimiyet ve paylaşma ruhuyla birleşiyor. Kısacası, Türkiye’de yeni lüks; doğallık, sadelik ve paylaşılan anlarda saklı.


Okuyucularımıza kendi hayatlarında “yeni denge – yeni lüks” yaratmaları için hangi küçük adımları önerirsiniz?

Yeni lüks, hayatın akışına küçük dokunuşlar katmakla başlıyor. Mesela güne başlarken ilk gördüğünüz şeyin telefon değil, gökyüzü olmasına izin verin. Bu, zihninizi daha dingin bir güne hazırlıyor. Bir diğer küçük adım, “boş zaman hakkınızı” geri almak. Günün içinde kendinize üretmek ya da öğrenmek zorunda olmadığınız, sadece “var olduğunuz” bir 10 dakika ayırın. Modern psikoloji bu alanları, zihnin en çok iyileştiği anlar olarak tanımlıyor. Ve belki de en önemlisi, hayatın içindeki minik anları kutsal görmek. Bir bardak su içerken gerçekten tadını hissetmek, müzik dinlerken sadece müziğe odaklanmak, yürürken adımlarınızı fark etmek… Bunlar basit ama lüksün en sahici hâlleri. Çünkü yeni denge – yeni lüks, sahip olduklarımızı büyütmekte değil; olanı fark etmekte gizli.

  • Yazarın fotoğrafı: Özge Zeki
    Özge Zeki
  • 1 Eki
  • 2 dakikada okunur
Lüks, teknoloji ve zarafetin buluştuğu bu seçkide; duyuları harekete geçiren yenilikçi parfümlerden ışıltılı makyaj koleksiyonlarına, sağlıklı cilt bakımından mücevher ve saatlerdeki nadide tasarımlara, moda dünyasının sporla kesiştiği iş birliklerinden yazın serin tatlarına kadar sezonun öne çıkan trendleri bir araya geliyor.

ree

Teknoloji Duygularla Buluşuyor

Dünyaca ünlü lüks parfüm evi Givaudan iş birliğiyle geliştirilen Attraction Instinct, Avon’un kullanımına özel Myrissi teknolojisi ile tasarlandı. Bu yenilikçi algoritma, bir kokunun tetiklediği renkleri ve duyguları analiz ederek parfümlerin duygusal etkilerini öngörüyor.

ree
Işıl Işıl Dudaklar

KIKO Milano’nun en çok sevilen gloss formülü, şimdi tüm renkleriyle tek koleksiyonda. Koleksiyonda, şeffaf ve parlak bitişli tonlardan metalik yansımalarla zenginleşen yoğun pigmentli dokulara kadar tam 36 farklı seçenek yer alıyor. Pembelerin en çarpıcısı, bakırların en sıcak hâli, mercanların en enerjik tonu bu koleksiyonda buluşuyor. Her stile ve her ruh hâline hitap eden 3D Hydra Lipgloss, dudaklara ışıltılı bir görünüm kazandırırken bakım yapmayı da ihmal etmiyor.


ree
Sağlıklı Cilt

Gratis’te; Wet’n Wild raflarında öne çıkan ürünlerinden Prime Focus Clingy Serum Primer, yüzde beş Niasinamid ve yüzde sekiz Gliserin içeriğiyle cildi aydınlatıyor, nemlendiriyor ve 16 saate kadar kalıcılık sağlıyor. Yeni ışıltılı pembe tonuyla öne çıkan Photo Focus Loose Setting Powder ise cilde doğal bir parlaklık kazandırırken pürüzsüz bir bitiş sunuyor.


ree

Göz Çevresine Avokadolu Bakım

Sinoz Avocado Bomb Canlandırıcı Göz Çevresi Bakım Kremi, güçlü formülüyle göz çevresinde biriken yorgunluk izlerine meydan okuyor. Zengin içeriğinde yer alan Avokado Yağı, Liposomal Kafein ve Matrixyl 3000 Peptid Kompleksi sayesinde göz çevresini yoğun şekilde nemlendiriyor, onarıyor ve gün boyu tazelenmiş bir görünüm kazandırıyor.


ree

Nadide Tasarım

Breitling ve Erling Haaland, Erling Haaland imzalı Chronomat için bir araya geldi. Sınırlı sayıda üretilmiş bu iki saat, yıldızlara ait kayaçlardan elde edilerek onlara tıpkı efsane futbolcu gibi eşsiz bir özellik kazandıran gök taşı kadranlarıyla öne çıkıyor. Koleksiyonun üçüncü modelini ise yalnızca Haaland ve yakınları için yaratılmış nadide bir versiyon oluşturuyor.


ree
Real Madrid’in Resmi Partneri

Louis Vuitton, çok yıllı ve resmi iş birliğiyle Real Madrid ailesine katıldı. Erkek Koleksiyonları Kreatif Direktörü Pharrell Williams imzasını taşıyan Formal Wear ve Formal Travel Wear koleksiyonları, Real Madrid’in Erkek ve Kadın Futbol Takımları ile Erkek Basketbol Takımı için hazırlanıyor. Louis Vuitton, terzilik konusundaki zarif ustalığını ilk kez, sporun sahalar ötesine taşan estetik gücüyle buluşturuyor; mükemmellik arayışının ortak diliyle Maison ve sporu bir araya getiriyor.


ree

Stilin Başrol Oyuncusu

Mücevher dünyasında trendler sürekli değişirken 2025 yazı, altın zincir tasarımların yükselişiyle dikkat çekiyor. Türkiye’nin önde gelen markalarından Mioro, altın zincir koleksiyonlarıyla şıklığı ve zarafeti yeniden tanımlıyor. Markanın kalın ve cesur zincirleri, maksimalist stilleri tamamlarken narin ve zarif zincirleri ise minimal tarzları tercih edenlere hitap ediyor.

ree

Modern Dokunuşlar

Ariş Pırlanta yeni tasarımlarıyla düğün sezonuna pırıltılı giriş yapıyor. Suyolu evlilik mücevherinde bir klasik ancak suyolu tasarımlarında da modern dokunuşlar var. Artık rose altın, beyaz altın, hatta renkli taşlarla zenginleştirilmiş versiyonları da popülerleşiyor. Sadelik arayan gelin adayları için minimalist tarzda dizayn edilmiş ince suyolu bileklikler ön planda.


ree

Yaza Özel Tatlar

Sıcakların giderek dayanılmaz hâle geldiği ve güneşin kendini daha çok gösterdiği bu günlerde, serinlik arayanlar için yepyeni seçenekler Caffè Nero mağazalarında sunuluyor.Tatlı keyfinden vazgeçemeyenler için “Yaban Mersinli Panna Cotta”, hafif dokusu ve meyve aromasıyla dikkat çekiyor.


ree

Güneşin Tenle Flörtü

Ezra Petronio yönetmenliğinde gerçekleştirilen Messika Yaz 2025 kampanyası, Juliette Abitbol imzalı göz alıcı karelerle eşsiz tasarımları ölümsüzleştiriyor. Messika’nın Mayorka Adası’nda hayata geçirilen yeni kampanya çekimi, mevsimin dinginliği ve derinliğini kutluyor.


ree

  • Yazarın fotoğrafı: Özge Zeki
    Özge Zeki
  • 21 Eyl
  • 3 dakikada okunur
The Merchant of Venice, Sospiro, The House of Oud gibi dünyaca ünlü niş markaları Türkiye’ye getiren Enpa Kozmetik’in Saha Satış Müdürü Hakan Tutgun’a, parfüm seçerken nelere dikkat etmemiz gerektiğini sorduk.

ree

Parfümleri nasıl denemeliyiz?

Hem sizi yansıtabilecek hem de kalıcı olacak en doğru parfümü seçmek önemli. Niş parfümlerle beraber seçenekler çoğaldı. Çoğu kişi “Parfümümü değiştirmek istiyorum ama mağazada denediklerim hep birbirine karışıyor” diyor.


Haklılar. O rafların önünde parfümleri denedikçe bir noktadan sonra burnunuz isyan eder. Bu noktada çoğu kişi kahve çekirdeklerine sarılır ama size bir sır vereyim: Gerek yok!


Yeni bir parfüm denemek istediğinizde ilk olarak kokuyu doğrudan cildinize değil, mağazada bulunan küçük tester kâğıtlara uygulayın. Ardından burnunuzu nötrlemek için kahve değil, kolunuzun iç kısmını koklayın. Kendi cilt kokunuz size doğal geldiğinden, bu yöntem kokular arasında geçiş yaparken burnunuzun yeniden ayırt edici hâle gelmesini sağlar.


Bu kadar basit ama etkili bir yöntemle, hangi parfümün size daha çok hitap ettiğini çok daha rahat anlayabilirsiniz.


Hakan Tutgun - Enpa Kozmetik Saha Satış Müdürü
Hakan Tutgun - Enpa Kozmetik Saha Satış Müdürü

Parfümün kalıcılığını nasıl artırabiliriz?

Tabii doğru parfümü seçmek tek başına yetmez. O kokuyu gün boyu üzerinizde taşımak da bir sanat. İşte her daim ferah ve etkileyici kokmak için kalıcılığı yüksek notalara yönelin. Narenciye kokuları taze ama kısa sürelidir. Sandal ağacı, misk, amber gibi derin notalar ise teninizde daha uzun süre kalır. Notaları yan ürünlerle tamamlamak da önemli.


Aynı koku ailesine ait duş jeli, losyon veya yağlarla parfümünüzü destekleyin. Katman katman uygulama, kalıcılığı ciddi şekilde artırır. Parfümü uygularken bilek, kulak arkası gibi ısı yayan bölgelere yoğunlaşın. Hafif nemli cilde uygulanan parfüm daha kalıcı olur. Kuru cilt parfümü emer ve uçurur. Bu sebeple parfümü duş sonrası nemlendirilmiş cilde uygulayın. Sabah sıktığınız koku akşama kadar etkisini kaybedebilir. Çantanızda taşıyacağınız minik bir parfüm şişesi sizi gün boyu taze tutar. Bu arada parfüm şişenizi banyoda tutmak yapılan en büyük hatalardan biri. Isı ve nem koku moleküllerini bozar. Serin, kuru ve karanlık bir alanı tercih edin. Unutmayın, parfüm bir imzadır. Doğru seçildiğinde ve doğru kullanıldığında, birinin sizi hatırlama şekli hâline gelir.



2025 yazının favori ve yeni parfümleri, notaları hangileri? Şu sıralar en çok ilgi gören parfümler neler?

Bu yazın yıldızı ferah ama karakterli kokular. The Merchant of Venice’in Blue Tea ve Rosa Moceniga gibi hem zarif hem de kalıcı seçenekler oldukça revaçta. Sospiro’nun Erba Pura’sı yine canlılığı ve modern meyve notalarıyla dikkat çekiyor. The House of Oud’un White Pearl, dünyanın en eşsiz inci türlerinden biri olan büyüleyici Akoya incilerinden ilham alıyor; bu inciler sadece yuvarlak formları ve renk tonlarıyla değil, aynı zamanda onlara özgü doğal ışıltılarıyla da hayranlık uyandırıyor. İnci, her zaman zarafet ve asaletin simgesi olmuştur; Kraliçe II. Elizabeth özellikle incileri çok severdi. Bu özel incilerle olan bağı simgeleyen parça ise Kraliçe II. Elizabeth’in tarihî mücevherlerinden biri olan dört sıralı inci kolyesi, yani “Japon İncisi Gerdanlık”tır.


Denizin bize armağan ettiği küçük bir hazine olan inci, bu nedenle deniz notalarıyla başlar; bu notalar, dalgalı çiçek dokunuşları ve canlı baharatlarla iç içe geçerek kompozisyonun temelini oluşturur. Pembe biber ve kakulenin ferah uyumu, ylang ylang, gül ve iris çiçeklerinden oluşan dolgun bir buketle iç içe geçer gibi sıra dışı bileşenleriyle yazın en sofistike imzalarından biri olmaya aday.


2025 yazında hangi kokular öne çıkıyor?

2025 yazında özellikle çay, deniz tuzu, greyfurt, incir, safran gibi notaların yükselişte olduğunu görüyoruz. Bu notalar hem yaz enerjisini yansıtıyor hem de niş parfüm dünyasına yeni bir soluk katıyor. Minimal ama etkileyici, taze ama unutulmaz bir etki arayanlar için birebir.

Bodrum Dergi Web Sitesi © Yabancı Ses Prodüksiyon tarafından hazırlanmıştır.

bottom of page