top of page
  • Yazarın fotoğrafı: Özge Zeki
    Özge Zeki
  • 20 Kas 2023
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 8 Ara 2023

Herfetch markasının Kurucusu Zeliha Hazal Dağlı Tanrıöver, 2000’li yılların başından aldığı ilhamla; cesur ve renkli tasarımlara imza atıyor. Kendisiyle yeni koleksiyonunu ve tasarım çizgisini konuştuk.

ree

Tasarım yapmaya nasıl ve ne zaman başladınız?

Moda dünyasına olan ilgim aslında çocukluğa dayanıyor. Üniversitede Ekonomi bölümünde eğitimimi tamamladıktan sonra istediğimin, ilgi alanımın ve kendimi hayal ettiğim alanın tam olarak moda olduğuna karar verdim. Bu kararımdan sonra kariyer planımı tamamıyla moda sektörüne çevirdim. Yaklaşık 7 sene tekstil kuruluşlarında aktif olarak çalıştıktan sonra kendi markam için tasarımlar yapmaya başladım.


Markanız nasıl doğdu, adı nereden geliyor?

Herfetch ismi 2000’lerde ikonikleşmiş That’s so Fetch’den gelen “fetch” ile “her” yani kadının birleşmesi ile ortaya çıktı. Ekip olarak yeni trendlerin temellerine ve hızla gelişen dijital dünyaya her zaman ayak uyduruyoruz. Bu yeni döngü ile birlikte yaşama biçimimiz de hızla şekillendi. İş yapma ve tüketim alışkanlıklarımız ise buna paralel olarak tamamıyla internet temelli olmaya başladı. Mağazacılıktan online bir dünyaya evrilen alışveriş alışkanlıklarımızı doğru ürünler ve doğru müşterilerle buluşturmayı hedefliyoruz.


Zeliha Hazal Dağlı Tanrıöver | Herfetch Kurucusu
Zeliha Hazal Dağlı Tanrıöver | Herfetch Kurucusu

Koleksiyonunuzdan bahseder misiniz?

Koleksiyonumuzun teması 2000’s vibes dediğimiz dönemden esinlenerek çıkarttığımız bir koleksiyon; daha düşük beller, kısa elbiseler, renkli modelleri sık sık görebiliriz.


Tasarım çizginizi nasıl özetlersiniz?

Her an değişen trendi yakından takip ederek bu trendlere ayak uydurmak isteyen cesur, dinamik, eğlenceli, stil sahibi kadınlar için diyebiliriz. Giydiği her şeyi kendilerine yakıştırabilen herkes!


Markanıza hangi mağaza ve kanallardan ulaşılabilir? En çok tercih edilen tasarımlarınız hangileri?

Markanın kendi internet sitesinin yanı sıra aynı zamanda Milagron ve hipicon platformlarından da ulaşılabilir. En çok tercih edilen bu sezonki modelimiz, marka ismimize de ilham olan The Fetch Dress.


Çizgisini sevdiğiniz tasarımcılar hangileri?

Global olarak 2000’lerde John Galliano Dior dönemi çok severek takip ettiğim ve ilham aldığım bir dönem.


Projeleriniz neler?

Kısa vadeli hedefimiz Türkiye’de bilinir bir e-ticaret firması olmak. Uzun vadede iş planlarımız ise global e-ticaret liginde bilinen bir online platform olmak. Avrupa bazlı bir şirket kurup şirketin Avrupa ayağını oradaki ofisten ve depodan yönetmek.



  • Yazarın fotoğrafı: Özge Zeki
    Özge Zeki
  • 4 Eyl 2023
  • 2 dakikada okunur
Moda fotoğrafçılığında minimalizm ve doğallık yükselişte. İddialı çekimleriyle öne çıkan fotoğraf sanatçısı Yunus Emre Çetin ile bu trendin moda markalarına yansımasını konuştuk.

ree

Moda fotoğrafçısı olarak tarzınızı nasıl özetlersiniz?

Çabuk tüketilir görseller yerine, yıllarca kullanılabilecek kalitede, çalıştığım markayı ileri taşıyacak özellikte, ikonik görseller üretmeye özen gösteriyorum. Teknik olarak da çalışmalarımda genellikle doğal ışık kullanıyorum. Çekimlerimi doğada ya da bir mekânda çekmeyi tercih ederim. Eğer müşteri ya da ajans toplantısında bu konularda karar bana aitse, stüdyo, set ve yapay ışıkları kullanmamayı tercih ediyorum.



Yunus Emre Çetin | Fotoğraf Sanatçısı
Yunus Emre Çetin | Fotoğraf Sanatçısı

Sizi diğer moda fotoğrafçılarından farklı kılan nedir?

Ben çekimlerimde özgün tarzımı yansıtmaya özen gösteriyorum. Beni farklı kılan iki önemli şey var; ilki sanatsal ve mesleki açıdan zihnimi çok çeşitli kaynaklardan besliyorum. Filmler, diziler, kitaplar, dergiler, seyahatlerim, sanat eserleri ve önemli sanatçılara ait uluslararası çalışmalar. Bu kaynaklardan yalnızca birkaçı. Örneğin; herkes bir dizi veya filmde konuya odaklanırken ben fotoğrafik dile, ışık ve renk kullanımına odaklanıyorum. Bu özelliğim sayesinde bilinçaltım tüm bu kaynakları iyice özümsedikten sonra bunu bir şekilde harmanlayıp işime yansıtıyor. İkincisi ise işi; çekim öncesi, çekim günü ve çekim sonrası olarak kısımlara ayırıp her aşaması için ayrı bir çalışma yapıyorum. İşimi uluslararası standartlarda, tam ciddiyet ve özen içeren kurumsal zihniyetle yapıyorum.


ree

Dünyada moda çekimlerinde yapay ışıktan uzak, doğal ve minimalist kareler yükselişte. Sizin de çekimlerinizde doğallık ve zarafet hep ön planda. Sizce bu trend moda markalarının kampanya karelerine nasıl yansıyacak?

Gelişen teknoloji ve sosyal medyanın hayatımıza girmesiyle hem çok hızlı görsel üretmeye hem de üretilen görselleri çok çabuk tüketmeye başladık. Bu da beraberinde yoğun dijital düzenlemeleri, yapay zekâ destekli dev ekranlar ile gerçek mekânda çekiliyor algısı yaratan Hollywood teknolojisini ve stüdyoya hapsolmuş sahte bir gerçekliği getirdi. İyi saç ve makyaj yapmak, iyi mekân bulmak, doğal ışığı iyi değerlendirmek, iyi fotoğraf çekmek gibi yetenek ve zaman gerektiren işler yerini teknolojik imkânlara, dijital ekipmanlara ve bilgisayar başındaki düzenlemelere bıraktı. Bu noktada ben de fotoğrafın ve fotoğrafçılığın özünün korunması gerektiği düşüncesinden yola çıkarak fotoğrafta doğal ışık ve doğal mekânların kullanılmasını, retouch aşamasında ise dijital manipülasyondan uzak, kusurların mümkün olduğunca doğal bir şekilde, minimum dijital müdahale ile kapatılmasını savunan doğallık trendine yöneldim. Fikrin özünde fotoğrafın gerçeği yansıtması gerektiği, sade ve doğal bir dili olması gerektiği var. Nitekim yurt içinde ve yurt dışında da artık bu konuda adımlar atılmaya başlandı. Norveç’te kabul edilen sosyal medya yasası da bu durumun somut bir ispatı oldu. Yasaya göre artık paylaşılan bir fotoğrafta Photoshop yapıldığını belirtmemek suç sayılacak. Bu gelişmeyi minimalizm ve doğala geçiş fikri adına atılan olumlu bir adım olarak görüyorum.


ree

“Yurt dışında ofis açarak uluslararası alanda tanınırlığımı artırmak, farklı coğrafyalarda önemli projelere imza atmak istiyorum. Şimdilik fizibilite aşamasındayım ancak yakın gelecekte bu konuda girişimlerde bulunabilirim.”


ree

Tasarımcı Dilayla Kopuz’u “kendi” (IM)perfectionists markasıyla sunduğu kenevir bazlı sweatshirt’leri ve kaplan işleme detayıyla tanıdık. Tasarımlarında sürdürülebilirliği merkeze alan Dilayla Kopuz ile yeni tişörtlerini ve projelerini konuştuk.

ree

Imperfectionists markanızı kenevir bazlı sweashirt’lerinizle tanıdık, tişört yapmaya sizi ne yöneltti?

Kenevir sweatshirt’lerimiz ve kenevir bazlı her şeyle tanındığımız doğru ve hedefimiz, sürdürülebilirlik denince akla gelen ilk marka olmak Türkiye pazarında. Sezonsuzluk vizyonumuzu da bu noktada taşıyabilecek en hit parçalar arasında tişörtler bulunuyor ve gene cinsiyetsiz/unisex kalıplar konusundaki uzmanlığımızı rahatlıkla yansıtabildik.


ree

Tişörtün arkasındaki işleme detayından bahseder misiniz? Kumaşın özelliği nedir, unisex mi her tasarım?

Markamızın her tasarımı cinsiyetsiz/unisex’dir. Uzun ömürlü kullanımı ve premium kaliteyi hedeflediğimiz için baskı yerine nakış tercih ediyoruz her ürünümüzde. Kumaş içeriğimiz ise yüzde 100 pamuk ve etiketinde bulunan karekodu okuttuğunuz zaman aşama aşama tasarımı kim yapmış hangi süreçlerden geçmiş görebiliyorsunuz. Etik ve yerli üretim bizim için çok değerli. Kendi logomuz yerine kullanmayı tercih ettiğimiz kaplan çizimimizi de tabii ki tasarımlarımıza koymadan geçemiyoruz. Kişinin içindeki mental ve fiziksel gücü yansıtıyor kaplanımız.


Hangi renkleri mevcut ve hangileri yoğun talep görüyor?

Siyah, beyaz gibi renklerimiz daimi renkler arasında ama ayrıca sınırlı sayıda çalıştığımız, leylak magenta gibi limited edition renklerimiz de var adedi sınırlayarak bir tasarımı kişiye özelleştirmeyi çok seviyorum.


Markaya hangi noktalardan ve web adreslerinden ulaşılabiliyor?

Türkiye için kendi sitemiz şu an yapılıyor ama gene de Danimarka sitemizden veya Instagram üzerinden bize ulaşabilirler. Tabii ki Türkiye’deki 17 adet concept store mağazalarımızdan da.


ree

Yurtdışında hangi noktalarda ürünleriniz satılıyor? Hangi ürünler daha çok ilgi görüyor?

Stockholm ve Londra’da bulunuyoruz. Stockholm kenevir bazlı sweatshirt’lerde en iyi performans veren mağazamız olurken Londra, eriyince el kremi olan vegan mumlar ve tshirtler konusunda yüksek performans sağlıyor. Londra’da beraber çalıştığımız Marquise Cafe’ye özel kahve kokulu mumlar bile yaptık. Yakında da Amsterdam’da olacağız kenevir çoraplarımızla beraber.



Tişörtlerin sürdürülebilirlik anlamında özellikleri neler?

Tshirtlerimiz de gene yüzde 100 doğal materyalden üretiliyor, hiçbir şekilde sentetik kumaş kullanmıyoruz.


ree

Koleksiyon çeşitlenecek mi, projeleriniz neler?

Koleksiyonumuzun 7 farklı ürün skalası var: Doğal Tshirtler, Cinsiyetsiz Şortlar, Tote Çanta, yüzde 100 pamuk Market Çantası, Kenevir Çorap, eriyince el kremi olan Mum ve Kenevir Sweatshirtler. Yosunla ilgili birkaç fikrim var ama henüz açıklayamayacağım, hazır olduğumuzda sunacağım.

Bodrum Dergi Web Sitesi © Yabancı Ses Prodüksiyon tarafından hazırlanmıştır.

bottom of page