top of page
Sanayide dijital dönüşüm süreci, yalnızca teknolojik entegrasyonla sınırlı kalmıyor; aynı zamanda işletmelerin vizyoner bir bakış açısıyla geleceği planlamasını da zorunlu kılıyor. Bu dönüşümün başarıyla sürdürülebilmesi için risklerin öngörülmesi, altyapı yatırımlarının doğru yönlendirilmesi ve özellikle endüstriyel haberleşme teknolojilerinin etkin şekilde değerlendirilmesi büyük önem taşıyor.


CLPA (CC-Link Partner Association) Türkiye Müdürü Önder Şenol, dijital dönüşümde sürdürülebilir başarıyı yakalamak isteyen şirketlerin bugünü değil, geleceği esas alarak hareket etmeleri gerektiğini vurguluyor.


Şenol’a göre bu süreci yönetebilen ve uzun vadeli stratejiler geliştirebilen sanayi kuruluşları, rekabetin her geçen gün arttığı küresel pazarda öne çıkacak.


Yarının İhtiyaçları Hedeflenmeli

“Sanayide dijital dönüşüm; yalnızca mevcut talepleri karşılamak değil, aynı zamanda gelecekte karşılaşılması muhtemel ihtiyaçlara bugünden hazırlıklı olmayı gerektiriyor,” diyen Şenol, dönüşüm sürecinin bir bütün olarak ele alınması gerektiğine dikkat çekti.


Dönüşüm Sürdürülebilir Olmalı Önder Şenol sözlerini şöyle sürdürdü:

“Sanayide dijital dönüşüm; riskleri yönetebilen, fırsatları önceden görebilen ve yatırımlarını uzun vadeli bakış açısıyla planlayabilen şirketlerin fark yaratacağı bir süreç. Bu nedenle firmaların yalnızca bugünkü kapasitelerine değil, gelecekteki gelişim ihtiyaçlarına da odaklanmaları gerekiyor. Endüstriyel haberleşme teknolojisine yapılacak doğru yatırımlar, dijital dönüşüm sürecinin verimli ve sürdürülebilir olmasını doğrudan etkiliyor.”



Dijitalleşmeye Yüksek Hızlı Çözüm

CLPA’nın sunduğu yenilikçi çözümler arasında yer alan CC-Link IE TSN, dijital dönüşüm sürecinde öne çıkan teknolojilerden biri olarak dikkat çekiyor. Zaman Duyarlı Ağ (Time-Sensitive Networking – TSN) teknolojisinden faydalanan bu sistem, dünyanın TSN tabanlı ilk açık endüstriyel ağı olma özelliğini taşıyor.


CC-Link IE TSN, geleneksel sistemlere kıyasla 10 kata kadar daha hızlı haberleşme sağlıyor. Bu da üretim süreçlerinde gerçek zamanlı veri akışı, daha şeffaf ve anlık kontrol imkânları sunuyor. Şirketler açısından bu, yalnızca verimlilik artışı değil; aynı zamanda daha esnek ve dirençli bir üretim yapısının temelini oluşturmak anlamına geliyor.


Şenol, “CC-Link IE TSN sayesinde üretim süreçleri dijital dünyayla senkronize biçimde ilerleyebiliyor. Bu teknoloji, sanayi şirketlerine zaman kazandırırken aynı zamanda veri iletiminde güvenlik ve hız avantajı da sağlıyor,” diyerek çözümün önemini vurguladı.


Dijital Dönüşüm, Doğru Analiz ve Stratejiyle Başarılır

Şirketlerin dijital dönüşüm süreçlerinde karşılaşabilecekleri en büyük sorunlardan birinin, dönüşümün neden ve nasıl yapılması gerektiğine dair net bir vizyon eksikliği olduğuna değinen Önder Şenol, sağlıklı bir yol haritası için mevcut durum analizinin hayati öneme sahip olduğunu belirtiyor.


“Dönüşümün başarılı olması için öncelikle neden dönüşmek gerektiği net biçimde tanımlanmalı. Ardından bu dönüşümün nasıl gerçekleşeceğine dair stratejik bir yol haritası hazırlanmalı. Mevcut durumun detaylı analizi, risk ve fırsatların doğru belirlenmesini sağlar. Böylece yatırım kararları da daha sağlıklı şekilde alınabilir,” ifadelerini kullanan Şenol, dönüşüm yolculuğunda karşılaşılabilecek engellerin zamanla değişiklik gösterebileceğini, bu nedenle geleceğe bugünden hazırlanmanın uzun vadeli başarı için bir gereklilik olduğunu ifade etti.


Önder Şenol - CLPA Türkiye Müdürü
Önder Şenol - CLPA Türkiye Müdürü

Türkiye’nin Rekabet Gücü için Dijitalleşme Şart

CLPA Türkiye Müdürü Önder Şenol, Türkiye’nin sanayide dijitalleşme yolculuğunda atacağı stratejik adımların, ülke ekonomisinin küresel pazarda rekabet gücünü artıracağını da belirtti. “Türkiye’de dijitalleşmenin hız kazanması için şirketlerin karşılaştığı engellerin doğru şekilde tespit edilip ortadan kaldırılması büyük önem taşıyor. Önü açılan yatırım süreçleri ile sanayide dijitalleşme hızla yaygınlaşabilir. Biz de CLPA olarak bu süreçte şirketlerin ihtiyaç duyduğu teknolojileri sunmaya ve sanayinin dönüşümüne katkı sağlamaya devam ediyoruz,” dedi.

Güncelleme tarihi: 30 May

İşyeri kültürü ve çalışan deneyimi alanında küresel bir otorite olan Great Place to Work, 600’ü aşkın organizasyondan 170 binden fazla çalışanın, iş yerlerindeki deneyim ve güven düzeyine ilişkin Trust Index anketine verdiği yanıtları analiz ederek hazırladığı Türkiye’nin En İyi İşverenleri 2025 Raporunu yayımladı. Rapor, çalışanların organizasyonlardan en çok beklediği unsurun artık “psikolojik esenlik” olduğunu ortaya koyarken yüksek güven kültürüne sahip organizasyonların hem krizlere karşı daha dirençli hem de finansal olarak daha başarılı olduğuna dikkat çekiyor.


Türkiye’nin En İyi İşverenleri Araştırması 2025 yılı Analiz Raporu için Ocak 2024 – Ocak 2025 arasında; bir yıl boyunca lojistik, ilaç/farma, teknoloji, finans, perakende, üretim ve diğer sektörlerden 600’den fazla organizasyondan 170 binin üzerinde çalışanın geri bildirimleri toplandı. Geçen yıla göre sürece dahil olan organizasyon sayısında yüzde 5, temsil edilen çalışan sayısında ise yüzde 8’lik artış görüldü.


Dünya çapında organizasyonlar tarafından en çok tercih edilen Trust Index anketinde cevaplanan 60’tan fazla ifade baz alınarak şirket çalışan sayısı ve yaş gruplarına göre detaylandırılmış ve karşılaştırmalı analizler sunan araştırma, farklı demografik gruplardaki tüm çalışanlar arasındaki deneyim tutarlılığını sağlayan Great Place To Work For All kriterleri ile yürütüldü. Derin analizler ve güvenilirliği yüksek sonuçlar için ise makine öğrenmesi algoritmalarından faydalanıldı.


Organizasyonlara gelecek stratejilerini oluşturmaları için önemli içgörüler sunan raporun 2025 yılı sonuçlarında, en öne çıkan konularından biri de iş dünyasının yeni meydan okumasının “Psikolojik Esenlik” olması.


Raporda, “duygusal ve psikolojik olarak sağlıklı bir iş ortamı”, “yöneticilerin çalışana değer vermesi” ve “iş-özel hayat dengesi” çalışan önceliğinde ilk üç sırada yer alıyor. Türkiye ve dünyada yaygınlaşan ticari, politik ve toplumsal belirsizliklerin ve bunların iş dünyasına yansımasının bir sonucu olan bu beklenti dönüşümü, organizasyonların “Yüksek Güven Kültürü”ne yatırım yapmalarını elzem kılıyor.


Eyüp Toprak - Great Place To Work CEO’su
Eyüp Toprak - Great Place To Work CEO’su

İşverenler “Psikolojik Güvenlik” ile “Psikolojik Esenlik” Farkını Anlamalı

Türkiye’nin En İyi İşverenleri Analiz Raporu, psikolojik güvenlik ve psikolojik esenlik kavramlarının farkını anlamanın önemine de işaret ediyor. Çalışanların fikirlerini rahatça ifade edebildikleri, kendilerini güvende hissettikleri bir çalışma ortamını işaret eden “psikolojik güvenlik” kavramı, “psikolojik esenlik” beklentisi ile bir adım öteye taşınmış. Çalışanlar artık iş yerlerinde şeffaflık, önemseme, etik ve destekleyici yönetim yaklaşımı, organizasyon için sosyal iletişim gibi çok çeşitli psikososyal faktörlere de önem veriyor.


İşverenler, elbette psikolojik güveni sağlayarak çalışanların psikolojik esenliğini dolaylı olarak koruyabilir ancak ikisini birbirinden ayırt etmek ve her biri için ayrı stratejiler geliştirmek önemli.


Burada özellikle yönetimin yetkinliği, dürüstlüğü, vizyonu, çalışanlara gösterilen değer, destek, adil ücret, fırsat eşitliği ve tarafsızlık alanları büyük öneme sahip. Dinlemek, empati kurmak, verilen sözleri tutmak, şeffaf olmak ve çalışanları karar süreçlerine dahil etmek, psikolojik esenliği besleyen ve sonuçta daha kârlı, üretken, yenilikçi ve dayanıklı organizasyonların inşasında kritik öneme sahip faktörler olarak öne çıkıyor.


Eyüp Toprak - Great Place To Work CEO’su
Eyüp Toprak - Great Place To Work CEO’su

En İyi İşverenler, Çalışanını Güvende Hissettiriyor

2024 yılı raporu ile 2025 yılı raporu karşılaştırıldığında, Türkiye’deki lider şirketlerin, çalışanları elde tutma ve yetenekleri çekme konusunda psikolojik esenliğin stratejik önemini kavradıkları ve bu konuda iyi bir performans sergiledikleri görülüyor. Türkiye geneli için ise hâlâ yüksek seviyede güvensiz bir iş ortamı olduğunu söylemek mümkün. Psikolojik güvenlik konusunda listede yer alan şirketlerde yüzde 77 gibi yüksek bir olumlu yanıt oranı yakalanırken standart şirketlerde bu oran yüzde 52. Bu olumlu gelişmeye rağmen listedeki şirketlerde hakkaniyet algısı ve tüm jenerasyonların farklılaşan beklentilerine yanıt verme gibi konularda iyileştirme ihtiyacının devam ettiği göze çarpıyor.


Rapor, Türkiye’nin En İyi İşverenleri’nin öne çıkan uygulama ve stratejilerinden örneklerle kendilerini geliştirmek isteyen organizasyonlara ilham alabilecekleri somut öneriler de sunuyor.


Kıdemler Arasındaki Algı Farkına Dikkat

Raporun ortaya koyduğu bir diğer önemli konu psikolojik esenlik kavramına dair farklı yönetim seviyelerinde farklı algılarının olması. Üst düzey yöneticiler sürekli olarak en yüksek psikolojik esenlik seviyelerini bildirirken ön saha çalışanları ve yöneticileri, organizasyon içinde en düşük psikolojik esenlik algısını deneyimleme eğiliminde. Bu da psikolojik refah için çok daha fazla desteğe ihtiyaç duyulduğunu gösteriyor.


Yüksek Güven Kültürü, Kazandırıyor

Rapor, yüksek güvene sahip iş yerlerinin sadece çalışanlar için daha iyi yerler olmakla kalmayıp aynı zamanda finansal olarak da daha başarılı olduklarını teyit ediyor. Çünkü organizasyonlarda oluşturulan yüksek güven kültürü sayesinde inovasyon tetikleniyor, iş birliği artıyor, çeviklik destekleniyor. Bu da hem marka itibarına hem de finansal başarı ve borsa performansına olumlu yansıyor.


Eyüp Toprak: Güven Sağlamanın Temel Adımı, Çalışana Kulak Vermek

Türkiye’nin En İyi İşverenleri 2025 Araştırması Analiz Raporu’nun, iş dünyasındaki dönüşümü anlamak ve buna uygun stratejiler geliştirmek için değerli bir kaynak olduğunu belirten Great Place To Work CEO’su Eyüp Toprak şöyle konuştu: “Great Place To Work olarak her fırsatta güven kültürünün altını çiziyoruz. Çünkü güven kültürü; kârlı, üretken, yenilikçi ve dayanıklı bir organizasyon olmanın anahtarı. Güven sağlamanın temel adımı ise çalışana kulak vermek. Bu özellikle belirsizlik dönemlerinde çok önemli. Çünkü çalışanlar, yöneticilerinin kendilerini dinlediğini ve endişelerini ciddiye aldığını hissettiğinde, ekip arkadaşlarına ve organizasyona olan bağlılıkları artıyor, değişimlere, daha kolay uyum sağlıyor ve olumsuzluklara karşı daha dirençli oluyor. Türkiye’nin En İyi İşverenleri araştırmamız ve sertifikasyon sürecimiz ile biz çalışanların sesinin duyulmasını sağlıyoruz. Böylece organizasyonlar çalışan gözünden kendini değerlendirme ve yol haritasını buna göre belirleme fırsatı buluyor. Yapay zekânın yükselişi ve tüm dünyadaki sosyal, ekonomik politik çalkantılar ile mevcut düzen sürekli değiştirirken güven, hakkaniyet, saygı, gurur ve takım ruhu üzerine kültür inşa edebilen organizasyonlar, geleceğe daha sağlam ve güvenli adımlarla ilerliyor. Bu sayede iş dünyasındaki dönüşümde başı çeken öncü kurumlar arasında yer alıyor ve hatta diğerlerine ilham oluyorlar. Birbirinden vizyoner şirketlerle çalışmaktan, geleceğin iş dünyasının şekillenmesine katkı sunmaktan büyük gurur duyuyoruz.”

  • Yazarın fotoğrafı: Çağnur Sakarya
    Çağnur Sakarya
  • 23 Ara 2024
  • 1 dakikada okunur
Alfa Romeo, hayranlarına yeni 33 Stradale’nin ‘kükreme sesini’ özel bir video ile duyurdu. Alfa Romeo mühendislik ekibi öncülüğünde yürütülen dinamik geliştirme süreci planlandığı gibi ilerlerken markanın karakteristik ‘kükreyişini’ de yakalama fırsatı ortaya çıktı. Klasik müziğin zarif, armonik ve rafine melodileriyle eşsiz bir uyum yakalandı. Üstün mühendisliğin ve İtalyan tutkusunun sonucu; tanıdık bir Alfa Romeo sesi, gücün ve kusursuzluğun müziği yaratıldı.

İşte Alfa Romeo 33 Stradale
İşte Alfa Romeo 33 Stradale

Yaklaşık bir yıl önce Arese’deki Alfa Romeo Müzesinde tanıtılan stil prototipi, dünyanın en büyük otomotiv etkinliklerinde yer almaya devam ediyor. Yeni 33 Stradale’nin stil prototipini yakından görme fırsatı bulabilenler, 1967 33 Stradale’nin tasarım ögelerini titizlikle ve saygıyla yeniden ele alan eşsiz stilini takdir ediyor.



Alfa Romeo tutkunları, 620 beygirden fazla güç üreten V6 çift turbo motorla donatılmış versiyonun karakteristik sesinin de keyfine varabilecek. Arese Müzesindeki tanıtımından yaklaşık bir yıl sonra Alfa Romeo mühendislik ekibi sınırlı sayıda üretilen modelin dinamik gelişimine odaklandı. Sadece 33 adet üretilecek olan 33 Stradale, konfor ile kullanım kolaylığından ödün vermeden, günlük kullanımda ve pistlerde mükemmel performans sunma gibi çifte amaca sahip. Otomobilin dinamik testleri sırasında kaydedilen motor sesi, klasik müziğin zarif, armonik ve rafine melodilerine eşlik eden bir reprodüksiyonla markanın sosyal medya kanallarında paylaşıldı. Üstün mühendisliğin ve İtalyan tutkusunun bir sonucu olarak tanıdık bir Alfa Romeo sesi, gücün ve kusursuzluğun müziği yaratıldı.



Alfa Romeo 33 Stradale; 30 Ağustos 2023’teki ilk gösteriminden bu yana dünyanın en büyük otomotiv etkinliklerinde yer almayı sürdürüyor. Bu etkinlikler arasında, modelin prestijli “Tasarım Konsepti Ödülü”nü kazandığı Villa d’Este Concours d’Élégance ve yakın zamanda gerçekleştirilen, Goodwood Hız Festivali (Goodwood Festival of Speed) de yer alıyor.




Bodrum Dergi Web Sitesi © Yabancı Ses Prodüksiyon tarafından hazırlanmıştır.

bottom of page